Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır il başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti devam ederken, ailelerin evlatlarının kandırılarak götürmesiyle ilgili anlattıkları hikayeler yürekleri burkuyor. Evlat nöbeti tutan baba Celil Begdaş, “Burası kandil kampıdır. Çocuklar zorla götürülmüyorlar, kandırılarak götürülüyorlar. Çocuğum gelse de kalkmayacağım buradan” dedi.
Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019'da farklı kentlerden Diyarbakır'a gelerek HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti yaklaşık 11 aydır devam ediyor. Çocuklarının ortadan kaybolmasından sonra peşine düşen aileler, evlatlarının terörün pençesine düşürülmesindeki sebepleri de gün yüzüne çıkarttı. Hepsinin kandırılarak götürülmesinin arkasında örgütün ya da HDP’nin bir aktivitesine götürüldükten sonra ortadan kaybolduğu öğrenildi. Ailelerden Celil Begdaş, oğlunun 16 aydır kaybolduğunu, çocuğunun HDP’nin finans desteğinde bulunduğu grubun evladını kandırarak götürdüğünü söyledi. Begdaş, kendisi evde yokken annesine çocuğunuza din dersi vereceğiz deyip imzasını alıp gruba kaydettiklerini söyledi.
“KİMSE DEĞİL, BU ÇADIR BARIŞI GETİRECEK”
Evlat nöbetindeki baba Celil Begdaş, oğlunun geçen sene Ramazan ayında saat 21.00’de eve geldiğini söyledi. Pazar sabahında sahura kalktıklarını, çocuğunun saat 07.00’de evden çıkıp ofis semtinde işe gideceğini aktaran baba Begdaş, “Bende Mardin yolunda çalışıyordum. Saat 08.00’de haber geldi. Dediler, ‘Yusuf işe gitmemiş.’ Dedim belki bir yerde düşmüş, hastaydı. Ben geldim Dağkapıya çocuk şubeye gittim. Dedim oğlum böyle böyle, iş yerine gitmemiş. Ofiste çalıştığını söyledim. Adam hastaneleri araştırdı. Dedi, ‘böyle bir çocuk yok.’ Saat 09.00 oldu yine yok. Hiçbir yerde yok. O arada yeğenimi tekrardan mahalleye gönderdim. Dedi ki, ‘Yusuf Amed Direniş kulübüne katılıyor.’ Tabi orada bütün akrabalar toplandı, kulübe gittiler. Ben tekrar özel hastanelere gittim. Haber geldi dediler ki, ‘Yusuf’un kaydı var burada.’ Ben geldim oranın başkanına dedim, kim kaydını yapmış. ‘Biz etmişiz’ dedi. Nasıl kaydını ettiniz, hani imza. Anasını kandırmışlar. Ondan önce eve geliyorlar. Diyorlar ki, ‘bu çocuk din dersi görecek. Buna imza ver.’ Anası da bilmiyor zavallı. Orayı sıkıştırdık dediler ‘Hazar Gölüne götürmüşler.’ Yeğenim birde amcaoğlum Hazar Gölüne gittiler. Onların orada kampı var. Dediler ki il binasına bakın. İl binasına geldik, o kapıda Feyzi var. Sözde arkadaşımdır. Sesim ona gidiyor. Dedi, içeride kimse yok. Biz içeri gittik, 5-6 tane çocuk içeride. Dedim Yusuf Begdaş, onlarda dediler “Hazar Gölüne gitmiş, yarın sabah gelecekler.’ Ben o gece burada kaldım. Arkada bir kapı daha var. Burası kandil kampıdır. Burada kaldım sabaha kadar. Meğerse çocuğu arka kapıdan götürmüşler” dedi.
“Oğlum gelse yine kalkmayacağım buradan"
Çocuğunun içeride olduğunu, kendisine söylemediklerini kaydeden Begdaş, “Bunların hepsi biliyordu. Buradaki kamerayı söktüler. Çocuğun görüntüleri vardı. Bu ayın 5’inde çocuğun 16 ayı oluyor. Bunlar Kürt olamazlar, ancak Kürtleri kandırırlar. Kürtlere yalan söyler, Kürleri kullanırlar. Benim evimi yıktınız, sizin de eviniz yıkılsın diliyorum. Yer yarıldı içine girdi. Ölmüş, kalmış bilmiyorum. Bir ciğer giderse, ciğerpare giderse o evden, o ev dağılır, dağılır. Evde huzur mu kalır, evde yemek mi yenilir? Bunlar yerler, bunların hiç umurunda değil. Karım hasta, öbür oğlum okula gitmiyor, psikolojisi bozuk. Benim evim yıkıldı, bir iş yapamıyorum, 15-16 aydır. Ben o kulübüne gittim. Dedim ne işiniz var burada. Ağabey diyor, ‘biz maaş alıyoruz’ diyor. Çocukları zorla götürmüyorlar, çocukları kandırıyorlar. Diyarbakır halkına sesleniyorum. Artık uyanın uyanın. Ne zamana kadara ağlayacaksınız. Bu çadır barışın çadırı, hiç kimse getirmeyecek, bu çadır barışı getirecek. Biz 15 aydır buradayız. Ne CHP, ne İYİ Parti, ne diğer partiler gelmedi. Hesaplarına gelmedi. Oğlum gelse yine kalkmayacağım. Oğlum gelse başka oğlum gider, başkası gidecek” şeklinde konuştu.