“Bizim bildiğimiz kadarı ile her insanın duyduğu acı aynıdır. Müslüman olsun Hristiyan olsun bu hususta ayrılık  gayrılık tutulmaması gerekir. Hâlbuki bu prensiplere hiç de riayet edilmemiş ‘HAÇ’ Hükmünü icra etmişti. 11 senenin acısına nihayet yine ‘Hilâl’ yetişebilmiş, bütün barbarlık ve vahşete son verebilmiştir” 1974  Dr. Fazıl KÜÇÜK

Temmuz ayının gelmesi ile karşımızdaki unsurun yedeğine takılan Yunanlı siyasetçiler bulundukları her yerden Türkiye’ye saldırıyorlar. Bu yıl Kıbrıs Barış Harekâtının üzerinden yarım asır geçmesine karşın geleneği bozmadan saldırılarının dozunu arttırdılar. İşin ilginç yanı ağzını açanların kendilerinden başka herkesi suçlu olarak görmeleridir. Eleştirinin dozunu ayarlayamayanların ise kırık plak örneğinde olduğu gibi Ada’nın Birleşmesi gerektiğini ağlak ağlak ıslık çalarak ayak altında dolanıyorlar. Bu duruma Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türklerine tanınan eşitlik hakkına razı gelmedikleri için uygulamaya koydukları ambargolarla Kıbrıs Türkleri hakkında uluslararası kamuoyuna söyledikleri yalanları neden bıkmadan usanmadan yürüttükleri politikalar olduğu gerçeğini görmemekte ısrar etmeleri neden olmaktadır. Bir yandan uzlaşıdan söz ederlerken arka kapıdan da Birleşmeden yana görüntü veriyorlar ve inandırıcı olmadıklarını kanıtlıyorlar.

                Almanya’nın birleşmesi örneğini vererek sapla samanın karıştırılmasının ötesine geçerek kamuoyu önünde gülünç duruma düşüyorlar. Almanya birleşirken birleşen tarafların ikisinin de aynı inanç ve dil birliği ortaklıkları vardı. Kıbrıs’ta ise Ada’da yaşamaktan başka ortak özellikleri olmayan iki ulusun uzantıları olan Türklerle Rumların yaşadığının unutulmaması gerekiyor.

                Karşımızdakiler her olanak ve fırsatta iki devletli yapıya karşı olduklarını yinelemelerine karşın kapalı kapıların arkasına saklanarak ortalıklara attıklarını kabul ettikleri araştırmacı Rum Yazar Makarios Duruşodis yeni kitabı Crans Montana’da Suç da ayrıntıları ile anlatıyor. Dönemin Rum lideri Nikos Anastasiyadis, Ada’da iki devletli yapının kurulabilmesi için Türkiye ile aynı düşünceye sahip olduğunu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştükten sonra kabul ettiği belirtiliyor.

                Makarios Duruşodis, kimin gerçeği söylediğine mi yoksa olayların ne söylediğine bakarak mı değerlendirmeli diyerek Anastasiyadis’in müzakere öncesinde Çavuşoğlu’na giderek Kıbrıs sorununun federasyonla çözülemeyeceğini iki devletli çözümde ısrar ettiğini ve bunu sıklıkla dile getirdiğine işaret ediyor.

                Deneyimli yazar Duruşodis tüm bunların kendisine Mustafa Akıncı’nın da değerlendirdiğini belirtiyor. Dönemin AKEL Genel Yazmanı Andros Kipriyanu ise iki devletli yapının Türkiye’nin iştahını açacağını söylediği belirtiliyor. Bununla yetinmeyerek Anastasiyadis’in bu cüreti kimden aldığını sorgulaması gerektiğini belirtiyor.

                Ada’da çözüme ilişkin olarak ortalıklara atılan Federasyon önerilerinin değişik şekilde olduğu Kıbrıs’ın gerçekleri ile bağdaşmadığı konunun uzmanlarınca dillendiriliyor. Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken idari federasyon modelinin ideal yönetim şekli olacağı belirtiliyordu. Aradan geçen sürede bu modelin yürümediği ve çatışmalara neden olduğu dönemden sonra başka ülkelerde uygulanan modellerin örnek olabileceği ortalıklara atılıyordu. Yine bu dönemde Bölgesel Federasyon modelinin ise Ada’nın Taksim edilmesine yol açacağı düşüncesi gündeme taşınamadı. Görülüyor ki çözüm için Türklerle Rumlar arasında federasyon farkları ortalıklara çıkıyor. Anastasiyadis bu gerçekler karşısında İki Devletli yapıya doğru yelkenini kırıyor.

                Kıbrıs Türkleri olarak bizlerin Ada’da kalıcı olmamızın güvencesi güçlü bir ekonomiye sahip olmamızdan geçiyor mu ne…

                SEVGİ ile kalınız…