Kültür ve Turizm Bakanlığı kariyer uzmanı Faruk Çubukçı, hazırladığı “Erzurum İli Kış Turizmi Potansiyeli” konulu uzmanlık tezinde, “Erzurum’un iktisadi kurtuluşunun kış turizminde olduğunu belirtti.
Çubukçı, tezinde şu tespitlerde bulundu:
“Turizm sektörü ekonomik ve sosyal faydalarından dolayı 1980’den beri ülkemizde teşvik edilmektedir. Bugün ülkemiz, gelen turist sayısında dünyada 6. sıradadır. Ancak ülkemizde turizmin gelişimi büyük oranda kıyı yörelerinde, yani yaz turizminde gerçekleşmiştir. Buda; getirisi yüksek diğer turizm türlerinin geri planda kalmasına, yaz turizmine bağımlılığa, daha düşük turizm gelirlerine ve en önemlisi bölgeler arası gelişim farklılığına etki etmiştir. Tüm bunları dikkate alan ülkemiz, 6. Beş Yıllık Kalkınma Planından (1990-1994) itibaren diğer turizm türlerinin geliştirilmesi için harekete geçmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde Kış Turizminin, alternatif turizm çeşitleri arasında ön plana çıktığı görülmüştür. Kültür ve Turizm Bakanlığının 2007 yılında hazırladığı ‘’Türkiye 2023 Turizm Stratejisi’’ ile ülkemizin Kış Turizmi Ana Bölgesinin, Erzurum’un da içinde bulunduğu bir alan / koridor olduğu resmi olarak belgelenmiş ve ilan edilmiştir. Kış turizmi, temelinde kayak olan bir spor turizmi türüdür. Ancak günümüzde kış turizmi merkezleri öylesine rağbet görmektedir ki, başta Avrupalılar olmak üzere dünyadaki bir takım insanlar kayak yapmasa dahi tatillerini yazın değil kışın geçirmektedir. Buda kış turizminin bir spor turizmi tipi olmasının yanında bir tatil turizmi tipi olmasını sağlamıştır. Ayrıca kış turizmi; yüksek getiriye sahip olması, turizmi tüm yıla yayabilmesi ve spora hitap etme özelliği ile dünya genelinde ülkelerin rekabetine sebep olan bir sektör haline gelmiştir. Bilindiği üzere, sporun taşıdığı popüler özellikler tanıtım konusunda kuvvetli bir araç olmasını sağlamaktadır. Tanıtım ise turizm sektörünün gelişimindeki en önemli ayaklardan biridir. Avrupa’da birçok şehir, kayağı bahane ederek turizm merkezi olmayı başarmıştır. Bu merkezler yazın dahi zengin turistlerle dolup taşmaktadır. Kayak merkezlerinde ki liftler, dağı görmek ve dağdaki aktiviteleri yaşamak isteyen turistler sayesinde yazın dahi yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Söz konusu bu turizm merkezlerinin gelir düzeyleri öylesine artmıştır ki şehir merkezindeki esnaf, yüksek kârlılık oranından dolayı kepenklerini oldukça geç açmakta ve erken kapatmaktadır. Avrupa’ya bakacak olursak Avusturya, İsviçre, Fransa ve İtalya gibi birçok ülke kış turizmine oldukça önem vermekte bunlardan Avusturya kış turizminden 10 milyar doların üzerinde yıllık gelir elde etmektedir. Ayrıca bu ülkelerin birçoğunda Kış Olimpiyatları düzenlenmiş hatta bazıları bu organizasyona birkaç kez ev sahipliği yapmıştır. Buda göstermektedir ki Kış Olimpiyatlarını düzenlemek, Kış Turizmi Merkezlerinin gelişimi için son derece önem arz etmektedir. Ülkemizde kış turizmini geliştirme çabaları son yıllarda hız kazansa da maalesef ki ülkemiz bu konuda henüz emekleme dönemindedir. Öyle ki bir kültür ve deniz turizmi ülkesi olan İtalya’da, kış turizmi yatak sayısının genel yatak sayısına oranı 1/4 iken ülkemiz de bu oran hedef olarak 1/10’dur. Avrupa’da kayak yapanların nüfusa oranı yüzde 10’un üzerinde iken Türkiye’de bu oran ancak yüzde 1’dir. Kış Turizmi ve dolayısıyla Kış Sporlarında ki bu geri kalmışlık ülkemizin uluslararası kış sporları yarışmalarındaki madalya başarısızlığına da yansımıştır. (Ülkemiz şimdiye dek yapılan 22 kış olimpiyatından ancak 14’üne katılmış ve henüz bir madalya alma şansı gösterememiştir. Yaz Olimpiyatlarına kadın sporcumuz ilk defa 1936’da katılırken Kış Olimpiyatlarına kadın sporcumuz ilk defa 2002’de katılabilmiştir. Ülkemiz, Cumhuriyet döneminden bugüne Yaz Olimpiyatlarına ortalama 50 sporcu ile katılırken, Kış Olimpiyatlarına ortalama 6 sporcu ile katılım sağlamıştır. Oysa Erzurum; gerek Palandöken sıradağlarında ki kayak merkezlerinin ayırt edici ve üstün özellikleri ile gerek 2011 Universiade için yapılan kış sporları tesisleri ile ve gerekse farklı turizm tiplerinde (kültür ve tarih turizmi, sağlık ve termal turizmi, gastro turizm, kongre ve fuar turizmi, doğa sporları turizmi ve eko-turizm) sahip olduğu değer ve varlığı ile önemli bir Turizm Merkezi olabilme özelliği taşımaktadır. Kış turizmi ve kış sporları için uluslararası bir istasyon olabilme potansiyeli taşıyan Erzurum, turizmde ki hedeflerine kısa sürede ulaşabilecek ve verdiği göçü tersine çevirebilecek güçtedir. Bir Antalya örneği verecek olursak; 1935 nüfus sayımında Antalya’nın nüfusu: 17.000 (sıralamada sondan 6.) iken, Erzurum’un nüfusu: 30.000 (sıralamada 11.) idi. Yani Antalya o yıllarda tarımla geçinmeye çalışan küçük bir şehirken bugün turistsiz haliyle 2.5 milyon nüfuslu bir şehir oldu. Devletimizin de desteği ile Antalya bu noktaya gelmeyi başardıysa Erzurum’da bir Turizm Merkezi olmayı başarabilecek güçtedir.”