Kan bağışı… Kulağa sıradan bir iş gibi gelebilir. Oysa her damlası hayat kurtarır. İşte bu basit ama hayati eylemi alışkanlık haline getiren bir isim var Erzurum’da: Ömer Daştan. Kendisi bir Kur’an Kursu öğreticisi. Ama sadece bu değil. O, aynı zamanda topluma örnek olmayı görev bilen bir vatandaş. Kızılay’a tam 28 kez kan bağışında bulunmuş. Durup bir düşünelim: 28 bağış, yüzlerce hayat…
Ömer Hoca’nın hikayesi, yalnızca bir kişinin kan bağışı yapması değil. O, düzenlediği kampanyalarla yüzlerce insanın bu hayati görevi yerine getirmesine vesile olmuş. Özellikle Aziziye ilçesinde kan bağışının azaldığı dönemlerde yılda iki kez kampanyalar organize ederek, çevresindekileri harekete geçirmiş. Bir insanın bu kadar çabayla ne kadar fark yaratabileceğinin canlı bir kanıtı!
Ömer Daştan, Kızılay’dan Gümüş Madalya almayı başardı. Elbette bu ödül önemli. Ama Ömer Hoca’nın asıl kazancı, kurtardığı hayatlar ve örnek teşkil ettiği bir toplum. Kan bağışıyla topluma hizmet etmenin bir din görevlisinin kimliğiyle nasıl örtüştüğünü göstermesi, her kesimden insanı bu konuda harekete geçmeye davet ediyor.
Peki, biz ne yapıyoruz? Kan bağışı için neden sürekli bahaneler buluyoruz? “Vaktim yok, üşeniyorum, nasıl yapacağımı bilmiyorum…” gibi bahaneler hayat kurtarmaz. Ömer Daştan gibi insanlardan ilham alıp harekete geçmek gerek. Çünkü bir gün o kana bizim ya da bir yakınımızın ihtiyacı olabilir.
Sonuç olarak, toplum olarak Ömer Daştan gibi insanlara ihtiyacımız var. Kan bağışı sadece bir insanlık görevi değil, aynı zamanda bir dayanışma ruhudur. Erzurum’dan yayılan bu örnek davranış dalgası, umarım tüm Türkiye’ye yayılır.
-------------
Kan bağışı, Ömer Daştan, Erzurum, Kızılay kan bağışı, Kur’an Kursu Öğreticisi, toplumsal dayanışma