Bu şehrin en önemli problemlerinden birisi “su” değil mi?
Ve bu sorunu Belediyelerin halletmesi gerekmiyor mu?
Benim bildiğim öyle...
Ama, şu seçim sürecindeki şehir matbuatına yansıyan aday konuşmalarına baktığınızda sanki bu işin sorumlusu başka kurumlarmış gibi bir izlenim ediniyorsunuz.
Ne mevcutlar ne de adaylar suyu mesele etmişe benziyorlar...
Millet çeşmelere mahkum durumda...
Evinden akan musluk suyuna güvenen yok.
Parası olanlar damacanalarla hazır su satın alıp kullanıyorlar.
Olmayanlar ise, sağlıklı olup olmadığına bakmadan en yakın çeşmeden tedarik ediyorlar...
Nereden nereye...
Bir zamanlar Erzurum için iki özellik ön plana çıkardı...
Havası ve suyu.
Şimdi ikisi de berhava oldu.
Hava kirli, su pis...
Hava kirlilğini bir nebze de olsa insanımız çok hayati önemde görmüyor...
Ama su öyle değil...
Herkes gözü dikmiş ilgililere, ne zaman düzeltecekler beklentisi içindeler.
Çare için, arıtma tesisleri kurulup özenle işletilmeli diyen çok...
Su kaynaklarının korunması için iyi politikalar geliştirilmeli, plan ve programlar yapılmalı diyenler de var...
Bazıları da...
“Hava ve toprak kirliliğine sebep olan faktörler ortadan kaldırılmalı” diyor.
Diyenler iyi diyor da...
Onların demesinin bir kıymeti harbiyesi yok ki...
Bütün bunları iş başındakiler veya işbaşına talip olanlar demeli...
O beylerin de gıkı çıkmıyor.
Muhalifler “su kirli” deyip mevcudu aşağılıyor, mevcut ise tam tersini söylemekle olayı geçiştiriyor.
Sudan meselelere dalıp su’yu ihmal ediyorlar...
Görüştüğümüz çok sayıdaki vatandaşın en önemsediği şeyin su olduğunu adaylara yeniden hatırlatalım.
Gerçi bu saatten sonra adaylar bu tekdire kulak verseler ne olur vermeseler ne olur.
Bence işin en başından su’dan projeler yerine, su’ya öncelik veren projeler geliştirmeliydiler...
Bu bakımdan vakit geçmiştir...
Lakin, şehrin en mühim sorununun su olduğu gerçeği yazık ki, orta yerde durmaktadır.
PATATES KIZARTMASI
SEVİYORSANIZ...
Journal of the Science of Food and Agriculture’da yer alan bir araştırmada, patatesleri kızartmadan önce suda bekletmenin akrilamit seviyesini düşürdüğü açıklandı.
Akrilamit, nişastalı gıdaların yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sırasında doğal olarak ortaya çıkan bir kimyasaldır.
Araştırmacılar, pek çok gıdada görülen akrilamit oluşumunun, sağlımız için tehlikeli olduğu ve hayvanlarda kansere yol açtığı ile ilgili şüphelerin olduğunu belirtiyorlar.
Ancak İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmada, patatesleri kızartmadan önce kısa bir süre suda bekletmenin, akrilamit oluşumunu ve neden olduğu riski ciddi ölçüde azalttığı belirlendi.
Leatherhead Food International’dan Dr. Rachel Burch, bugüne kadar gıdalarda akrilamit oluşumunu önelemek üzere pek çok araştırmanın yapıldığını, ancak bu çalışmaların gıda endüstrisiyle sınırlı kaldığını belirtiyor ve yaptıkları çalışmada evde uygulanabilecek pratik çözümü hedeflediklerini ekliyor.
Yapılan çalışmada patateslerin 30 dakika ile 2 saat arasında sürelerle suda bekletilmesi sonucunda, %23, %38, ve %48 oranlarında akrilamit seviyesinin düştüğü gözlemlendi. Ancak araştırmacılar bu sonuçların az kızarmış patates için geçerli olduğunu belirtiyorlar.
Cemil Meriç Diyor ki...
Bir insan ömrü ancak iki dili öğrenmeye yeter.
*
Düşünmek için kelimelerden, mefhumlardan işe başlamak lazım. Çağdaşlaşmaktan Avrupalılaşmak anlaşılıyor. Berkes ise çağdaşlaşmaktan dinsizleşmeyi anlıyor.
*
Bir insan maddi zenginliğiyle insan değildir. İnsan insanlığıyla üstündür, fedakarlığıyla, birlik olmasıyla üstün. Bunu Osmanlı gerçekleştirmiş.
*
Yeni nesil kimleri okumalı hocam?
Türkiye'de birinci derecede ben okunmalıyım: 1) Hiç bir partiye, menfaate bağlı değilim. 2) Hazırlığım mükemmeldir. Yazılarımda dürüstlük esastır.
Bir Fıkra
Milletvekilinin biri o gün akıl hastanesini geziyordu. Bir koğuşa, akıl hastalarının yanına geldi.
Hastalardan biri sordu:
- Hey dostum, neden düştün buralara?
Milletvekilinin kaşları çatıldı:
- Ağzını topla, ben milletvekiliyim...
Akıl hastası gülmeye başladı.
- Ne gülüyorsun be adam? diye sordu milletvekili.
- Hiç canım, bende de böyle başlamıştı, delilik krizleri...
Etkili Söz
"Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir..."
Hz. Ebubekr