“Evkafı idareye memur edilen yüksek şahıslara anlatmak istiyoruz ki Türkün onluk onluk biriktirdiği paralarla meydana gelen müessesenin iyi bir surette idare edilmesinden mesuldürler. Bunu istemek her Türkün hakkı olduğunu takdir edeceklerine de ayrıca inancımız vardır”. 1945 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Ukrayna ile Rusya arasında yaşanmakta olan savaş yeni boyutlar kazanıyor. Avrupa Ülkeleri Ukrayna’ya her türlü askeri yardımı sağladıkları için savaşın kısa sürede sonlanmasının beklenilmemesi gerekiyor. Cepheye gönderecek asker sıkıntısı çekmekte olduğu açıklanan Ukrayna’nın bir anlamda ayak direterek Ukrayna Kilisesi ile Moskova’daki aynı inançlara sahip olmalarına karşın bir üstünlük sağlamaya yönelik bir çatışmaya dönüşüyor olmasının aralarındaki gerilimin yıllarca sürgit edeceğinin de bilinmesi gerekiyor. Bu nedenle her iki kilise de İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesini tartışma dışında tutmayı yeğliyorlar.
Bu arada Nikaragua Hükümeti Almanya’nın iki ülke arasındaki savaşı körüklediği savı ile İnsan Hakları Adalet Divanında yargılanması için dava açıldı. Bilindiği gibi Güney Afrika Cumhuriyeti de Filistin toprakları üzerinde soykırım yaptığı savı ile dava açılmıştı. Bölgemizde bunlar yaşanırken İsrail’in Suriye’deki İran Konsolosluğuna saldırıda bulunmuştu. İran’ın tavrı merak edilirken misillemede bulunup bulunmayacağı tartışmaları sürgit ederken İran’ın İsrail’e saldırısı konusunda başlayan tartışmalara karşın olasılıklar konuşuluyor. Görünen o ki İran’ın elindeki silahlarla Israil’e ne kadar zarar vereceğinin yanı sıra menzilinin yeterli olup olmayacağını yapılan bu uygulama ile test ettiğini kaydetmek gerekiyor.
Yapılan açıklamaya bakılacak olursa Almanya’nın her iki tarafa (İsrail ve Filistin’e) silah satmasının temel gerekçesini iki tarafa da aynı silahları satarak denge sağlamak ve eşit olarak davranmak olarak açıklıyorlar. İnsanların öldürülmesi bu kadar aşağılayacağı olamaz. Pes ki pes doğrusu.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Kıbrıs’ta üzerine adeta ölü toprağı dökülmüş olan müzakere sürecine ivme kazandırmak için Kişisel Özel Temsilci atamayı uygun gördüğü Maria Angela Holguin Cuellar’ı görevlendirmişti. Meselenin çözümü için bugüne değin sürekli olarak siyasi Rum egemenliği konuları ile zaman geçirdikleri biliniyor. Bu nedenden olacak konunun özü olması gereken mülkiyet konusu dostlar veriş alışta görülsün yöntemi uygulanarak konu ciddiyetle gündeme taşınmamıştır. Şimdilerde bu konunun nasıl çözülebileceği belirsizliğini koruyor.
BM gözetiminde yapılan anlaşmalarla karşılıklı nüfus değişimi sağlanırken o günlerde öncelikle can güvenliğinin sağlanması gerekiyordu. Bu nedenden olacak gerçek mal sahipleri olası bir siyasi çözümle mülklerine sahip olacaklarının beklentisi içinde birer birer yaşamdan koptular. Yerlerine bu ailelerin yasal varisleri ile mülkiyet konusu çözümsüzlüğe terk edilerek şimdilerde 3. Kuşak yani torunlar gündeme taşınıyor. Buna karşın hak isteyenlerin vasilik yolu ile hak sahibi olup olmadıkları konusu gündeme taşınıyor.
Karşılıklı olarak yer değiştirenlere tahsis edilen mülklerin üzerine yeni yapıların yapılması nedeniyle fiyat artışı konusunun tartışılması gündeme taşınacaktır. Sürekli olarak gündemde tutulmaya çalışılan Girne konusu can alıcı bir tartışmanın fitilini ateşleyecektir. Karşılıklı takas yöntemi uygulanarak belirlenecek değer artışlarına 60 yıl öncesinden mi başlanacağı belirsizliğini koruyor.
Bunun yanı sıra Annan’ın belgesinde dini kurumlara ait olan mülklerin nasıl ve ne şekilde değerlendirileceği konusunda açıklığın olmaması konunun daha uzun süre konuşulacağını gösteriyor. Adanın kuzeyinde Kilisenin %5 oranında bir mülke sahip olduğu bilinirken Kıbrıs Türk Vakıflarına ait olan mülkün %30’lar civarında olduğu kayıtlarda yer alıyor. Ayrıntılara girildiği zaman bunun ötesinde sıkıntıların yaşanacağının da bilinmesi gerekiyor.
Bu nedenle başlatılması düşünülen müzakere sürecinin birincil konusu mülkiyet meselesi olarak karşımıza çıkıyor. Siyasi konuların öne alınması Kıbrıs Meselesinin daha yıllarca sürgit edeceğini gösteriyor.
Kıbrıs müzakerelerinde Andreas D. Simenau GYÖ’lerden mülkiyet konusunun daha yaşamsal öneme sahip olduğuna dikkati çekiyor.
Adı ne olursa olsun bulunacak olası çözümden önce mülkiyet konusunun daha fazla zaman yitirilmeden çözülmesi gerekiyor mu ne…,
SEVGİ ile kalınız…