ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Emniyetten sürücülere EDS uyarısı
Emniyetten sürücülere EDS uyarısı
Kiremitlik Tabyası'nda çevre seferberliği
Kiremitlik Tabyası'nda çevre seferberliği
Çiftçi’den Türk Kızılay’ı Kan Merkezi’ne ziyaret
Çiftçi’den Türk Kızılay’ı Kan Merkezi’ne ziyaret
2 terörist teslim oldu
2 terörist teslim oldu
MSB: Son bir haftada 95 terörist etkisiz hale getirildi
MSB: Son bir haftada 95 terörist etkisiz hale getirildi

İstemihan Bulutlar

Saldırarak Kazananlar, Savunarak Kaybederler
24 Ağustos 2024 Cumartesi

İbn Haldun, tarihe ve topluma bakış açısıyla adeta medeniyetlerin doğasını çözmüş bir düşünür.

Mukaddime adlı eserinde, insan topluluklarının saldırganlık ve savunma pozisyonlarına nasıl geçtiğini derinlemesine inceler.

Bu süreç, sadece tarihsel olayların değil, aynı zamanda toplumların psikolojik ve sosyolojik dinamiklerinin de bir yansımasıdır.

Peki, İbn Haldun’a göre toplumlar nasıl saldırgan bir evreden savunmaya geçen bir sürece girer?

Ve bu döngü nasıl tekrar eder?

Göçebe toplumlar, İbn Haldun’un gözünde adeta doğal bir saldırganlık içindedir.

Bunun temel sebebi, hayatta kalma mücadelesi ve çevrelerindeki yerleşik toplumlara karşı üstünlük kurma arzularıdır.

Göçebe topluluklar, savaşçı kimlikleri ve dayanışma bağları (asabiyet) sayesinde güçlü kalırlar.

Saldırganlık, onlar için bir zorunluluk ve yaşam biçimidir.

Bu topluluklar, kaynaklara ulaşma ve kendilerini koruma güdüsüyle hareket ederken, çevrelerindeki yerleşik toplulukları zayıf olarak görürler.

Zira yerleşik toplumlar, refah ve rahatlık içinde yaşamaya alışmış, zenginleşmiş ve savaşçı karakterlerinden uzaklaşmıştır.

Yerleşik toplumlar, bir anlamda saldırganlıktan uzaklaşıp savunmaya geçmek zorunda kalır.

Refah içinde yaşamaya başlayan toplumlar, savaşma yeteneklerini kaybeder ve dışarıdan gelen tehditlere karşı daha savunmasız hale gelir.

İbn Haldun’un öngördüğü gibi, bu topluluklar göçebelerin saldırılarına daha açık hale gelir ve sonunda onlara boyun eğerler.

Göçebe toplumlar, saldırganlıkla fethettikleri yerleşik düzeni ele geçirdikten sonra, kendileri de yerleşik hale gelir.

Ancak işin ironik tarafı da burada başlar: Saldırgan olarak yola çıkan bu topluluklar, yerleşik hayata geçtiklerinde aynı döngüyü kendileri yaşamaya başlarlar.

Konforun ve refahın getirdiği rehavet, onları savunma pozisyonuna geçirir.

İbn Haldun’un ortaya koyduğu bu döngüsel süreç, aslında toplumların doğası hakkında bize önemli ipuçları verir.

Bir topluluk, ne kadar saldırgan ve dinamikse, o kadar güçlüdür.

Ancak bu güç, yerleşik düzen ve refahın içine girdiğinde zamanla zayıflar.

Göçebe topluluklar, savaşçı kimliklerini kaybedip yerleşik hayata geçtiklerinde, iç dayanışma bağları da zayıflar.

Refahın ve konforun getirdiği bu zayıflık, onların savunmasız hale gelmesine neden olur.

Sonuç olarak, yerleşik hale gelen toplumlar da bir başka göçebe topluluk tarafından fethedilmeye mahkûm olur.

İbn Haldun’un bu analizinde asabiyet, yani iç dayanışma, toplumların gücünü belirleyen en önemli faktördür.

Bir toplum, içindeki dayanışmayı güçlü tuttuğu sürece saldırgan ve dinamik kalabilir.

Ancak bu bağlar zayıfladığında, toplum savunma pozisyonuna geçer ve zamanla çöker.

Bu döngü, tarih boyunca birçok medeniyetin yükseliş ve çöküşünde görülebilir.

İbn Haldun’un bu öngörüsü, sadece tarihsel olayları anlamakla kalmaz, aynı zamanda modern toplumların da dikkatle analiz etmesi gereken bir süreçtir.

Hasılı, İbn Haldun’un Mukaddime’de sunduğu bu saldırganlık ve savunma döngüsü, toplumların evrimini anlamak için önemli bir rehberdir.

Göçebe topluluklar saldırganlıkla güç kazanır, yerleşik topluluklar ise refahla savunmasız hale gelir.

Bu döngü, tarihin her döneminde karşımıza çıkar ve medeniyetlerin doğuşundan çöküşüne kadar birçok süreci açıklar.

İbn Haldun, insan topluluklarının bu dinamik yapısını çözümleyerek bize medeniyetlerin zayıflıklarını ve gücünü gösteren bir harita sunmuştur.

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
12 Eylül gölgesinde…
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Önce süte su karıştı…
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
İyi İnsan Olmanın Sırrı: İnsan Suresi Ne Diyor?
İstemihan Bulutlar
İstemihan Bulutlar
Yüzde 50+1'in Getirdiği Zorunlu Gerçek: Millileşme
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Ahlaki çöküşün fotoğrafı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Yolun Çıkışı
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva