Düzce Üniversitesi Senatosu tarafından yapılan yazılı açıklamada , ‘Aziz Milletimiz kendisine yapılan bu dayatmalara bundan 99 yıl önce Erzurum Kongresi’yle cevap vermiş, tüm dünyaya deklare etmiş ve ‘Manda ve himaye kabul edilemez’ demiş ve gereğini yapmıştır.’ denildi.
Düzce Üniversitesi Senatosu tarafından yapılan yazılı açıklamada “Ülkemizin karşı karşıya olduğu bu durumda dövizden elde edilen kazançlar kısa vadede bireylerin kazanç sağlamasına sebep olsa da ülkemiz ve milletimiz ciddi ekonomik maliyetlerle karşı karşıya gelecektir. Bunun için diyoruz ki Türk Lirası ile yatırımlarımız canlandırılmalıdır” denildi.
Düzce Üniversitesinden yapılan açıklamada Türk Lirası ile yatırımların canlandırılması gerektiği belirtilerek “Tarihin akışı içerisinde varlığına, egemenliğine, bekasına, vatanına yönelik saldırılarla çok defa karşı karşıya kalmış olan Aziz Milletimiz, her defasında malını ve canını ortaya koyarak, bedelini ödeyerek varlığını sürdürmeye muvaffak olmuştur. Asırlar değişmiş, nesiller değişmiş, aktörler değişmiş, araçlar değişmiş Aziz Milletimizin egemenliğini muhafazası değişmemiştir. Ülkemiz son yıllarda sistematik bir şekilde politik, askeri ve ekonomik olmak üzere, çok boyutlu sarih ve zımni saldırılara muhatap olmaktadır. Saldırıları yöneten iradelerin kamuoyuna, basın ve sosyal medya aracılığı ile yaptıkları son açıklamalar artık failin kim olduğunu, amacının ne olduğuna ilişkin hiçbir tereddüt, komplo teorisi ve yorum gerektirmeyecek açıklıktadır. Bizden; egemenliğimizin ihlalini, irademizi ipotek etmemizi, huzurlarında diz çökmemizi talep etmekte; yoksa ekonomik olarak ne yapacaklarını da söyleyerek aşağılık bir pazarlığa bizi çekmek istemektedirler. Aziz Milletimiz kendisine yapılan bu dayatmalara bundan 99 yıl önce Erzurum Kongresi’yle cevap vermiş, tüm dünyaya deklare etmiş ve ‘Manda ve himaye kabul edilemez’ demiş ve gereğini yapmıştır.
Tarihler 1964’ü gösterirken Kıbrıs konusunda ülkemize yapılan dayatmalara karşı ülkemizin cevabı yine değişmemiş ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye yerini alır’ olmuştur. Bu tehdit ve dayatmaların bir işe yaramayacağı, er geç Aziz Milletimizin iradesinin tecelli edeceği 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile dünyaya gösterilmiştir. 15 Temmuz Darbe Girişiminde Türk milletini cebren esir alamayacaklarını anlayan aynı aktörler ve mihraklar bugün yine aleni şekilde ülkemizin ekonomik egemenliğini ihlal etme arayışındadırlar. Bu amaçlarına matuf olarak çağın post modern silahı döviz kurunu bir araç olarak kullanmakta olduklarını da açıkça beyan etmektedirler. Hiçbir ekonomik ve makro değişkenle açıklanamayan döviz kuru artışına karşı durabilmek adına mutlaka yerli ve milli ürünlerin üretilmesinin teşvik edilmesi gerekmektedir. Tüketici olarak da bizler Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına kulak vermeli, 15 Temmuz ihanet darbe girişiminde gösterdiğimiz hassasiyeti yine göstermeli ve elimizdeki Dolar ve Euro’ları TL’ye çevirmeliyiz. Döviz kurundaki anormal yükselişin 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanımızın Bakanlar Kurulu’nu açıklamasını müteakiben başlaması anlamlıdır. Bu anlamda bizim için vatanımız, birlik ve beraberliğimiz kısa vadeli kur kazançlarımızdan çok daha önemlidir. Bu sebepten dolayı insanların menkul cinsindeki değerlerini döviz cinsi olarak saklamak yerine üretime konu olacak alanlara yatırım yapmaları gerekmektedir. Dolayısıyla bir üretim ekonomisi seferberliğiyle özellikle tarım, imalat sanayi, teknoloji alanına reel yatırımlar yapılmalıdır. Ülkemizin karşı karşıya olduğu bu durumda dövizden elde edilen kazançlar kısa vadede bireylerin kazanç sağlamasına sebep olsa da ülkemiz ve milletimiz ciddi ekonomik maliyetlerle karşı karşıya gelecektir. Bunun için diyoruz ki Türk Lirası ile yatırımlarımız canlandırılmalıdır” denildi.