Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, davulu kendi ritmi ile çalarak yürüyüş yaptığı ve belirlediği bazı noktalarda durarak kırmızı-beyaz boya ve suyu da içine dâhil ettiği pandemi göndermeli bir performans gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, Türk toplumlarında devletin yaptığı duyurularda kullanılan, günümüzde de ekseriyetle kullanılan iki dörtlük bir ritm kalıbı ile ulusal ve uluslararası anlamda eğitim üzerinden çağrıda bulundu. Saat Kulesi önünde başlayıp Dörtyol Meydanına kadar yürüyüş yaparak performansını sergileyen Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, “Covid-19’u hatırlatan davulun biçimi ile pandemi sürecinde korona virüsün ve buna karşı gereken tedbirin adeta duyurusu yapılmaktadır. Geleneksel davulun sesi günümüz sorunlarına dikkatleri toplayan bir duyuru niteliğindedir. Bu, aynı zamanda günlük yaşamda olduğu gibi ulusal ve uluslararası eğitimin pandemi sürecinde, tedbirler içerisinde devam ettirilmesini de içeren bir performans dilidir. Bu arada performansın anlamına yer veren bir metin de basına ve insanlara dağıttık. Farklı tarihlerde yapmayı planladığı bu performansı, özellikle fakültenin sınav duyuru tarihlerine denk gelecek şekilde yapması ile genelde eğitimi ve özelde sanat eğitiminin önemini vurgulamaktayım. Bir yandan da Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin sanat eğitimi için yaptığı ilk sınavın duyurusu niteliğini de taşımaktadır. Davulu, kırmızı-beyaz rengi ve suyu simgesel anlamları ile bir araya getirdiğim performansta, Erzincan merkezinden sanatsal söylemin ve tüm disiplinler açısından da eğitimin gücünü, çeşitliliğini ve yaşamla olan etkileşimini- işitsel ve görsel anlamda- dünyaya duyurmak amacım. Türk toplumunda ve birçok farklı kültürde gücü sembolize eden davulun düğünlerde, çeşitli duyurularda ve benzeri birçok mecrada uzun yıllardır kullanıldığını bilmekteyiz. Günümüzde teknolojik gelişmeler ile kullanımı bir bağlamda azalsa da yaygın olarak halk içerisinde toplumsal söylemini sürdürmektedir. Tarihte ve günümüzde davul, kimi zaman devlet kurumlarının çağrılarında kimi zaman ise halk içinde bazen bireysel, bazen de geniş kitlelere hitap için kullanılmıştır. Bu performansta, genel anlamıyla eğitimin ve sanat eğitiminin tüm toplumlarda düşünsel ve kültürel derinlikteki etkileşiminin, önemine dair sanatsal bir söylem oluşturulması amaçladım” dedi.
Performansta kullandığı davulun bir yüzeyine, eğitimi simgelemesi bakımından matematik, tıp, hukuk, felsefe, resim, şiir gibi eğitimin birçok disiplinine ait görseller, bir yüzeyine de Erzincan ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversites’yle ilgili görseller ile kolaj yapan Kavukcu, aynı zamanda davulu güncel koşulları sembolize etmesi için modifiye etti.
Bilimden sanata, geçmişten günümüze, davul üzerinde yer alan görsellerde adeta davulun sesiyle günümüz insanına seslendiğini kaydeden Kavukcu, “Davul yüzeyine eklenen korona virüs göndermeli biçimler ile güncel pandemi koşullarında eğitime dikkat çekilirken, kurumlarda tedbirin elden bırakılmaması, kuralların uygulanması vurgusunu da içinde barındırmaktadır. Bu bağlamda Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesnin tedbir kuralları kapsamında bütün fiziki koşulları yerine getirdiğinin vurgusu da önemlidir. Performans için kullanılan davul üzerine eklenen Covid-19 temsili biçimlerin, aynı zamanda virüsün her an karşımıza çıkabileceğine ve yalnızca eğitimde değil hayatın her anında sürekli tedbir gerektirdiğine dair vurgusu da güncel dünya koşullarını anlayabilmemiz açısından takdire şayandır” diye konuştu.
Performansında davulla birlikte kırmızı-beyaz boya ve su kullanan Kavukcu, “Renklerin ve suyun bazı sembolik anlamlarından yola çıktım. Kırmızı-beyaz renkleri Türk bayrağına gönderme yaparak ulusal renkler oluşu yanında evrensel simgeselliği de oldukça güçlüdür. Bu kontrast renkleri birlikte kullanarak, yerelde, ulusalda ve evrenselde sanat, eğitim ve sanat eğitiminin yönlendirici ve birleştirici etkisine dikkat çektim. Su ise saflık, arılık, temizlik, saydamlık, yaşam ve doğayı temsil eden bir anlam içerdiği gibi eğitimin de insan yaşamında aynı paralellikteki kavramları gösterir olduğu gerçeğine gönderme yapmaktayım. Suyun simgesel anlamları ile toplumumuzu ve kültürümüzü temsiliyeti açısından kırmızı ve beyaz renkler ile paralellik içinde. Sanatın da bütün bu temsilleri bir araya getirmesi dolayısı ile bileştirici rolüne dikkat çekmekteyim. Bu anlam aynı zamanda uluslararası etkileşimi/ilgiyi de içinde barındırmaktadır. Kırmızı-Beyaz renkler, su ve davul, bütün toplumlarda evrensel bir dilin parçalarıdır. Üçünün bir araya gelişinin ise evrenselliğin en güçlü ifadelerinden biri olan performans sanatında gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Performansımda görsel ve işitsel dili, tanıdık nesneler ve sembolik anlamları ile bir araya getirerek daha etkin bir izleyici etkileşimini arzulamaktayım. Günlük dile ait sınav, eğitim ve pandemi mantığını çağdaş sanat bağlamında ele alarak, sanatın günlük yaşam ile arasında ki bağını da ortaya çıkarmaktadır.” ifadelerine yer verdi.