DOSİAD “Bölge ekonomisi ve Katma Değer Sorunu” etkinliğinde konuşan Başkanvekili Kocabeyolu:
Sosyal ritim, kalkınmayı tetikliyor
DOSİAD “Bölge ekonomisi ve Katma Değer Sorunu” başlıklı istişare toplantıları sürüyor. Etkinliğin ikinci haftasında bir konuşma yapan DOSİAD Başkanvekili Yusuf Kocabeyoğlu, kalkınma sorunlarının ele alınmasında sosyal değerlerle ilişki kurulmasının şart olduğunu, geri kalmışlık olgusunda değerlerden uzaklaşmanın etken olduğunu bildirdi.
SOSYAL ENERJİ KAYBI
Doğu Anadolu Bölge ekonomisinin katma değer üretemez boyuta düşüşünde, bölge insanında var olan girişimcilik ruhu, kalkınma isteği, kalkınma enerjisinin atıl duruma itilmesinin önemli faktör oluşturduğuna dikkat çeken Kocabeyoğlu, bu durumun bölge insanındaki sosyal enerji ivmesinin düşüşüyle ortaya çıktığını kaydetti.
GELECEK KORKUSU
Kalkınma atılımlarının, gelecek planlaması ve geleceğe güvenle bakışla ortaya çıkabileceğini, ümitsizliğin ve yarını görememenin ise kalkınma dinamizmini yok ettiğini savunan Kocabeyoğlu:”Doğu Anadolu Bölgesi’nde işsizliğin yoğunlaşması ve beraberinde göç olayının hız kazanması, bölgede yaşam kalitesi, algılamasıyla birlikte sosyal değerlerde de kırılmalara, yaşam biçiminde farklılaşmalara yol açmaktadır. Toplumsal dayanışma eskisi kadar etkili değildir. Komşuluk ilişkileri zayıflamış, paylaşma hasleti terkedilmiştir. Yani gemisini kurtaran kaptan olmuştur. Bu, birtakım sosyal hassasiyet ve endişeleri eski gücünde koymadığı gibi sosyal kırılganlığa neden olmuş, beraberinde ortak bir kalkınma arzusu enerjisi oluşturulamaz hale gelmiştir.” dedi.
BÖLGE EKONOMİSİNDE SİNERJİ YİTİMİ
Doğu Anadolu ekonomisinin içe kapanık bir durum göstermesinin, halkın ekonomik sıkıntılar sebebiyle kendi içiyle uğraşır halde bulunmasından beslendiğini ifade eden Kocabeyoğlu, “Bakın, sosyal değerlerin güçlü olduğu toplumlarda üretkenlik artıyor. Bunu paylaşım olgusu frekansının yüksek olduğu toplumlar olarak adlandırabiliriz. Eskiden bölge illerinde yaşayanlar “ben merkezli” değil “biz merkezli” düşünce ekseni üzerindeydiler. Aileden sonra toplum geliyordu. Yaşanılan şehir, değerleri bütünüyle korunması gereken ve bir yerde yaşayanına kimlik veren bir özellik gösteriyordu. Şehirler adres değil, yaşayanlarının oluşturduğu ortak ruh merkezleriydi. Erzurumlunun önceliği Erzurum’du, sıfatı da ilin ifade ettiği değerleri kavramlaştıran dadaşlık’tı. Ve dadaşlık bir mertebeydi. Odak ve hassasiyet “ben merkezli” olunca her şey değişti. Bu durum kalkınma dinamizmine fren tutturdu.” yorumunu yaptı.
SOSYAL DEJENERASYON
İçine düşülen sosyal durum ve sorunların, hemşehricilik anlayışının kent kültürüne dönüşümüyle izah edilemeyeceğini, sosyal ritimdeki bozulmanın göç vermek yüzünden bozulduğunu anlatan Kocabeyoğlu şöyle dedi:” Her bölge ilinin ayrı, özgün bir sinerjisi vardı. Ama her bölge ilinin ortak bir kalkınma hedefi ve yaşayanlarının ortak yaşama kültürü vardı.
Bu ortak bir soluk, ortak bir sesti. Bir şehri yaşamak ve paylaşmak heyecanı azalınca bu ses kısıldı. Beklentiler değişti ve farklılaştı. Herkes kendi derdiyle dertlenmeyi tercih eder oldu. şehrin topyekün meselelerini paylaşanlar azaldı. Bu siyasi tercih ve eğilimlerde de de amaç ortaklığını ortadan kaldırdı.”
ÖNCE İNSANA YATIRIM
Kalkınma olgusunun güçlenmesi ve bölge illerinde hızlı bir kalkınma seferberliği başlatılabilmesi için öncelikle, bölge illerinde yaşayanlarının kültür değerlerini destekleyip güçlendirmek, beşeri sermayeye önem vermek gerektiği söyleyen Kocabeyoğlu, “Altını çizerek söylemek gerekirse Doğunun kalkınması için öncelikli insana ve değerlerine yatırım yapılmalıdır” vurgusunu yaptı.