ERZURUM gazetesi
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Köse, kamuoyunda ilgi uyandıran cinayetlerin katil zanlılarının, medyada polisiye bir filmin kahramanı gibi sunularak şiddet potansiyeli taşıyan insanların model rol olarak alabileceği bir karaktere dönüştürüldüğünü savundu.
BASIN’IN YANLIŞI
Köse, yaptığı açıklamada, cinayet haberlerinin sunum tarzıyla ilgili Türk medyasına yönelik eleştirilerde bulundu. Basın kuruluşlarının, özellikle cinayet gibi olayları değerlendirirken, haberi ilk ve en çarpıcı veren taraf olma gibi düşünceyle hareket ederek kamuoyuna yararı olmayan detaylara takıldığını belirten Köse, şunları kaydetti: "Cinayet haberlerinde bir takım retorik hatalar dizisiyle karşılaşıyoruz. Cinayet başlı başına dramı, en derin acıyı barındırıyor. Haberin sunumunda tarafların özel hayatları ön plana çıkarılmamalıdır. Türk medyasında bu çok sık yapılan bir yanlıştır. Bunu en son Kayseri'de öldürülen çocuklarla ilgili haberlerde gördük. Kamuoyu bu olayla ilgili cinayetin taraflarının özel hayatları, katilin karakter özellikleri ve Türk polisinin başarısını izledi. Katil zanlılarının karakter özelliklerinden tutun, kurbanların özel hayatları ve yakınlarının yaşadığı derin acı, çıplak bir şekilde gözler önüne serildi. Resimleri sürekli gösterildi. Ailenin acısı, gözyaşı yakın çekimlerle teşhir edildi. Bir acıyı sahiplenmek demek onların haklarını savunmak demek onların acısını, göz yaşını teşhir etmek demek değildir. Bu ölü seviciliktir. Sahiplenmeyi, Türk medyası bazen teşhir etmekle birbirine karıştırıyor."
"YAPTIKLARINI DETAYLI BİR ŞEKİLDE ANLATMAMAK LAZIM"
Canavarca hislerle hareket ederek insanlara fiili ve cinsel saldırılarda bulunanların, her türlü insani erdemlikten yoksun ve silik bir karakter olduğunu ifade eden Köse, şöyle devam etti:
"Fakat Türkiye'de işlenen cinayetin zanlıları medyada özellikli karakterler olarak sunuluyor. Sıradan bir insanın, silik insanin, her türlü erdemden yoksun insanın özel hayatına girilirse, ruh halini resmedersek, hikaye tarzında bunu yaparsak, ona fazladan bir kişilik, bir değer atfetmiş oluruz. Dolayısıyla yaptıklarını detaylı bir şekilde anlatmamak lazım. Medyada, silik bir karakter olarak gösterilmesi gereken katiller, polisiye bir filmin kahramanı gibi sunularak şiddet potansiyeli taşıyan insanların model olarak alabileceği karaktere dönüştürülüyor. Katil, roman ve film kahramanı karakteri gibi anlatılıyor. Bu açıdan yanlış. Olayı hikaye ettiğimiz zaman katiller belli tip karakterler, özelliği olan karakterlermiş gibi ortaya çıkar. Oysa ki insan tanımı içine bile girmezler, onlar."
"KURBANLAR KADAR KATİLLERİN DE DESTEKÇİLERİ ÇIKIYOR"-
Medyada geniş yer verilen cinayetlerde kurbanların olduğu kadar katil zanlıların da destekçilerinin ortaya çıktığına dikkati çeken Köse, "Katil zanlıları adına sanal ortamda açılan fun clublar ile karşılaşıyoruz. Facebookta destekçilerini görüyoruz. Münevver Karabulut cinayetinin ardından katil zanlısı için sanal ortamda fun clublar açılması da bu tür cinayet haberlerinin kurgulanmış bir film tarzında sunumundan kaynaklanıyor" diye konuştu.
Medyanın, cinayet haberlerinde kamuoyuna yararı olmayan birçok bilgiye yer verirken, olayların psiko-sosyal nedenleriyle ilgili hususu ise göz ardı ettiğini öne süren Köse, şunları söyledi: "Medya, cinayetle ilgili haberlerde gerektiği kadar bilgiye yer vermeli. Katil zanlısının niyeti, amacı, planına yer vermeden, kurbanlar ve yakınlarının özel hayatlarını teşhir etmeden olayın haberleştirilmesi gerekir. En önemli husus da bu haberlerin kamuoyunda nasıl bir etki uyandıracağı ve sonuçlarının öngörülmesi meselesidir. Bu nedenle bir gazeteci iyi bir sosyolog, iyi bir psikolog ve iyi bir stratejist olmalı." Kurbani Geyik -AA