“Her türlü baskının Türkiye’ye yöneltildiğini gören Rumlar, uzlaşmazlıklarını anlayışsızlık ve inatçılıklarını sürdürerek Türklerden olmayacak toprak tavizi koparmaya çalışıyorlar. Bunun da sorumlusu başta Amerika olmak üzere Rumları yüreklendiren tüm yabancı çevrelerdir”. 1975 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlayan saldırısının BM kayıtlarına iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı olarak kaydedildiği biliniyor. Bu kabulün üstünden iki yılı aşkın sürenin geçmiş olmasına karşın savaşın acılara ve kayıplara karşın acımasızca sürgit ediyor olması bir anlamda karşılıklı intikam alma noktasına doğru gidiyor. Bazen saman alevi gibi parlayan çatışmalar bazen de sessiz ve derinden yapılıyor. Genel görünüm tarafların ekonomik olarak çökertilmediğini gösteriyor. Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtan Batılı ülkelerin katkılarını zaman zaman esirgiyor olmalarına karşın desteklerini de esirgemiyorlar.
Buna koşut Amerika’nın ve Batılı ülkelerin uyguladıkları ticari ambargolara karşın sarsıntı geçiren Rus ekonomisi üzerindeki etkinliği yadsınamaz. Bu dönemde öldürülenler konusunda açıklanmış olan bilgilerin gerçekleri yansıtmadığını kaydetmek olasıdır. Rusya’nın üç yüz bin askerini kaybettiği açıklaması inandırıcı olmayıp kendi halkına içe yönelik verilen bir mesaj olarak diğer bir şekilde ise dışarıdan destek sağlayan ülkelere daha fazla yardım yapın mesajını içerdiği gerçeğidir. dır.
Neden Yahu’nun silahlı adamları ile Hamas arasındaki savaşta ölenlerin sayıları abartılı gibi görünüyor olsa bile gerçeğe yakın olarak kabul edilebilir. Sayılar ne olursa olsun Neden Yahu’nun silahlı adamlarının yapmakta oldukları soykırıma varan eylemlerini haklı kılmadığının bilinmesi gerekiyor. Filistin’deki savaşın sona doğru yaklaşmakta olduğu izlenimini veriyor olması İsrail ekonomisinin çökme noktasına doğru koşar adım gittiğinin sonucu olsa gerek. Ayrıca İsrail halkının yaşananları kabul etmedikleri için sokaklarda protesto gösterileri yapıyor olmaları barış için umut ışığı olabilir. Bunun dışında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin duruşu ve önceki İsrail Başbakanı Ehud Barakın’ın yapılmakta olan kırımlara karşı çıkıyor olması Neden Yahu’yu köşeye sıkıştırıyor.
Bir süredir İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliği tartışılırken son olarak Macaristan’ın da onay vermesi ile mutlu sona doğru gidiyor. İ-kinci Paylaşım Savaşı sonrasında Batı Bloku ülkeleri Amerika’nın önderliğinde NATO’yu kurarken Doğu Bloku ülkeleri de Sovyetler Birliği’nin öncülüğünde VARŞOVA Paktını kurulmasına öncülük ettiler. Bu uygulama ile dünyayı iki kutuplu hale getirdiler. Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında Varşova Paktı kendisini lağvetti. Buna karşın NATO bu uygulamanın aksine genişlemesine sürgit ediyor.
Geçtiğimiz Ocak ayında Mendil Büyüklüğündeki ülke ile Amerikan askeri kuvvetlerinin ortak bir tatbikat yaptıkları biliniyor. Adanın güneyinde bulunan iki adet İngiliz üssünün tatbikat sırasında kullanıldığı ve bazı hazırlıkların da yapılmakta olduğunun işaret fişeği olarak alınıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Garantör ülkeler üye oldukları uluslararası kuruluşlara üye olabilir demektedir. Bu hususun AB üyeliği sırasında yapılan tüm karşı çıkışlara karşın pek de dikkate alınmadığını anımsatmak gerekiyor.
Karşımızdaki unsurun Soğuk Savaş yöntemlerini kullanarak NATO üyeliğine başvurabileceği de göz ardı edilmemeli ve bu konuda yeni bir Soğuk Savaş döneminin de kapıda olduğunun bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…