“TÜRKİYE HAZIRLIKLI OLMALI”
ERZURUM gazetesi yazarlarından, Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şenol Kantarcı, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin nükleer çalışmaları nedeniyle İran hakkında alması ihtimal dahilinde olan ağır kararlar konusunda Türkiye'nin hazırlıklı olması gerektiğini belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Kantarcı, yaptığı açıklamada, BM Güvenlik Konseyinin 2006 yılında uzun süre tartışılan İran'ın nükleer çalışmalarını engellemeye yönelik alınan 1737 sayılı ambargo kararının kapsamı ve etki gücü zayıf olmasına rağmen İran yönetiminin sert tepkisine neden olduğunu hatırlattı.
Alınan karar doğrultusunda İran'a iki aylık bir süre tanındığını hatırlatan Kantarcı, ''Fakat kararın ilan edilmesinden sonra İran yönetiminin, göstermiş olduğu tepkiden de açıkça anlaşılmaktadır ki İran bu süreyi göz önüne almayacak ve uranyumun zenginleştirilmesi çalışmalarına devam edecektir'' dedi.
GELİŞMELER TÜRKİYE’Yİ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR
ABD ve İsrail'in İran'a daha ağır yaptırımlar uygulanmasını istediklerini ifade eden Kantarcı, şunları söyledi: ''Hiç şüphesiz Irak hadisesinde olduğu gibi İran konusundaki gelişmeler de Türkiye'yi yakından ilgilendirmektedir. BM Güvenlik Konseyinin kararının onaylanmasının hemen ardından Türk Dışişleri, Türkiye'nin BM kararlarına uyacağı teminatını vermiştir. Dışişlerinin izlemiş olduğu bu politika şu an için en makul olanıdır ve akıllıcadır. Ancak, 2007 Mart ayından sonra İran ile ilgili alınması ihtimal dahilinde görülen daha ağır kararları konusunda Türkiye'nin hazırlıklı olması ve buna göre politikalar üretmesi kaçınılmazdır.''
Güvenlik Konseyinin almış olduğu kararın şu an Türkiye'yi doğrudan ilgilendirmediğini anlatan Kantarcı, gelecekte İran'a yönelik ekonomik veya ticari yaptırım yönündeki kararın alınacak olması ihtimalinin en fazla Türkiye'yi etkileyeceğine dikkat çekti.
GAZ KESME OPERASYONU İYİ OKUNMALIDIR
''İran'ın Güvenlik Konseyi kararından hemen sonra, Türkiye'ye doğal gaz vermeyi kesmesi operasyonu Türk karar alıcıları tarafından dikkatlice okunmalıdır'' diye konuşan Kantarcı, şöyle devam etti: ''Dünyanın üçüncü büyük petrol rezervlerine sahip, OPEC'in ikinci büyük üreticisi konumuyla dünya petrol fiyatını belirleyebilen ender ülkelerden birisi olan İran, yıllık yaklaşık 34 milyar dolarlık petrol ihracatı yapmaktadır. İran'ın, Ortadoğu'yu Orta Asya ile birleştiren petrol kaynaklarının yüzde 65'ini bünyesinde bulunduran, Körfez bölgesini ve Hürmüz Boğazı'nı denetleyen jeostratejik konumu gerek bölgesel gerekse küresel anlamda önem taşımaktadır. Basra Körfezi'nden Hazar Denizi'ne oradan da Umman Denizi'ne uzanan sahillerinin yanı sıra Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan ve Pakistan ile uzun kara sınırlarına sahip bulunan İran ayrıca, 812 trilyon metre küplük doğal gaz rezervleriyle, Rusya'dan sonra doğal gaz açısından da dünya ikinciliğini elinde bulundurmaktadır. doğal gaz rezervleri ile dünya ikinciliğini elinde bulunduran bir ülkenin kendi iç ihtiyacını gerekçe olarak gösterip Türkiye ile yapmış olduğu anlaşmaya rağmen doğal gazı kesmesi pek mantıklı görünmemekle birlikte nezaket kuralları çerçevesinde bir uyarı niteliği taşıdığı izlenimi uyandırmaktadır.''
Türkiye'nin sadece doğal gaz konusunda değil İran'la yürüttüğü ekonomik ve ticari ilişkilerin de göz önünde tutulması gerektiğini kaydeden Kantarcı, Türkiye'nin kendi çıkarlarının ön planda olduğu politikalar üzerinde yoğunlaşması gerektiğini söyledi.
IRAK AMBARGOSUNDAN ALINAN DERSLER
Türkiye'nin Irak ambargosunda aldığı dersleri yeniden gözden geçirmesinin bir zorunluluk olduğunu sözlerine ekleyen Kantarcı, şunları kaydetti: ''Irak'a uygulanan ekonomik ambargonun Türkiye'ye olan faturası hatırlanmalıdır. Birinci ABD-Irak Savaşı sonrası gelişmeler ve Ankara'ya verilen sözlerin bir anda unutulması veya kasıtlı olarak yerine getirilmemesi, ekonomik açıdan Türkiye'yi oldukça sarsmış ve bir o kadar da hayal kırıklığına uğratmıştır. Ambargo öncesinde Irak'a en fazla mal satan ülke Türkiye iken, ambargo sonrası Irak'a en fazla mal satan ülke, Ürdün üzerinden her türlü malı Irak'a satarak gizli yollardan petrol paralarını kendi şirketleri aracılığıyla toplayan ABD olmuştur. Soğuk Savaş sonrası süreçte Irak ile beraber bölgenin kaybeden ülkesi Türkiye olmuştur. Şimdi de benzer senaryo İran üzerinde oynanmaktadır.
Türkiye'nin, İran'ın doğal gazı keserek vermiş olduğu mesajı iyi okuması, Irak olayından çıkardığı dersleri yeniden gözden geçirmesi, İran'la ilgili Moskova ve Pekin politikalarını yakın mercek altına alarak incelemesi ve yıllardır sürdürdüğü politikalar yerine her ne pahasına olursa olsun ulusal çıkarları koruyacak politikalar uygulaması bir zorunluluktur.''