Güneş Vakfı'nın düzenlemiş olduğu Geleneksel Cuma Konferanslarının bu haftaki konuğu “Yerelden genele giden süreçte Kars-Erzurum-Erzincan-Sivas ticaret yolları üzerindeki bazı derbent menzil kervansarayları hakkında birkaç örnek” konulu konferansıyla, Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Mahmut Enes Soysal oldu.
Soysal, Güneş vakfında gerçekleştirdiği konuşmasına “1980’li yıllardan beri Erzurum’un başta eğitim, kültür, edebi ve sanatsal anlamda şehrimizin en önemli sivil toplum örgütleri bağlamında büyük hizmetler vermiş Güneş Vakfından bu konuşma bağlamında değerli yöneticilerine teşekkürü bir borç bilirim bu fırsatı bana verdikleri için çok teşekkür ederim” diyerek konuşmasına başladı.
Soysal, “Genel olarak baktığımızda tarihsel sürecin kendi dinamiklerini ele aldığımızda tarih sadece geçmişin ilmi geçmişin kendi dinamikleri itibariyle ortaya çıkan uzun insanlık tarihinin tüm tecrübi boyutlarını ele alan bir bilim dalı disiplin dalı değildir. Ya da umumiyetle ifade edilen insanlığın ortak hafızası bağlamındaki alandan da salt ibaret değildir. Tarih geçmişi bütün yönleriyle günümüze taşıyan gelecek hakkında önemli tespit ve değerlendirmelerle öngörüde bulunan bir disiplindir. Hiç kuşkusuz gelecek bu günlerden kurulur ancak bu günleri anlamanın en iyi yolu da geçmişi iyi bilmek, tanımak ve anlamaktır dedi. Bu yönüyle de üzerinde yaşadığımız beldeleri toprakları, bu beldeler ve topraklar üzerinde karşımıza çıkan her türlü abidevi eserin çok yönlü o medeniyetin kültürün izlerini taşıyan nice unsurları bilmek hakkıyla bilmek ve tanımak bir anlamda millet olmanın coğrafya üzerinde mekânsal şuurunu karşımıza çıkarmaktadır. Çünkü netice itibariyle insansız ne devletin nede vatanların olmadığını tarih ilmi bize söylemektedir.” dedi.
Soysal, Dünya tarihinin en eski ve en önemli tarihî ticaret, yerleşim ve ulaşım yolları üzerinde bulunan ve geçmişten günümüze jeo-politik ve jeo-stratejik açılardan büyük bir önem arz eden Anadolu topraklarının tarih sahnesinde birçok uygarlığa beşiklik etttiğini belirterek, “Âdeta kazmayı nereye vursanız tarihin fışkırdığı, her bir köşesi doğa ve kültür kokan Küçük Asya yani Anadolu topraklarında kesişen ticaret ve ulaşım yolları yüzyıllar boyunca bu coğrafyada kalıcı izler bıraktılar. Dünyanın en zor ve pahalı topraklarından olan Anadolu’nun hâkimiyeti de ticaret yolları ve ulaşım ağları üzerinden olmuştur” ifadelerini kullandı.
“Anadolu’da binlerce yıl boyunca uygarlıklar arasındaki ilişkileri sağlayan bağlantılar olan bu yolları ticaret kervanları ve ordular kullanmıştır. Anadolu’daki bu yollar, geçtiği bölgenin coğrafi koşullarının olanakları nispetinde doğal güzergâhları ve geçitleri izlemiştir” diyen Soysal, daha sonra şunları kaydetti; “Geçmişten bugüne derin tarihî ve kültürel kökleri olan Anadolu toprakları, tarih sahnesinde birçok uygarlığa beşiklik etmiştir. İnsanoğlunun yaşaması için gerekli olan ticaret ilişkilerinin kurulması, yollar aracılığı ile yapılmaktadır.
Türklerin yaşadığı coğrafyalarda, Türk tarihinde, Türk kültürünün temel unsurlarında, İpek Yolu’nun apayrı bir önemi olmuştur. Türklerin yaşadığı geniş coğrafi bölgeleri birbirine bağlayan tek ulaşım yolu olan İpek Yolu, Türk yurtlarını birbirine bağlarken, ticarî ilişkilerini yoğunlaştırmış, zenginleşmelerine sebep olmuş, birlik ve beraberliklerini sağlamış, zamanına göre medeniyet seviyesi çok yüksek büyük yerleşim birimlerinin kurulmasında ana rol oynamıştır. Aynı şekilde Büyük İpek Yolu’nun meşhur hâle gelmesinde Türk devletlerinin de büyük rolü olmuştur. Bu devletler tarafından hazırlanan kervanlar, bu yolla doğudan batıya ve batıdan doğuya çeşitli ticaret mallarını taşıyorlardı. Türklerin bu yola ne kadar büyük önem verdikleri bir Özbek atasözünde şöyle ifade edilmiştir: “Kâinatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, Yeryüzünde İpek Yolu.”
Soysal, konuşmasına ara ve ana ulaşım yolları, ticaret merkezlerinden bahsederek, coğrafyamız üzerindeki han ve kervansaraylarının önemine değindi. Soysal, “Yerel olarak baktığımızda bugün şehrimizde toplamda 7 kervansaray bulunmaktadır. Şuan aktif olarak kullanılan Rüstem Paşa kervansarayı haricinde, 2 tanesi yarı aktif, 4 tanesi de terk edilmeye yüz tutmuş ve büyük ölçüde tahrip olmuştur” diyerek Evliya Çelebinin eserlerinde kendi döneminde Erzurum şehir merkezinde 70 hanın ve kervansarayın olduğunu söyledi.
Soysal bu eserlerimizin halk tarafından bilinmemesine dikkat çekerek bu alanda yapılan akademik çalışmaların az olduğundan dolayı üzüntüsünü dile getirdi. Soysal, “Bu şehrin atanmış seçilmiş fark etmez eğitimli eğitimsiz hiç fark etmez şehrin kendi dokusu adına bu kadim şehrin ana tarihi kimlikleri adına, bu eserlerin bilinmesi, yaşatılması ve geleceğe aktarılması belki de burada son olarak söyleyeceğimiz en önemli husutur” diye konuştu.
Konferansın ardından Güneş Vakfı Genel Yönetimi adına İsmail Arslan, Mahmut Enes Soysal’a teşekkürlerini sunarak, Güneş Vakfı sohbet odasında katılımcılarla beraber sohbete devam ettiler.