Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Türkez, yakın gelecekte nanoteknoloji kullanımını içermeyen sektör ya da ürünün kalmayacağını belirterek, 2000’lerin başında dünyada nanoteknoloji araştırmaları açısından ilk 40 içerisinde yer alan Türkiye'nin de bu alanda ciddi ilerlemeler ortaya koyarak 2018 yılı itibari ile ilk 20 içerisinde yer aldığını söyledi.
Dünyanın en iyi nano-bilim uzmanları arasında Türkiye'den 15 akademisyenin bulunduğu listede yer alan ETÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Türkez, nanoteknoloji çerçevesinde ülke ve bölge üniversitelerinin vizyonu, araştırma ve geliştirme çalışmalarını değerlendirdi. Türkiye’de bilimsel alanda kaydedilen atılım ve küresel çerçevede yankı bulan araştırma çalışmalarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eğitim ve bilime verdiği önem, yeni üniversiteler kurarak gençlere ufuk kazandıran kararlılığının sonucu olduğunu aktaran Türkez, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her ilde bir üniversite kurulması konusundaki projesinin ülke genelinde tamamlanmasıyla birlikte hızla kurumsallaşan yeni üniversitelerimiz nanoteknoloji alanında 2018 itibari ile önemli çalışmalara imza atmıştır. Bu başarılı oranlar Sayın Cumhurbaşkanımızın geniş bilimsel öngörü ve vizyonunun bir sonucudur. Bilim insanları olarak şükran hislerimizi paylaşıyoruz” dedi.
Yakın gelecekte nanoteknoloji kullanımını içermeyen sektör ya da ürünün kalmayacağını söyleyen Prof. Dr. Türkez, “Günümüzde kullanılan üretim tekniklerinin çoğu moleküler düzeylerde üretimi esas alan kaba teknolojileri içermektedir. Nanoteknoloji alanında kaydedilen bilimsel gelişmeler pek çok endüstriyel teknolojiyi etkilediği gibi üretim teknolojilerini de değişmeye ve gelişmeye zorlamaktadır. Yeni hibrit materyaller ve nanoteknoloji kavramları birleştirilerek üretim teknolojilerinde innovatif yaklaşımlar geliştirilmektedir. Nanoteknoloji ürünleri güncelde üretilenlere kıyasla daha hafif, daha güçlü, daha küçük, daha güvenli ve daha ekonomik olma özelliklerine sahiptir. Bu ürünlerin yaşam bilimlerinden elektroniğe, savunma sanayiinden tekstil alanına kadar geniş yelpazede kullanım potansiyeli mevcuttur. Yakın gelecekte nanoteknoloji kullanımını içermeyen sektör ya da ürünün kalmayacağı tahmin olmaktan çıkmış, gerçek olmaya yaklaşmıştır. Piyasalarda 4. nesil nanoteknoloji ürünleri yer almaya başlamıştır” açıklamasını yaptı.
“Nanoteknolojiye yapılan yatırım tutarlarının her yıl yaklaşık yüzde 20 oranında yükseldiği aşikardır”
Artan ihtiyaçlar ve kaliteli yaşam yöneliminin teknolojik araştırma çalışmalarının artışını tetiklediğine, bu gelişmeler kapsamında nanoteknolojinin özel bir durum gösterdiğine işaret eden Prof. Dr. Türkez, “Hızlı nüfus artışı, enerji ve su tüketimindeki artışlar, yaşam kalitesinin artırılma arzusu ile artan güvenlik ihtiyaçları bu teknolojinin günlük yaşamda bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Günümüze kadar hiçbir teknolojinin ülke ekonomileri üzerinde nanoteknoloji kadar etki oluşturmadığı görülmektedir. Küresel ölçekte sadece 2020 yılı içerisinde nanoteknoloji eğitimi almış, nano bilim uzmanı en az 2 milyon insanın nanoteknoloji temelli ürünlerin üretim ve pazarlanması alanlarında istihdam edileceği öngörülmektedir. Bu bağlamda dünya genelinde pek çok devlet, ekonomilerinin geleceğini yakından ilgilendiren bu teknoloji alanında küresel eğilimlere uygun olarak eğitim sistemlerini gözden geçirmekte, Ar-Ge merkezleri veya araştırma enstitüleri kurmaktadır. Nanoteknolojinin ekonomik değerinin ölçülmesi ve ülkelerin bu değer bakımından karşılaştırılabilmesi amacıyla çeşitli endeksler oluşturulmuştur. Bu endeksler eğitim faaliyetleri, araştırma aktiviteleri, ticarileşme ve istihdama ait oranları esas almaktadır. 2016 yılı içerisinde nanoteknoloji alanında yapılan küresel yatırımlar yaklaşık 40 milyar dolar civarında idi. 2020’de bu miktarın 100 milyar dolar civarında olacağı öngörülmektedir. Bu durumda nanoteknolojiye yapılan yatırım tutarlarının her yıl yaklaşık yüzde 20 oranında yükseldiği aşikardır” değerlendirmesinde bulundu.
“Nanoteknoloji araştırmaları açısından Türkiye 2018 yılı itibari ile ilk 20 içerisinde yer almıştır”
Türkiye’de nanoteknoloji çalışmalarına 2002 yılından sonra verilen destek artışına dikkat çeken Prof. Dr. Türkez, “Uluslararası saygınlığı bulunan Scopus veri tabanına göre ülkemizde yürütülmüş olan nano-ölçekteki araştırmaların sayısı 2002 yılı içerisinde iki elin parmaklarını geçmeyecek bir sayıda iken, bu rakam sadece 2018 yılı itibarı ile 400’ün üzerindedir. Yine 2000’lerin başında dünya genelinde ülkeler sıralamasında nanoteknoloji araştırmaları açısından ilk 40 içerisinde yer alan Türkiye, bu alanda ciddi ilerlemeler ortaya koyarak 2018 yılı itibari ile ilk 20 içerisinde yer almıştır” dedi.
“Ülkemizde bu küresel yarışta başarılı olmak amacıyla önemli adımlar atılmıştır. 2000’li yılların başından itibaren bu amaçla çeşitli yüksek teknoloji merkezleri ve araştırma enstitüleri kurulmuştur” diyen Prof. Dr. Türkez, “TÜBİTAK ile birlikte pek çok özel ve devlet üniversitelerimizde nanoteknoloji alanında önemli çalışmalara ve başarılara imza atılmıştır. YÖK tarafından fonlanan 100/2000 programlarında nanoteknoloji alanlarında eğitim gören genç araştırmacılara önemli burs destekleri sağlanmıştır. Bu konuda hali hazırda uygulanmakta olan ulusal stratejilerimiz ve etkin eylem planlarımız mevcuttur. Stratejilerimizin ve eylem planlarımızın yoğun küresel rekabet sürecinde ulusal ekonomik avantajlara dönüşmesine bilhassa üniversitelerimiz bünyesinde gerçekleştirilecek araştırmalar önemli katkılar sağlayacaktır” diye konuştu.
Nanoteknoloji araştırmaları ve bölgesel dağılım
Türkiye’de nanoteknoloji alanındaki çalışmaların üniversiteler bazında bölgesel dağılımını aktaran Türkez, “Ülkemizde gerçekleştirilen nanoteknoloji konulu araştırmalar en fazla Marmara Bölgemizde yerleşik bulunan üniversitelerimizde gerçekleştirilmektedir. Bunu sırasıyla İç Anadolu, Ege, Doğu Anadolu, Akdeniz, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdeki üniversitelerimiz izlemektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her ilde bir üniversite kurulması konusundaki projesinin ülke genelinde tamamlanmasıyla birlikte hızla kurumsallaşan yeni üniversitelerimiz, nanoteknoloji alanında 2018 itibari ile önemli çalışmalara imza atmıştır. Bu başarılı oranlar Sayın Cumhurbaşkanımızın geniş bilimsel öngörü ve vizyonunun bir sonucudur. Her ile bir üniversite kurulumunun eleştirilmesinin ne kadar haksız olduğunun önemli bir göstergesidir. Nitekim, 2002 yılından sonra kurulan üniversitelerin yürütmüş oldukları araştırmalar kısa sürede tüm araştırmaların neredeyse beşte biri oranına yaklaşmıştır” dedi.
Yerli ve milli üretim çağrısı
Nanoteknoloji konusunda altyapı çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Türkez, “Genç üniversitelerimiz nanoteknoloji alanında küresel yarışta geri kalmamamız, dünya üniversiteleri ile rekabet edebilir olmamız adına üzerine düşeni gerçekleştirme yolunda önemli mesafeler kaydetmiş, altyapı ve araştırmacı olanaklarını büyük ölçüde tamamlayarak, bölge ayırımı olmaksızın hemen hemen her ilimizde nanoteknoloji araştırmalarının gerçekleştirilmesine hazır hale gelmişlerdir. Ülkemizde yoğun olarak çalışılan alanlar nanoelektronik, nanomalzeme üretimi, nanobiyoteknoloji ve nanotoksisitedir. 2018 yılı Scopus istatistiklerine göre nanoteknoloji konusunda araştırması ya da araştırmacısı olmayan üniversitemiz kalmamıştır. Bu durum hem ülkemiz biliminin geleceği açısından hem de ekonomik değeri bulunan milli ve yerli nanoteknoloji çıktılarının üretilmesine imkan tanıması açısından son derece mutluluk veren bir gelişmedir. Şimdi artık biz akademisyenlere düşen görev global ürün talep trendlerini göz önünde tutarak üniversitelerimizde nanoteknoloji temasına daha da yoğunlaşarak dünyada Türkiyemizi söz sahibi hale getirmektedir” diye konuştu.