DOÇ.DR.BİLGİLİ GEÇMİŞTEN BUGÜNE TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ
Türkiye-İran ilişkileri Hunlar döneminden başlıyor
MÖ 4. yüzyılda Hunlar döneminde başlayan Türkiye-İran ilişkileri geçen zaman içinde inişli çıkışlı grafik sergileyerek, bugüne kadar sürdü.
Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Sosyal Bilgiler Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Sinan Bilgili, yaptığı açıklamada, asırlardır Türklerle diyalog halinde bulunan İran'la yaşanan siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkileri değerlendirdi.
İran ile ilişkilerin Hunlarla başlayıp Akhun, Göktürk, Uygur ve Karahanlı gibi Türk devletleri ile devam ettiğini belirtti.
OSMANLI İRAN İLİŞKİLERİ
Osmanlı-İran ilişkilerinin İkinci Murad döneminde başladığını ifade eden Bilgili, Akkoyunlu Türklerinin İran'a hakim olmasıyla sorunların başladığını kaydetti.
Fatih Sultan Mehmet ile Akkoyunlu Uzun Hasan'ın Otlukbeli savaşında karşı karşıya geldiğini anlatan Bilgili, şöyle devam etti:
''1473'deki bu savaş, Osmanlılar ile İran'a yerleşmiş bir Türk devleti arasındaki ilk savaş oldu. Bu savaşı Osmanlılar kazandı. Fakat asıl sorunlar İran Türklerinin 1502'de Safevi Devleti'ni kurmasıyla başladı. Safevilerin Anadolu'daki faaliyetleri Osmanlıları rahatsız ettiğinden, Yavuz Sultan Selim İran üzerine yürüdü. 1514 yılında Çaldıran'da yapılan savaşta, Safeviler yenildi ve Osmanlılar İran'ın başkenti Tebriz'i ele geçirildi. Böylece, 18. yüzyılın ortalarına kadar sürecek, Türk-İran savaşı başladı. Ayrıca, askeri savaşların yanı sıra, iki devlet arasında ekonomik bir savaş da yaşandı.''
RUSYA VE İNGİLTERE'NİN GİZLİ ANLAŞMASI
Osmanlı'nın son dönemlerinde, Türk-İran ilişkilerinde, Rus ve İngiliz politikalarının etkili olduğuna dikkati çeken Bilgili, ''93 Harbinden sonra Ruslar, Doğu Anadolu'da Ermeni devleti kurmaya çalışırken, İngilizler de İran'ı ele geçirmek için uğraşmışlardır. Bu sırada, Türkiye ile İran arasındaki mücadele, yerini iyi komşuluk ilişkilerine bırakmıştır'' diye konuştu.
20. yüzyıl başlarında, Rusya ve İngiltere arasında İran'ın paylaşımı üzerine gizli bir anlaşma yapıldığında, Türk hükümetinin buna karşı çıktığını anlatan Bilgili, Enver Paşa'nın Rusları durdurmak için İran-Kafkasya cephesi komutanlığını bizzat kendisinin üstlendiğini bildirdi.
OSMANLI'NIN İRAN COĞRAFYASI POLİTİKASI
Osmanlıların, 16. yüzyılın sonlarından itibaren İran coğrafyasını ele geçirip, buraya yerleşme politikası izlemeye başladığına dikkati çeken Bilgili, İran yönetiminin 1736'da Avşar Türklerinin eline geçtiğini söyledi.
Bu sırada, Rusya'nın güçlenip, 18. yüzyıl başlarından itibaren İran'ı işgal etme politikası izlediğini ifade eden Bilgili, Osmanlı'nın bunu önlemek için 1722 yılında bir kısım İran toprağını ele geçirdiğini ve Rusları engellediğini kaydetti.
KAÇAR TÜRKLERİ VE İRAN’A ETKİLERİ
İran yönetiminin 1790'da Kaçar Türklerinin eline geçtiğini bildiren Bilgili, ''Bu dönemde Türkiye-İran arasında üç mesele dikkati çekmektedir. Bunlar, Kafkasya hakimiyeti, Şiilerce kutsal sayılan Kerbela ve Necef gibi şehirler ve sınır ihlali yapan konar, göçerler meseleleridir'' diye konuştu.
Bilgili, İran'daki Türk yönetimine, Ahmed Şah'ı devirerek, 1925'te iktidarı ele geçiren İran ordusu komutanı Rıza Han'ın son verdiğini söyledi.
''Pehlevi iktidarı İran Türklerine zulüm ve eziyette bulundu'' diyen Bilgili, ''Ancak Pehlevi yönetimi, Türkiye ile herhangi bir sorun çıkmaması için uğraştı ve Şah, Atatürk'ün davetlisi olarak, Ankara'ya resmi ziyarette bulundu'' diye konuştu.
DEVRİMİN ARDINDAN İLİŞKİLER
Doç. Dr. Bilgili, 1979 yılındaki İran İslam devriminden bu yana Türkiye - İran ilişkileri, Osmanlı döneminde olduğu gibi inişli çıkışlı seyir izlediğini ifade etti.
''Her iki ülkenin siyasetin etkisiyle birbirlerine rejim ihracı kuşkusu altında yaşadıklarını'' söyleyen Bilgili, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin laik, İran'ın ise şer'i sistemi, iki ülke politikalarını belirleyici unsurlardır. Sistem unsurundan kaynaklanan kuşkuculuk, hükümetlerin birbirleriyle ilişkilerini derinden etkilemektedir. 59. Erdoğan Hükümeti'ne kadar ilişkiler bir nevi gizli kapaklı yürütülmüştür. İran ile Erdoğan hükümeti döneminde daha açık ve anlaşılır ilişkiler yürütülmeye başlandı.''
SİYASİ, SOSYAL VE EKONOMİK BOYUT.
İran'ın Türkiye'nin iki katı toprağa sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Bilgili, nüfusunun ise Türkiye'ye yakın olduğunu ve bu nüfusunun yüzde 28'inin Azeri Türkü ve Türkmen olduğunu söyledi. Dünya petrol rezervinin yaklaşık yüzde 10'unun ve dünyanın ikinci en büyük doğalgaz rezervinin İran'da bulunduğuna dikkati çeken Bilgili, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin ise İran'a nispetle gelişmiş bir sanayi ve askeri gücü, Akdeniz, Karadeniz, Uzak Doğu, ABD ve Avrupa ülkeleriyle güçlü siyasi ve ekonomik ilişkileri vardır. Türkiye, dünyanın en önemli ekonomik topluluğu olan Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda bir ülkedir. İki ülkenin de uzun bir tarihe dayanan köklü devlet gelenekleri olup, büyük devletlerin tarihi mirasçılarıdır. Türkiye - İran dış ticaret hacmi 2004'te 2.8 milyar dolar, 2005'te 4 milyar dolar, 2006'da ise 6.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, bu hacmi 2010'da 10 milyar dolara çıkarmayı hedeflemektedir. Bu arada, Türkiye'nin İran'a ihracatı 2006'da 914 milyon dolardır.''
GÜNÜMÜZDE YAŞANAN BAŞLICA SORUNLAR
Dostane ve iyi ilişkiler yürütülmesine rağmen İran'ın bölgesel güç olma iddiasında olduğunu ve Türkiye'nin NATO kapsamında müttefiki olan ABD'ye karşı hasmane politikalar izlediğini savunan Bilgili, ''Türkiye'nin İran'la ekonomik ve siyasi ilişkide bulunması, ABD'yi rahatsız etmektedir. 2007 yılında İran'la imzalanan doğalgaz anlaşmasına, ABD büyük tepki göstermiş ve iptalini istemiştir'' dedi.
İRAN’DAKİ TÜRKLER
Bilgili, ''İki ülke arasında geçmişten günümüze mücadelenin gerçek nedeni mezhep faktörü değil, bölgeye hakim olmak ve iktidarı ele geçirmektir'' diye konuştu. Bilgili, şöyle devam etti: ''İran'da yaşayan Türkler'le kültürel, sosyal ve sportif ilişkiler geliştirilmeli, İran'daki tarihi eserlerimize sahip çıkılmalıdır. Ayrıca, İran ile sınır ticaretine önem verilmelidir. Erzurum, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan ve Van gibi illerimizin ticaret odaları bu konuda devlet destekli çalışmalar yapmalıdır.''