''MİLYONLARIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA YALAN SÖYLÜYORLAR''
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanı Nurullah Öztürk, yayın yapan radyo ve televizyonlar için gerekli izleme ve değerlendirmelerin yapıldığını söyledi. Öztürk, vatandaşlardan da bu konuda şikayetler alınarak gerekenin yasalar çerçevesinde uygulanmaya devam ettiğini belirterek, ''Bazı yayınlarda çok çirkin ifadeler kullanılıyor, reklamlarda süre aşılıyor, bazı program akışlarında milyonların gözünün içine baka baka yalan söyleniyor'' dedi.
BASIN DİLİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ
RTÜK tarafından Erzurum'da düzenlenen ''Yerel ve Bölgesel Radyo ve Televizyon Yayıncılarına Yönelik Eğitim Semineri'' nin bugünkü bölümünde, yayınların izlenmesi ve değerlendirilmesi, Türk dilinin kullanımı ile basın dili ve özgürlüğü konuları üzerinde duruldu.
ÇİRKİN İFADELER KULLANILMASINA İZİN VERMEYİZ
Kurulun izleme ve değerlendirme çalışmaları hakkında bilgi veren Öztürk, bazı televizyon yayınlarında çok çirkin ifadelerin kullanıldığının tespitlerini örneklerle anlatarak, medyanın güven kaybına uğramasının halkın sesinden ziyade reyting yapan konuları işlemesinden kaynaklandığını söyledi.
Bazı televizyonlarda reklam sürelerinin aşıldığının belirlendiğini anlatan Öztürk, ''Bunları, gerek bizim incelemelerimizle gerekse vatandaşlardan gelen şikayetlerle değerlendiriyoruz, gereken de yasalar çerçevesinde yapılıyor.'' dedi.
“AZ SONRA”, ANANOSUYLA JENERİĞİ UZATILIYOR
Öztürk, yine bazı televizyonlarda, film ya da program sonlarında ''az sonra...'' anonsunun ardından girilen reklamlar ve başka jeneriklerin uzadığını, akabinde verilen sözün tutulmadığını belirterek, ''Milyonların gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Manevi içerikli yayın yapan diyelim ki programlar da yapıyor bunu...'' diye konuştu.
MEDYA İZLEYİCİSİ SEÇKİN VE TİTİZ DAVRANMALI
Türk medyasının en temel probleminin, medyanın bir iletişim değil, gösteri sanayi olarak algılanması olduğunu kaydeden Öztürk, şunları söyledi: ''Ama en kötüsü, yalnızca arz edenin, yani medya sahibinin değil, talebin, yani medya izleyicisinin de (ne yapalım, demek medya böyle bir şey) boyun eğmişliğiyle aynı algıyı paylaşmasıdır. Bugün Türkiye'de medya sahipleri, sahip oldukları iletişim kurumlarını kendi aralarında giriştikleri savaşlarda silah olarak kullanıyor; hükümetlere karşı da şantaj olarak. Türk medyasında en kolay çözülecek sorun, genel yayın yönetmenlerinin ülkenin gerçekleri, halkın gerçek sorunlarıyla buluşmasını sağlamaktır.''
Seminerde daha sonra, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevim Akden, Türk dilinin kullanımı hakkında söz ederek, basın dilinin en yetkin biçimde kullanılması gerektiği üzerinde durdu.
Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz da, basın özgürlüğünü yasalar ve meslek ilkeleriyle anlattı.