Tunceli’de öldürülen Kırmızı Listedeki elebaşı teröristlerden Atakan-Mahir kod adlı İbrahim Çoban'ın 24 yıl önce şehit ettiği 6 öğretmenden Rüstem Şen'in annesi Zeynep ve Babası Mustafa Şen, çocuklarıyla her zaman gurur duyacaklarını, teröristin öldürülmesi nedeniyle biraz da olsa içlerinin rahatladığını ifade etti.
Olay, 1994 yılında Tunceli'nin Mazgirt ilçesi Darıkent'te meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 6 öğretmen, terör örgütü PKK tarafından lojmanlarından çıkarılıp kurşuna dizilerek şehit edildi. Önceki gün ise Tunceli'nin Pülümür kırsalında vatandaşların ihbarıyla tespit edilen terör örgütü PKK'lı 10 terörist hava harekatıyla etkisiz hale getirildi. Öldürülen teröristler arasından bulunan 4 milyon TL ödüllü Kırmızı Listede aranan Atakan-Mahir kod adlı İbrahim Çoban isimli teröristin 6 öğretmen ve 9 korucunun şehit edilmesi olaylarında da yer aldığı ortaya çıktı.
Şehit edilen öğretmenlerin arasında Elazığ’ın Ağın ilçesinde ikamet eden 5 çocuklu Mustafa (81) ve Zeynep Şen’in (80) oğulları olan Biyoloji Öğretmeni Rüstem Şen’de (29) bulunuyordu. Bekar ve ilk görev yeri Tunceli olan Şen'in tayininin Elazığ'ın Palu ilçesine çıkmasına rağmen gitmediği öğrenildi. Oğullarının katinin öldürüldüğü öğrenen aile, içlerinin bir nebzede olsa rahatladığını söyledi.
Okulu bitirdikten sonra 2 sene sonra tayinin Mazgirt’e çıktığını belirten baba Mustafa Şen, "Mazgirt’inde Darıkent’in bir köyüne gitti. Bir sene çalıştıktan sonra Darıkente aldılar. Orada 8 öğretmen vardı. Orada görev yapıyordu. Biyoloji öğretmeniydi. Erzurum Atatürk Üniversitesinden mezundu. Tayini Palu’ya çıktı. Diyarbakırlı ve Mersinli bir arkadaşıyla beraber geldiler. 'Amca biz beraber geldik, beraber ayrılalım buradan' dediler. Ben de onları kırmadım. Siz bilirsiniz dedim. Sen nasıl arzu edersen öyle olsun. Artık sen yetişkinsin, küçük değilsin ki dedim. Sonra tamam oğlum sen ne dersen o olsun dedim kabul ettim” dedi.
Oğlunun tekrar aynı görev yerinde kalmaya karar verdiğini aktaran Şen, “Zaten tatile gelmişlerdi. 11 Eylül’ü 12 Eylül’e bağlayan gece, ertesi günde okul açılıyor. Beraber samimi oldukları arkadaşlarıyla oturuyorlarmış. Sağlık memuru da dışarıdan geliyor. Kapıyı çalıyor. ‘Ben geldim, sohbet edelim’ diyor. Her zaman kahvede de beraberlermiş zaten. Kapıyı açıyorlar. Arkasından 5, 6 kişi beraber getirmiş o mikroplarmış. Sağlık memuru hemen kenara çıkıyor. Onlar sırayla evin önündeki boşluğa alıyorlar. Orada 6 öğretmeni sırasıyla hepsini şehit ediyorlar" diye konuştu.
"BİRAZ İÇİMİZ RAHATLADI, O DA CEZASINI ÇEKTİ”
Oğlunu şehit eden teröristin fotoğrafını gördüğünü dile getiren baba Şen, "Mikrobu ve vicdansızı gördüm. Lanetledim. Allah’ta onun belasını verdi. Biraz içimiz rahatladı, o da cezasını çekti. Ama ateş düştüğü yeri yakıyor. 24 sene geçti ama ne kadar zaman geçerse geçsin devamlı geleceğini düşünüyoruz. Mukadderat diyelim. Devletimiz ve Cumhurbaşkanımız hakikaten bu terörle çok uğraşıyor. Sonunu getireceklerini söylüyorlar. Allah hükümetimize zarar vermesin. Çok ilgileniyorlar. Bizi hiç yalnız bırakmıyorlar. Her zaman hatırımızı soruyorlar. Bayramlarda ziyaret ediyorlar” şeklinde konuştu.
"ÖLDÜRDÜKLERİNİ GÖZÜMLE GÖRSEYDİM, BELKİ BİRAZ YÜREĞİM SOĞURDU”
Yaşayana dek acısının bitmeyeceğini ifade eden anne Zeynep Şen, "Onunla her zaman gurur duyuyorum. Çok gururluyum. Milli Eğitim Müdürü ona orada demiş ki 'Eğer istemiyorlarsa bayrağı asma demiş'. O da, 'Yok bayrak asılmazsa ben orada görev yapmam. Ben bayrağı asacağım' demiş. Bizim de göreceğimiz oymuş. Allah onları kahretsin. Keşke öldürdüklerini gözümle görseydim. Duydum ama gözümle görseydim, belki biraz yüreğim soğurdu. Ana yüreği hiç soğumaz. Unutulacak bir şey değil. Allah göstermesin kimseye her zaman acım duruyor. Başkaları biraz unutur ama ana unutmaz. Orada iki sene görev yaptı ama bir gün rahat bir lokma ekmek yemedi" diye konuştu.