G20 Liderler Zirvesi nedeniyle Çin'in Hangcou kentinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sona eren zirvenin ve zirve kapsamında gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Hangcou Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleşen toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi, yaptığı iki görüşmeler ve gündemdeki gelişmelerle ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
“G20 LİDERLER ZİRVESİ KÜRESEL GÜNDEMİN ELE ALINDIĞI VERİMLİ BİR TOPLANTI OLDU”
Sona eren 11. G20 Liderler Zirvesi’ni, küresel gündemin etraflıca ele alındığı verimli bir toplantı olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel büyümenin uzun vadede sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı bir şekilde devam etmesi için gereken reformların, zirvedeki en önemli gündem maddelerinden biri olduğunu söyledi ve “Bu çerçevede, inovasyon, makroekonomik politikaların uyumu gibi atılması gereken adımlar konusunda görüş alışverişinde bulunduk” dedi.
Türkiye olarak, büyümenin G-20 ülkeleriyle birlikte tüm dünyaya yayılması ana fikrini içeren ‘kapsayıcılık’ konusuna özel önem verdiklerini ve toplantı boyunca, her fırsatta, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeleri de gözeten bir kalkınma anlayışıyla hareket etmeleri gerektiğinin altını çizdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dönem başkanlığında G20 gündemine dâhil ettiği ‘kapsayıcılık’ konusunun Çin Halk Cumhuriyeti dönem Başkanlığı’nda da benimsendiğini görmekten memnuniyet duyduklarını belirtti.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İÇİN 2030 GÜNDEMİ
Zirvede G-20 liderleri olarak, ‘Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi’nin uygulanmasına yönelik bir eylem planını kabul ettiklerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve ile ilgili şu açıklamaları yaptı: “Esasen Birleşmiş Milletlerin sorumluluğunda yürüyen bu çalışmaya, G20’nin öncülük etmesini olumlu buluyoruz. Zirvede üzerinde önemli durduğumuz bir başka husus, küresel ticaretteki büyümenin güçlendirilmesi meselesidir. Küresel ticaretin güçlendirilmesinin hepimizin yararına olduğu açıktır. Bu anlayışla, tüm ülkelerin birlikte hareket ederek, küresel ticaretteki durgunluğu aşmanın çarelerini aramalarında fayda görüyoruz. İstihdam, finansal düzenlemeler, altyapı yatırımları, enerji, yolsuzlukla mücadele gibi başlıklar, bu zirvede de gündemimizdeki yerini korudu.”
Terörizm ve mülteci sorunlarının, Antalya Zirvesi’nde G20’nin gündemine getirdikleri başlıklar arasında yer aldığını hatırlatan ve “Aradan geçen bir yıla yakın zaman, bizim bu konudaki hassasiyetimizin ve ısrarımızın ne kadar yerinde olduğunu çok açık ve net olarak göstermiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteci sorunu konusunda, iyi bir sınav verilemediğini dile getirdi.
“SURİYE KRİZİ, DÜNYANIN KANAYAN YARASI OLMAYI SÜRDÜRÜYOR”
Topraklarında 3 milyon Suriyeli ve Iraklı sığınmacıyı barındıran bir ülke olarak Türkiye’nin, bu konunun en önde gelen muhataplarından biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Antalya Zirvesi’nde tüm liderlere ‘Suriye’de bir güvenli bölge oluşturulması, bu 95 km. uzunluğunda, kuzeyden güneye 40 km. olmak üzere bir güvenli bölge oluşturulması suretiyle burada mülteci sorununu çözebiliriz, onları burada iskân edebiliriz’ diye ısrarla söyledik. Bu zirvede de bütün dostlarımıza bu konuyu açtık, kendilerine bunu söyledik. Hatta sadece o güvenli bölgede değil, aynı zamanda şu anda Türkiye’de değişik vilayetlerde bulunan Suriyeli mültecilerin iskânı ile alakalı çalışmaları yapmak suretiyle hükûmetimiz faaliyetlerine devam ediyor. Prensipte hemen hiç kimsenin karşı çıkmadığı bu teklifin hayata geçirilmesi konusunda, üzüntüyle belirtmeliyim ki, hiçbir ülke somut adım atmamıştır. Tam tersine, Suriye krizi, yeni ülkelerin sahaya inmesiyle, daha da içinden çıkılmaz bir hâl almıştır. Suriye krizi, bir yandan ülke içinde can kayıpları ve terör örgütlerinin faaliyetleri, diğer yandan da tetiklediği sığınmacı dramıyla, dünyanın kanayan yarası olmayı bugün de sürdürüyor.”
“BATI ÜLKELERİNİN GÜVENLİKÇİ VE IRKÇI TAVRI İNSANLIK ADINA UTANÇ VERİCİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı ülkelerinin, bilhassa sığınmacı sorununda takındıkları güvenlikçi ve hatta ırkçı tavrın, insanlık adına utanç verici olduğunu ifade ederek, “600 bin insanın öldürüldüğü bir yerde hâlâ katil Esed’in görevinde kalmasını durmasını savunmak bana öyle geliyor ki insanlık adına bizler için utanç vericidir. Mazlumlara kucaklarını açmaları gereken ülkelerin, tam tersine sınırlarını kapatma telaşına girmelerini ibretle seyrediyoruz. Önümüzdeki dönemde, bu meselenin, külfet paylaşımı ve insani duyarlılıklar temelinde çözümü için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye, dışarıdan yardım gelse de, gelmese de, bu ev sahipliğini yapmaya devam edecektir. Suriye’den gelenlere de Irak’tan gelenlere de din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın bu ev sahipliğini yapmaya devam edecektir. Sorunun temeline inmeden yani Suriye başta olmak üzere bölgedeki krizler çözülmeden mülteci meselesinin de kalıcı şekilde geride kalması mümkün değildir” dedi.
“15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ TERÖRİZMİN İLK DEFA GÖRÜLEN YENİ BİR BİÇİMİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörizmin, her geçen gün yeni biçimlere, yeni formlara bürünerek dünyayı tehdit etmeyi sürdürdüğüne dikkat çekerek, Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı darbe girişiminin, bir yönüyle terörizmin ilk defa görülen yeni bir biçimi olduğunu kaydetti.
PKK, PYD-YPG, DAEŞ gibi terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye’de, 15 Temmuz’da, kendi ordusu içine gizlenmiş, askerî üniformaya bürünmüş teröristlerin, milletin vergileriyle alınmış silahlarıyla kendi halkını öldürmeye tevessül ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırı ve darbe girişimi karşısında her meslekten, her kökenden, her meşrepten, Türkiye’nin her bölgesinde 241 vatandaşın şehit olduğunu, 2 bin 194 vatandaşın da yaralandığını hatırlattı.
“FETÖ’NÜN 170 ÜLKEDE FAALİYET GÖSTEREN KÜRESEL BİR ŞEBEKE OLDUĞU UNUTULMAMALI”
Milleti ile iftihar edip gurur duyduğunu, Türkiye’nin darbe girişimini püskürterek dünya demokrasi tarihine yeni sayfalar açacak şekilde bir süreç başlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Milletimizin dirayeti ve cesareti ile devletimizin hızla refleks vermesi sayesinde bastırılan bu darbe girişimi, terör örgütlerinin cüretlerini ne kadar artırabileceklerinin en çarpıcı örneğidir. FETÖ denilen bu örgütün, Türkiye dışında 170 ülkede daha faaliyet gösteren küresel bir şebeke olduğu unutulmamalıdır. Dini inanç, eğitim ve hayırseverlik gibi insani duyguları, ticari ilişkileri istismar ederek kendisine alan açan bu örgüte karşı, tüm dünyayı duyarlı olmaya davet ediyoruz. 15 Temmuz’da Türkiye’nin başına gelen felaketin, yarın hangi ülkede tekrar edeceği bilinemez. Biz, bir kez de buradan, sizlerin huzurunda, dostça uyarımızı yapıyoruz. Zira teröristin iyisi kötüsü olmaz. ‘Senin teröristin kötü, benimki iyi’; olmaz. Teröristlerin hepsi kötüdür, hepsi lanetlidir. Bunların hiçbiri savunulamaz. Terör örgütleri arasında ayrım yapmak suretiyle eğer bir yerlere fatura çıkarılmaya çalışılıyorsa, bilesiniz ki bumerang gibi yarın o döner, aynı şekilde o ülkeleri de vurur. Bugün Türkiye’yi yakan ateşin, yarın, bize karşı mücadele eden terör örgütlerinin arkasında durma gayretinde olanlara kesinlikle ulaşması kaçınılmazdır. DAEŞ’i, PKK’yı, PYD-YPG’yi, FETÖ’yü ayrı tutan anlayışı hep birlikte reddetmeli, tüm terör örgütlerine karşı ilkeli bir mücadeleyi derhal başlatmalıyız. Biz, ne pahasına olursa olsun, terörizmle mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürmekte kararlıyız. Gerek cumhurbaşkanı olarak şahsım, gerekse hükûmetimiz bu konuda kararlıdır. Türkiye’nin Cerablus operasyonu, bu konudaki kararlılığının ifadesidir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkemizde ilan edilen olağanüstü hâl sadece FETÖ yapılanmasıyla daha etkin ve süratle mücadele etme, bu doğrultuda gereken yeniden yapılanma çalışmalarını yürütme amacına yöneliktir.”
“KÜRESEL MESELELERE EŞİTLİK DEĞİL, ADALET TEMELİNDE YAKLAŞMAK MECBURİYETİNDEYİZ”
G20 platformunun küresel sorunların çözümü konusunda giderek daha etkin, daha sonuç alıcı bir mecra hâline gelmesini samimiyetle arzu ettiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yolunun ülkelerin taahhütlerini yerine getirmelerinden, üye ülkelerin ve insanlığın ortak sorunları karşısında adil bir duruş sergilemelerinden geçtiğini ifade etti. Dünyanın bir tarafında açlık, sefalet, yoksulluk, terör, baskı ve şiddet kol gezerken, diğer tarafının huzur ve refah içinde ilanihaye bir hayat sürmesinin düşünülemeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mademki hepimiz aynı geminin içindeyiz, öyleyse bu geminin sağ-salim ilerleyebilmesi imkânlarımız nispetinde ortak sorumluluk üstlenmemizle mümkündür. Nimetlerin büyük bir bölümünü kendinde toplayan ülkelerin, sıra külfet paylaşımına geldiğinde eşitlik bahanesiyle sorumluluktan kaçmaları kesinlikle kabul edilemez. Küresel meselelere eşitlik değil, adalet temelinde bir anlayışla yaklaşmak mecburiyetindeyiz” diye ekledi.
TARİHÎ İPEK YOLU’NU CANLANDIRMA ÇALIŞMALARI
Zirve öncesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptıkları görüşmeyi verimli ve kapsamlı bir görüşme olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi noktasında Çin tarafıyla tam bir mutabakat içinde olduklarını gördüğünü, terörle mücadele başta olmak üzere küresel sorunlara karşı ortak inisiyatif geliştirme hususunda anlayış birliği içinde olunduğunu tespit ettiğini söyledi. Görüşmede Türkiye’nin tarihî İpek Yolu’nu canlandırma çalışmalarında Çin’i samimiyetle desteklediğini belirttiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin ile enerji alanında da yeni ve önemli iş birliklerinin altyapısını oluşturduklarını, yaptıkları görüşmenin ardından 3’ü enerji, biri tarım alanında olmak üzere 4 anlaşmanın imzalamasına refakat ettiklerini hatırlattı.
G20 KAPSAMINDA İKİLİ GÖRÜŞMELER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin ziyareti boyunca Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Suudi Arabistan Veliaht Vekili ve Savunma Bakanı Prens Muhammed Bin Selman, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker; zirve oturumları devam ettiği süre içinde Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma ile ikili görüşmeler yaptıklarını, ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi ile dörtlü bir zirve gerçekleştirdiklerini hatırlattı ve “Zirve oturumları ve etkinlikleri boyunca da ülke liderleri ve kurum temsilcileriyle bir araya gelme, sohbet etme, görüş alış verişinde bulunma imkânı elde ettik. Küresel gündemin öne çıkan konuları yanında ikili ve bölgesel meseleleri ele aldığımız bu görüşmelerin hepimiz için faydalı geçtiğine inanıyorum. 2016 zirvesini başarıyla gerçekleştiren Çin Halk Cumhuriyeti’ni ve Çin halkını özellikle tebrik ediyorum, kutluyorum. Önümüzdeki yıl G20 zirvesine ev sahipliği yapacak olan Almanya’ya 7-8 Temmuz tarihlerinde şimdiden başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın mensuplarının zirve ve gündemdeki gelişmelere ilişkin sorularını da cevapladı.
“RUSYA’YLA HALEP BÖLGESİNDE BİR İŞ BİRLİĞİ ÇALIŞMASI GELİŞTİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki savaşta Çin ile Türkiye arasında bir iş birliğinin olup olmadığı yönündeki soruya karşılık şu açıklamalarda bulundu: “Suriye’yle ilgili olarak tabi ki Çin Halk Cumhuriyeti’yle de görüşmelerimiz oluyor; ancak şu anda fiili olarak bir iş birliği Çin Halk Cumhuriyeti’yle söz konusu değil. Bölgede koalisyon güçleriyle bir iş birliğimiz var, bu koalisyon güçleri de daha çok NATO ülkelerinden oluşuyor. Bunun yanında şimdi Rusya’yla da özellikle Halep bölgesinde bir iş birliği çalışmasını geliştiriyoruz, çünkü bir an önce bölgede bir ateşkesin ilan edilmesi için bir çalışmanın içerisindeyiz. Bu konuda gerek Amerika, gerek Rusya, gerekse Türkiye dışişleri bakanlarımız süreci çalışıyorlar. Temenni ederim ki Kurban Bayramı öncesi bu ateşkesi sağlamak suretiyle Halep halkı bütün bu bombalardan kurtulsun. Çocuklarıyla birlikte orada aylardır gıda, ilaç, giyim vesaire gibi bunlardan yoksun olarak bir yaşam mücadelesi verenlere Kızılay’ımız olarak hazırlıklarımızı ulaştıralım istiyoruz.”
G20 HANGCOU ZİRVESİ
“G20 Hangcou Zirvesi’nde hedeflenen sonuçlara ulaşıldı mı ve Çin’in bu kapsamda oynadığı rolü nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya cevaben zirveyi başarılı bulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Antalya Zirvesi’nden sonra Hanchou da gerek şehrin güzelliği, gerek halkın fedakârlıkları, hele hele dün akşam katılamadım, ama katılanlardan dinlediğim kadar dün akşamki kültürel aktivitelerle bu zirveye ayrı bir zenginlik katıldı ve zirvedeki beş ayrı oturumdaki sunumlar az önce konuşmamda ifade ettiğim gibi, bu sunumların hepsi de gerçekten Almanya’da yapılacak olan G20 Zirvesi öncesinde güzel bir adım olmuş oldu. Şimdi tabii bundan sonraki süreç, özellikle Almanya Hamburg Zirvesi için önemli bir adım olacaktır” diye ekledi.
SURİYE SINIRINDA UÇUŞA YASAK BÖLGE İLAN EDİLMESİ
Bir basın mensubunun, “Suriye’deki askerî müdahalelerinizin son durumuyla ilgili ne söyleyebilirsiniz?” şeklindeki sorusuna, “Suriye’nin kuzeyindeki bu operasyonlarımız Suriye’nin toprak bütünlüğüne Türkiye’nin bir müdahalesi değildir” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cerablus’un Türkiye’nin sınırı olduğunu, Cerablus’tan aylardır Türkiye topraklarına havan topu ve roketatarlarla atışlar yapıldığını hatırlattı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte en son bir düğünde ne yazık ki 14 yaşında bir çocuğun bedenine bombalar bağlanmak suretiyle patlatılmış ve bunun neticesinde 56 kişi ölmüştür. Bunlardan 5 yaş grubuyla 29 yaş grubu arasında olanlar var, daha yaşlı olanlar var. 100’e yakın da yaralı var. Tabii ben bu ailelerin yaralılarını hastanede ziyaret ettim, onların hastanedeki hâllerini gördüm; bu dayanılır, katlanılır bir şey değil. Bu olay bizim için kesin bir başlangıç olmuştur ve Cerablus’a Suriye’deki Cerablus’un halkı olan ılımlı muhaliflerle beraber girdik. Ve o ılımlı muhaliflerle beraber girmek suretiyle Cerablus’tan DAEŞ’i atmış olduk. Şu anda Cerablus’ta DAEŞ yok, tamamıyla boşaltıldı oralar. Şimdi oraya Cerablus’un kendi insanı yerleşti, nüfusu yaklaşık 100 bin olan Cerablus sakinleri artık güle oynaya çocuklarıyla oraya yerleşmiş durumdalar. Ve Cerablus’un yine kendi sakini olanlar, onları artık koruma altına almış vaziyette. Ama bu arada tabii yeni bir hamle de Kilis’in karşısında Çobanbey-Rai denilen bir bölge var, oradan da girmek suretiyle yine ılımlı muhaliflerle beraber bizim işte o 90-95, 40-45 kilometre diye ifade ettiğimiz bölgeye yönelik, orası da yine DAEŞ’ten temizlendi ve böylece bunlar Fırat’a kadar birleştirilmiş durumda. Fırat’a kadar birleştirmek suretiyle artık gerek bizdeki şu andaki bulunan Suriyeli vatandaşlar, gerekse Suriye’den iltica etmek isteyenler şu anda kendi topraklarında, kendi evlerinde daha huzurlu yaşama imkânını bulacaklar. Oranın süratle uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi ki Sayın Obama’ya da teklifim budur, Sayın Putin’e de teklifim budur, bu şekilde koalisyon güçleriyle bu sağlanabilir. Bu adımı atmanın da gayreti içerisindeyiz. Şu anda mutabakat hâlindeyiz ve süreci de böylece çalıştırıyoruz.”
ÇİN İLE İLİŞKİLER VE İPEK YOLU PROJESİ
“Orta Doğu koridoru projesi, Çin’in projesiyle nasıl bir araya getirilebilir, ne gibi tedbirler alacaksınız? İkili ticareti ve ekonomik faaliyetleri bu konuda paralel olarak büyütmek için ne yapabilirsiniz? Çin’in kurmaya çalıştığı İpek Yolu Projesiyle nasıl bağdaştırabilirsiniz?” sorusuna karşılık, tarihî İpek Yolu Projesi’nin yeni bir proje olmadığını hatırlatarak, Türkiye’nin bununla ilgili kendi bölgesinde bazı adımlar attığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Attığımız adımlardan bir tanesi; Boğazın altından geçen Marmaray’dır. Marmaray, bir raylı sistemdir. Yani Londra’dan çıkan Pekin’e bu raylı sistemle ulaşabilir. Şimdi yeni bir adım daha attık, yine Boğazın üzerinde Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kurduk. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’yle de yine kamyonlar, tırlar Pekin’den çıkıp Londra’ya ulaşabilir, bu imkân geldi. Aynı köprünün üzerinden şimdi bir de raylı sistem yapılıyor, yüksek hızlı trenler oradan geçebilecek. Bu da yine aynı şekilde Londra-Pekin hattını inşa eden bir ulaştırma sistemidir. Bütün bunların yanında bir diğer adım daha var, o da Kars-Tiflis-Bakü hattıdır, bu hat da Çin’le birleştirilecektir. Bu da yine bu İpek Yolu’nun bir adımıdır. Fakat bir başka çalışmamız daha var, o da; Çin ile projesi üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığımız Kars-Edirne hattıdır. Kars-Edirne raylı sistemini de inşallah bitirebilirsek, o zaman yine Pekin-Londra, bu noktada çok daha güçlü hâle gelecektir.”
“ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNE NEREDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ”
Çin Devlet Başkanı ile yaptıkları görüşmede Doğu Türkistan ve Çin’deki İslami hareketler konusunun ele alınıp alınmadığını, Çin’le terörle mücadele konusunda varılan iş birliği çerçevesinde spesifik olarak neler yapılacağını soran bir basın mensubuna verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslami yaşamla terör eylemlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Şiddetin her türlüsüne nereden gelirse gelsin karşı olduğumuzu, bunu kendileriyle paylaştık. Ve bu konuyla ilgili olarak bir dayanışma içerisinde teröre karşı, şiddete karşı beraber olabileceğimizi söyledik. Şu anda DAEŞ ne yapıyor? DAEŞ İslam’ı sömürüyor. DAEŞ’in İslam’la alakası yok. Ama ne diyorlar? ‘İslam adına ortadayız.’ Hiç alakası yok. Bir defa bir Müslüman bir insanı öldüremez, öldürdüğü takdirde tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Bu Çin’de de oluyorsa aynıdır, Türkiye’de de oluyorsa aynıdır, Ortadoğu’da da oluyorsa aynıdır; bunlara müsaade etmek mümkün değildir. İslam, kelime itibariyle Arapça ‘barış’ anlamına gelir, oradan türemedir. Şimdi anlamı barış olan bir din nasıl olur da teröre müsaade eder, böyle bir şey olabilir mi? Ama buradan birisi terörist olarak çıkıyorsa, bizim indimizde o lanetlidir, biz ona hoşgörüyle bakamayız, nerede olursa olsun teröristtir.”
Basın toplantısı ile birlikte Çin'in Hangcou kentinde gerçekleşen G20 Liderler Zirvesi programını ve temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın aralarında olduğu beraberindeki heyetle Çin’den ayrılarak Ankara’ya döndü.