2013 Yılı Kutlu Doğum Haftası teması “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru”olarak açıklandı.
Kutlu Doğum Haftası heyecanı başlıyor. 2013 Yılı Kutlu Doğum Haftası Avrupa açılışı Belçika’da gerçekleştirildi. Limburg Fuar Salonunda gerçekleşen açılış programına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de katıldı.
Her yıl Kutlu Doğum Haftasında bir tema belirleyen Diyanet İşleri Başkanlığı 2013 Yılı Kutlu Doğum Haftası ana teması “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru”nu ilk kez duyuran Diyanet İşleri Başkanı Görmez, bu yılın teması olarak “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” nu seçtiklerini kaydetti.
Bir insanın onurunu kırmanın bütün insanların onurunu kırmayla eşdeğer olduğunu vurgulayan Başkan Görmez "Neden insan onuru" sorusunun cevabı olarak insanı onursuzlaştırmanın, değerlerinden arındırmanın küresel politikalara dönüştüğünü kaydetti.
Başkan Görmez, şöyle konuştu;
“DİN DE, DEVLETTE, HUKUKTA İNSAN ONURUNU KORUMAK VE YÜCELTMEK İÇİN VARDIR…”
Son iki asırda insanlık bilimsel birikimde ve teknolojik gelişmelerde büyük ilerlemeler kaydetti. Ancak aynı ilerlemeyi insan onurunu korumada ve yüceltmede gösteremedi. Din de, devlette, hukukta insan onurunu korumak ve yüceltmek için vardır. Biz, insana insanı yeniden anlatmak istiyoruz. İnsan kendisinin yüce bir varlık olduğunu unuttu. İnsana kendisinin yüce bir varlık olduğunu, kendi değerini yeniden anlatmak için bu sene bu temayı belirledik.
Geride bıraktığımız yüzyıl şimdiden insanlık onurunun çiğnendiği, ayaklar altına alındığı zamanlar olarak tarihe geçti. Onur kırıcı, insanlık onurunu ayaklar altına alan küresel sorunlar hala devam ediyor. Ayrımcılık, ötekileştirme, ırkçılık, şiddet, terör, gelir adaletsizliği, eğitim eşitsizliği, emeğe saygısızlık, istismar, nefret suçları gibi küresel sorunların temelinde insan onuruna saygısızlık, insan onurunu yok sayma yatıyor. Peygamberden hareketle onun verdiği yüce değerle insan onurunu yeniden anlatmak istiyoruz.
“HİÇBİR İDEOLOJİ İNSANDAN VE İNSAN ONURUNDAN DAHA DEĞERLİ DEĞİLDİR…”
Yaratıcımız insanı yaratırken ona ruhundan nefha üfürmüştür. İnsan onurlu bir varlıktır. İnsan bizim inancımıza göre yaratıcının yeryüzündeki halifesidir. Her insan ilahi vahyin, ilahi elçilerin muhatabıdır. İnsana verilen akıl ve kalp insan onurunun kaynağıdır. Allah insana yeryüzünü imar etme görevini vermiştir. Kendi kalbini imar edemeyen insan yeryüzünü imar edemez. İnsan gaye varlıktır. Araç varlık değil. Varlığını başka bir varlığın aracı haline getiremez. Peygamberlerin gönderilmesi insanda var olan onuru hatırlatmak içindir. Tek bir insan bütün ideolojilerden üstündür. Hiçbir ideoloji insandan ve insan onurundan daha değerli değildir.
“BİR İNSANIN ONURUNU KIRMAK BÜTÜN İNSANLARIN ONURUNU KIRMAKLA EŞDEĞERDİR…”
İnsanı onursuzlaştırmanın küresel politika haline dönüştürülmesi insan onurunu yere düşürdü. Peygamber ümmeti olan Müslüman dünyasında dahi insanın onuru düştü. Suriye’de, Myanmar’da, despot rejimlerin yaşandığı ülkelerde bugün bile insan onuru ayaklar altına alınmaya devam ediyor. Allah yüce kitabında Ademoğlunu mükerrem, onurlu kıldığını bildirir bizlere. Onur, yaratılışta insana verilen yüce değerdir. İnsanın sonradan kazandığı bir şey değil. Mahlükatın en şereflisi, alemin özüdür insan. Bir insan, bütün insanlık demektir. Bir insanı öldürmek nasıl insanlığı öldürmek gibiyse, bir insanın onurunu kırmak ta bütün insanlığın onurunu kırmayla eşdeğerdir.
“İNSAN ONURUNU RENCİDE EDEN HİÇBİR SÖZ VE DAVRANIŞ MEŞRUİYETİNİ İSLAM’DAN, İSLAM PEYGAMBERİNDEN ALAMAZ…”
Bütün peygamberlerin gönderiliş gayesi insanı onurlandırmaktır. İnsanda var olan onuru hatırlatmaktır. İnsan bütün ideolojilerden üstündür. Hiçbir insan bütün onurunu, bütün varlığını bir ideolojiye kurban edemez. İnsanın onurunu yüceltmeyen hiçbir değer İslam’dan referans alamaz. İnsanın varlığını, insanın değerini düşüren hiçbir söz ve davranış meşruiyetini İslam’ın peygamberinden alamaz. İnsan mükerrem varlıktır. Ancak insanın bir yönü daha var, aynı zamanda kan dökücü, bencil, acelecidir. Bu sebeple hem eşrefi mahluk alayi iliyyine çıkacak bir varlık hem de esfelisafiline düşebilecek bir varlıktır. İnsanın olumsuzluğunun en büyük kaynağı kendi davranışları, kendi düşünceleridir. O yüzden Peygamber Efendimiz her insanın yaratıcısının kendisine verdiği onuru yüceltmekle işe başlamıştır.
Sevgili Peygamberin yaptığı, insanın yaratılıştan sahip olduğu onuru onlara hatırlatmaktı. Bu sebeple Müslümana düşen vazife insan onuruna saygıdır. Başkasının onuruna saygı duymayan kendi onurunu da düşürür. Başkalarının onuruna saygı duymayan insan kendi onurunun da ayaklar altına alınmasına neden olur. Öyle dinin mensuplarıyız ki insanı maddesiyle, manasıyla, ruhuyla, bedeniyle onurlu kabul eder. Bu onuru yaratılıştan Allah’ın her insana bahşettiğini ifade eder.
“ONUR İNSANA YARATILIŞTA VERİLMİŞTİR. İNSAN ONU YA YÜCELTİR YA DA AYAKLAR ALTINA ALIR…”
İslam inancına göre insan onurunun kaynağı, ister doğuştan ister sonradan olsun elde ettiğimiz hususlardan değil, herhangi bir ırka bağlı olmaktan, herhangi bir dili konuşmaktan değil, hakkı hakikati, adaleti, barışı kalbimizde kendi hayatımızda, kendi şehrimizde, bütün insanlıkta ve tüm dünyada egemen kılmaktır. Dillerin, ırkların, renklerin farklı olması onurun kaynağı değil, Allah’ın renkleridir. Onur insan yaratılışta verilmiştir, insan onu ya yüceltir ya da ayaklar altına alır.
Hz. Peygamber her insana değer verir, çocuklarla zaman geçirir, onlara değer verir, onların onuruna hitap ederdi. Peygamber Efendimiz, her konuda kadınlara, çocuklara, varlığa, kâinata karşı davranışımızda insan onurunu esas almamızı emrediyor. Biz, millet olarak sevgi merkezli peygamber tasavvuruna sahibiz. Sevgide sorunumuz yok önemli olan sevgiyi anlamaya yaşamaya dönüştürmek, var olan peygamber sevgisini okumak, anlamak, yaşamak.