Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, ABD yaptırımlarına tepki göstererek, “Türkiye bu ülkelere çok rahatlıkla karşı hamlede bulunacak, yani şah çekecek potansiyele sahip” dedi.
BBP Genel Başkanı Destici, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemi değerlendirdi. Destici, ABD yaptırımlarına ilişkin olarak, “Söz konusu karar, ABD’nin daha önce ‘dost’ ve ‘müttefik’ olarak adlandırdığı Türkiye’ye gerçekte nasıl baktığının bir göstergesi olmuştur. Aslında çok da fazla lafı uzatmaya gerek yok. Ülkemizin başarılı bir hava savunma sistemine ihtiyacı vardı. Biz defalarca ABD'den parasıyla bunu istedik. Peki, bize sattılar mı? Hayır. Biz de ne yaptık? Bu elzem ihtiyacımızı Rusya'dan karşıladık. Bazılarının iddia ettiği gibi bu demek değildir ki yüzümüzü Batı'dan çeviriyoruz. Bugün ülkeyi yönetenler gibi bizler de Türkiye'nin sorununun aslında salt ABD ve Batı olmadığını düşünüyoruz. Sorun Türkiye’nin tam bağımsız ve güçlü bir ülke olma yolunda somut adımlar atması, en önemlisi askeri ve güvenlik alanlarında zarar verme kapasitesini arttırmasıdır” ifadelerini kullandı.
Destici, şöyle konuştu:
“Türkiye bu gerçeğin farkında olarak dış politikada doğru olan çıkarları ortaklaştırarak hem ABD hem de Avrupa'yla ilişkilerini koparmama noktasında da kararlıdır. Zaten reel olarak öyle bir jeopolitik bir konumda ve coğrafyadayız ki, bu konumumuzun avantajlarını yeni yeni siyasete ve askeri alanlara dönüştürmeye başladık. Diğer yandan bugün ülkemize yaptırım uygulamak isteyen ve uygulayan ülkeler içinde ellerinin tersiyle dışlanacak bir ülke değiliz. Bazıları ABD ile yaşadığımız bu son krizde NATO kartını ileri sürmemiz gerektiğini söylüyor. Doğrudur, Türkiye kâğıt üstünde NATO üyesi olarak görülmektedir ama fiilen maalesef bir NATO üyesi değildir. NATO'nun bırakın bu konuda bize desteğini, Kıbrıs savaşından tutun en son Rusya'nın İdlib saldırısında olduğu gibi meşhur 5. maddeyi devreye sokmayıp kılını kıpırdatmadığını gördük. Bizim açımızdan şu gerçek iyice anlaşılmıştır; NATO ve küresel güçler Türkiye'yi bir cephe ülkesi, ucuz asker deposu ve sıçrama tahtası olarak görmekten vazgeçmiyorlar.”
Destici, diplomatik çalışmaların önemine değinerek, “Türkiye bu ülkelere çok rahatlıkla karşı hamlede bulunacak, yani şah çekecek potansiyele sahip. Alın size örnek; ülkemizde 6 coğrafi bölgeye yayılmış bir şekilde konuşlu 20 civarında ABD ve NATO üssü mevcuttur. ABD ile 1980’de imzalanan ’Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’ (SEİA) memorandumu gereğince ‘gizli’ olan üsler bu liste dışındadır! Bir kısmı silah deposu, bir kısmı lojistik amaçlı, diğer kısmı ise istihbarat-haberleşme-izleme amaçlı olan bu üsler, son 50 yıl boyunca peyderpey topraklarımıza yerleştirilmiş zamane Truva Atları'dır. Türkiye, 'Bekâ faktörlerimi tehdit ediyor ve egemenlik haklarıma ağır hasarlar veriyor' diyerek rahatlıkla bu yaptırım yapan ülkelere karşı bu üsleri koz olarak sürebilir. Ülke sınırları içinde ABD'nin kullanımındaki İncirlik Üssü ve diğer üslerin kullanımını askıya aldılar. Üstüne üstlük bu üslerin kontrolünü ve kullanımını Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) devrettiler. ABD kongresi Türkiye’nin bu hamlesine Eylül 1978’e kadar dayanabilmiş ve Türkiye’ye uyguladığı ambargoyu kaldırmak zorunda kalmıştı. Amerika ve NATO, şu anda Soğuk Savaş dönemi şartlarından daha fazla bir tehdit altındadır ve eskisinden daha fazla bu üslere muhtaçtır. Örneğin, Çin-Rusya-İran-Esad ekseni ABD/İsrail bloğunu topyekûn hedef alırsa ABD’nin sığınabileceği tek liman Türkiye toprakları üzerindeki bu üsleri değil mi? İşte bu üsler, ABD için bu denli önemlidir. Bu yüzden Türkiye, bu cari tehdit ve tehlikeyi fırsata dönüştürebilir” dedi.
Türkiye’nin kendi yerli ve milli sanayisini geliştirmek zorunda olduğunu söyleyen Destici, “Haliyle, adı üstünde ‘düşman’. İşi de düşmanlık yapmak. Bu zor coğrafyada Türkler hiçbir zaman düşmansız ve düşman tasallutundan uzak kalmamıştır. Biz de atalarımızın yaptığı gibi her daim onların hamlelerine karşı şikâyet etmeden ve bahane üretmeden hem sahada hem de masada stratejiler üretip güç peydâ edeceğiz. Türkiye artık bir an evvel ‘ne tilkinin cilvesine kanarız ne de ayının pençesine’ noktasına gelip, daha fazla düşman üretmeden ama tam bağımsızlığından ve beka faktörlerinden de en ufak taviz vermeyecek bir kararlılıkla aziz milletine sırtını dayayarak Kızılelma istikametinde ilerlemelidir” şeklinde konuştu.
Doğu Akdeniz’le AB’nin ve ABD’nin ne alakası olduğunu dile getiren Destici, “Doğu Akdeniz’deki ülkeler belli. Bu ülkeler haricindeki diğer ülke ve toplulukların buralar ile hiçbir alakaları yok ve olamaz. Buraya vereceğiniz katkı, en fazla bu bölgedeki ihtilaf konusu konularla ilgili olarak, kendinizin yazıp çizmiş olduğu ve BM tarafından kabul edilmiş uluslararası hukuku temel alarak bir arabuluculuk olabilir. İhtilaflarınızı kendiniz bir araya gelerek çözmelisiniz. Aksi takdirde AB ve ABD gibi geçmişi sömürgecilik ve emperyalist suçlarla dolu devletleri bu meseleye dahil ederseniz aslan payını da onlara kaptırırsınız ve hakkınız olan zenginliklerle ilgili avucunuzu yalarsınız” diye konuştu.