İnsanların çoğu zaman yaşadıkları sıkıntılara karşı sabırsızlık göstermeleri, aslında onları daha büyük belalardan koruyan olayların farkına varmalarını engelliyor. Serçe hikayesi bu durumu oldukça güzel bir şekilde anlatıyor.
SERÇENİN İMTİHANI
Serçe, Allah’a küsmüştü. Günlerce içine kapanıp sessizliğe büründü. Melekler merak içinde serçenin durumunu Allah’a sorduklarında, Allah her defasında “O gelecek” diye cevap veriyordu. Serçenin derdini ve hüzününü en iyi anlayacak olan Allah’tı.
Bir gün, serçe gözyaşları içinde bir ağacın dalına kondu ve Allah’a sitem etti: “Yorulduğumda dinlendiğim, üşüdüğümde sığındığım küçücük bir yuvam vardı. Sen onu da bana çok gördün. Neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı…”
BÜYÜK TEHLİKENİN FARKINA VARMAK
Serçenin bu sözleri üzerine Allah Teâlâ, meleklerin ve serçenin meraklı bakışları arasında şöyle cevap verdi: “Sen, o yuvanda dinlenirken, seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu. Seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim, yuvanı yıksın diye. Böylelikle sen oradan uzaklaşarak, yılandan kurtulmuş oldun. Nice belalar var ki, muhabbetimle senden uzaklaştırdım. Şimdi sen ise, kuşatıcı muhabbetimi görmüyor, geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun.”
Bu beklenmedik hitap karşısında serçe, Allah’ın şefkat ve merhametine hayran kaldı ve utangaç bir sesle “Affet Allah’ım!” diyebildi.
SABIRSIZLIK VE KÖRLÜK
Serçenin hikayesi, insanların yaşadıkları sıkıntılara karşı gösterdikleri sabırsızlığın ve körlüğün bir sembolüdür. Çoğu zaman başımıza gelen olumsuzluklar, bizi daha büyük tehlikelerden korumak için gerçekleşir. Ancak biz, bu ilahi korumanın farkında olmadığımız için sabırsızlanır ve isyan ederiz.
Hayatta karşımıza çıkan her zorluk, aslında bir imtihan ve öğreticidir. Sabırsızlık ve acelecilik yerine, her olayın arkasında bir hikmet aramalı ve yaşadığımız zorlukların bizi nelerden koruduğunu anlamaya çalışmalıyız. Her anın bir hikmeti olduğunu ve yaşadığımız her sıkıntının aslında bizi daha büyük belalardan koruyabileceğini akıldan çıkarmamalıyız.