Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Eğitim-Bir-Sen Erzurum Şubesi ile Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından organize edilen "Sendikacılığın dünü, bugünü ve yarını" başlıklı konferansa katıldı.
SEKMEN SENDİKACILIĞI ANLATTI
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın da katıldığı toplantıda Başkan Sekmen, Türkiye’deki sendikal hayatı anlattı. Başkan Sekmen, “Ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısı, kuşkusuz sendikalaşma üzerinde etkili olan bir unsurdur. Türkiye’deki sendikal hayata şöyle bir baktığımızda 1970’li ve 80’li yıllarda bu alanda maalesef kötü bir sınav verildi” dedi. Sendikalaşma alanında yakın tarihten örnekler veren Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de o zaman yaşadığımız bölgelerde sendikalaşma adı altında mevcut beşeri yapının maalesef bir takım ideolojiler peşinde koştuğuna tanık olduk. O zaman sadece işçi sendikaları söz konusuydu, fabrikalar yakılıp yıkıldı. Ve fabrikaların çalışmaması üzerine bir sistem oturtulmaya gayret edildi. Bunun için çok kötü bir sınav verildi. Bizim o zaman gençlik yıllarımızdı. Bunları yakinen gördük ve izledik. O zaman sendikalaşma hareketinin öncüleri de sol gruplardı. Sol aşırı guruplar değerlerimize aykırı, değerlerimize zıt bir anlayış içindeydi. Bunun da ister istemez toplum üzerinde, sermaye üzerinde çok olumsuz etkisi oldu. ‘Ülkeyi nasıl geri bırakalım?’ diye gayret sarf edildi. Aynen bu gün olduğu gibi, o günlerde de böyle bir anlayış söz konusuydu. İdeoloji, çatışma, devlet otoritesine başkaldırı, ekonomik çöküntü, cunta ve sermayedarların ilişkisi, sebebi belli olmayan grevler derken karamsar ve buhran dolu yıllarda kamu çalışanları adeta kan ağlıyordu. Dava adamı Mehmet Akif İnan’ı, rahmetle burada yad ediyoruz, ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun. İnan, o karanlık dönemi şöyle ifade ediyordu: ‘Mirası reddedenler ev sahibi, miras ise hırsız değil; tam aksi olduğu için, o bizi bırakmıyor. Ev, yabancıların işgaline uğramış olan mirasımızdır asıl.’ Evet yabancıların güdümünde olan bir süreçte entelektüel kapasitesi, insani tarafı, fikirleri, toplumsal sorumluluk duygusuyla bir adam çıka geldi. Mehmet Akif İnan ve onun gibi düşünenler, Türkiye’deki sendikalaşma sürecinde kamu çalışanlarının ekonomik, sosyal, kültürel, özlük, mesleki hak ve menfaatlerini korumayı esas alarak Memur-Sen’i kurdu.”
MANEVİ DEĞERLERE BAĞLI KALMAK
Başkan Sekmen, konuşmasında manevi değerlere bağlı kalmanın önemini anlattı. Sekmen, şunları kaydetti: “Manevi değerlere saygıyı, hak ve hukuk kaidelerine bağlılığı temin, çalışma barışını tesis etmeyi, adil ücret sistemini getirip alın terini değerlendirmeyi ana gaye olarak gören bu büyük aile, evrensel insan haklarına saygılı ve Anayasaya dayanan sosyal adalet ve hukuk devleti anlayışı prensibiyle kısa zamanda büyük mesafeler kat etti. İnanıyorum ki bundan sonra da kat etmeye devam edecek. İç barışı sağlamanın en önemli yollarından biri manevi değerlere bağlı olmaktan geçer. Her şeyin ücret olmadığını, çalışma ortamının milli ve manevi değerlere uygun bir ortam oluşturduğu zaman çok daha büyük bir aktiflik kazanacağını buradan ben şahsen ifade etmek isterim.” Memurlara yönelik konut yapma müjdesini yineleyen Sekmen, şöyle devam etti: “Memur arkadaşlarımızı inşallah ucuz ve taksitle konut edindirmeyi hedefliyoruz. Şehrimizde modern yapılaşmayı, bu arada da tarihi eserlere saygıyı, tarihi eserleri koruyarak, onları gölgede bırakmadan, modern, geçmişi hatırlatan klasik bir çalışmayı da yakında başlatacağımızı ifade ediyorum. Her memur arkadaşımız inşallah bu konutlardan alacak, bir yandan hayatını idame ettirirken diğer taraftan da inşallah kısa sürede konut sahibi olacak. Bu konutlarımızın özelliği de bütün sosyal donatı alanları mevcut, en modern şekilde yapılmış, çatısından otoparkına kadar, bahçe peyzajına kadar hepsi planlanmıştır. Taziye evi, kurban kesim yeri, oyun alanı, parkları, bahçeleri, ısı yalıtımı, sıcak suyu olan sistemler oluşturarak düzenlemeler yapacağız. İnşallah Erzurum’umuza bir farklı yapılaşmayı da kazandıracağız. Şehrimizin merkezi Tebrizkapı ve çevresi olacak. Narmanlı Camii etrafı büyük bir meydan, meydanın etrafındaki tarihi değerleri de dikkate alarak yeniden oluşturacağız.”
“TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR DEVLETTİR”
Sekmen, Türkiye’nin güçlü bir devlet olduğunu bildirdi. Sekmen, şöyle konuştu: “Türkiye çok güçlü bir devlettir. Artık gelir ve giderimiz denklendi. Son 200 yılın en güçlü konumunda olan bir Türkiye Cumhuriyeti var. Geliri giderini karşılayan, borcu olmayan, emin ellerde bir devlet yapımız söz konusu hamd olsun. Kim ne yaparsa yapsın halkımızla bütünlük içerisindeyiz. İnşallah bu bütünlüğü devam ettirip, Osmanlı bakiyesi olan bu topraklara sahip çıkıp, oralarda da arzu ettiğimiz etkinlikleri göstererek çok daha güçlü bir devlet olduğumuzu dünya bir kez daha görecek. Kamuda çalışan arkadaşlarımız bulundukları yerlerde çok etkin çalışmalılar. Devletimiz güçlü olursa biz de güçlü oluruz. Bu devlet kalkınırsa biz de kalkınırız. Devleti olmayanların halini etrafımızda görüyoruz. Bunun için devletimizin her şeyi olmalı. Bakın bu kadar büyük bir milletin bir tane marka arabası yok. Cumhurbaşkanımızın bu kadar ifadesine rağmen biri çıkıp da bir marka araba yapmıyor. Çünkü Batılılar onlara müsaade etmiyor. Hâlbuki bu millet 1960’ta devrim otomobilini yapmış. Gittim Eskişehir’de gördüm. Şu anda müzede, fakat hainler arabanın çalışmamasını sağlamışlar. 1939’larda bu milletin bir evladı uçak yapıyor. Maalesef işin başında bulunanlar o uçak firmasının iflasını sağlıyor. Evet, böyle hainler var. Zannetmeyin ki hainler sadece dışarıda. Dışarıda olanlar var ama içeride de onların işbirlikçileri var. Bütün bunlara rağmen, azimle, gayretle ‘Biz bu topraklarda ne yapabiliriz?’ diye düşünmemiz, devletimiz ve milletimiz için sürekli çalışmamız lazım.”