ERZURUM gazetesi
Son dönemde TCK 102 maddesine göre yapılan tahliye kararlarının kamuoyunda yarattığı rahatsızlıkla ilgili olarak bir açıklama yapan Avukat Abdurrahim Fırat, durumun canilerin tahliye edilmesi mi yoksa Hukuka uygunluk mu olup olmadığına açıklık getirdi. Fırat, “Avrupa Birliği uyum çerçevesinde uygulanan tahliyeler kanaatimce yerinde ve makuldür” dedi
//YARGI REFORMU GEREKLİLİĞİ
Uzun yıllar boyunca süren davalara ilişkin acil bir yargı reformu yapılması gerekliliğine dikkat çeken Fırat, “Yargıda, yasal alt yapısı ve fiziki binaları hazır olan istinaf mahkemelerinin hemen açılması,yeterince hakim ve savcı ataması yapılarak hakim savcı açığının azaltılması ve Yargıtay’ın yapısında yapılacak reformlarla bu sorun çözülür” dedi.
Tutuklulukta azami süreyi düzenleyen yasa maddesinin TCK’nın 102.maddesi olduğunu belirten Avukat Abdurrahim Fırat, Ağır Ceza Mahkemesi alanına girmeyen konularda azami sürenin 1 yıl olduğunu ve zorunlu hallerde bu sürenin 6 ay uzatılabildiğini ifade etti.
//FIRAT’IN AÇIKLAMASI
Fırat daha sonra şunları söyledi; “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.Bu durumda normal süre 2 yıl,uzatma süresi 3 yıl toplam süre ise 5 yıldır. Özel görevli ağır ceza mahkemesinin yargıladığı suçun CMK md. 250/1-c’de sayılan (ve elbette kapsam dışında bırakılmayan) bir suç olması durumunda, tutuklulukta azami süre, CMK md. 102/2’deki sürelerin iki katı olacaktır. Bu durumda normal süre 4 yıl, uzatma süresi 6 yıl, toplam süre ise 10 yıldır. TCK 102.maddesi Tutuklama peşin bir ceza değil, bir koruma tedbiridir. Dolayısıyla,geçici olmak zorundadır. Tutuklamaya ancak kanunda aranan bütün koşullar gerçekleştiğinde ve başka bir tedbirle tutuklamadan beklenen sonuca ulaşılması mümkün olmadığında başvurulmalıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki kanunda tutukluluk için öngörülen süreler, azami sürelerdir. Kanunda öngörülen bu azami süreler henüz dolmamış olmasına rağmen, somut olayın koşullarında tutuklamanın şartları ortadan kalkmış yahut tutuklama ile ulaşılması beklenen amaca ulaşılmış yada tutukluluk makul süreyi aşmış olabilir. Böyle bir durumda tutukluluğa derhal son verilmelidir. Bu koşullar altında suçun nev’ine göre 1 yıl 6 ay,5 yıl yada 10 yıl boyunca tutuklu kalan mahkemesi sonuçlanmadığı için ceza miktarını bilmeyen, sürekli mahkemeleri takip etmek zorunda kalan,mahkemenin bulunduğu yerin cezaevinde kalmak zorunda kalan tutukluların psikolojisi ele aldığımızda bir haksızlık olacağı aşikardır.”
//MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKI
İnsan Hakları Sözleşmesinin 5.maddesinin 3.fıkrasına göre makul sürede yargılanma hakkı makul sürede tahliye edilme isteme hakkı olduğuna vurgu yapan Fırat, “Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde uygulanan tahliyeler kanaatimce yerinde ve makuldür. Burada yapılması gereken uzun yıllar boyunca süren davalara ilişkin acil bir yargı reformu yapmaktır. Yasal alt yapısı ve fiziki binaları hazır olan istinaf mahkemelerinin hemen açılması,yeterince hakim ve savcı ataması yapılarak hakim savcı açığının azaltılması ve Yargıtay’ın yapısının yapılacak reformlarla hızlı ve makul sürede davaları bitirecek bir yapıya kavuşturulmasıdır” diye konuştu. İHA