//KURALLAR VE YASALAR İŞLETİLMELİ
Göktaş, “Biliyorsunuz, tüketicinin ve rekabetin korunması hususunda daha duyarlı olmak zorundayız. Ne kadar yazarsak yazalım, söyleyelim, kimsenin, bu iş, pek umurunda olmuyor. Devleti idare edenlerin biraz daha hassas davranması kuralları işletmesi lazım. Ama bizde öyle değil, halen hatır gönül işleri ile bu kurallar çalışmıyor. AB kapısında bekleşirken, bizden istenen kırk çeşit yasal düzenlemeyi, alel acele meclisten geçirip Ülkemizin ekonomik ve sosyal yaşamını yeniden tanzim ederken, bu kuralların uygulanmaması son derece çirkinlik arz ediyor. Artık, tüketiciyi aldatan ve kandıranlar ile kayıt dışı çalışanların devlet yakasına yapışmalıdır. Bunun için tüketiciden gelecek şikayetleri beklemeden devlet gerekeni yapmalıdır. Bu sebeple tüketicinin ve rekabetin korunması kanunu ile kayıt dışı çalışanların vergi kaçırmasının önlenmesi hususunda yasal düzenlemeler şarttır” dedi.
//SEMT PAZARLARINDA İLKEL GÖRÜNTÜLER
Göktaş, özellikle halk pazarlarına çeki düzen verilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Amaçları dışında satış yapan halk pazarları tüketiciyi yanıltmakta ve zarara uğratmaktadır Halk pazarlarında gıdadan tutunda giysi, dayanıklı tüketim malzemesi (buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, televizyon, çekyat gibi) de satılıyor. Olacak iş değil. Üstelik birçoğu kayıt dışı. Olmaz böyle şey. Serbest rekabet ve rekabetin korunması hususu ihlal ediliyor. Toptancı hallerine bakıyoruz. Orada da sebze ve meyve piyasasında enteresan olaylar ile karşılaşıyoruz. Fiyatın yükselmesi veya düşmesine sebep olmak için stokçuluk yapılıyor ya da tek elde toplanması sağlanıyor. Yâda yok ediliyor. Olan hep tüketiciye oluyor. Üretici ile tüketici arasında değişik komisyon ve aracıların artık kalkması lazımdır. Bu yüzden bu konuda denetimin arttırılması, yasal düzenlemenin ise bir an evvel yapılması gerekmektedir. Ama nerede, kim yapıyor ve uyguluyor, kimin umurunda?” diye konuştu.
//YOL ORTASINDA PAZAR OLMAZ
Göktaş, “Ülkemizin hemen hemen her ilinde, şehrinde cadde ortasına, sokak arasına yol kapatılarak belirli günlerde semt pazarı adı altında Pazar kurulmaktadır. Gidin bakın, sanki Kızıldereli kampı. Berbat bir görüntü. Ayrıca, korkunç bir çevre kirliliği. Yanı sıra o cadde ve sokakta oturanlar için cehennem azabı. Evine, iş yerine rahat girip çıkamıyor. İnsanlar düzensiz bir şekilde gelip gidiyorlar. Araçlarını park yapıyorlar. Resmen o sokak ve mahalle tıkanıyor. Garebet bir uygulama. Üstelik kocaman yolu tıkamış ve kapamışlar araçlar geçiş yapamıyor. İnsanlar zor yürüyor. Ortaçağ damıyız. Hangi devirdeyiz? Pazar oradan kalkıyor, ortalık berbat, rezil bir görüntü, her taraf çer çöp içinde kirletilmiş ve hayvanı bıraksanız oradan geçmeyecek hale gelmiş. Yakışıyor mu bu? Daha ne zamana kadar bu çirkin görüntüler, mahalle aralarında, sokak içlerinde kurulmaya devam edecek doğrusu çok merak ediyorum. Hangi devirdeyiz ve kime, nereye, hangi akılla hizmet ediyoruz?” dedi.
//ÇEVRE VE GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
Haksız kazancı ve çevre kirliliğini, görüntü kirliliğini, gürültü kirliliğini önlemenin herkesin asli görevi olduğunu belirten Göktaş, “Başta da yetkili ve etkili makamlarda oturan devletin idarecilerinin ve yerel yönetimlerin görevi… Çevre ve görüntü kirliliği yaratan aynı zamanda piyasada haksız rekabete ve haksız kazanca yol açan, haftanın belirli günlerinde sokak aralarında ve meydanlarda kurulan semt pazarlarının kapatılmasının ve bu uygulamadan vazgeçilmesinin doğru olacağının altını bir kez daha çizerek söylemek istiyorum. Çok çirkin bir görüntü olduğu kadar sağlıksız bir uygulama. Ayrıca çevrenin kirletilmesi dışında insan hayatını tehdit eden boyuta varan gelişmelere de sebep oluyor. Bir bakıyorsunuz bir sokağı baştan sona kapatmış. Ulaşım altüst olduğu gibi, o arada o sokak içinde bir ağır hasta olsa, yâda yangın çıksa Allah korusun ulaşım mümkün değil. İnsanlar canından olacak. İşin birde bu boyutuna bakın. Acil hasta olsa o sokakta ambulans giremez, Yangın olsa itfaiye giremez. Cinayet olsa, ölüm olsa polis aracı giremez. Bu uygulama neresinden baksanız yanlıştır ve doğru değildir. Ayrıca o yörede yerleşik ve vergi mükellefi olan esnafa da yazık. Haksız rekabete yol açıyorlar ve haksız kazanca neden oluyorlar. Pazartesi, Salıpazarı, Çarşamba pazarı, sosyete pazarı gibi semt pazarları artık günümüzde, yaşadığımız ortamda ilkel ve çağ dışı bir görüntü arz ediyor. 2010 Türkiye’sindeyiz ve AB kapısındayız. Birçok tüketici vatandaşımız bu husustan şikâyetçi. Sokağın, caddenin kapatılması ile herhangi bir şekilde oluşacak yangın, ağır hastalanma karşısında oraya ne itfaiye aracı girebilir ne ambulans girebilir. Tüketicinin yaşam hakkına olumsuz müdahalesi söz konusu olan ve aynı zamanda çevre ve görüntü kirliliği yaratan semt pazarlarının artık kaldırılması gerekmektedir” dedi.
//PAZAR ESNAFI DA HALK DA MAĞDUR OLMASIN
Göktaş, pazar esnafının da mağdur edilmemesi için belediyelerin eliyle ve onların göstereceği alanlara düzenli bir şekilde konuşlanmalarının gerektiğini ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:“Sokak aralarına ve cadde ortalarında semt pazarı ilkel bir durumdur. Zaten semt pazarlarını bir kenara bırakın, Sağlık Bakanlığının kırsal kesimde konuşlanacak pazarlar için bile yönetmeliği var. Bakın o yönetmelikte neler var. Bu yönetmelik ciddi bir şekilde uygulansa sokak aralarına günü birlik kurulan pazarlar da ortadan kalkar. Ama uygulayan kim, araştıran soruşturan kim, peşine düşen kim? Ben belki bu hususu 10 kez dile getirdim. Ne gariptir ki, ülkemizde insan hayatı ve yaşamı işte bu kadar ucuz. Halen ucuz. Zengini, fakiri, yoksulu, iş bileni, bilmeyeni herkes umursamaz olmuş. Yerel yöneticilere sesleniyorum. Kaldırın şu semt pazarlarını. Vali ve mülki amirlere sesleniyorum, kaldırın kardeşim, nedir bu rezalet. “