AÜ TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRÜ YRD. DOÇ. DR. KÜRKÇÜOĞLU:
TEMSİLCİLER MECLİSİ KARARI BİR UTANÇ BELGESİDİR
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1918 yılının ocak, şubat ve mart aylarında yoğun işgalin yaşandığı ve 50 bine yakın savunmasız halkın Ermeni çetecileri tarafından öldürüldüğü belirtilirken, bölgede 185 toplu mezar bulunduğu ve bu mezarların 14'ünün yapılan kazı çalışmalarıyla bilim dünyasına kazandırıldığı bildirildi.
DOĞU’DA ERMENİ ZULMÜ GÖRMEYEN AİLE YOK
Atatürk Üniversitesi (AÜ) Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, yaptığı açıklamada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayan vatandaşların, Ermeni çetelerinin saldırılarına maruz kaldığını söyledi.
Kürkçüoğlu, 1916-1918 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun 7 ayrı cephede savaştığını belirterek, şunları kaydetti: ''Söz konusu tarihlerde eli silah tutan herkes cephededir. Ermenilerin 1914 Temmuz ayında düzenledikleri 8. Büyük Taşnak Kongresi'nde, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında çıkacak çatışmada, Ermeni birlikleriyle Rusya ortak hareket edecek ve savunmasız Türk yerleşim bölgelerine yönelik katliamlar düzenlenecek ifadeleri yer alıyor.''
ERMENİLER, 578 İNSANI KATLETTİLER
Erzurum'da katliamların gerçekleştiği bölgelerin başında 578 insanın katledildiği Cinis ilçesi ile 278 vatandaşın katledildiği Alaca köyünün geldiğini ifade eden Kürkçüoğlu, şöyle devam etti: ''Alaca köyünde bir şehitlik anıtımız var. Bunun haricinde ilimiz genelinde 6 şehitliğimiz mevcut. Yeşilyayla, Yanıkdere, Tımar ve Tepeköy bölgeleri ile Ilıca ve Köprüköy ilçeleri Ermeni katliamlarının yaşandığı bölgelerin başında yer alır. Bizim 50 bine yakın şehidimiz var. Savaşla uzaktan yakından alakası olmayan kadın, çocuk ve yaşlılar öldürülmüştür. Alaca köyünde düzenlenen katliamda 7 yaşında olan İsmail Gürcan amcamızın bize gösterildiği bölgede yaptığımız kazıda, 1986 yılında 278 kişinin katledildiği alanları tespit ettik. Anadolu'nun muhtelif yerlerinde 185 toplu mezarımız vardır. Bunların 14'ü bilim dünyasına kazandırıldı. Zaman içerisinde bu tip çalışmaları bilgi ve belgeler ışığında sürdürmeye çalışacağız.''
UTANÇ VERİCİ YASA.
Kürkçüoğlu, ABD Temsilciler Meclisinin Alt Komisyonunda utanç verici bir belge olarak tarihe geçen sözde soykırım tasarısının 21'e karşı 27 oyla kabul edilmesinin en önemli nedeninin Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasındaki oy kaygısı olduğunu ileri sürdü.
Demokratların ağırlıkta olduğu Temsilciler Meclisi Alt Komisyonunun aldığı kararı ileride seçim meydanlarında argüman olarak kullanacağını anlatan Kürkçüoğlu, şöyle devam etti:
''Temsilciler Meclisi'nde alınan bu karar gerçekten bir utanç belgesidir. Yarın tarih önünde bunun sorumluluğunu bu imzayı atanlar ödeyecektir. Alınan karar siyasidir. ABD'de bugün Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında bir siyasi mesele vardır. Bizi de bu meseleye alet ediyorlar. Bu karar Ermenilere moral motivasyon vermiştir. Tüm dünya bizim haklı olduğumuzu biliyor.''
SOYKIRIM, TÜRK KELİMESİYLE ANILAMAZ
Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, soykırımın Türk kelimesiyle anılmasının mümkün olamayacağını ifade ederek, bu oylamanın altında imzaları olan Temsilciler Meclisi üyelerinin kendi tarihlerine baktıkları zaman Türklerin haklı olduğu gerçeğini daha iyi anlayabileceklerini kaydetti.
25 Eylül 1919'da Anadolu'ya ABD'li General Harbord'un geldiğini dile getiren Kürkçüoğlu, şunları söyledi:''Harbord, Taşnak çetelerinin Türklere yönelik katliamlarının olduğu bölgeleri görüyor. Harbord, gezisinde Kazım Karabekir Paşa da kendisine eşlik ediyor. ABD'li general söz konusu katliam alanlarını gezdikten sona diyor ki, (İsa'nın kulları nasıl böyle bir vahşet yapabildiler). ABD'li generalin yaptığı çalışmalar bir rapor haline getiriliyor. ABD arşivlerinde Harbord'un raporu olduğu gibi açıktır. Biz bu raporu daha sonra Lozan'da, Doğu Anadolu'da bir Ermenistan devleti kurulması fikrine karşı İngilizlerin önlerine konmuştur. Raporda baştan aşağı bizim haklı olduğumuz görülmektedir.''
Kürkçüoğlu, bir başka önemli ayrıntının ise ABD Başkanı Wilson'un 1920'lerde Ermeniler'in koruyuculuğunu üstlenmeye kalktığını anımsatarak, ''Fakat 1 Haziran 1920'de ABD senatosu, Wilson'un bu Ermeniler üzerindeki koruyucu görevini doğrudan reddetmiştir. O günün çıkarları doğrultusunda böyle bir koruyuculuğun önü alınmıştır'' diye konuştu.
İNGİLİZLER, TÜRKLER ALEYHİNE TEK BİR BELGE BULAMAMIŞLARDIR
İngilizlerin, ABD'den Osmanlı'yı suçlayacak bilgi ve belgeler istediklerini belirten Kürkçüoğlu, 1921'de ABD Senato arşivinden İngilizlere verilen cevapta, 33 bin belge arasında yapılan çalışma neticesinde Osmanlı devlet adamlarını doğrudan doğruya suçlayacak bir belgeye rastlanmadığının ifade edildiğini bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu son olarak, dünya çapında bir bilim adamı olan ABD'li Justin McCarty'nin ''Ölüm ve Sürgün'' adlı eserinde, doğrudan doğruya bölgede Türklere yönelik bir katliam olduğu ve Türk insanının o dönemde eli silah tutanların cepheye gittikleri, cepheye gidemeyenlerin ise Ermeniler tarafından katledildiğini belirttiğini ifade etti.