Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin Yakutiye Medresesi’nde teravih namazı sonrası düzenlediği “Ramazan İkliminde Müzakereler” adlı kültür ve sanat programına konuk oldu.
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ve diğer protokol üyelerinin de izlediği müzakere programında Dilipak, İslam dinindeki vahdet anlayışını anlattı. Dilipak, “Vahdet; Müslümanların en çok arzulayıp da bir türlü gerçekleştiremediği, aslında Allah’ın bizi kardeş kılarak, Müslümanları bir bütün olarak görmek isteği halde herkesin arzuladığı fakat bir türlü gerçekleştiremediği bir kavramdır” dedi. “Vahdete nasıl ulaşacağız? Sadece istemekle olmuyor. Önce Kuran’a şahitliğimizi ve yaşayan bir Kur’an olma konusundaki o ahlaki sorumluluğumuzu içselleştirmemiz gerekiyor” diyen Gazeteci-Yazar Dilipak, şunları kaydetti: “Sadece istemekle o hedefe ulaşamayacağız. Hemen şunu söylemeliyim. Bu çok kolay bir şey de değil. Onun için bir ideal çizerken bunun çok kolay gerçekleşmeyeceğini hemen sözümün başında belirtmek istiyorum. Ona ulaşmak için bir bedel ödemek gerekiyor. Bir defa cahillerden olmamamız gerekiyor. Çünkü Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet etmez, yardım etmez. Bugünkü Müslümanların tefrikaları arkasında; din algısı, mezhep algısı, tarikat algısı, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, felsefi, vicdani kanaat farklılıkları yatıyor. Allah’ın dinini bir tarafa bıraktık, kendimize yeni dinler edindik. Dinimizi Allah’a has kılacağız. Allah’ın dini bir tanedir. Allah’ın dini Peygamber Efendimiz (S.A.V.) vasıtasıyla gönderdiği kitapta ve Resulü’nün örnekliğinde bize muhkem bir şekilde ulaşmıştır. Bu dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanlar kardeştir. Bizim, şartları Allah ve Resul’ü tarafından konulan bir dinimiz var. Dinimizin, vahdetin şartlarını belirleyen Allah ve Resul’üdür. Vahdet sorumluluğunu sadece sloganlarla çözemeyeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Vahdet sorunun çözülebilmesi için önce merhamet olarak, şefkat olarak, adalet duygusu olarak aklen ve ahlaken aidiyet sahibi olmamız gerekiyor. Bugün vahdet sorununu çözemiyorsak bizim o seviyede bir ahlak ve imana sahip olmadığımız içindir. Vahdetin gerçekleşmesi, bizim kendimizi değiştirmemizle mümkün olacaktır. Değişmesi gereken biziz.”