TÜRK KÜLTÜRÜ VE ÖZBEKİSTAN
Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü’nde öğretim üyesi olan her iki akademisyenin Özbekistan izlenimleri, dinleyicilere görsel sunumlarla birlikte anlatıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sedat Adıgüzel, Türki Cumhuriyetleri’ne periyodik aralıklarla gerçekleştirilen akademik gezilerin, Türk Kültürü’nün tarihini gün yüzüne çıkarma açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Bu bağlamda bölümde görevli akademik personelin birtakım geziler yaptığını ifade eden Adıgüzel, elde edilen verilerin ve bilgilerin geniş bir alana yayılmak istenmesinin, kayda değer bir girişim olacağını dile getirdi.
“ÖZBEKİSTAN’DA TÜRKİYE SEVGİSİ”
Panele konuşmacı olarak katılan Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Recai Kızıltunç, Özbekistan’da ilk dikkatlerini çeken şeyin, Özbek halkı tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmak olduğunu belirtti. Yaklaşık bir ay süreyle kaldıkları Özbekistan’da, Türkiye’den gitmenin ve Türkiyeli olmanın ayrıcalığını yaşadıklarını söyleyen Kızıltunç, “Bağımsız Türk Cumhuriyetleri içinde yaklaşık 30 milyon nüfusuyla Türkiye’den sonra en kalabalık nüfusa sahip olan Özbekistan, Buhara, Semerkant, Taşkent ve Hive gibi Türk İslam medeniyeti tarihi açısından kültür merkezlerini de bünyesinde barındıran, güzel sanatların her dalının makbul ve revaçta olduğu bir ülkedir. Bunun yanında büyük mimari yapılarda da aynı özelliği görmek mümkündür. Bu şekliyle ülke modern görünümlü anıtlarla donatılmış, park, bahçe ve müzeler şehri gibidir” diye konuştu.
ÖZBEKİSTAN’DA RENKLİ YAŞAM
Özbekistan’da sokağa çıkılan hergün ayrı bir bayram havasının estiğine dikkati çeken Kızıltunç, “İnsanlar her şeye rağmen inadına renkli giyiniyorlar, renkli yiyorlar, renkli yaşıyorlar. Hangi gün sokağa çıksanız, ‘acaba bugün bayram ya da özel bir gün mü’ diye sormadan edemezsiniz. Bir zamanlar Türkiye’de Nevruz’la ilgili tartışmalar yaşanırken, bu coğrafyada asırlardır Nevruz kutlanıyordu. Günümüzde de kutlanıyor ve gelecekte de kutlanmaya devam edecektir. Çünkü onlar Nevruz’un torunları, çünkü onlar Nevruz’un çocuklarıdır” şeklinde konuştu.
BAYDEMİR, ÖZBEKİSTAN GELENEKLERİNİ ANLATTI
Panelin diğer konuşmacısı olan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Baydemir ise, Özbekistan gezisini görsel sunumlarla anlattı. Yolculuğun başladığı günden, bitimine kadar geçen süreyi, gün gün özetleyen Baydemir, yaptıkları görüşmeleri, edindikleri izlenimleri ve hatıra diye nitelendirilecek hadiseleri dinleyicilere aktardı. Özbekistan halkının gelenek ve göreneklerini anlatan Baydemir, çok önemli bulduğunu söylediği bir inanışı da şöyle dile getirdi: “Özbekistan’da gelinler, gelin gittikleri evin kapısına varınca, kapının eşiğine eğilerek üç defa selam verirler. Eski Türk inanışlarına göre, atalarının ruhunun yaşadığı yerlerden biri de, evin eşiğidir. O yüzden eve hürmetsizce, saygısızca girilmez. Gelin kapının eşiğine değil, o evde yaşamış, ölmüş ve gitmiş olan atalarına selam vermektedir. Aynı gelenek düğün salonlarına da taşındığı için gelin hanım salona girdiği sırada eğilerek üç defa selam verir, daha sonra kendileri için hazırlanan platforma geçiyorlar. Gelin hanım bu platform üzerinde de konuklara doğru eğilerek üç defa selam veriyor”