ERZURUM(GHA) – Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Dursun, organik sebze yetiştiriciliği ve Kuzeydoğu tarım bölgesinin organik sebze tarımı açısından önemini anlattı. Organik tarımı; “Gıda güvenliği açısından çok önemli avantajlara sahip, hiçbir tarım yönteminde olmayan düzeyde izlenebilirliği olan, insan ve çevre sağlığım koruyan, ekolojik sistemi ve doğal kaynaklan sömürmeden, tahrip etmeden ve kirletmeden sürdürülebilirliği sağlayan, insana ve çevreye dost bir üretim sistemi” olarak tanımlayan Dursun, bu sistemin, hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içerdiğini kaydetti. Organik tarımın başlıca 3 ilkesi bulunduğunu belirten Dursun, bu ilkelerin doğa ile uyumlu üretim, kapalı sistem ve ekim nöbeti olduğunu dile getirdi.
ORGANİK TARIMIN ÖNEMİ
Gelecek nesilleri korumak, kimyasalların insanlar, çevre ve hayvanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak, toprak verimliliğini ekolojik şartları göz önüne alarak doğal yollarla uzun dönem için sağlamak gibi avantajları bulunan organik tarımın, toprak ve genetik kaynak erozyonunu önleme, su miktar ve kalitesini koruma, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma ve enerji tasarrufu yapma, üretici ve tarımsal işletmelerde çalışan insanların sağlığını koruma, küçük çiftçilerin güvenliğini üretim döngüsü veya gelir düzeylerini arttırarak sağlama, ekonomiyi destekleme, sağlıklı ve besin kalitesi yüksek ürün elde etme gibi yararlarının da bulunduğunu ifade etti.
ORGANİK TARIM MEVZUATLARIMIZ AB UYUMLU
Erzurum’un da içinde bulunduğu Kuzeydoğu tarı bölgesi için organik sebze tarımının çok avantajlı olduğunu anlatan Doç. Dr. Atilla Dursun, bölgenin doğal potansiyelinin tahrip edilmemiş olmasının avantajlardan en önemlisi olduğunu belirtti. Yöre yetiştiricisinin fazla kimyasal kullanmadığını ve toprakların bu bakımdan temiz olduğunu ifade eden Dursun, “Serin ve sıcak iklim, biyoçeşitliliğin fazla oluşu, iklim uygunluğu, su kaynaklan ve alan yeterliliği, geçiş sürecinin kısalığı, iş gücü ve girdilerin ucuzluğu ile endüstri bölgelerine uzaklığı, bölgemizin en önemli avantajlarıdır.” diye konuştu.
Organik tarımın dünyada giderek gelişmekte ve başlangıçtaki tarımsal ürünlere yönelik
yapısını asarak bir yaşam felsefesi haline geldiğini vurgulayan Doç. Dr. Dursun, “Türkiye organik tarım konusunda çok avantajlı konumdadır. Birçok ülkeye göre farklı
ekolojik koşulları ve henüz kirlenmemiş verimli toprakları, zengin biyoçesitliliği, tarımda avantaj sağlamaktadır. Ülkemizde organik tarım konusunda bazı gelişmeye ihtiyaç duyulan konular bulunmaktadır. Bunlar, izin verilen bazı girdilerin bulunamaması veya bilgi eksikliği, bilgi akısında yaşanan sorunlar, üretici ve tüketicilerin bilgi eksikliği veya organik tarımı yanlış algılamaları, üretimde ürün çeşitliliğinin ve üretim miktarının dış talebe bağlı olması, iç pazarın yetersiz olması sayılabilir. Türkiye'de organik tarım konusunda tüm mevzuat ve yasal düzenlemeler güncel ve Avrupa Birliği ile uyumludur. Bu yasal desteği de kullanarak kısa vade de hedefimiz iç pazarın gelişmesi olmalıdır.” ifadelerini kullandı.
ERZURUM’UN ORGANİK SEBZE ÜRETİMİNE MÜSAİT YAPISI VAR…
Sağlıklı ve çevreyi tahrip etmeden üretilmiş ürünlerin, öncelikle kendi çocuklarımız ve
insanlarımızın tüketebilme şansının olması gerektiğini vurgulayan Dursun, böylece gelecek kuşaklara temiz ve sürdürülebilir topraklar bırakabilme imkanı da doğacağını kaydetti. Bu konuda sevindirici gelişme olarak yerel organik semt pazarlarının açılmaya başlamasını gösteren Dursun, “İç tüketimin arttırılabilmesi için toplumun bilinçlendirilmesi de önem taşımaktadır. Eğitim,
bilinçlendirme faaliyetleri yanında organik tarım kanununda da yer alan yasal bir zorunluluk
olan radyo ve televizyonlarda spotlar halinde tanıtım başlatılmalıdır. İç pazarın artması ürün
çeşitliliğini ve miktarını arttıracak, böylece artan arzdan dolayı daha kabul edilebilir satış
fiyatları oluşacak ve ihracatta ise ürün çeşitliliği ve üretim miktarı arttığı için avantaj
sağlanacaktır. Bu amaçla bölgemizde bu faaliyetler yapılabilir. Ülkemizde organik ürün üreten üreticiler ile organik ürün kullanmak isteyen tüketicilerin buluşturulması, organik yasam bilincinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Erzurum’un ve bölgemizin buna müsait bir yapısı vardır. Bunu gerçekleştirirken bu gün tarım yaptığımız toprakları gelecek kuşaklardan ödünç aldığımız unutulmamalıdır.” şeklinde konuştu.