Milletvekili Karaman, konuşmasında şu metne yer verdi:
“Derin bir acımız yüreğimizdeki dinmeyen sızımız Başbağlar katliamının 27. yıl dönümünde tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Her yıl olduğu gibi 5 Temmuz’da da Başbağlar’daydık. Arkadaşım Erzincan Milletvekili Burhan Çakır, Erzincan Valimiz, Erzincan Belediye Başkanımız, CHP Milletvekilleri, Cem Vakfı Başkanı, Kaymakamlarımız, Belediye Başkanlarımız, çevre il ve ilçelerden gelen, acımızı paylaşan dostlarımız, Başbağlar ve çevre köylerden gelen canlarımız. Velhasılı Alevisiyle, Sünnisiyle, Türk’üyle, Kürt’üyle hepimiz Başbağlardaydık. Katliamdan yaralı kurtulan gazi olan Başbağlar köyünün muhtarı Ali Akarpınar, köy dernek başkanı ve köylüleri ile birlikte 27 yıl sonra o günü heran aynı acıyla, heyecanla aynı sarsıntı ve aynı dehşetle yaşıyor. Birliğimiz için bu acıyı unutmamamız ve unutturmamamız gerektiğini devamlı anlatıyordu ve haklıydı. Törenden sonra Başbağlar Şehitliğine gittik. Her mezarı ziyaret ederken Başbağlar'lı kardeşlerim sözü biribirlerinden alıp heyecan ve acıyla anlatıyorlardı. Bu kişiyi yaktılar. Bu kişinin cesedini hiç bulamadık.
Bu babamdı. Bu çok gençti. Bu ana oğul beraberdi diyerek gözyaşlarına boğuluyorlardı. İnanın anlatılan acıları hissetmemek mümkün değil. Üzülmeyin kardeşlerim 83 milyon yanınızda ve sizinledir. Şehit edilenlerin hepsi masumdu. Hiçbir suçları yoktu.
33 kişide Erzincan’ın yiğit evlatları idi. Terör, milli birlik ve kardeşliğimizi bozmak üzerine kurgulanmış en alçak yöntemdir. Bundan 27 yıl önce Erzincan’da terör yine en hain yüzüyle ortaya çıkmıştır. 2 Temmuz günü Sivas’ta sergilenen oyun, 3 gün sonra Başbağlar Katliamı ile devam etmiştir. 5 Temmuz 1993 günü Erzincanın Kemaliye İlçesine bağlı Başbağlar Köyünde gerçekleştirilen menfur katliamın acısı kalplerimizde tazeliğini hala korumaktadır. Bölücü ve karanlık odaklar; akşam namazı esnasında 33 masum vatandaşımızın canına kıymış, bu katliamla birlikte vicdanlar da aynı şekilde derin bir yara almıştır. Maksatları; ülkemizin birliğine ve dirliğine kastetmek olan bölücüler böylesine korkunç bir saldırıyla aziz milletimizi yıldıracaklarını, korkutacaklarını hesap etmişler ama yanılmışlardır. Şu iyi bilinmelidir ki; bu toprakların mayası kardeşliktir. Rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımız ebediyete kadar dalgalanacak ve ay yıldızın gölgesinde 83 milyon vatandaşımız huzur, barış ve sükûnet içinde yaşayacaktır. Devletimiz bu katliamı yapanların bugün inlerine girmiş, bu bölücülere yurt içi ve yurt dışında tarihinin en ağır darbesini vurmuştur.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın belirlemiş olduğu strateji ile Allaha hamdolsun terörün beli kırılmıştır. Yine Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği kardeşlik hukuku çerçevesinde bölge halkının hakkı korunurken, insanımızı istismar eden alçak terör örgütünün foyası ortaya çıkmıştır. Her rengin ve her meşrebin kardeşliğinin çatısı olan Anadolu’nun hoşgörü ve kardeşlik şehri Erzincan’dır. Dün karanlık planlarla 33 hemşerimizi şehit edenler Türkiye üzerinde mezhepsel, kültürel ve sosyal fay hatları oluşturmak isteyenler sükûtu hayale uğradılar, bundan sonra da uğrayacaklar. Erzincan, şehitler toprağıdır. Erzincan, gaziler toprağıdır. Erzincan, kahramanlar otağıdır. Erzincan, vatan için aşkla çarpan kalplerin sunağıdır. Burada bir özel teşekkürü de son Başbakanımız, Binali Yıldırım beyefendiye etmek istiyorum.
Kendileri, büyük bir hassasiyetle, büyüdüğü topraklarda yaşanan Başbağlar Katliamı konusunda hep duyarlı oldu. O gün yaşanan derin keder ve elemi her sene Türkiye’ye bir kez daha hatırlatarak şehitlerimizin aziz ruhlarına saygıyla sahip çıktı. Kucaklayıcı bir dil ile büyük acıların bir daha yaşanmaması için çaba sarf etti ve bu gayretlerini sürdürüyor. Kendilerine medyun-u şükranız.
Necip milletimiz, yüreklerimizde ölümsüzleşen şehitlerimizden aldığı manevi güçle, hainlerin, bölücülerin ve katillerin karşısında daha dik ve güçlü bir şekilde ayakta duracaktır. Terör ve destekçileri hiçbir zaman bu topraklarda amacına ulaşamayacaktır. Bin yıllık kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyenler ne yaparlarsa yapsınlar, hangi alçak yöntemlere başvururlarsa vursunlar, başarısız olmaya mahkûm olacaklardır. Şuna inanıyorum ki hain terör örgütü PKK tarafından köy meydanında diri diri yakılan vatandaşlarımız tarihi bir acının vesikası oldular. Bu hususta bize düşen vazifeler şunlardır. Terörle amansız şekilde mücadele etmek.
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde. terörle en amansız şekilde mücadele edilmiştir. Bu başarılı grafik bugün yükselerek yol almaya devam etmektedir. Farklılıklarımızı çatışma sebebi olarak gösterenlere inat, onları zenginliğimiz olarak kabul etmek. Her türlü şiddete ve terör eylemine karşı; aklı, sağ duyuyu, uzlaşıyı savunmak. Başbağlar için yazılmış bir ağıtta ne güzel ifade edilmiş.
Gelin kulak verelim.
"Sen yıllardır içimizdeki ateş
Kimeydi zararın bilinmez kardeş
Karalar giyinmek bize düşer eş
Başbağlar’ım canda tüten dumansın
Ateşler içinde dimdik duransın
Kırılmış kapılar sönmüş ocaklar
Zalimler zulümde bak doruktalar
Adil hocam ve tüm canlar saftalar
Başbağlar’ım otuz üç kez candasın
Zalimlerin içtikleri kandasın..."
Tıpkı geçmişte başardıkları gibi bugün de terörün yeni kılıflarıyla, her türlü caniliği masum göstermeye çalışan kirli yapılar var. Biz tüm bunlara karşı, Erzincan’ın Başbağlar köyünde de, Libya’nın Trablus şehrinde de, Suriye’nin Halep’inde de, Avrupa’nın göbeğinde de barışı ve insanlığı savunmayı sürdüreceğiz.
33 canımız gitti. 33 kanımız gitti. 33 sevdamız gitti. Babalar, analar, bebekler yitti. Tarihe kan, kana hainlik, hainliğe korkaklık karıştı. Gayretimiz odur ki bir kez daha böyle hadiseler yaşanmasın.
Başbağlar bizim yüreğimizdeki kordur. Yalnızca Erzincan’ı değil Türkiye’deki vicdan sahibi herkesi sarsmıştır. Benim duam odur ki Rabbim ülkemizi ve milletimizi bir daha böylesine büyük acılarla karşılaştırmasın.
Başbağlar’ın acısı acımızdır. Kaybı kaybımızdır. Duaları duamızdır.
Başbağlar katliamını üzerine basa basa söylüyorum, “katliamını”
Çünkü bazı çevreler “Başbağlar olayları” demekte ısrar ediyor, evet Başbağlar Katliamını asla ve kat’a unutmayacak, unutturmayacağız. Başbağlar kalbimizin ortasında yanan ateştir, hiç sönmeyen, dinmeyen soğumayan bir ateş. Erzincan nice zorlukları, doğal afetleri, çileyi en ciddi şekilde yaşamış bir kent olarak, mazisinde böylesine büyük bir kaybı da barındırmaktadır. Bizlere düşen ise bu kaybı gelecek nesillere anlatarak farkındalık oluşturmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle acımızı, derdimizi teslim ettiğimiz Cenab- Allah’tan şehitlerimiz için cennet-i firdevste olmaları niyazını tekrar ediyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.”