Her şey bir kişiyle başladı, dünyayı esir aldı..
Milyonlarca hasta yüzbinlerce ölüm.
Türkiye’de en son 257 kişiyi kaybettik.
Hastanelerde yoğunluk düşmedi..
Korona aramızda..
Korona mevki, makam, para, pul seçmiyor..
Bir hastalık kol geziyor..
Bir hastalık dünyayı alt üst ediyor..
Çare..
Sadece duyarlılık..
Sadece hassasiyet..
Nemrud’u öldüren sinek hikayesini hatırlatıyor virüs..
Gözle görülmüyor, seçilmiyor..
Sadece nasıl bulaştığı aşikar..
Bu da toplumsal bir duyarlılığı gerektiriyor..
Çılgın parti yapan zeka özürlüler, bana bir şey olmaz diyen embesiller var.
Ya da islam’ın ruhuna, Kur’anın beyanatına ters düşen, ‘öleceksek ölürüz’ anlayışını sergileyenler..
Yani tedbiri inkar ederek, Hadislere ters düşenler.
Al-i İmran Suresi, 145. Ayette ‘Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz. ‘ emri beyan ediliyor..
Yine, Yunus Suresi, 49. Ayette ‘De ki: "Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler. ‘ buyuruyor yaratan.
Elbette ölüm gelirse cihane, baş ağrısı bahane..
Amma..
Allah dilerse..
Yani bizim Allah’ın bildiğini bilmemiz mümkün değil..
Biz Ancak onun bildirdiğini bilmekle mükellefiz.
O vakit takdiri, O’nun takdirini değerlendiremeyiz..
Yani tedbir..
Önce tedbir, sonra tedbir ve elbette tevekkül..
Mesuliyetimiz var.
İşin içinde kul hakkı var..
Hatta eğer bile bile tedbir alınmıyor ve virüsün başkalarına bulaşmasına neden oluyorsak, adını siz koyun işin..
Niye paylaştık bunu..
Söyleyelim..
Haberci olduğumuz için günümüz metinler ve fotolarla geçiyor..
Hatta fotoğraflar haber metninin önünde.
Hepsi de görünen köy kılavuz istemez cinsinden..
Erzurum’dan çok ilgi, tepki ve dikkat çeken fotoğraflar görüyoruz..
Mesela bir sportif yarışma yapılıyor, maske yok, mesafe yok..
Mesela kamu kuruluşlarında bazı görüşmelerde de fotoğraf böyle..
Ya da bazı STK’lardaki etkinlikler..
Özellikle spor alanında bir aymazlık, bir ciddiyetsizlik var.
Hadi Allah’ın hükmüne, hadisin tedbir vurgusuna kulak asmadınız..
Devletin yasaları, kararname, genelgeleri var..
Yasaklar var..
Var da..
Geçen hafta Elazığ Valisi Türkiye’de örneği görülmeyen mükemmel bir hassasiyeti gösterdi.
Polis denetimiyle değil..
Yerel bir gazetedeki fotoğrafı değerlendirerek, yasağa uymayana ceza verdi.
Bir kurum yöneticisinin maskesiz, mesafesiz görüntüsüne tepki gösterdi.
Bu yüksek duyarlılığa minnettar olmamak mümkün değil.
Ama Erzurum..
Fotoğraflar ortada..
Bunu yetkililer görüyorlar mutlaka..
Ama henüz bir yaptırım duymadık..
Sayın Vali Memiş’in çok duyarlı, hassas ve güzide bir şahsiyet olduğunu biliyoruz.
Halk da biliyor.
Sayın Vali’nin her an her şeyden haberdar olması mümkün değil..
İşi, tabiri caizse, başından aşkın..
O vakit görev diğer yetkililere düşüyor..
Yani fotoğrafları görmek işi..
Unutulmamalı..
Her şey bir kişiyle başladı..
Gerçek budur..
Önce devlet..
Allah zeval vermesin, hepimizin umut ve ümit kapısıdır..
Bu konuda ciddi yaptırımlar şart..
Biz öyle görüyoruz..
Delil mi istiyorlar..
Haber ajanslarının geçtiği fotolara baksınlar..
Her şey net..
Üstelik bu aymazlık resimleri caddeden sokaktan değil..
Bazı kamu kuruluşlarının etkinliklerinden..
Yarışmalardan..
Biz sadece hatırlatıyoruz.
Sadece…
Ha..
Aklımızdayken ekleyelim..
Erzurum’da ister kamu, ister özel sektör..
İster STK, ister Meslek Teşekkülü..
Yöneticiler haber oluştururken, fotoğraf verirken mutlaka maskeyle vermeliler..
Bir fotoğraf çok mesaj içerir..
Bir fotoğraf çok şeyi değiştirir..
Lütfen hassasiyet..
Allah rızası için hassasiyet..