ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
DAİB’den 2024 değerlendirmesi
DAİB’den 2024 değerlendirmesi
ETÜ Teknik Üniversiteler Birliği’nde
ETÜ Teknik Üniversiteler Birliği’nde
Müftülükten ‘Hayır Çarşısı’ etkinliği
Müftülükten ‘Hayır Çarşısı’ etkinliği
Karayollarından kar mesaisi
Karayollarından kar mesaisi
Erzurum’da neler oluyor!
Erzurum’da neler oluyor!
HABERLER>SAĞLIK-YAŞAM
8 Şubat 2010 Pazartesi - 02:58

Genetik uzmanından GDO uyarısı

SAMET ÖZÜNAL/GHA/ Türkiye’de Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) tartışmaları sürerken, gen teknolojileriyle üretilen ürünlerin faydaları kadar zararlarının da olduğu bildirildi.

Genetik uzmanından GDO uyarısı

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Orhan Erdoğan, biyoteknoloji ve gen transferleriyle ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu.
//GEN TEKNOLOJİSİ
Gen teknolojileriyle üretilen ürünlerin, insanlığa sunduğu faydaların yanında, riskli yönlerinin de mevcut olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu bağlamda Türkiye’nin ihtiyaçlarını da sıraladı.
Biyoteknoloji son 30-40 yılda büyük aşamalar kaydetmesine rağmen, uygulamaların mazisinin antik Mısıra kadar uzandığını anlatan Erdoğan, 1970’lerde rekombinant DNA teknolojisinin geliştirilmesi ve restriksiyon enzimlerinin kullanımı ile birlikte biyoteknoloji alanında yeni bir dönemin başladığını kaydetti. Biyoteknoloji alanında insanlık yararına en önemli keşiflerden birisinin, 1980’lerde insülinin resmi olarak biyoteknolojik yöntemlerle üretilmesi olduğunu anlatan Erdoğan, “1980’lı yıllarda Ohio Üniversitesi ilk olarak gen transferi yöntemiyle transgenik fare üretmesinin ardından, Çinli araştırıcılar tarafından başka bir tür olan balıklara gen aktarılması izlemiştir. Ardından bu alanda bitkilere de (Petunya) gen aktarılmıştır. Bu teknoloji ile bitkilerin, virüs, bakteri ve böceklere karşı dayanıklılığı artırılmıştır. Böylece transgenik canlıların üretiminin başlangıcı yapılmıştır. Bunu birçok transgenik bitki oluşturulması izlemiştir, izleyen yıllarda, rekombinant DNA teknolojisi ile birçok aşı geliştirilmiş ve ilk olarak çiftlik hayvanlarında denenmiştir. 1980'li yılların sonuna doğru insan sağlığında kullanılmak üzere rekombinant aşı hepatit-B geliştirilmiştir. Ardından, anti kanser ilaçları olan interferonlar geliştirilmiştir. Takip eden yıllarda, trangenik yollarla üretilen birçok hayvan ve bitki yaşam alanımıza girmiştir.” diye konuştu.  
//GEN TEKNOLOJİSİNİN YARARLARI KADAR, ZARARLARI DA FAZLA…
Gen teknolojisiyle üretilen ve insanlık yararına kullanılan ürünlerin sayısının oldukça fazla olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Orhan Erdoğan, bu ürünlerin faydalarının yanında oldukça riskli yönlerinin de mevcut olduğunu belirtti. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin, özellikle insan beslenmesinde kullanılması sonucunda, çeşitli alerjik ve toksik etkilerin görülebileceğinin birçok deneysel çalışmayla ortaya konulduğunu ifade eden Erdoğan, “Kullanılan rekombinant vektörlerdeki antibiyotiğe dirençlilik geninin, patojen bakteriler tarafından alınması, insan dahil birçok canlıda meydana gelebilecek bir bakteriye! enfeksiyon durumunda, antibiyotiklerle tedavi durumlarında riskler yaşanabilir. Gıda ürünlerine aktarılan genlerin insan bağırsak yapısında parçalandığı bilinmesine rağmen, insan ya da hayvan DNA'sına çeşitli yollarla entegre olup olmayacağı bilinmemektedir. Transgenik organizmalardan doğal türlere gen kaçışları önemli risk alanlarından birisini oluşturmaktadır. Doğal çeşitliliğin bozulmasına neden olabilir. Böylece geri dönüşü olmayan bir sürece girilebilir. Gen transferinin hayvanların anatomik ve fizyolojik yapıları üzerine olumsuz etkileri görülebilir. Bunun sonucu olarak ta hayvan davranışlarında değişimler görülebilir. Gen transferi yapılan organizmada üreme bozuklukları görülebilir. Bütün bunlardan dolayı, bu ürünlerin kullanımı yasal çerçevede mutlaka güvence altına alınmalıdır. Bu amaçla donanımlı laboratuarlar kurulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
//BİYOTEKNOLOJİ PAZARININ 2010 HEDEFİ 160 MİLYAR DOLAR…
Bilim adamlarının yabancı gen taşıyan hayvansal ve bitkisel bu kaynakların insan sağlığını ve çevreyi nasıl etkileyeceği konusunda farklı görüşlere sahip olduklarını anlatan Erdoğan, “Günümüzde birçok organizmanın tüm genomunun ortaya çıkarılması birçok hastalığın genetik tedavisinde biyoteknolojinin önemini ortaya koymaktadır. Buna ilaveten biyoteknoloji tüm dünyada büyük bir pazar olma durumundadır. OECD tarafından yayınlanan biyoteknoloji ve ticaret adlı raporda, biyoteknoloji pazarının dünyada 2000 yılında toplam 63 milyar dolarlık büyüklükte olduğu, bunun 2010 yılında 160 milyar dolara ulaşacağı belirtilmektedir. Yalnızca ticari uygulamalarda değil, kullanılan teknolojiler bakımından da biyoteknolojide ülkeler arasında farklılıklar vardır. Patent ve mülkiyet hakları gelişmekte olan ülkeleri gözetmemekte, onların biyoteknolojideki gelişmelerden yararlanmasının önüne engeller koymaktadır.” dedi. Bu bağlamda Türkiye’nin üzerine düşen görevleri de sıralayan Erdoğan, “Ülkemizde donanımlı laboratuarlarla ve biyogüvenlik seviyesini maksimumda tutarak, kontrollü, çevreyi, biyoçeşitliliği ve doğal türlerin genetik özelliklerini ve insan sağlığını riske etmeyecek bir biçimde biyoteknolojik çalışmaların yapılması ve geliştirilmesi zorunluluğu vardır.” dedi. 
 

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Çevre koruma böyle olur
COŞKUN MENEK (İHA) - Erzincan'ın Refahiye ilçesinde 7 Temmuz 2009 tarihinde ...
Kızılay yasta
COŞKUN MENEK (İHA) - Kızılay Erzincan Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ömer ...
Dadaşköy’de kentsel dönüşüm
İHA/Yakutiye İlçe Belediye Başkanı Korkut, Erzurum’da tarihi doku ve çağdaş ...
 
Kızılay’a kan desteği
İHA/Aziziye Belediyesi personeli, Kızılay’a kan bağışında bulundu. Kızılay ...
“Önce edep”
TURGAY İPAK/DHAErzurum merkez Aziziye Belediye Başkanı Ak Partili Fatih ...
Yaban hayatına destek
Erzurum İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından yaban hayatı ...
 
Soğuk algınlığı ilaçlarına dikkat !
Uzmanlar, yanlış kullanılan soğuk algınlığı ilaçlarının bazen ölümcül ...
Kızılay’dan Çelik’e teşekkür plaketi
İHA/Erzurum Kızılay Kan Bağışı Merkezi Müdürü Dr.Serdar Ucuz, Kızılay’a ...
Erozyon Erzurum’un da sorunu
GHA/Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Zamanın Fazlası
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Firavun’un Aynasında Kendini Görmek
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Gençlere yol haritası
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Olmak yahut “Kal” kalmak
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Aileyi Bitiriyorlar, Milleti Yok Ediyorlar
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Erzurum, Vefa ve Kemanî Haydar Telhüner.. -1
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva