ERZURUM gazetesi
Müziğin matematik ya da satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirdiğini belirten uzmanlar, Müzik ile uğraşan çocuklarda görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrayabilme yeteneklerinin daha iyi geliştiğini söylediler.
//MÜZİKLE TEDAVİ
Uzmanlar, Müzikle tedavi ile, otizm'den ve psikolojik çocuk hastalıklarından Geriatri'ye kadar çeşitli psikolojik ve organik temelli hastalıklarda olumlu değişmeler ve iyileşmeler gözlendiğini belirtiyorlar. Bebeğin müzikle tedavisinin doğumdan itibaren başladığını söyleyen uzmanlar, “Annenin ninni ile çocuğu uyutmaya ve sakinleştirmeye çalışması da bir nevi tedavidir. Hatta hamile bayanların ney musikisi, pentatonik müzik yada klasik müzik dinleyerek anne karnında ki bebeğin gelişmesini ruhsal ve bedensel olarak olumlu etkileyecektir. Hamile bayanların bebeklerinin olumsuz ruhsal değişimlere uğramaması için, opere, rock ve disco tarzı yüksek sesli müziklerden mümkün mertebe uzak durmaları gerekmektedir. Ayrıca arabesk tarzı müziklerden de kaçınılmalıdır. Arabesk müzik tarzı, çocuğun dengeli gelişimini olumsuz etkileyebilir ve onun duygusal alanda aşırı tepkiler vermesine neden olabilir. Ayrıca onun daha agresif ve hırçın bir yapıya bürünmesine de neden olabilir” diye konuştular.
//MÜZİK ÇOCUKLARIN KENDİNİ İFADE ETME YETENEKLERİNİ GELİŞTİRİYOR
Özellikle gebeliğin 5-6 ayından sonra dinlenen hafif- yumuşak müzikler doğumun da rahat olmasını sağladığını anlatan uzmanlar şanları kaydettiler, “Müzik çocukların kendini ifade etme yeteneklerini geliştirir, estetik, üretici ve yapıcı düşünme kapasitelerini artırır. Okul çağındaki çocukların daha hızlı okumaları; yazma, anlama ve düşünmede öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimleri; stresin ve sıkıntının azaltılması yine müzikle başarılabilir. Bilim adamlarına göre müzik, bilişsel düşünme kabiliyetini artırmaktadır. Bilişsel düşünme ile müzik arasında güçlü bir ilişki olduğundan müzikle uğraşanlarda yada sık müzik dinleyenlerde beyin aktivitesi artmaktadır. Almanya’da Friedrich Schiller Üniversitesinde yürütülmüş araştırmalar sonucunda profesyonel yada amatör olarak müzikle uğraşan insanların beyinlerinin daha büyük olduğu belirlenmiştir. Düzenli olarak müzik aleti çalmanın beynin görme, duyma, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölümlerinin büyümesini sağladığını tespit edilmiştir. Müzisyenlerin beyinlerinde duyma, görme, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölgelerde daha fazla “gri madde (gri hücre)” olduğu tespit edilmiştir. sürekli müzik aleti çalmanın beynin büyüklüğünü olumlu etkilediği diğer bir gerçektir. Beynin kaslar gibi egzersiz yaptıkça büyüdüğünü; örneğin, piyano çalmanın notaları algılayan beynin tuşlara dokunan parmaklara ve pedallara basan ayağa emir vermesiyle bir koordinasyon oluşturarak beynin birden fazla bölgesini aynı anda çalıştırdığını, çok yönlü düşünmeyi ve bağlantılar kurmayı sağladığını, dolayısıyla da beynin kullanımını geliştirdiği belirtilmiştir. Bizim kanaatimize göre, ney musikisi de en az pentatonik tarzlar ve klasik müzik kadar bebek ve çocuk beyin gelişimini olumlu etkilemektedir. Anne ninnisi ile başlayan müzik terapisi, daha sonra ney musikisi ile devam ettiği taktirde hem sosyal hem de matematik zeka olumlu etkilenebilir. Aynı şekilde bebek ya da çocukken dinlediğimiz ilahilerin (buna bir nevi tasavvuf musikisi de diyebiliriz) bizleri ne kadar rahatlattığını ve huzura kavuşturduğunu hepimiz biliriz. Böyle musiki ortamlarından yetişerek topluma katılan bireylerin yasalara bağlı, adet ve gelenekleri önemseyen, kuşak bunalımına girmeyen ülkeye ve topluma yararlı kişiler olmaları kaçınılmazdır. Zaten genelde de baktığımızda müzik adamlarında ve sanatçılarda adi suç oranları büyük oranda düşüktür. Müzik de tıpkı matematik yada satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektirir. Dolayısıyla Fen ve matematik ile çok ortak yönü vardır. Müzik ile uğraşan çocuklarda görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrayabilme yetenekleri daha iyi gelişir. Asya kökenli türk musikisinin en önemleri karekterlerinden biri olan pentatonik müzik, bir gam içinde ki 7 sesten ikisinin olmaması ile 5 sesten oluşur. Zaten penta Latince 5 demektir. Su sesinden esinlenmiştir. Pentatonik müzik 9-10 yaşına kadar çocuklara dinlettirilebilir. Pentatonik müzik huzur, güven, kararlılık ve sakinlik duygularını pekiştirir. Nitekim pentatonik müziğin otistik çocukların ruhsal gelişimini olumlu etkilediğini bilmekteyiz. Otistik çocukların tedavi seansları, piyano ve ritm sazlar eşliğinde pentatonik melodilerle icra edilmektedir.”
//OTİSTİK ÇOCUKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR
Avrupanın bir çok ülkesinde pentatonik melodiler ile otistik çocukların tedavi edilmeye çalışıldığını ifade eden uzmanlar, “Bugün hala Özbekistan gibi bir çok Türk-Asya ülkesinde şaman(baksı)lar, trans, dans, kopuz, dombra, davul birlikteliği ile örülen pentatonik tedavi seansları uygulamaktadır. Kazakistan, Altay, Kırgızistan Tuva, Ural bölgelerinde çok populer olan baksı dansları, bugun Avrupa’nın bir çok modern tıp merkezinde ve hastanesinde tedavi için kullanılmaktadır. Çocuklarda türk sanat musikisin de oldukça faydalı olduğu kanaatindeyiz. Sabah vakitlerinde rast makamı ,öğle vakitlerinde hicaz makamı, öğleden sonra nihavend makamı , akşam vakitlerinde de uşak makamı dinlettirilmelidir. Rast makamı, çocuğua neşe ve huzur verir, hicaz ve nihavend makamları huzur, sakinlik ve sukunet verir, uşak makamı ise keyif ve mutluluk verir. Orta Asya Türk hekimleri tarafından pentatonik müzik tarzları ile başlayan müzikle terapi , Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de çeşitli şifahanelerde uygulanmıştır. Daha sonra klasik batı musikisi tarzları ile Avrupa hakimiyeti ortaya çıkmıştır. Ancak son yıllarda şaşırtıcı olan nokta şudur ki; bir çok Avrupa ülkesi tedavi de Mozart-beethoven türü klasik müziği bir kenara koyarak tekrar pentatonik tarzlara dönüş yapmıştır. Ülke olarak ta Orta Asya’dan itibaren bir çok tarz ve açılımları da birlikte getirerek oluşan müzik çeşitliliğimiz, dünyayı kıskandıracak kültürel bir birikim olmuştur. Biz bilelim ya da bilmeyelim bugün için çok çeşitli musiki kültürümüz vardır ve bunların bir çoğu da henüz araştırılıp layık olduğu geniş kültürel paylaşıma çıkarılamamıştır. Ney musikisi de bunlardan biri olup, müzikoterapi alanında bilimsel çalışmaları beklemektedir. Nitekim Hz. Mevlana, öğretisi içinde yıllarca ney musikisi ile ilgilenmiştir. Semazenler ney eşliğinde transa girerek ruhlarını arındırmaya ve huzur bulmaya çalışmışlardır” dediler.