AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Ayasofya’nın zincirleri kırıldı. İnşallah en kısa zamanda Mescid-i Aksa'nın zincirlerinin kırılmasını görmekte bizlere nasip olur. Bizlere nasip olmasa bile, bizden sonrakilere bu mücadele ahlakını bırakabilirsek, hiç şüphem yok ki, bundan sonraki nesiller Mescid-i Aksa'nın zincirlerinin kırılmasını mutlaka göreceklerdir" dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Memur-Sen tarafından düzenlenen Mehmet Akif İnan Ödülleri törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada Türkiye’de iki asırdır verilen büyük mücadelenin önemli ayaklarından birisinin Kudüs davası üzerinden ortaya konulan farkındalığın oluşturduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Aynı şekilde Türkiye’de maalesef bu büyük mücadelenin önemli simgelerinden birisi olan Ayasofya meselesi de bizim mücadele ahlakımızın temelini oluşturuyordu. Yıllar boyunca zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın diye dua ettik, temenni ettik, mücadele ettik. Allah lütfetti şu anda bu bizim neslimize nasip oldu. Ayasofya’nın zincirleri kırıldı. Akif İnan’ın hepimizin zihninde olan ikinci mesele Mescid-i Aksa’nın zincirlerinin kırılmasıdır. İnşallah en kısa zamanda Mescid-i Aksa'nın zincirlerinin kırılmasını görmekte bizlere nasip olur. Bizlere nasip olmasa bile, bizden sonrakilere bu mücadele ahlakını bırakabilirsek, hiç şüphem yok ki, bundan sonraki nesiller Mescid-i Aksa'nın zincirlerinin kırılmasını mutlaka göreceklerdir. Bu inançla, bu adanmışlık ruhu ile mücadelemize devam edeceğiz. Bu vesile ile ben de bu ödüle layık görülenlere selamlarımı, sevgilerimi sunuyorum. Emekleri var olsun" dedi.
"ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILIN ÇOK KRİTİK OLDUĞUNU İFADE ETMEK İSTERİM"
Türkiye'nin çok önemli mesafeler katettiğine dikkat çeken Kurtulmuş, "Bugün Allah'a şükür fevkalade, hayal dahi edemeyeceğimiz noktalara ulaştığımızı görüyoruz. Ancak şunu da çok açık bir şekilde görmemiz lazım. Henüz tam manası ile köprüyü geçip, karşı kıyıya geçip sahil-i selamete ulaşmış değiliz. Köprüde çok mesafe aldık, iyi şeyler yapıldı, yanlışlar, hatalar oldu, bundan sonra da olacaktır. Ama bizim önümüzdeki 10 yılın çok kritik olduğunu ifade etmek isterim. Bu köprüden karşıya geçip Tarık Bin Ziyad’ın gemileri yakması gibi, bir daha eski Türkiye’ye, bir daha o eski dönemlere geri dönmenin mümkün olmadığı adımları atmak zorundayız. Bunu neden söylüyorum; evet çok büyük başarılar, özellikle dış politikada alıyoruz. Türkiye’nin önemli adımlar attığını görüyoruz. Ben bunu açıkçası önümüzdeki dönemin, Türkiye’nin önlenemez yükselişinin başlangıcı olduğunu ifade etmek isterim. Doğu Akdeniz’de bizi ellerinden gelse iç denizlere hapsedecek, hiçbir şekilde oradan çıkmamıza müsaade etmeyecek uluslararası bir takım baskılara rağmen yolumuza devam ediyoruz. Ayrıca bizim Doğu Akdeniz’deki petrol arama faaliyetlerimizin önüne geçmek için münhasır ekonomik bölge oluşturmamızı istemeyenlere inat Libya hükümeti ile anlaşma yaparak mavi vatanımızı perçinliyoruz" diye konuştu.
Türkiye'de terör örgütlerine verilen her türlü lojistik, istihbari ve silah destekleri, siyasi desteklere rağmen terörle etkin bir mücadele yürütüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, "Karabağ’ın 29 yıl süren işgali, orada Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte onların mücadelesine büyük destek vererek devam ediyoruz. Yine ‘aman ha bu adımı atmayın’ denmesine rağmen Kapalı Maraş’ı açan iradeyi ortaya koyuyoruz. Burada Kuzey Kıbrıs Türklerinin hakkını savunacak adımı atıyoruz. Yine az evvel ifade ettim, bizim hayallerimizi süsleyen Ayasofya’nın açılması konusunda, bütün bunların arşivleri elimizde var, bunları saklıyoruz. Dünyanın dört bir tarafından ‘sakın ha açmayın Ayasofya’yı’ telkinleri gelmiş olmasına rağmen yüksek yargının kararı sonrası Cumhurbaşkanımız büyük bir ferasetle, dirayetle, cesaretle adımını atarak Ayasofya’yı ibadete açıyoruz. Bütün bunlar Türkiye’nin önlenemez yükselişinin göstergeleri. Birçok alanda bu adımları atmaya devam edeceğiz ama şunu da görüyoruz ki, birilerinin içeride ve dışarıda bundan rahatsız olduğunu görüyoruz. Nasıl bizim uyanık bir şekilde yolumuza devam etmemizi gösteren, bazı provokasyonların da son günlerde önümüze koyulduğuna şahit oluyoruz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE BEDEL ÖDEYEREK BUGÜNKÜ DEMOKRASİSİNDEKİ OLGUNLUK SEVİYESİNE ULAŞMIŞTIR"
Kurtulmuş, "Örnek olsun diye söylüyorum. Türkiye için artık bitmiş, mücadelesi verilmiş, çok bedel ödenmiş, binlerce memurun kapının önüne koyulduğu, benim eşim de o zamanlar İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim üyesiydi. İki günde kapının önüne koyuldu başörtüsünden dolayı. Nice genç arkadaşımızı tıp fakültesinin 5., 6. sınıfında kapının önüne koydular. Sadece inançları gereği başörtüsü takıyorlar diye. Bütün bunlar geçmişte kalmış diye düşündüğümüz bir anda birisi kalkıyor, ağzından kaçarak diyor diyeyim. Çok bilinçli bir şekilde, bir zihin dünyasını Türkiye’nin önünü tıkamak isteyen, Türkiye’nin önünü kesmek isteyen, büyük medeniyet mücadelemizi akamete uğratmak isteyen zihniyeti deşifre ediyor. Bunlara hep beraber şahit olduk. Türkiye bedel ödeyerek bugünkü demokrasisindeki olgunluk seviyesine ulaşmıştır. Bizim hayatımızda dahi 60’ı görmedik ama yakınlarımızdan biliyoruz, 12 Eylül’ü gördük, 12 Mart’ı gördük, 28 Eylül’ü gördük, 28 Şubat’ı gördük, 27 Nisan’ı gördük, 15 Temmuz’u gördük. Türkiye’nin darbelerle ne büyük bir bedel ödediğine hep beraber şahit olmuş bir milletiz" dedi.
"S-400 MESELESİNİN NEDENİ TÜRKİYE DEĞİL, AMERİKA’DAKİ YANLIŞ POLİTİKALARIN SONUCUDUR"
Bütün darbelerin 15 Temmuz akşamı geride bırakıldığını kaydeden Kurtulmuş, "Buna milletçe inanıyoruz. Ama hala demokrasiyi içselleştirememiş birilerinin zihninde, bu milletin medeniyet yürüyüşünü akamete uğratmak için, darbe hayallerine neden daldığını çok net bir şekilde görüyoruz. Dolayısı ile içerde ve dışardaki bazı çevrelerin, Türkiye’yi köşeye sıkıştıracak, Türkiye’nin önlenemez yükselişinde geri bıraktıracak adımları atmak için, siperde beklediğini, bir şekilde hesaplar içerisinde olduğunu görüyoruz. Uluslararası alandaki zorluklarımız işte mesela şu anda kat sayı yaptırımlarıyla gündeme gelen zorluklar bile Türkiye'nin hangi şekilde engellenmek istediğini gösteriyor. Biz NATO ittifakı çerçevesinde ABD ile müttefikiz. Amerika’yla Türkiye düşman iki ülke değildir. Halbuki katsayı yaptırımlarının adı bile düşmanlıkla anılan bir yaptırımdır. Amerika’nın hasımlarına karşı yaptırımlar yoluyla mücadele esaslıdır. Bu yasanın konusu dahi Türkiye’nin olmaması gerekirken Türkiye’nin bu yasanın kapsamıyla adıyla yan yana geçmemesi gerekirken NATO’nun en önemli müttefiklerinden birisi olan Türkiye’ye karşı ABD böylesine bir konuyu gündeme dahi getirebilmektedir. Bunu bir siyasi baskı aracı olarak gündeme taşımaktadır. Türkiye’nin S-400’ler meselesinden rahatsız oluyorsunuz. S-400 meselesinin nedeni Türkiye değil, Amerika’daki yanlış politikaların sonucudur. Türkiye bu bölgede koruma şemsiyesi olarak sizden ‘Patriot’ istiyor vermiyorsunuz. Her türlü engeli çıkartıyorsunuz. O zaman ben bunu temin edeceğim dediği zaman bunu hasımlık olarak görüyorsanız bütün bu görüşlerin gözden geçirilmesi lazım. Bu ve bunun gibi birçok örneği şunun için hatırlamamız gerekiyor. Biz gerçekten herkes ile barış içerisinde hakkaniyet içerisinde, eşit ilişkiler içerisinde ilişkileri sürdüreceği zaman dünyanın bazı politik çevrelerinde Türkiye’nin bu önlenemez yükselişini durdurmak için adımlar atıldığı ya da birtakım hesaplar içerisinde olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki bazılarının içerideki bazı çevrelerde bulunarak bu adımların atılması için zemin oluşturmaya gayret ettiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Pandemiyle birlikte başlayan dönemin Türkiye’nin önünde çok büyük imkanlar açacağını ifade eden Kurtulmuş şunları söyledi:"Dünya zaten bu pandemiyle karşı karşıya kalmasaydı dahi yürütülemez bir uluslararası ekonomik finansal ve siyasal bir sistemle karşı karşıyaydı. Bu pandemi kral çıplağı ortaya koymuştur. Dünya sisteminde yürütülemeyecek bir noktada olduğunu bir şekilde ispatlamıştır. Sadece kurum ve kuruluşlarıyla değil aynı zamanda değerleriyle kabulleriyle paradigmasıyla da dünyadaki mevcut yapının çöktüğünü ortaya koymuştur. Burada alternatif seslere ihtiyaç var. Alternatif sözlere ihtiyaç var. Dayanışmayı yardımlaşmayı adaleti hakkaniyeti ihsanı vefayı doğruluğu iyiliği merkezine alan yeni bir dünya görüşü etrafında oluşacak küresel bir çabaya ihtiyaç var. Bu çabanın adresi de hiç kuşkum yok ki Türkiye’dir, merkezi Türkiye’dir. Yükselecek olan bu anlamdaki her sözün bundan sonraki süreçte küresel bir ekonomik finansal mimarinin ve küresel siyasi bir mimarinin kurulmasında büyük katkısı olacağına inanıyorum. Önümüzdeki dönem Allah’ın izniyle bu anlamda sadece maddi olarak yükselen bir Türkiye değil aynı zamanda fikir, düşünce alanı ve değerler bakımından da yükselen bir Türkiye’ye şahit olacak diye düşünüyorum. Gayret bizden, başarı Allah’tandır. Bu sürede pandemi sürecinin bize öğrettiği bir şey de son cümle olarak söyleyeyim. Bundan sonra dayanışmamızın çok daha sıkı olması, çok daha güçlü olması, daha fazla el ele vererek çok daha geniş kitleler halinde çalışmalarımızı sürdürerek rahatça Akif’in, o üstadın İslam dünyasına, dünya insanlığına söylemiş olduğu gerçekleri, hakikatleri göz önünde bulunduracak şekilde bütün insanlık için çözüm olacak adımları atacağız" dedi.