Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin ibadete açılmasından sonra Yunanistan’da bayrakların yarıya indirilmesi ve şanlı Türk bayrağının yakılmasına yönelik, “Yunanistan’ın şunu kabul etmesi gerekiyor. İstanbul 1453’te fethedildi. Ayasofya 1462’de cami olarak vakfedildi, dolayısıyla 481 yıl Ayasofya Cami olarak hizmet etti. 86 yıldır da müze olarak korundu. Bu Türkiye'nin egemenlik meselesidir. Biz Kurtuluş Savaşı'nda Yunanları denize döktükten sonra başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Yunan bayrağına saygı göstermişiz. Biz böyle bir milletiz onlar da kendine yakışanı yapar” dedi.
ORTAK BASIN TOPLANTISI
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya ile ortak basın toplantısı düzenledi. Pandemiden sonra AB dışındaki ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştiren Gonzalez Laya, Bakan Çavuşoğlu ile birlikte ekonomi ve ikili ilişkiler konusunda güçlü mesajlar verdi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İspanya'nın her platforma Türkiye ile dayanışma gösterdiğinin altını çizerek, “NATO içinde güçlü bir dayanışmamız var. İspanya, Türkiye’ye dostane tavsiyelerde bulunan bir ülkedir. 2015’ten bu yana Patriot bataryasını ülkemizde konuşlandırması bu güçlü dayanışmanın en önemli göstergesidir. Görüşmelerde ikili ilişkilerimizi değerlendirdik. Ekonomik ilişkilerimiz için hedefler koyduk. İkili ticaret hacmi için 20 milyar dolar, bu gerçekçi bir rakamdır. Türkiye ve İspanya’da karşılıklı yatırımların artırılması için konuştuk. İspanya’dan gelen doğrudan yatırımın artığını görüyoruz. Gelecek yıl hükümetler arası zirveyi gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun hazırlıklarını birlikte yapacağız. Hazırlık toplantısı için Madrid’i ziyaret edeceğim” diye konuştu.
“KİMİN NE YAPMASI GEREKTİĞİ AÇIK NET BİR ŞEKİLDE ORTADA”
İkili ilişkiler konusunda sağlık ve savunma sanayi alanlarında değerlendirme yapabildiklerini belirten Çavuşoğlu, “Türkiye ve AB ilişkilerini ele aldık. Önümüzdeki süreçte daha pozitif bir atmosferde nasıl çalışabileceğimiz konusunda hemfikiriz. Almanya’nın dönem başkanlığını önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Her şeyi Almanya’dan beklemek gerçekçi değil. Bu çalışmalar sayesinden en azından Gümrük Birliği anlaşmasının gerçekleşmesi, vize serbestisinin hayata geçirilmesi, terörle mücadele ve şu an üzerinde Borel ile çalıştığımız ortak göç açıklamasının revize edilmesinin önemini vurguladık. Kimin ne yapması gerektiği de açık net bir şekilde ortada. AB bunların ne kadarını yerine getirdi, ne kadarını getirmedi onlar da açıkça ortadadır. Türkiye her zaman olduğu gibi imzaladığı anlaşmaların şartlarına uyar ve yükümlülüklerini yerine getirir. Bugünkü şartlarda da anlaşmayı revize etmemiz gereklidir” ifadelerine yer verdi.
“NATO SADECE BİR DOSTLUK ÖRGÜTÜ DEĞİL İTTİFAK ÖRGÜTÜDÜR”
NATO konularında da görüşüldüğünü belirten Çavuşoğlu, “NATO sadece bir dostluk örgütü değil ittifak örgütüdür. Müttefik arasındaki dayanışmanın tam olması gerekiyor. NATO’yu zayıflatacak hareketlerden uzak durulması gerekiyor. Bir NATO müttefikinin, NATO desteğine ihtiyacı olduğu zaman da başka ön şartlar koymak bu ittifakı zayıflatır. Medeniyetler ittifakı inisiyatifi İspanya ve Türkiye’nin ortak inisiyatifidir. Bu sene 15. yılını kutluyoruz. Bugünkü şartlara tekrar uyarlayıp bunu canlandırmamız gerekiyor. Bu konuda arkadaşlarımız çalışacaklar. Önümüzdeki süreçte karşı karşıya kaldığımız sınamalar doğrultusunda medeniyetler ittifakını nasıl canlandırabileceğimizi de Arancha ile görüşme imkanımız oldu” ifadelerini kullandı.
“LİBYA’DA TEK ÇÖZÜM SİYASİ ÇÖZÜMDÜR”
Bölgesel konularda görüşüldüğünü de söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Libya’daki gelişmelerin etkisini hisseden ülkelerden birisi de İspanya’dır. Dolayısıyla Libya’da bir an önce kalıcı ve bağlayıcı ateşkesin tesis edilmesi ve siyasi sürece tekrar geçilmesi elzemdir. Türkiye olarak her zaman söyledik Libya’da tek çözüm siyasi çözümdür. Askeri çözüm ile bir yere varılamayacağını, özellikle meşru hükümete ve Trablus’a saldıran korsan ve darbeci Hafter dahil herkes görmüştür. Siyasi çözümü canlandırma konusunda herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Libya’da bir an önce kalıcı ve bağlayıcı ateşkes sağlanmalıdır ve tek çözüm siyasi çözümdür” görüşünde bulundu.
“BAZI GERİLİMLER YUMUŞATILMASI GEREKLİ”
Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya ise AB dışındaki ilk ikili ziyaretin Türkiye’de olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Örtüşen noktalarımız oldu. Bu konuları çok dürüst ve samimi bir şekilde inceledik. İki taraf olarak ilişkilerimizi geliştireceğimiz çok konular olacağını düşünüyorum. İki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkileri artırılmasını inanıyoruz. Gümrük birliğinin derinleştirilmesi gerektiğini belirttim. 2016 AB-Türkiye deklarasyonunu konuştuk. Bu anlaşmanın güncellenmeye ihtiyacı var. Türkiye'nin Covid-19 ile mücadelede verdikleri destek için teşekkür ettik. Akdeniz ile ilgili konuları ele aldık. Akdeniz; Türkiye, İspanya birçok ülkeyi bir arada tutan deniz. Doğu Akdeniz bölgesinde bazı karışıklıklar var diyebiliriz. Doğu Akdeniz’deki bazı çalışmalardan dolayı önemli bir noktadayız. Mevkiidaşımla da konuşarak bazı gerilimlerin yumuşatılması gerektiği dileğimizi belirtik. Güven ortamı sağlamak için bu AB ve Türkiye arasında çok önemli. Libya konusunda da görüştük ve İspanya'nın endişesinden bahsettik. Libya Akdeniz’in bir parçasıdır. Ayasofya’dan bahsettik. Ayasofya genel bir miras biz de buranın ortak bir yuva olmasını istiyoruz. Bu ortak bir miras bunu temsil ediyor. Türkiye'nin UNESCO'nun koyduğu şartlara saygı duyacağını belirtmesi bizi memnun etti” sözlerine yer verdi.
“FARKLI İNANÇLARIN İBADETLERİ MÜMKÜN DEĞİL”
Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya’nın “Ayasofya Camii için ortak yuva olarak kalmasını tercih ediyoruz” sözlerine yönelik Bakan Çavuşoğlu, “Dünya kültür mirası olarak burada tüm özelikleri ile Ayasofya’nın korunması, herkesin de ziyaretine açık olmasını kastediyorsa tamamdır. Fakat cami olarak tekrar ibadete başlayan Ayasofya’da, diğer inançların da ibadet edeceği bir yer olarak kalması söylenmek istendiyse biz buna katılmıyoruz. Ayasofya camidir, 1453’ten bu yana camidir. Bu eserin bugün cami olarak tekrar ibadete açılmasından sonra yine tüm dinlerin ve farklı inançların ibadetlerine açık olmasını söyleniyorsa ve bu anlama geliyorsa bu mümkün değildir. Dünya kültür mirası olarak içindeki ikonalar dahil tüm özelliklerinin korunması ve herkesin ziyaretine açık olmasını kastettiyseniz ona tamamen katılıyorum” cevabını verdi.
“YUNANİSTAN'IN İSTANBUL’UN 1453’TE FETHEDİLDİĞİNİ KABUL ETMESİ GEREKİYOR”
Çavuşoğlu öte yandan, Ayasofya’nın ibadete açılması ile Yunanistan’da bayrakların yarıya indirilmesi ve Yunan vatandaşlarının Türk bayraklarını yakmasına ilişkin yöneltilen soruya, “Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açılması herhangi bir ülkeye veya inanç gurubuna üstünlük sağlama çabası değildir. Dolayısıyla bu anlayış ve komplekse niye girdiler onlara sormak lazım. Dışişleri Bakanı Arancha Gonzales Laya izah etti. İspanya gibi diğer ülkeler de her şeyden önce Ayasofya’nın Türkiye'nin egemenlik meselesi olduğunu kabul ettiler. Herhangi bir eser dünyada UNESCO’nun dünya kültür miras listesine girebilir. Bu özelliğinin korunması yönündeki düşünce ve tavsiyeleri saygı ile karşılıyoruz. Biz de Ayasofya Camii’nin bu özelliklerinin korunmasını istiyoruz. UNESCO ile iletişim içindeyiz. Orada namaz saatleri dışında bazı yeni teknolojilerle ikonalar perdelenebilir. Bunun dışında namaz saatleri dışında ziyarete açık olacak. Her farklı dinden ve inançtan insanlar gelip Ayasofya’yı ziyaret edebilecekler. Bununla ilgili gerekli tedbirleri Kültür ve Turizm Bakanlığımız aldı. Sonuç böyle iken Yunanistan’ın bu tepkisini anlamak elde değil. Bayrakların yarıya indirilmesi, sanki Yunanistan’ın kendi mülkü alınmış veya mülkü konusunda bir tasarrufta bulunulmuş gibi davranıyor. Yunanistan'ın şunu kabul etmesi gerekiyor. İstanbul 1453’te fethedildi. Ayasofya 1462’de cami olarak vakfedildi, dolayısıyla 481 yıl Ayasofya cami olarak hizmet etti. 86 yıldır da müze olarak korundu. Bu Türkiye'nin egemenlik meselesidir. Biz tekrar cami olarak açtık ama dünya kültür mirası olarak da tüm özelliklerini nasıl 1453’ten bu yana koruduysak ve ihya ettiysek bundan sonra da koruyacağız. Böyle bayrak indirme ve Türk bayrağını yakma gibi aciz davranışlar onlara yakışır. Biz Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Yunanları denize döktükten sonra da başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Yunan bayrağına saygı göstermişiz. Biz böyle bir milletiz onlar da kendine yakışanı yapar. Bizim aldığımız karara da herkesin saygı duyması gerekiyor” diye yanıt verdi.