Anlamıyorum... Emin olun bir türlü anlamıyorum. Bu şehir nasıl yönetiliyor. Kimler yönetiyor. Kimin yetkisi nereye kadar.
Mesela: şehrin trafik sorunuyla hangi kurum ilgili...
Elbet Emniyetin Trafik Şubesi var.
Lakin topyekün onların sorumlu olması mümkün değil.
En azından kimi trafik uygulamaları onları aşıyor.
Bu durumu, Cumhuriyet Caddesi bir ara tek yönlü hale getirildiğinde görmüştük.
7, 8 sene öncesiydi...
Hafızalarını kurcalayanlar hatırlayacaklardır.
İşte o zaman farkettik ki...
Şehrin traifiğini şekillendiren İl Trafik Komisyonu diye bir oluşum var...
Onlar oturup trafiği düzene sokuyorlar...
Güzel...
Birkaç kişiden müteşekkil olması; beylik tanımlamayla “ortak aklı” ortaya çıkarır diye güzel diyoruz.
Ancak...
Bu güne kadar bırakın ortak aklı, bireysel bir yaklaşıma dahi şahit olamadık bu konuda...
Örnek olsun diye söyleyeceğim...
Bir kaç kez yazdık...
Şehrin bazı kesimlerinde tek yönlü cadde veya sokaklar var...
Bunlardan en çarpıcı olanı Mumcu Caddesinden Yukutiye’ye çıkan yol...
Cennet Çeşmesi mevkiinden gelen araçların bu güzergaha girmesi yasak.
Zira tek yönlü...
Mumcu’dan sapanlar girebilirler ancak...
Bir başkası Askerlik şubesinin olduğu cadde...
Buraya da, ancak Hastaneler caddesinden gelen araçlar girebilirler...
Trafik işaretleri yerli yerinde...
Ama gelin görün ki, durum bu değil...
Bu iki güzergahta iki taraflı araçların parkına rağmen adeta çift yönlüymüş gibi işliyor.
Kavgalar gürültüler gırla gidiyor...
Dakika başı bu türden olumsuzluklar yaşanıyor.
Hangi birine trafik polisi müdahale etsin...
O halde, daha önce yaptığımız teklife niye kulak verilmez...
İl Trafik Komisyonu denilen yapıdaki görevliler akletmezlerse de; acaba gazete de mi okumazlar?...
Yahut şu Üniversite Kampüsünden hiç mi yolları geçmez...
Oradaki anlı şanlı YOL KAPANLARINA gözleri hiç mi ilişmez...
Bu kapanları bu yol güzergahlarına koymayı akıl etseler sorun kendiliğinden ortadan kalkacak.
Ne kavga ne gürültü...
Belki bir kaç araç lastiği patlayacak; hepsi o...
O da hakedenin lastiği patlayacağı için “oh olmuş” dedirtecek...
Sen sağ ben selamet...
Haaa... Benim bilemediğim, aklımın ermediği bir durum var ise...
Bu durum da izah edilir; biz de “ortak akıl” fena halde çalışmaktaymış der, bu sütundan okurlarımızı aydınlatmış oluruz.
Aslında bu defa yazmayı düşündüğüm şey kavşaklardaki rizelete çözüm teklif etmekti...
Yerimiz kalmadı...
Onu da yarına bırakalım.
Umarız, kulak kabartılır...