Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, medya temsilcileri ile bir araya gelerek sohbet toplantısında bulundu.
Bakan Bak, konuşmasına şu şekilde başladı:
“Gençlik ve Spor Bakanı olarak atandığımızın bugün üçüncü ayını tamamlamış olduk. Sizlerle sohbet etmek istedik. Tabii ben daha önce de pek çoğunuzla Güreş Federasyonu Başkanlığım sürecinde ve daha öncesi yöneticilik sürecinde bir arada bulunduk, pek çoğuyla da beraber çalıştığımız arkadaşlarımız var. Öncelikle Türk sporuyla alakalı sizlerin düşüncelerini, görüşlerini alıp bir sohbet etmek istedik. Bu süreç içerisinde tabii Gençlik ve Spor Bakanlığının sadece spor yönü yok, gençlik yönü de var. O yüzden gençlikle ilgili düşüncelerimiz, projelerimiz, çalışmalarımız var. Ve spor medyamızın Türk sporuyla alakalı, Türk gençliğiyle alakalı görüşlerini, sorularını ve düşüncelerini paylaşmak üzere bu toplantıyı organize ettik. Kendimiz konuşmaktan çok sizleri dinlemeyi arzu ediyoruz. Sizlerin sorularını, sizlerin düşüncelerini almak istiyoruz. Tekrar hoş geldiniz. Birlikte Türk sporuna, Türk gençliğine ve ülkemize hizmet etmek için çalışacağız. Sizlerin katkıları çok önemli, çünkü medyanın spordaki, gençlik üzerindeki rolünü çok önemsiyoruz. Sizlerin vereceği mesajlar, ileteceği mesajlar çok önemli. Ülkemizin güçlenmesi için, geleceği için bu çerçevede sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Fikirleri paylaşmak, istişare etmek, görüş alışverişinde bulunmak çok faydalı. O yüzden de bu çalışmaları sık sık yapacağız. Ayrıca ben sizleri de ziyaret edeceğim. Gazetelerinizde, televizyonlarınızda program çerçevesinde birer, ikişer, üçer sizleri ziyaret etmeyi arzu ediyorum. Orada kahvenizi içip sohbet etmeyi, bazı görüşleri de paylaşmayı arzu ediyoruz, bu da ikinci safhası olacak. Tekrar hoş geldiniz. Bundan sonraki parçada da, bölümde de sizlerin sorularını, görüşlerini dinleyeceğiz, biz de sorunuz olursa cevap vereceğiz. Teşekkür ederim.”
Yol haritası
Yol haritasını da anlatan Bakan Bak, “Tabii sporun içerisinden geliyoruz, hem amatör olarak spor yaptık, hem de pek çok spor kulübünde yöneticilik yaptık çeşitli branşlarda. En çok da yoğun olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübünde yöneticilik yaptım ve şu anda Başakşehir Kulübü olarak devam ediyor. Onun dışında tabii Türkiye Güreş Federasyonu Başkanlığı görevini yürüttük, dolayısıyla 4 yıl, 2007 ve 2011 yılları arasında. Onun dışında Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 2011 yılından itibaren milletvekili olarak görev yapıyoruz. Meclis’te sporla ilgili konularda daha çok çalışmalarımız oldu, bunlardan bir tanesi de Dopingle Mücadele Komisyonu Başkanlığı yaptım ben. Tabii Türk sporundaki konularımızın başında nüfusumuza oranla, genç nüfusumuza oranla uluslararası müsabakalarda başta olimpiyatlar olmak üzere istediğimiz seviyede değiliz. Onun dışında lisanslı sporcu sayısında da istediğimiz seviyede değiliz. Kulüp sayısında da istediğimiz seviyede değiliz. Okullardaki spor aktivitelerinde de hedeflediğimiz yerlerde değiliz. Böylesine genç bir nüfusa sahip ülkenin çok daha başarılı neticeler alması gerekiyor. Bunun için tabii spor tesisleri açısından geçmişte yapılan yatırımlar çok, yapılmaya da devam ediyor, stadyumlardan tutun spor salonlarına kadar. Bu potansiyeli tabana yayarak, genişleterek artırmayı hedefliyoruz. Tabii en büyük sorunlardan bir tanesi bana göre, gençlik açısından gençlerimizin ve bütün toplumu tehdit eden uyuşturucu konusu. Uyuşturucuyla mücadele konusunda Gençlik ve Spor Bakanlığının gençlik tarafına baktığınız zaman önleyici bölümde yer almak gerekiyor. Yani bir gencimiz uyuşturucuya bulaştığı zaman, başladığı zaman onu geri çevirmek hem daha uzun bir süreç, hem de çok daha maliyetli bir süreç.
Spora yapılan 1 liralık yatırım size 4-5 lira olarak geri dönüyor. Nasıl? Bir kere sporla buluşan gencimiz toplumla barışık, toplumla uzlaşmış ve paylaşmayı bilen bir birey olarak toplumda çok daha iyi yerlerde ve iyi ortamlarda bulunuyor. Çevresine etkisi çok daha olumlu, aileyi de etkiliyor. Düşünün, bir evde uyuşturucuya bulaşmış bir genç, öbür evde de sporla uğraşan bir genç; iki ailenin durumunu karşılaştırdığınızda tablo ortaya çıkıyor. Spor yapan gencin olduğu ev, onun müsabakasını izlemeye giden, takip eden aile bireyleriyle, akrabalarıyla düşünün. Öbür tarafta da, uyuşturucuyla mücadele eden bir gencin ailesinin onu önlemek için, onun bundan kurtulması için çabası o bireyin aileye verdiği, eve verdiği huzursuzluk, içinde bulunduğu ortama verdiği bu huzursuzluk. Dolayısıyla bütün katmanlarıyla ortada. Onun dışında spor yapan bireyler sağlık açısından da daha az doktora gider, daha az ilaç kullanır, daha az film çektirir, bunların da ekonomik olarak karşılığı var. Artı insan kaynağı olarak, iş gücü olarak da baktığımız zaman ülkemizin en büyük değeri insan gücü, insan kaynağı. Dolayısıyla burada biz Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak önleyici rol oynamayı ve bunda daha etkin görevler almayı arzuluyoruz. Bunu yaparken de mahalli idarelerimizle beraber, amatör spor kulüplerimizle beraber, sivil toplum kuruluşlarımızla beraber bunları başarmayı arzu ediyoruz. Çünkü biz burada sporun birleştirici gücünü, sporun gücünü kullanmayı hedefliyoruz. Bu kanıtlanmış, ispatlanmış bir şey. Mesela ben bunun bir örneğiyim. Benim yetiştiğim semte baktığınız zaman, bizi buralara taşıyan sporun birleştirici gücü, sporun çevresi, sporla elde ettiğimiz diyaloglar, bunlar sayesinde. Mesela bizim mahallemizin amatör kulübü vardı, o kulübün yöneticilerinden bir tanesi de, yani futbolcusu, yöneticisi Sayın Cumhurbaşkanımızdı, Recep Tayyip Erdoğan. Mahallemizin hem abisi, hem yöneticisi. Bizleri oraya, sporun o etkisine taşıyarak hem belli bir çevre elde etmiş olduk, hem topluma faydalı bir birey haline gelmek için çaba gösterdik. Eğitim hayatımızda da destekleri oldu o camianın. Ve bu camianın içinde yetiştiğiniz zaman da topluma faydalı birey olmak için çaba gösteriyorsunuz.
Ve size bir yaşam tarzı getiriyor, mesela spor benim bir yaşam tarzım. Mutlaka çok küçük yaştan beri futbol müsabakalarını, basketbol müsabakalarını, güreş müsabakalarını, pek çok müsabakayı izlemeye gittim. Amatör kümede, mesela pek çoğuyla karşılaşıyoruz, amatör kümedeki pek çok stadı, İstanbul’dakileri sayarsanız hepsinde bir maceramız vardır, gitmişizdir. Onun dışında hakemlik yaptım ben, futbol hakemliği yaptım. Muhittin Boşat’larla aynı devreyim ben. Sonra tabii biz spor yöneticiliğine dönünce hakemliği bıraktık. İyi de bir hakemdir, İstanbul bölgesinde pek çok O zaman tabii çamur sahalar vardı, ben üniversite talebesiydim
Şimdi tabii ki sporun bu birleştirici gücünü öngörüyoruz. Onun dışında tabii bizim sporu tabana yaymayla ilgili ciddi hamlelerimiz var. Milli Eğitim Bakanlığı’yla yaptığımız sözleşme çerçevesinde okullarda taramaları başlatıyoruz, onunla ilgili hazırlıklarımızı yaptık, okullarda spor taraması yapıyoruz, bireylerin, gençlerimizin, çocuklarımızın ilgili branşlara yönlendirilmesi için onların fiziksel özelliklerini belirleyen bir çalışma var bu yaptığımız protokol çerçevesinde. Bununla ilgili hazırlıklarımız yapıldı, deneme çalışmaları yapıldı bazı illerde ve bunu süratle Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber hayata geçireceğiz. Onun dışında spor kulüplerinin bulunduğu yasal düzenlemelerle ilgili çalışmalarımız olacak. Sporda şiddetle ilgili biliyorsunuz biz göreve geldikten 10 gün sonra karşılaştığımız işte Türkiye Süper Kupa finalinde, Samsun’daki olaylar, ondan önceki Türkiye Kupası olayı birleşerek meydana gelen sporda şiddet konusu, 6222 Sayılı Yasayla ilgili çalışmalar var. Bunlarla ilgili biz İçişleri Bakanımızla, Adalet Bakanımızla birlikte toplantı yaptık ve ilgili federasyon başkanlarımızla. Önümüzdeki 26-27 Ekim’de de yine bu yasadaki düzenlemelerle ilgili ilave talep edilen Kulüpler Birliği’yle de değerlendirme yaptıktan sonra bir toplantımız olacak. O toplantıdan sonra çıkacak sonuçlara göre Sporda Şiddet Yasasındaki uygulamayla ilgili aksayan yönleri tanımlayacak bir düzenlemeye gideceğiz. Bu konuda üç bakanlık olarak bizim koordinasyonumuzda çalışıyoruz. Bunun dışında tabii illegal bahisle ilgili çalışmalar yaptık. Belki takip etmişsinizdir, illegal bahis konusunda çalışmalar yaptık. Ve inanıyoruz ki 2020 Tokyo Olimpiyatlarına gidecek takımımızla ilgili Federasyon Başkanı olarak görev yapmamın bir avantajı da, süreci yaşamış, bire-bir yaşamış birisi olduğum için de federasyon başkanlarımızla toplantılar yapıyoruz, şu anda başladık, şu ana kadar 12 kadar federasyonu bire-bir elden geçirdik ve onların hedeflerini şimdiden belirlemeye çalışıyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki Tokyo’da daha çok sporcuyla ve daha çok madalya için hedef belirledik. Tesisleşmeye devam ediyoruz, özellikle gençlik merkezleri yaparak, spor salonları yaparak. Bir de tabii mahalle tipi futbol sahaları, basketbol sahaları ve bunları da mahalli idarelerle beraber yapmayı planlıyoruz, bununla ilgili çalışmalarımızı yaptık” dedi.
Yabancı sınırlaması
Yabancı sınırlaması hakkında da konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, “Yabancı sporcu sayısının çok olduğunu düşünüyorum ben. Bu da bizim altyapıya az yatırım yapmamızla bağlantılı. Ben yöneticilik yaptığım süreç içerisinde de hep altyapılara yatırım yapılmasını ve altyapıdan yetiştirilen sporcuların üst liglerde yer almasına yönelik ben onlara şans verilmesine yönelik bir yönetici tarzı şey yaptım. Bana göre yabancı sporcu sayısı fazla. Galatasaray’ın ilk 11’inde geçen haftaki müsabakada hepsinin yabancı olması da tabii bizim için bence üzücü bir durum. Teknik direktörlerin Türk oyuncuları oynatmasını, onlara daha fazla şans vermesini arzu ederim. Ancak yabancı sporcu tartışmaları konusu sadece Galatasaray’a ait değil. Basketboldan atletizme kadar Türk sporunun temel sorunlarından birisidir. Ama bizim üretmemiz lazım, yani bir şeyi üretmediğimiz zaman karşılığında yerli oyuncuların da Kulüpler Birliği’nde yaptığımız toplantıda da gördük, yani yerli oyuncuların sayısı az olduğu için de ve maliyetleri yüksek olması sebebiyle de kulüpler yabancı oyuncuların maliyetlerinin daha ucuz olduğunu ve bazılarında gelen yabancıların bir kısmının da futbolun seyir zevkini artırdığını ifade ediyorlar. Kısmen doğru, ama kötü örnekler de var. Ama şu da bir gerçek, ben açıkça şunu söyleyeyim: Biz az çalışıyoruz. Yani sporun tüm anlamını düşündüğümüz zaman, yani sporda hem sporcusu, hem antrenörü, hem yöneticisi az çalışıyor. Mesela ben Güreş Federasyonu Başkanıyken de bilimin sporda kullanılmasını öneren birisiyim ve defalarca da bunu söyledim. Ölçmediğiniz bir şeyi yönetemezsiniz, dolayısıyla o sporcuların bence antrenörlerimiz de olsun planlamasına baktığımız zaman, işte sporcularımıza baktığımız zaman profesyonellik seviyeleri, profesyonel algıları ve spor hayatları kısa. Az çalışıyoruz ve kısa spor hayatımız var, bunu uzatmak gerekiyor, bunu uzatmak için de bilimi kullanmak gerekiyor. Eğiticilerin çok daha iyi eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yabancı sayısının kademeli olarak düşürülmesi taraftarıyım bu noktada. Çünkü geçmişte de örnekleri var. Galatasaray UEFA Şampiyonu olduğu zaman yanılmıyorsam 3 veya 4 yabancısı vardı, bir ekol olmuştu. Bundan önceki Beşiktaş’ın altyapıya yaptığı yatırımlar var, Trabzonspor’un yaptığı yatırımlar var. Ben Altınordu Kulübünü Buca zamanından beri takip ediyorum, Buca’dayken ve sonra Altınordu olmasından beri takip ediyorum, ortaya koyduğu, yaptığı üretim çok daha anlamlı. Şu anda mesela bana göre Türkiye’nin en iyi genç vadeden iki oyuncusunu da yetiştiren kulüp Altınordu, birisi Roma’ya giden Cengiz, diğeri de Almanya’da oynayan Çağlar. Onun dışında Bursaspor’un altyapıya yaptığı yatırımları biliyoruz. Bazı yöneticiler bize geldi, ben altyapı yatırımları için kulüplerin desteklenmesi taraftarıyım. Bunun örneğini Almanlar daha önce yaptı, bundan 10 yıl önce yaptıkları yatırımlar ortada. Bu noktada biz de bunları teşvik etmekte, bu tip yatırımları desteklemek arzusundayız. Üretemediğiniz zaman kaliteyi de artıramazsınız, rekabeti de artıramazsınız, Türk oyuncu sayısını da artıramazsınız. Dolayısıyla bu noktada yabancı sayısının kademeli olarak azaltılması taraftarıyım. Ha gelecekse de, gelen yabancının da kaliteli yabancılar olması gerekiyor. Bazen bunu tutturamıyoruz, bu noktada da tabii yöneticilere ve teknik adamlara çok daha kapsamlı bir şey sunmaları, araştırma ve takip gerektiğini düşünüyorum. Bu noktadaki görüşüm bu” diye konuştu.
Sporda altyapı sorunu
Altyapı sorununa da değinen Gençlik ve Spor Bakanı Bak, “Bizdeki altyapıyla ilgili hocalarımızın, yani eğiticilerin sorunu olduğunu söyledim. Birinci şey şu: Altyapıdaki hocalarımızın çok daha kaliteli olması lazım, iyi eğimlere sahip olması lazım. Dediğiniz gibi, buraya gelecek antrenörlerin belli bir potansiyele, belli bir kaliteye, belli bir eğitime sahip olmaları lazım. İki; verilen ücretler konusunda, haklısınız, bakıyorsunuz işte kulüp yöneticilerinin yanında bulunan şahıslara veya şeylere verilen ücretle antrenörün ücreti arasında dağlar var. Yani dolayısıyla bir kere bir eğiticinin ücretinin çok iyi olması lazım, çünkü kendisine emanet ettiğiniz ve görev verdiğiniz sporcu ilk eğitimini alıyor ve ona ilk adımlarını, spordaki disiplinini, spordaki çalışma tarzını öğreten teknik adamın çok daha iyi ücret alması lazım. Bugün altyapıda 2 bin liraya çalışan, 2500 lira verilen, hatta zaman zaman ödenmeyen şeyler var; bu doğru değil. İşte bizim altyapıya destek vereceğimiz anlamındaki şey bu. Biz o antrenörlerin iyi ücretler alarak, iyi çalışarak geleceğin sporcularını, işte bu futbol olur, diğer branşlar olur mesela. Diğer branşlarda da aynı, mesela güreşte ben bunu yakın takip ettim, güreş eğitim merkezlerinde antrenörlerimizi yeniden eğittik, çünkü ilk sporcuya dalmasını yanlış öğrettiği zaman veya ayağının duruşunu yanlış öğrettiği zaman, bir daha onu düzeltmek çok zor. Dolayısıyla ilköğretim, ilk verdiğiniz bilgiler çok önemli, oyunu gösteren, tekniği gösteren hocanın ilk verdiği bilgiler çok önemli. O yüzden altyapı yatırım dediğimiz şey de bu. Yani bana göre üretimde siz ne kadar kaliteli ve vasıflı malzeme, ekipman, bunları bir mühendis olarak tabi böyle değerlendiriyorum ama, spor yönünde de işte antrenör, tesis ve bilimsel değerlendirmelere de ihtiyaç var, bilimi de kullanmak gerekiyor, bu çok önemli.
Bizim en büyük eksiğimiz, Türk sporunda bilimi az kullanmak, ölçmediğimiz bir şeyi yönetemiyoruz. Bazı sporculara bakıyorsunuz sorunlar çıkıyor, sakatlığından tutun şeyine kadar. Bugün mesela yaşadığımız şeylerden bir tanesi de, sporcu antrenman esnasında bir çekme oluyor ve bir şey oluyor, hoca diyor bir şey olmaz. Bir şey olmazı yok, çünkü o hasar o zaman dinlendirseniz belki bir hafta dinlenerek geçecek, ama bir şey olmaz dediğiniz zaman, o zaman adale yırtığı bir santimse oluyor 12 santim veya vesaire. Dolayısıyla bunların hepsi bilimle değerlendirilen şeyler.
Altyapıdaki görüşünüze, düşüncenize aynen katılıyorum. Ben de yıllarca bu amatör kümenin çerçevesinde yaptığım görevlerde de aynı şeyleri düşündü ve çalıştığımız kulüplerde ben hep altyapı antrenörlerine iyi ücretler verilmesini savundum ve yaptırdım. Gerçekten de bunun sonucunda bunu yaptık, yani ben hem güreşte yöneticilik yaptığım Büyükşehir Belediye Sporda, voleybolda, milli takıma oyuncalar verdik, olimpiyatlarda alınan madalyaların büyük bir kısmını bizim sporcularımız almıştı o zaman yaptığımız yöneticilik esnasında. Dolayısıyla hakkını vermek gerekiyor, onun çalışma ortamını sağlamak gerekiyor. Tesis anlamında belki çok daha iyi noktalara geleceğimize inanıyorum ben, ama önemli olan o tesislerin doldurulması, o tesislerde verimli sonuçlar elde edilmesi. Bir şeyi yapmak değil, onu koruyup ona bakmak ve onun sürekliliğini devam ettirmek çok daha önemli diye düşünüyorum” dedi.
Gençlerin spora yönlendirilmesi
Gençlik ve Spor Bakanı Bak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri (TOHM) ile ilgili çalışmaları ben de takip ediyorum. Oradan özellikle gençlik olimpiyatlarında olsun, diğer gençler müsabakalarında olsun madalyalar gelmeye başladı, biz görüyoruz. Fakat orada da dediğim gibi okul sorunu çok önemli bir sorun. Bakıyoruz Amerika’daki ve diğer ülkelerdeki sporun gelişmesinin mecralarından bir tanesi de kolejler ve üniversiteler. Biz bunu üniversitede devam ettiremiyoruz, en büyük sorunlarımızdan bir tanesi bu. Sporcuların da YÖK’le görüşmelerimiz var, biz YÖK’e ve Milli Eğitim Bakanlığına şunu ifade ettik: Başarılı sporcuların kontenjanlar çerçevesinde işte ek puanlar vasıtasıyla eğitim hayatında avantajlı duruma gelmesi için taleplerimiz var, onları sürdüreceğiz, yani takip edeceğiz. Bana göre de tabi iyi bir sporcu, karşılaştığımız bir sorun olduğu için, mesela çok iyi sporcular var masa tenisinde ve işte basketbolda çıkıyor ve başka branşlarda çıkıyor, en iyi zamanda çocuk, yüzmede olsun, derecelerini yapıyor, liseye geldiği zaman bırakıyor, aile de onu bir eğitime zorluyor. Üniversitelerle bunu görüşüyoruz, ben YÖK Başkanını da bunu ifade ettim, çünkü sporun o gücü üniversitelerde olmalı, üniversite ortamında olmalı. Çünkü o kültürü yaymak için de üniversitede etkin bir şekilde sporun konuşulması, yapılması gerekiyor. Tesisler noktasında eksik yok ama spora yönelme noktasında sorun var.
Mesela ben basketbolu İstanbul Teknik Üniversitesinde sevdim. İstanbul Teknik Üniversitesi makine fakültesinde okuyordum ben, salonda belki de ders saatlerinin dışındaki bütün zamanımı o salonda geçerdim, hem ders çalışıyordum, hem İstanbul Teknik Üniversitesinin antrenmanları oluyordu, hem de boş kalan zamanlarda da o salonda basketbol oynuyorduk arkadaşlarımızla. Ve orada ben Harun Erdenay’ın babası Kemal Erdenay orada teknik direktör, yani antrenör oydu, Zeki vardı oyuncu, işte Necati vardı, Levent Topsakal yeni yeni çıkıyordu, o ekoldü. Üniversitede pek çok arkadaşımızla da o salonda çok güzel zamanlar geçirmiştik ve basketbol sevgisi, basketbola olan alakamız da orada doğmuştu mesela benim şey olarak. Dolayısıyla onun dışında, diğer sorunuzda da spor kanalıyla alakalı söylemiştiniz. Ben mesela amatör sporların, pek çok arkadaşımızla da görüştük, amatör sporların veya sporun yeteri kadar televizyonlarda yer almadığı görüyoruz. Bununla ilgili olarak bizim görüşmelerimiz var, mesela TRT’yle bir görüşmemiz var, bir değerlendirmemiz var. Biz amatör branşların şeylerde yayınlanmasını arzu ediyoruz, çalışacağız. Çünkü iki yönden faydası var bize spor müsabakalarının izlenmesinin. Birincisi, hem kitlelere ulaşma sporun tanıtımı, hem de ikinci de sponsor bulabilme, federasyonlar ve kulüplerin sponsor bulabilme şeyini etkiliyor. Eğer bir firma, bir şirket kendi reklamının televizyonda yayınlandığını biliyorsa ve takip ediyorsa çok daha olumlu bakıyor sponsorluğa, en azından ücretleri açısından bakıyor. Bazen hatıra veya işte şeye binaen sponsorluk yapanlar var, ama yayınlandıkça, mecralarda yer aldıkça o da artacaktır. Biz bu noktada olumlu düşünüyoruz, bunu Bakanlık olarak kendi kaynaklarımızdan spor kanallarına bunların yayınlanması için düşünce ve çalışmalarımız var” diye konuştu.
Dopingle mücadele
Dopingle mücadelenin önemine değinen Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, şöyle konuştu:
“Dopingle ilgili olarak ben Mecliste araştırma komisyonu kurulmasıyla alakalı teklif veren milletvekiliyim, 110 imzayla bizim grubumuzdan verildi, diğer gruplar da vermişti, ortak bir komisyon kuruldu, bu komisyonun Başkanlığını da yürüttüm ben. Şimdi tabii Halter Federasyonumuzun aldığı ceza 2008 ve 2012’deki 3 sporcudan çıkan doping ihlaliyle ilgili cezalar. Dolayısıyla Avrupa Şampiyonasıyla ilgili Antalya’da yapılacaktı, o şampiyonaya tabi bizim sporcumuz katılmıyor, dolayısıyla İsveç’e verildi. Biz de tabi arzu etmedik, şampiyonayı organize etmeyi de arzu etmedik. Tabi sporcularımıza gelince, Naim Süleymanoğlu’yla ilgili konuyu biz başından beri de takip ediyorduk, daha önce de bunu ben hatırlıyorum Faruk Özak zamanında da gene aynı sıkıntıyı yaşamıştı Naim Süleymanoğlu, o zaman da tedavi sürecinde de biz takip etmiştik, bu süreçte de takip ettik. İlk defa hastaneye Bakırköy’de Sadi Konuk Hastanesine yattığı zamandaki süreci de biz takip ettik, sonra Sayın Cumhurbaşkanımızı bilgilendirdik ve Doktor Kamil Bey var, başarılı bir operasyon geçirdi, şimdi sağlığına kavuşması, yani süreç devam ediyor, başarılı bir ameliyat geçirdi. Ben ziyaret ettim, Sayın Cumhurbaşkanımız da ziyaret etti, takip etti, çok teşekkür ediyoruz.
Biz tabi dopingle mücadele konusunda da ben Federasyon Başkanıyken de çok doping numune alımını artırdım, yani takip ettim. Şu anda da bizim Dopingle Mücadele Komisyonu var, işte numune alınıyor, takip ediliyor. Dolayısıyla vücut geliştirmede biraz sıkıntı var, halterde Başkan Tamer Taşpınar zamanında gençlerde madalya alınmaya başladı ve dopinge sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Ben kesinlikle bu konuda çok katıyım, yani dopingle ilgili konuda. Bir de en önemli şey, başında da ifade ettiğimiz gibi, sporcularımızın profesyonellik ve yaşam süreçlerini çok iyi yönetmeleri gerekiyor, o yüzden de çok iyi eğitime ihtiyaç var, çok başarılı sporcularımız var, ama bunlar özel hayatlarındaki süreci iyi yönetemiyorlar ve şey yapıyorlar, bazı sorunlarla karşılaşıyorlar. İşte dediğimiz gibi, spor bir yaşam tarzı ve bu yaşam tarzını iyi yönetmek gerekiyor. Bence dünyanın en büyük sporcularından bir tanesi olan Naim Süleymanoğlu’nun daha profesyonelce yaşaması, onun gelecekle ilgili, hayatıyla ilgili önemli süreç. Ama bunu başaramadığınız zaman da bu sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Dediğim gibi, spor bir yaşam tarzı ve bir profesyonellik gerektiriyor. Bakıyorsunuz, bunu başardığınız zaman hem Türk sporuna, hem dünyadaki spora katkıda bulunabiliyorsunuz.”
Sporda şiddet
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, “6222 Sayılı Yasayla ilgili biz Gençlik ve Spor Bakanlığında Adalet Bakanımız, İçişleri Bakanımız ve ilgili federasyon başkanlarıyla beraber bir değerlendirme toplantısı yaptık ve 26-27 Ekim’de de gene bir çalışma olacak Kulüpler Birliğiyle beraber ilgili birimlerle. Tabi yasa çıktı, ama uygulamada sorunlarımız var tabi ki. En önemli şeylerden bir tanesi de, tabi ben Adalet Bakanlığına da söyledim, spor mahkemeleri olmalı, yani bu işte uzmanlaşmış savcıların olması gerekiyor. Bu görüşümü ben şeye de ifade ettim. Avrupa’daki uygulamaları da görüyorsunuz. Artı, bazı ek önlemlere ihtiyaç var, spor alanının tanım, mesela taraftar deplasmana gitmeden önce bile alanın belirlenmesiyle ilgili; spor alanının tanımının genişletilmesi gerekiyor. Deplasmana giderken bakıyorsunuz taraftarların araçlarında kendi ilinden ayrılırken bir arama yapsanız veya gelirken bir arama yapsanız nelerle karşılaştığımızı hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla burada taraftar eğitiminden tutun, tarafla karşı karşıya kaldığınız sürecin yönetiminden tutun diyaloğa ve şeye ihtiyaç var, herkese görev düşüyor. Bakın bunu sadece devlet yapamaz, medyaya da sorumluluk düşüyor, medyanın da kendi sorumluluğunu görmesi gerekiyor, yöneticilerin de kendi sorumluluğunu görmesi gerekiyor, kamu olarak bizim görevimizi yerine tam anlamıyla getirmemiz lazım. Bakın görüyorsunuz müsabakalarda görev yapan personelle alakalı bazı sorunlar var, bunların hepsinin tespitleri, şeyleri var. Mesela özel güvenlik var değil mi, yeterli mi? Özel güvenliklerin aldığı rol, üstlendiği görev yetersiz. Bunların düzeltilmesi gerekiyor. Bunlarla ilgili Sayın Bakanımız Süleyman Bey ve Adalet Bakanımız Abdülhamit Bey beraber gene bir değerlendirme yapacağız, bunun uygulamasında aksayan yönlerini tamamlayacağız. Ama burada sadece herkes kendi üzerine düşeni yapmak zorunda, kulüp yöneticisi de, antrenörü de, hakemi de, taraftarı da, herkes bu sorumluluğu taşımalı. Yani en son yaşadığımız sürece bakıyorsunuz, toplumdaki sporun o birleştirici gücünü, o değerini iyi algılamamız gerekiyor, bir eğlence olarak görmek gerekiyor mesela. Müsabaka bitiği zaman artık bunu siz de değiştiremezsiniz, ben de değiştiremem. Dolayısıyla mutlaka eleştirilerimiz, şeylerimiz olacak ama, belli bir ölçü çerçevesinde. O yüzden sporun bu ortak değerini, orta gücünü ve sporun markasını, kalitesini, spor bir endüstri, bunun marka değerini düşürmememiz lazım, o yüzden bize bu görevler düşüyor.
Onun dışında, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunu söylediniz. Normalde Nisan ayında yapılıyordu, bazı gecikmelerden dolayı tarih olarak dünya bisiklet sezonunun sonuna doğru geldi. Organizasyon açısından tabi eksiklikleri gideririz, yani prestijli bir organizasyon, 53 yıldır yapılıyor. Son etabını da Formula-1 pistinde başlattık, ben de oradaydım, sonra Sultanahmet’te tamamladık. Eksiklerini değerlendirip daha iyisini yapmak için çalışırız” dedi.
Galatasaray - Fenerbahçe derbisi
Süper Lig’in 9. haftasında pazar günü oynanacak Galatasaray - Fenerbahçe derbi maçını da yorumlayan Bakan Bak, “Galatasaray-Fenerbahçe derbisi pazar günü oynanacak, ben her iki takıma da başarılar diliyorum tabi ki. Centilmence bir müsabaka olmasını temenni ediyoruz, izlerken keyif aldığımız bir müsabaka olmasını temenni ediyorum. Kulüpler Birliğiyle yaptığımız toplantıda da beni ziyarete geldiklerinde şunu ifade ettim: Hem bu Sporda Şiddet Yasasında konuşurken biz hepimizin üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekiyor diye söylemiştim. Yani gerçekten de tansiyonu yükseltecek açıklamalardan kaçınmak herkesin faydasına. Onun dışında, sosyal medyada bazı çağrışımlar yapmaya çalışanlar var, onların engellenmesiyle alakalı da İçişleri Bakanlığının yaptığı çalışmalar var bakıyorsunuz. Şu anda tabii biz maçı izlemeye gidenlerin ve televizyonu başında izleyenlerin keyif almasını, o gün eğlenmesini, Türk sporundaki en önemli müsabakalardan birini zevk alarak, keyif alarak izlemesini arzu ediyoruz. Bu noktada herkes üzerine düşen görevi yapıyor.
Bir de şunu ifade etmiştik biz bakanlarımızla yaptığımız toplantıda: Risk değerlendirmesi yapacağımızı ifade etmiştik, risk kademeli olarak, çünkü bu müsabakanın riski yüksek, ama İstanbul bu noktada tecrübeli, İstanbul’daki güvenlik güçlerimiz ve yöneticilerimiz tecrübeli. Ben inanıyorum ki, sağduyulu yaklaşımla bu müsabaka başarılı bir şekilde geçecektir. Ben iyi olan, formda olan, o gün futbol şansı olanın kazanacağına inanıyorum. Dolayısıyla başarılar diliyoruz” şeklinde konuştu.
Yabancı sınırlamasına ilişkin olarak da Bakan Bak, “Futbol Federasyonu da bu konuda açıklama yaptı, bazı kulüpler bunu azaltacak, yani kontratları var, kontratları azaldıkça yeni kontratlarda bunu değerlendireceklerdir. Ben tabi ki siz üretmeye başladıkça bu süreç, yani altyapıdan oyuncular geldikçe bu sürecin olacağına inanıyorum. Kademeli olarak olacaktır, ama ne kadar erken başlarsa, ne kadar olumlu olursa, yani çabuk olursa bizim için daha iyi, daha çok keyif alırız. Mesela bu Anadolu’da vardır, o şehrin çocuklarının oynadığı, bunu tabi Trabzon’da, diğer illerde de görmüştük, o şehrin çocuklarının oynadığı müsabakalara seyircinin daha fazla gittiğini görüyorsunuz. Mesela Trabzonlu bir çocuk oynuyorsa Trabzon’da, bütün Trabzon’un insanı o maça gider bizim mahallenin çocuğu diye. Aynı şeyi biz Kasımpaşa’da da gördük, Kasımpaşa’dan birisi oynarsa veya takında varsa veya o semtten, onu izlemek için bütün çevresi, akrabası büyük bir keyifle gider. Dolayısıyla daha da keyifli bir müsabaka olur. O yüzden Türk sporcularının daha fazla olmasını, daha başarılı olmasını arzu ediyoruz. Bu tabi Milli Takıma da yansıyacaktır. Bir ekol olarak Türk sporunun dünya sporunda yer almasını aruz ediyoruz” dedi.
Hakem tartışmaları
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, son dönemde sıkça yapılan hakem tartışmaları ile ilgili olarak ise, “Tabii hakem olarak görev yaptık, hakem camiasının tabi o zaman da çok baskı altında olduğunu düşünüyorum. Daha kaliteli, daha eğitilmiş bir hakem kitlesine ihtiyaç var. Profesyonellik geldi, bu bir avantaj. Ama şunu da unutmamak lazım: Hakem bu futbol tanımının içerisinde yer alan bir parça. Burada sadece bütün olumsuzlukları veya kararları hakem üzerinden değerlendirmek çok da doğru değil. bakıyorsunuz oynanan müsabakadaki sporcusundan, teknik heyetinden kulüp yöneticisine kadar herkesin oyuna bir katkısı var olumlu veya olumsuz. Eğer herkes görevini çok daha iyi yaparsa hakem de daha az hata yapar. Mesela bir sporcu hata yaptığı zaman, elinden topu kaçırdığı zaman kaleci gol yiyorsunuz veya şey yapıyorsunuz, eleştirebilirsiniz, ama hakem kadar kimse eleştirmiyor onları. Herkes kendi eksikliklerini de hakim üzerinden değerlendirmeye çalışıyor, bu da doğru bir yaklaşım değil. Bu noktada ben hakemlerimizin daha iyi olacağına, daha başarılı olacağını temenni ediyorum. Başarılı isimler de var, mesela Cüneyt Çakır Avrupa’da önemli maçlar yönetiyor, klasmanda yer alan hakemler var, başarılı maçlar yönetiyorlar. Kasıt olmadığı sürece, hakem hatası ve sporcu hatası futbolun içerisinde var” dedi.
A Milli Futbol Takımı
A Milli Takım ile ilgili olarak ise Bakan Osman Aşkın Bak, şunları söyledi:
“Tabii yaşadığımız süreci biz çok mutlu olarak değerlendirmiyoruz tabi ki. Hedeflerimiz vardı, Dünya Kupasına gitme hedefimiz, ama onu başaramadı Milli Takımımız. Bundan tabi herkes pay çıkarmalı bu süreç içerisinde. Tabii ki yeni hedefe, Avrupa Şampiyonasına yönelmek zorundasınız, işte teknik direktör Lucescu’nun da proje ve plan yapması gerekiyor. Tecrübeli bir teknik adam, Türk sporunu da bilen birisi, bu noktada da Futbol Federasyonunun Milli Takımın seviyesini ve hedeflerini yükseltmesi noktasında daha olumlu ve başarılı adımlar atacağına inanıyorum ben. Ama dediğim gibi, bizim kendi oyuncularımızın takımda yer alma sayısını ve sürecini de artırmamız lazım. Bu sadece futbol için geçerli değil, basketbolda da aynı sorunu yaşadık. Basketbol Avrupa Şampiyonası oynadık, sporcularımız kendi takımlarında aldığı sürelere baktığımız zaman, yani Milli Takımımızın koyduğu performansla karşılaştırdığınızda çocuklar herkes tarafından takdir edilen bir performansı ortaya koydu, basketbolcularımız açısından söylüyorum. Çünkü kendi takımında süre almayan bir oyuncu, karşısında üst düzey oyuncularla oynarken onun performansının nasıl olması gerektiğini kestirmek kolay değil. Ben de tabi Türk sporcularının hem kendi takımlarında daha fazla yer almasının milli takıma daha olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bir de tabii şu da doğru: Birbirleriyle sürekli oynayan bir takımın çok daha etkili olabileceği, yani çok kadro değişikliğinden ziyade böyle bir çekirdek kadro çerçevesinde bir takımın oluşması daha da başarılı olacaktır.”
Okul sporları
Okullardaki sporun önemine dikkat çeken Bakan Bak, “Ben özellikle okul sporları okullardaki spor kulüplerini teşvik etmek çabası içerisindeyim. Çünkü ben Kabataş Erkek Lisesi mezunuyum o zaman İstanbul’da liseler arası futbol müsabakaları olurdu ve kademe kademe oynanırdı. Pek çok işte basketbol oynadım, voleybol oynadım, haklısınız bizim en önemli sorunlarımızdan bir tanesi spor kültürünü topluma yansıtamamamız sebeplerdin bir tanesi ide bu. Okullarda spor öncelikli bir konuda değil. Bir ikinci, Milli Eğitim camiasıyla benim tartıştığım konulardan bir tanesi de o milletvekiliyken de aynı tartışmayı yapıyorduk. Biz çocuklara oynayabilecekleri daha fazla zaman vermemiz lazım. Şimdi baktığınız zaman eğitim sistemi bizde bazı değişiklikler planlanıyor işte TEOG kaldırıldı onunla ilgili yeni bir sistem çalışması yapılıyor. Öğrencilerimizi biz tabi sınav cenderesi içine soktuğumuzda da spor bir kenara koyuyor idareciler ve aileler işte bunu değiştirmemiz gerekiyor bu ihtiyacımız var, işte spordaki şey. Mesela bir rakam söyleyeyim dopingle mücadele komisyonu esnasında ve diğer bir şeyde bizim spor kulübü yasımız yaklaşık 13 bin -13500. Hadi bunları tam anlamıyla branşlarına baktığımız zaman etkin yapan sayı 10 bin civarında etkilendi mesela bizimle aynı nüfusa olan Almanya’nın kurum sayısı 100 bin, 100 binin üzerinde ve mahalli idarelerle bunu yapıyorlar. Şimdi alan ve spor kulübü sayısına baktığımız zaman bunları arttırmamız gerekiyor, spor kulüplerinin arttırılması gerekiyor. Tabi onların ekonomik gelirleri, kişi başına milli geliri yüksek belki bazı şeyleri sağlayabiliyorlar, ekonomik olarak da sağlayabilirler, ama en azından bizim bu rakamları daha fazla arttırmamız lazım. Çünkü bu okul spor kulüpleri içinde geçerli. Bizim okul spor kulüplerine, okulların müsabakalarına biz bu dönem çok daha fazla kaynak ayıracağız hedefimiz o. Ve daha fazla müsabaka yaptıracağız sizin dediğiniz gibi. Sizin dediğiniz gibi işte 8 müsabaka değil de daha fazla müsabaka yaptıracağız. Onun için işte bu yetenek taramasından başlayarak ben yetenek taramasıyla ilgili pilot çalışmaları da takip ettim gerçekten oradan çıkan, o çıkan ve aktarılan bazı sporcular var. Fiziğiyle işte bazı değerleriyle baktığınız zaman iyi sporcular yakalanıyor. Ben halbuki hiçbir öyle bir ortam olmasa spora yönelmeyecek çocuk. Dolayısıyla, burada bizim beden eğitimi hocalarımıza, antrenörlerimize de görev düşüyor, antrenörümüzün dediğim gibi çok çalışması gerekiyor. Bakın bir antrenör etrafını etkileyebiliyor 30-40-50 neyse sporcuyu kendi etrafında toparlayabiliyor, ama bizim antrenörümüzün bu hedefe doğru kendilerini yönlendirmeleri gerekiyor. Dediğim gibi haklısınız okul sporlarındaki başarı bizi daha üst seviyedeki başarıya taşıyacaktır. Biz de bu noktada daha fazla kaynak ve daha fazla müsabaka için adım atacağız. Yani rakamları ölçeceğiz” dedi.
Tesislerin ve tribünlerin doluluk oranı
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Tribünlerle yani tesislerin spor tesislerinin dolu olması konusu. O da bizim tabii ki işte sporun kültür olarak algılanması, sporun bur yaşam tarzı olmasıyla alakalı. Mesela, Avrupa’daki ben İngiltere’de okudum orada 4 yıl kaldım, o süreçte herkes benim müsabakayı gitmeyi bir eğlence olarak değerlendiriyor ve oraya gittiği zaman da çok büyük keyif alıyor, bizde bu böyle değil. Ve şiddet olaylarının da ortaya çıkmasıyla da tribünleri dolu olarak göremiyoruz. Belki de bir de şu var: Liglerin kalitesi de önemli. Yani müsabakalara bakıyorsunuz mesela bu derbi müsabakasının biletleri bitmiş. Şimdi bakıyorsunuz o da etkin bir faktör ortalamaya baktığınız zaman. Kulüplerimizin yapılarıyla alakalı, şehirlerin gelenekleriyle alakalı. Mesela spor kenti olan mesela futbolda Eskişehir seyircisi mesela gittik milli takımda dolduruyor bakıyorsunuz. Bazı yerlerde spor kültürü çok özellikle de futbolu değerlendirsen veya basketi değerlendirsen yaygın değil. Bu tabi alt tabana gençlere yapacağınız işte onlarla spor kültürüyle alakalı bir konu. İkincisine gelince, tabi kış olimpiyatları gerçekten bizim çok üzerinde çalışmamız gereken bir konu. 2014 Soçi’ye 6 sporcuyla katılmışız. 2018 Güney Kore hedeflenen 12 veya 14 sporcu gibi. Tabii bu çok da başarılı bir nüfusa oranla başarılı bir performans değil. Ama dediğim gibi burada da tesislerimizi Erzurum’da Universiade yapıldı, işte kış EYOF’u yapıldı, ama yeteri kadar eğitici ve sporcu potansiyeline sahip değiliz. Yeteri kadar eğitici ve sporcu potansiyeline sahip değiliz. Norveç’ten biliyorum ben Norveç’teki nüfus yaklaşık 5 milyon, bunların yaklaşık yarısına yakını lisanslı spor yapmış bir kitle. Tabii onlar gelirle alakalı konular da var, kültürle alakalı bir konu da var. Onun için kış oyunlarında bayağı mesafe kat etmemiz gerekiyor.”
Bakanlıkta 100 gün konusu
“Şimdi tabi 100. gün icraatı konusuna gelince mühendislik konusu başka, spor konusu başka dolayısıyla, yani sporun içerisinden gelmek gerçekten avantaj ben tabi koltuğa oturunca şunu düşündüm, yani yabancı olduğumuz bir Bakanlık değil. Federasyon Başkanı olarak yaşadığımız süreçte pek çok konuyu, karşılaştığımız sorunları görebiliyoruz. Bir kere ben tabi Federasyon Başkanlarına param yok demeyeceğim bir, ama paranın verilen paranın ve kaynağın doğru kullanılmasını isteyeceğim, yani ölçeceğiz, verime bakacağız. Ben de yaptım aynı şeyi eğer siz hedeflerinizi doğru planlamazsanız Mesela Güreş Federasyonu Başkanıyken ben altyapıya yatırım yapmayı hedeflemiştim. Şu andaki müsabakalarda madalya alan Taha Akgül, Rıza Kayaalp, Soner Demirtaş, Cenk İldem bunlar benim dönemimde genç milli takımlarda ve yıldız milli takımlarda yer alan sporculardı ve bir kısmı da A Takıma yeni başlamıştı. En son madalya alan sporcumuz da Metehan Başar, o zaman da yıldızlardan gençlere gelmişti. Biz bir süreç başlatmıştık ve planlı bir şekilde yapılması ne gerekiyorsa. Birde ben federasyonlardan kulüplerin güçlendirilmesini, kulüplerle daha fazla diyalog yapılmasını arzu ediyorum, çünkü kulüpler çok önemli, kulüplerdeki yapı çok önemli. Kulüplerin o sporculara verdiği destekler çok önemli. Ve bu kulüpleri etkin kullanmalarını, onlarla çok daha fazla diyalog içerisinde olmalarını arzu ediyorum. Bakıyorsunuz federasyon başkanlarımızın bir kısmı biraz dertli olmak lazım bu işte, mesai harcamak gerekiyor, heyecanlı olmak gerekiyor. Bilimi de kullanmalarını tavsiye ediyoruz, bilim çok önemli. Ölçmediğiniz zaman bir şeyi yönetemiyorsunuz. Adamın sakatlığından tutun, zıplamasından her şeyin bir özelliği var yani. O yüzden ben tabi avantajımda onların bulunduğu yerden baktığım için çok daha iyi görebiliyoruz. Birde bizim artık organizasyon yeteneğimizi ölçmemize gerek yok, biz onlarca başarılı organizasyon yaptık. Daha çok hani işte şu organizasyonu da yapalım, bu organizasyonu yapalım demeyelim. Biz sporcularımızın uluslararası temaslarını artıracak yapı içerisinde, yani belli sporcuların dünyadaki turnuvaları dolaşmasını iyi rakiplerle iyi ortamlarda mücadele etmesini ve o ortamlarda karşılıklı bulunmasını arzu ediyoruz. Şimdi biz kamp yapıyoruz, ama kamp ne kadar verimli? Daha spesifik bir bölüme olimpik havuzdaki sporcuların belli projeler çerçevesinde değerlendirmesi önemli yani proje olarak bakmak lazım bazı sporculara. Elit olan, belli noktaya gelenlere bir proje olarak bakmak gerekiyor, hedefleri ona göre belirlemek gerekiyor. Bu noktada arkadaşlarımızla bunları görüştük.”
Kulüpler Yasası
“Kulüpler Birliği yasasıyla alakalı Kulüpler Birliği Sayın Cumhurbaşkanımızı ziyaret etti. Orada ben milletvekili olduğum süre içerisinde de Kulüpler Yasasıyla alakalı çalışmalar yapmıştım zaten. Cumhurbaşkanımızın Kulüpler Birliği olan toplantıda verdiği şey; bu konuyu bitirin, 2018’de Meclis’e getirin, bunu çıkarın diye talimatı var. Bu noktada bizim bunu Allah nasip ederse çıkarmak inşallah bize nasip olur diye düşünüyorum, olacak yani, öyle hedefliyoruz.”
Ampute Milli Takımı Teknik Direktörü Halil İbrahim Köprülü
Ampute Milli Takımı Teknik Direktörü Halil İbrahim Köprülü’den iadesi istenen para konusuna da değinen Bakan Bak, “Bir devlet memuru, çalışan iki yerden maaş alamıyor, bir mevzuat sorunu. Ya antrenörlüğü tercih etmeli ya da kendi mesleğini tercih etmeli, çünkü mevzuatın içeriği bu. Dolayısıyla buradan kaynaklanan bir durum. Tabii ki şu anlamda bir sorun tabii ki, yani kendi bulunduğu kurumdan bir maaş alıyor, ama orada bulunmayıp kendi bir federasyonda görev yapıyor, o federasyondan da bir ücret alıyor. Dolayısıyla kamunun menfaati ve mevzuat çerçevesinde bu böyle değerlendiriliyor. Birini seçmesi gerekiyor profesyonel olarak veya amatör olarak birini seçmesi gerekiyor. Bu konuyla ilgili tabii değerlendirilecek bir konu aslında. Şöyle değerlendirilecek bir konu: Sporun sorunlarından bir tanesi de bu. Antrenörlerimizin gelirleri, ekstra gelir elde etmesi bir nevi vergiden kaynaklanan bir mevzuat, Maliyeden kaynaklanan bir mevzuat. Bu da denetim esnasında ortaya çıkan bir durum. Ama ödül veriyoruz, ödüle bir şey demiyorum. Ama maaş, zaten biliyorsunuz amatör branşlardaki şey, sistemi yok bu federasyonlarda. Ya kendi kurumundan alacak, ya kurumu onu görevlendirecek. Benim de Federasyon Başkanıyken karşılaştığım bir konu. Biz o hocamızın, antrenörümüzün kurumdan görevlendirilmesini istiyoruz. Yani orada çalışarak elde edeceği geliri orada çalışmasın, gelsin burada çalışsın diyerek yapıyoruz, anlatabildim mi? Tabii devletin kaynağı ve onu denetleme esnasında da böyle bir sorun çıktı. Dolayısıyla işini hem çalışıp ayrıca gelmiyor oraya, görevlendirmeleri var. Ama dediğim gibi, belli oranda değerlendirilebilir, Maliyeyle bir görüşüp şey yapılabilir, ama o da mevzuatın bir azizliği diyelim” dedi.
Belediyelerin Spora Katılımı
“Belediyeler olmadan, belediyelerle beraber hareket etmeden sporun kitlelere yayılmasında başarılı olmamız mümkün değil, belediyelerle beraber bunu yürütmemiz lazım. Çünkü yerel yönetimler çok etkin. Sahada birebir vatandaşla, gençle karşı karşıya. Biz bazı havuzlarımızı veya tesislerimizi onlara devrediyoruz, beraber veya ortak işletiyoruz. Onlara belli destekler çerçevesinde tesislerimizi veriyoruz. Bu doğru bir şey, çünkü neticede amaç o kitlenin, gençlerin oradan faydalanması, oranın insanlarının faydalanması. Bunu yerel yönetimlerle çok da başarılı bir şekilde yapabiliyoruz, bu çok doğru bir mantık.”
Türkiye’nin olimpiyat adaylığı
“Biliyorsunuz 2024 olimpiyatları Paris’e verildi, 2028 de Los Angeles’a verildi, bunların kararları Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından verildi, şu andaki konumumuz bu. Biz olimpiyat yapabilir miyiz? Çok iyi bir şekilde yapabiliriz, bunu gittiğimiz olimpiyatlarda gördük, yani yaşanan olimpiyatlara baktığımız zaman, gayet başarılı bir şekilde bu organizasyonları gerçekleştirecek kapasiteye sahih. Pek çok dünya şampiyonasını, uluslararası organizasyonu başarıyla gerçekleştirdik. Bizim ülkemize, bu ülkeye olimpiyat yakışır dediğiniz gibi iki kıtanın birleştiği İstanbul’a, tesisleriyle, bütün değerleriyle yakışır. Ama dediğim gibi bu karar vericiler Olimpiyat Komitesinin üyeleri ve artı oy veren delegeler. Bazen bunlar siyasi olabiliyor, bakın bu zamana kadar hiçbir Müslüman ülke olimpiyat yapmamış. Dolayısıyla bazen siyasi kararlar, bazen diğer yaklaşımlar, ama bizim olimpiyat yapma kapasitemiz ve hazırlığımız var. Olimpiyatları başarıyla gerçekleştirecek organizasyon yeteneğine de sahibiz. Ben ileride inanıyorum ki Türkiye büyümeye, gelişmeye devam edecek ve olimpiyatları da yapacak diye düşünüyorum.”
Engelli sporculara destek
“Ampute Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonluğunu tebrik ediyoruz, aynı şekilde Tekerlekli Basketbol Takımımızın başarısını tebrik ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Külliyede kabul etti her iki takımı da. Tabii ülkemizin engelli nüfusunun bir nevi sporla buluşturulması çok önemli. Bununla ilgili olarak bizim Bedensel Engelliler Federasyonumuz, İşitme Engelliler Federasyonumuz başta olmak üzere Bakanlık olarak biz federasyonlar kanalıyla destek veriyoruz. Ama belediyelerimiz de burada önemli rol oynuyor, ben bunu İstanbul Büyükşehir Belediyesinden biliyorum. Engelli branşlarında, yüzmede, diğer branşlarda, Bağcılar Belediyesi var, diğer branşlarda önemli hizmetler yapıyorlar. Paralimpikte de katılım sayısı giderek artıyor. Aileler de mutlu. Biz şimdi oradaki arkadaşlarımızla görüştüğümüzde de bunu görüyoruz. Biz engelliler için Spor Toto desteğiyle 30 tane otobüs illerimize hazırladık. Onların hizmetinde takımlar için, engelli sporu için. Bunların yanında tabii minibüsler var, bu sayıyı artırarak devam ettireceğiz projemiz çerçevesinde. Engelli kulüplere daha fazla destek vermeye çalışıyoruz. Yeni federasyonlarımız da sayı giderek artıyor, sporcu sayısı da artıyor, çünkü başarılarını gördükçe o engelli kardeşlerimizde yaşama azmini, yaşama heyecanını artırarak sporla kendilerine yeni bir kimlik bulma çabası içerisinde oluyor ve talep artıyor. Bu talebi karşılamak için de biz bakanlık olarak hem kaynağı artıracağız, hem de kulüplere olan desteği, federasyonlara olan desteği artıracağız. Özel sporcular da var mesela, down sendromlu geliyorlar ve bir hayat şeyi; aileler mutlu, kişiler mutlu. Dediğiniz gibi Ampute Milli Takımının başarısı Milli Takımımızın Dünya Kupasına gidememesi nedeniyle bizim milletimizin yaşadığı bir hayal kırıklığı, bir üzüntünün onlar tarafından karşılanması nedeniyle bir coşkuya dönüşmesi, hiç kimsenin beklemediği, 40 bine yakın seyircinin stadyuma gelmesi, ekranları başında izlemesi ve çok olumlu bir tepki göstermesi. Artı, şunu da unutmamak lazım, engelli sporcularımız o gün bize şunu gösterdiler: Hayatı ne kadar sevdiklerini, hayatın bir mücadele olduğunu ve bu mücadelede de kendi heyecanlarını ortaya koydular, bizleri mutlu ettiler, gururlandırdılar. Ben de oradaydım, onların heyecanını gerçekten birebir yaşadık ve güzel bir tabloydu, güzel bir atmosferdi. Ülkemizin birlik ve beraberliği için belki de geçtiğimiz süreç içerisinde, yani yaşadığımız şu ortam çerçevesinde baktığımız zaman dışarıdaki yaşanan süreçler, Ortadoğu’daki yaşanan süreçler ve diğer süreçleri değerlendirdiğimiz zaman bizi biraraya getiren, heyecanlandıran bir tabloydu. Bunu tabii Milli Takımımız da yaşatabilirdi. Eskişehir’de ve Finlandiya’daki neticeler olumlu olsaydı aynı heyecanı bu ülke yine yaşardı. Dolayısıyla biz engelli spora olan desteğimizi artıracağız. Çünkü onların rehabilitasyonda da önemli bir rol oynuyor, aileleri mutlu ediyor, toplumu mutlu ediyor. Hepimiz birer engelli adayıyız, belki bunlarla karşılaşırız, bazılarıyla birebir sohbet ettik, hikayeleri var. Mesela 3 yaşında trafik kazasında ayağını kaybeden sporcumuz var, işte mayına basan bir kahraman askerimiz var, öbürü başka bir hikaye, doğumdan kaynaklanan şeyler var. Ama yaşama azimlerini yitirmeden bu şeyi başarmışlar. Biz de bu desteği vermekten kaçınmayacağız.”
Spor kulüplerinin mali yapıları
Kulüplerin mali yapıları hakkında da konuşan Bakan Bak, “Tabii Kulüpler Birliğiyle yaptığımız beni ziyaretlerindeki toplantıda, Cumhurbaşkanımızla yaptığımız toplantıda da aynı konular gündeme geldi. Gerçekten kulüplerimizin ekonomik durumları sıkıntılı sizin de ifade ettiğiniz gibi. Bunun yönetilmesi ve düzeltilmesi gerekiyor, sürdürülebilir bir şey değil. Bu şundan kaynaklanıyor: Kulüplerin borçlanma yöntemleri, borçlanma planları finansal olarak uymuyor Ve şunu da ifade etmek lazım: Kulüplerin sürdürülebilir bir metoda ihtiyaçları var, kendilerinin değerlendirmesi gerekiyor yani o borçları yapan kulüplerin. Dolayısıyla dediğim gibi bu konuda Kulüpler Birliği ile yine bir araya geleceğiz, onlarla şey yapacağız, onların fikirlerini, bizden beklentilerini değerlendireceğiz. Ama dediğim gibi, yönetim kurullarının, yönetimdeki yetkililerin bu süreci iyi yönetmesi gerekiyor. Yoksa öbür türlü karşılaşacağımız sorun hepimizi etkileyecektir” dedi.