EDİP GÜRBÜZ: TÜRKİYE, TÜRK DÜNYASININ NAZAR BONCUĞUDUR
Erzurum’un yetiştirdiği değerlerden Edip, Şair ve gazeteci Cazim Gürbüz’le söyleştik bu hafta. Şiir üstüne, sanat üstüne tespitlerini ve edebiyat alemindeki serüvenini dinledik.
Tefekkür dünyamıza “Türk’e Baştan Başlamak”, Hazar üstüne Yazılanlar” “Nikolay’ın Av Köşkü” adlarını taşıyan, hemen hepsini de berceste ifade ve usta bir üslubun süslediği yeni üç eseri armağan eden Gürbüz, “Asrın İdrakine Dede Korkut’u söyleten ekibin içinde yer alıyor. Eserlerinin satır aralarında “Türk’e dair, Türk Milletine dair “ mesajlar var.
Yürekten damlayan, beyinden süzülen tespitler, gözlemler….
Selenga, İdil duruluğunda…
Ergenekon azametinde..
Hun, Uygur, Göktürk asaletinde…
Başka söze hacet mi var..
Kendi aktarımıyla Gürbüz’ün ufkunu sunuyor, çalışmalarından ötürü tebrik ediyoruz.
YAZAR CAZİM GÜRBÜZ KİMDİR?
“1948 yılında Bayburt'ta doğdu. Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitirdi. Ziraat Bankası 'nda memurluk, Tekel ve Türk Standartları Enstitüsü'nde başmüdürlük ve bölge müdürlüğü görevlerinde bulundu. Erzurum Meslek Yüksek Okulu'nda iki yıl Banka Muhasebesi ve Ticari Hesap dersleri verdi. Bu görevlerin ardından, bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra, uzun yıllar Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak hayatını sürdürdü. 2000-2001 yıllarında Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 2001 yılında, girdiği mesleki sınavı kazanarak Yeminli Mali Müşavir oldu. Evli ve iki çocuk babası olan Cazim Gürbüz, Kocaeli-İzmit'te oturuyor ve Yeminli Mali Müşavir olarak ekmeğini kazanıyor.
ŞAİR VE EDİP
Şiir Defteri Yayınları arasından çıkan ve 1990 ve 1993 yıllarında birinci ve ikinci baskıları yapılan "Ateşkes çağrısı" ile 1993 yılında yine aynı yayınevince yayımlanan "Saman O Yana, Buğday Bu Yana" adlı iki şiir kitabı var. Şiir Defteri Dergisi'nin 1992 yılında açtığı yarışmada, dergi okurlarının oylarıyla, "İkinci Ürün" adlı şiir, ikincilik ödülü aldı.
1992 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği'nin davetlisi olarak Azerbaycan'a gitti.
Şiir dışında; öykü yazıyor, bir de radyo oyunu var.
Şiir, öykü ve yazıları; Şiir Defteri, İlkyaz, Edebiyat Güncesi, Kardaş Edebiyatlar, Türkiye Günlüğü, Gölge, Beşparmak, Güneysu, Tarla, Yeni Ufuk, Nisan Bulutu, Yeni Adana, Hazer (Azerbaycan), Kirpi (Azerbaycan), Yol (Azerbaycan), Şafak (Batı Trakya), Bay (Yugoslavya) ve Yurt (Irak) adlı dergi ve gazetelerde yayımlandı.
GÜRBÜZ USTA BİR GAZETECİ
Cazim Gürbüz, amatör olarak, gazeteciliğin haberden köşe yazısına, röportaja dek, birçok dalında ürünler verdi. Türk Haberler Ajansı, Güneş ve Ortadoğu gazetelerinde muhabirlik yaptı. Ortadoğu Gazetesi'nde "Azerbaycan'a Şiir Seferi" ve "Çoruh Çağlar Ninni Söyler" adlı gezi notları yayımlandı. Bu gazetede (Ortadoğu) köşe yazarlığı da yapan Gürbüz, 1998-2003 yıllan arasında aralıksız olarak Büyük Kurultay Gazetesi'nde haftalık kültür-sanat yazıları yazdı. Aralık 2003'den bu yana, haftalık yazılarına Yeniçağ Gazetesi'nde devam ediyor.
Mesleki konularda (vergi-muhasebe), çeşitli yayın organlarında yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.
TÜRKE BAŞTAN BAŞLAMAK ÜSTÜNE
Soru: Bir ay önce, Sone Yayınları’nca yayımlanan üç yeni kitapla okurun karşısına çıktınız. Bunlardan biri şiir, biri öykü, biri de edebî derleme ya da deneme. Bu kitaplar hakkında sıra ile söyleşeceğiz. Şiirden başlayalım mı?
Cevap: Başlayalım. Ama önce kitabın adından başlayalım. Yeni şiir kitabımın adı, “Türk’e Baştan Başlamak”. On dört yıllık bir emeğin, demlenmenin, şiir sancısının sonucu. Daha önce yayımladığım iki şiir kitabındaki şiir ufuklarını aşma, geçme cehtiyle yazılmış şiirlerdir hepsi.
TÜRKÇE DEĞERLER
Soru: Ama öncelikle bir Türk’e dönüş, Türkçü değerlere daha bir sahiplenme var, kitabın ilk şiirleri bunu açıkça belli ediyor.
Cevap: Evet, tamamen doğru. Osmanlı devrindeki gibi yine “Etrak-ı bîidrak” olarak algılanan Türk çocuğunun düşünmesini, silkinmesini, özüne dönmesini istedim. Bunun için de destansı bir yol tutturdum. Türk’e baştan başlamak bu. Türk Birliği Ülküsü dururken, bizi sanal AB serüvenlerine itenlere karşı, bir karşı duruş.
Soru: “Aldın Kabul Ettin mi Altay Oğul” adlı şiir de bu şiirler arasında, ancak onda bir Dede Korkut havası var sanki.
Cevap: O şiir çok beğenildi. Başta Sayın Namık Kemal Zeybek olmak üzere birçok değerli imza, köşelerine de aldılar. -Övünmek gibi olmasın ama- Dede Korkut’u asrın idrakine söyletmeyi başardık galiba.
MAVERAYA UZANMAK
Soru: Şiir kitabınızda; ölüm ötesini, evrenin ve insanın gizlerini sorgulayan şiirler de var. Sözgelimi “Zeval mi, kemal mi sararan başak/Belli ki hakikat deminde yanmak/Ateşle mutlanan somuna bir bak/Bir bak ki nasıl da yarılmış bağrı” diyorsunuz, burada hem ustaca imgeler var, hem de hece veznine, halk şiirine yeni bir ruh üflenmiş gibi.
Cevap: Ünlü tiyatro adamı Muhsin Ertuğrul “Fazla mütevazı olma, inanırlar” diyor. Fazla değil hiç mütevazı olmayacağım bu bağlamda. Evet hedefim o idi, çok güzel ve isabetli bir soru sordunuz. Yıllardır birbirinin tekrarı şiirler yazılıyor halk şiirimizde, onu aşmak istedim. Bunu benden önce yapanlar var elbette. Üstat Abdurrahim Karakoç gibi. Onun yolundan, kendi üslubumca gitmek istedim.
Soru: Güncel taşlamalar, mizahi şiirleriniz de var. “Anana Her Yer Tekne” adlı şiir dikkatimi çekti. Bu aslında Erzurum’da halk arasında anlatılan bir öyküdür. Siz bunu edebiyata sokmuşsunuz, bence çok da iyi etmişsiniz.
Cevap: Yoksa, bir sözlü kültür ürünü olarak kalacak , belki de yok olup gidecekti bir gün.
NİKOLAY’IN AV KÖŞKÜ
Soru: Evet öyle. Pek, öykülerinize geçelim. “Nikolay’ın Av Köşkü”nden söz edelim.
Cevap: Nikolay’ın Av Köşkü, Sarıkamış’tadır. Bu köşkü eksen edip onun çevresine tarihsel olayları, -ki bu olayların bir kısmı, canlı tanıklarından dinlenilmiştir- sarmaladık.
Soru: Erzurum’dan da bazı tipler var öykülerinizde.
Cevap: Olmaz mı?.. Mördülüklü Hacı Selahattin, Kayyum Dayı, Işıklı Pehlivan, bunlar hep kayıt dışıydılar, kayda aldık hepsini.
Soru: Öykülerinizin bazıları destansı ve mensur şiir gibi...
Cevap: Mensur şiirle ve destanla öykü arasında zaten sınır uyuşmazlığı vardır, bunu önsözde de belirttim zaten.
HAZAR ÜSTÜNE YAZILANLAR VE ÖZGÜN TESPİTLER
Soru: Gelelim “Hazar Üstüne Yazılanlar”a. Konu ve içerik itibariyle bana çok ilginç geldi bu çalışmanız.
Cevap: Bu aslında bir fark ediş. Hazar üstüne yazılan edebî ürünlerin çokluğu dikkatimi çekince, derleme, toplama gereği duydum.
Soru: Hazar’a dair yalnız bizim değil, tüm Hazar çevresi ülkelerin ürünlerinden derlemeler yapmışsınız, bu yoğun bir çaba ister, Azerbaycan’a da gitmişsiniz.
Cevap: Azerbaycan’a sırf bunun için gitmedim, ama Hazar’ı görmüş olmak, bu kitabı daha iyi yazabilmek için önemli bir etkendir.
TÜRKİYE, TÜRK DÜNYASININ NAZAR BONCUĞUDUR
Soru: Hazar neden önemli?
Cevap: Kitabın söz başında yazdıklarımla cevap vereyim: “ Nazar boncuğudur büyük ve müebbed ülke Turan’ın. Türk’ün talihi, sularına tam bağımlıdır onun; yükselirse yükselir, çekilirse çekilir. Ve Kam’cadır fırtınası, inanalar kurtulur ancak. Tarihle tanışıklığı kadimden beri. Onun başını bekleyerek kök salmış, bir koca çınar olmuştur tarih. Türk’ü çok yazması bundandır işte. Coğrafyanın gözdesi, tarihin gözesi olan böyle bir denize, bigâne kalsın edebiyat, hiç olur mu?”
Soru: Teşekkür ediyoruz, size daha nice kitaplar diliyoruz.
Cevap: Ben de bana bu imkânı verdiğiniz için şükranlarımı arz ediyorum.