ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
25 Mart 2013 Pazartesi - 16:33

Görmez, önemli mesajlar verdi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez İzmir’de din görevlileri ile biraraya geldi. Yaklaşık 2 bin 500 personelin katıldığı toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, önemli mesajlar verdi.

Görmez, önemli mesajlar verdi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez İzmir’de din görevlileri ile biraraya geldi. Yaklaşık 2 bin 500 personelin katıldığı toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, önemli mesajlar verdi.
"Ülkemizin dini hayatına, manevi hayatına hizmet eden, camilerinde, mihraplarında insanlarımızın, milletimizin ibadetlerine rehberlik yapan, minberlerinde İslam’ın ışığını bilgiye dönüştüren, minarelerinde ezan seslerini eksiltmeyen, dünyadaki millet varlığımıza gönül coğrafyamızdaki soydaşlarımıza, İslam dünyasına, insanlığa hizmet eden bu âli meclise hitap ettiğim için hamd ediyorum" diyen Başkan Görmez şunları söyledi;
“ZAMAN ZAMAN ADETA HAYATI DURDURARAK MUHASEBE YAPMAK ZORUNDAYIZ…”
İnsanlar kendilerini muhasebe etmek zorundadır. Milletler, ülkeler kendi muhasebelerini yapmak zorundadırlar. Adeta zaman zaman hayatı durdurarak muhasebe yapmalıyız. Müesseseler de öyle yapmak zorunda, kendilerini yenilemek zorundadırlar. Aksi halde tarihin içinde yalnızlaşırlar. Önce milletten koparlar sonra da tamamen tarihin dışına itilirler. Diyanet İşleri Başkanlığı bu milletin medarı iftiharıdır. Bu milletin her kademesinde, en ücra köşesindeki mezrasından İzmir’e, İstanbul’a kadar halkımıza hizmet eden bir kurumdur. Türkiye’de şuanda Diyanet İşleri Başkanlığı kadar milletle iç içe olan, milletin bir parçası haline gelmiş başka bir müessese göstermek çok zor.
“İSLAM’IN RAHMET MESAJINDAN KOPMADAN SÜREKLİ BİR YENİLENME, BİR DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM İÇERİSİNDE OLMAK ZORUNDAYIZ...”
Bu milletin doğumunda siz varsınız, çocuklarının hayırlı günlerinde siz varsınız, düğününde, camisinde, mihrabında, cami dışındaki hizmetler de siz varsınız. Bir insanın tırnağı taşa değse müracaat edeceği kişi o mahallenin, köyün imamıdır. Toplumun sosyal, dini, kültürel hayatını şekillendirmek için sizler hizmet ediyorsunuz. Yalnızlığa itilmiş insanlarımızın yanında, manevi boşlukta kalmış insanlarımızın ruh dünyasının yeniden inşasında siz varsınız. Siz milletimizin başucunda oldunuz hep. Bu yüzden Diyanet İşleri Başkanlığı kendini sürekli yenilemek zorundadır. Türkiye değişiyor, zaman değişiyor, çocukların, gençlerin algısı değişiyor, dünya değişiyor, insanlık değişiyor; Bu değişimleri İslam’ın rahmet mesajından kopmadan sürekli yenilenme içerisinde bir değişim ve dönüşüm içerisinde olmak zorundayız.
Biz değişime önce kendi kalbimizden başlamalıyız. Biz kendimizi değiştirmedikçe toplumu iyi yönde değiştiremeyiz. Biz gönül dünyamızda inkılaplar meydana getirmedikçe toplumu da iyi yönde değiştirme gücünü kaybederiz. Bu asla tarihimizi, kadim olanı küçümsemek anlamına gelmez. Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşundan bugüne kadar görev yapan bütün teşkilat mensuplarımıza millet olarak minnet borçluyuz.
“KURUM OLARAK ZAMAN ZAMAN İDRAK GECİKMELERİ YAŞAMIŞIZ…”
Kurum olarak zaman zaman idrak gecikmeleri yaşamışız. Birinci idrak gecikmesini köylerden kentlere göç ile yaşamışız. Köyden kente hızla göç yaşanmış, paralel olarak şehirler kurulurken o şehrin manevi hayatını tedris etmede geç kalmışız. Türkiye hızla şehirleşirken biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak köylerde kalmışız. Halkın yüzde 22’si köylerde yaşarken Diyanet’in %75’i köylerde kalmış, halkın %75’i şehirlerde yaşarken Diyanet’in %25’i şehirlerde enerjisini harcamış.
İkinci idrak gecikmesi olarak dünya hızla değişirken biz bu değişime yetişme konusunda idrak gecikmesi yaşamışız. Sovyetler Birliği dağılmış, Yugoslavya yıkılmış, Rusya’nın içinde 20 milyon Müslüman çıkmış, yeni ülkeler görmeye başlamışız. Bu ülkeler kendi dinlerini, manevi hayatlarını inşa etmek için kapımızı çalarlarken biz yaşadığımız gecikmenin farkına varabilmişiz. Ortada bir realite var ki; o da Başkanlık olarak değişen dünya karşısında idrak gecikmeleri yaşamışız.
“İNSANLIĞIN ÜÇTE İKİSİNİN KALBİNE, KÜRESEL SİYASETİN AKTÖRLERİ MARİFETİYLE İSLAM’IN KORKUSUNUN SALINDIĞI BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ…”
Üçüncü idrak gecikmesini ise şimdi yaşıyoruz. Öyle bir dünya oluştu ki insanlığın üçte ikisinin kalbine küresel siyasetin aktörleri marifetiyle İslam’ın korkusunun salındığı bir dünyada yaşıyoruz. İslamofobia, şuanda insanlığın üçte ikisinin kalbine yerleştirilen bir hastalık oldu. İslam’a yönelik farklı meydan okumalarla karşı karşıyayız. Kitle iletişim araçlarıyla gençlerimizin zihinlerinin mahkûm olduğu dönemde yaşıyoruz. Muhatap kitlemizin algısı, anlayışları, dili değişti. Biz on sene önceki bir mihrap görevliliği tanımıyla yolumuza devam edemeyiz. On sene önceki müftülük tanımıyla, vaizin diliyle, üslubuyla dünyada başarılı olmamız mümkün değil. Kur’an öğretme taktikleri bile on sene öncesine göre çok değişti.
“İSLAM’IN DEĞİŞMEZ SABİTESİ HAREKET EKSENLİ OLMASIDIR…”
Önce kitabı Allah’ın ve Rasulünün mesajını, çağın idrakini doğru okuyarak, anlayarak daima İslam’ın o sabitelerinden o rahmet mesajlarından sapmadan bir değişim hali içerisinde bir yenilenme hali içerisinde olmak zorundayız. İslam dini bir durak, bir menzil değildir. İslam sürekli hareket halinde olan dosdoğru olan bir yoldur. İslam’ın içerisinde hak var, hakikat var, barış, adalet, huzur var ve o daima hareket halinde olmamızı zorunlu kılan bir yoldur. Yoldan çıkmakla 6 asır önceki bir durakta takılı olmak arasında fark yoktur. İslam’ın değişmez sabitesi hareket eksenli olmasıdır.
“MÜFTÜLÜK, O ŞEHRİN MANEVİ HAYATININ NABZINI TUTAN MERKEZ OLMALI…”
Müftülük kavramı Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşuyla birlikte bir değişim yaşamış, zamanla bu değişim devam etmiştir. Bundan 150 yıl önceki Müftilikle günümüzdeki Müftülük anlayışında farklılıklar vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarihinde de Müftülük anlayışı 40’lı yıllarda farklı iken 60’lı yıllarda farklılık arz etmiştir. Müftülük makamının sıradan bir bürokratik mekanizmaya dönüşmesi kabul edilemez. Müftülük, sadece imamların amirleri, imamların hizmetlerini takip eden makam değil, o şehrin bütün dini hayatını yöneten, manevi hayatın nabzını tutan merkez haline gelmeli.
Müftü, o şehrin sosyal yapısını, manevi hayatını kemiren sorunlara vakıf değilse o müftü irşat programı dahi yapamaz. Müftü, şehrin manevi dinamiklerini kemiren sorunlara vakıf olmak zorundadır. Artık daha katılımcı ve daha kuşatıcı bir müftülük sistemi üzerinde durmalıyız. Hizmet programları içinde o şehirdeki İlahiyat Fakültesi, İmam-Hatip okullarındaki hocalar, din dersi hocaları, sivil toplum örgütleriyle birlikte hizmet politikası üreterek ve onlara rehberlik yapmak suretiyle hizmet anlayışı geliştirmek zorundadır.
“CAMİLER KIRIK KALPLERİN, KIRIK GÖNÜLLERİN SARILDIĞI MEKÂNLAR OLMALI…”
Camileri sadece namaz kılınan mekânlar olarak görmek doğru değildir. Camiler aynı zamanda kırık kalplerin, kırık gönüllerin sarıldığı, küsen gönüllerin barıştığı mekânlar olmalı. Günlük, saatlik, haftalık, aylık dersler olmalı camilerimizde. Namaz vakitlerinde açılan sonra kapılarına kilit vurulan mekanlar olmamalı.
Bir ülke ki, 120 bin insan o ülkenin manevi hayatına hizmet ediyor ama o ülkenin hala manevi sorunları var. O kurum kendi eliyle camisini, hayatın kıyısına şehrin kıyısına iterek namaz vakitlerinde açılan sonra kapanan ibadethanelere dönüştürme vebaline katlanamaz.
Allah’ın ve Peygamber’in camilerimize yüklediği misyonu tekrar canlandırmalıyız. Bu çalışma Diyanet’in hizmetine çok büyük bir ivme kazandıracak. Mevcut haliyle camilerimizi şehrin merkezine taşımak mümkün değildir. Cami tanımını yeniden yapmalıyız. Camileri hayatın merkezine yeniden taşımalıyız.
“ATANMIŞ DİN GÖREVLİSİ DEĞİL ADANMIŞ DİN GÖNÜLLÜSÜ...”
Bizim beraber çalıştığımız İsimsiz kahramanlarımız var. Bir köyde imamlık yapıp bir bölgenin manevi hayatına hizmet eden arkadaşlarımız var. Bir şehrin kıyısında mahalle imamıdır İzmir’in tamamı o hocadan istifade etmiştir. Bir mahallede din görevlisidir, bütün ülke hatta bütün dünya kendisinden faydalanmıştır. Biz cami görevlisi değiliz, biz mahallenin imamıyız. O mahalledeki sosyal yapıya vakıf, sorunları görebilmiş ve tedavi için elinde reçetesi olan din gönüllüleri olmak zorundayız. Mahallenin imamı göreve başlayınca sabah namazına beş kişi ile başlamış beş sene sonra yine beş kişi ile kılıyorsa görev tanımı üzerinde düşünmesi lazım.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in yanı sıra toplantıya Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ve İzmir İl Müftüsü Prof. Dr. Ramazan Muslu da katıldı.

 

 
Bulutlar’dan hizmet değerlendirmesi
 
KUDAKA’da turizm gündemi
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Misafir 25 Mart 2013 Pazartesi 21:01

Bir de " Eşek sütü haramdır!" diye kendiliğinden haram çıkaran Proflara da cevap verse ya!

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Dilaver, Aile Akademisini anlattı
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Erzurum Cumhuriyet Şubesi Müdürü Tevfik Fikret ...
Tıp fakültesi öğrencilerinden bir ilk
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri bir ilki gerçekleştirdi. ...
‘Şehitlerimize şükran borçluyuz’
Kâzım Karabekir Paşa'nın kızı ve Kazım Karabekir Vakfı Kurucusu Timsal ...
 
Genç dadaşlardan şiir yarışması
İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı tarafından şiir yarışması düzenlenecek.
‘Türk Dünyası’nda Nevruz’ Paneli
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü öğrencilerince ...
Bakü’de BTE konuşuldu
Abdullayev, “Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı projesi ile başlayan, ...
 
‘Çanakkale ruhumuzdur’
Gözütok,"Çanakkale'de, 98 yıl önce Türk'ün Var oluş' mücadelesi verildi. ...
‘İyilik Ağacı’ altında buluştular
Erzurum GHSİM ile STK’lar İyilik ağacı projesi hakkında istişare yaptı.
Görmez’den önemli açıklamalar…
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez gündeme dair basın mensuplarına ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Çözümün Kuşkulusu
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Berhan Yılmaz hocam kitabın ortasından konuşmuş: Sistem değişmeli
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva