Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Külfette adeta bir ok gibi öne fırlayıp Irak’ın siyasi ve toprak bütünlüğünü cesaretle savunan, fakat sıra ülke yönetimine geldiği zaman görülmeyen, duyulmayan, son tahlilde hakları teslim edilmeyen Türkmen kardeşlerimiz büyük bir adaletsizliğin pençesindedir” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Irak’taki siyasi gelişmeler ve hükümet kurulma sürecinde Türkmenlerin durumuna ilişkin bir açıklama yaptı. Bahçeli, Türk milletinin gönül ve kültür coğrafyalarında varlık-birlik mücadelesi veren soydaşlarının her zaman, her şart altında yanında olduğunu ve bu kapsamda tarafını ve tercihini sağlam bir iradeyle gösterdiğini belirtti.
Asırlara dayanan, ortak acı ve anılarla beslenen, köklü ve ahlaki kucaklaşmayla temellenen, tarih ve inanç bağlarıyla zenginleşen millet olma halinin Türklüğün geçmişten bugüne uzanan devasa muvaffakiyeti olduğunu ifade eden Bahçeli, “Komşu coğrafyaların kaotik ortamında özellikle Türkmen kardeşlerimizin hayata tutunma; aynı zamanda milli hatıralarını ve millet olma haysiyetlerini fedakarca muhafaza çabaları takdir ve taltif edilmesi gereken bir kazanımdır.
Ancak Irak Türkmenleri, mensubu oldukları Irak toplum ve siyaset alanında sürekli hak mahrumiyetlerine uğramaktadır. Maalesef Irak Türkmenlerinin meşru talepleriyle birlikte ısrarlı adalet çağrılarına inatla dudak bükülmekte, kulak tıkanmakta, duyarsız kalınmaktadır.
Bu çelişki yumağından müteşekkil karanlık tablo Irak’ın huzur ve güvenliğine zarar vermesinin yanında adil ve hakkaniyetli bir durum da sayılamayacaktır. Külfette adeta bir ok gibi öne fırlayıp Irak’ın siyasi ve toprak bütünlüğünü cesaretle savunan, fakat sıra ülke yönetimine geldiği zaman görülmeyen, duyulmayan, son tahlilde hakları teslim edilmeyen Türkmen kardeşlerimiz büyük bir adaletsizliğin pençesindedir” açıklamasında bulundu.
Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in Aralık ayından beri devam eden iktidar boşluğunu doldurmak maksadıyla 9 Nisan 2020 tarihinde Mustafa el Kazımi’ye hükümet kurma görevini verdiğini hatırlatan Bahçeli, şu ifadeleri kaydetti:
“Devamında yapılan siyasi temas ve çalışmaların arkasından kurulan hükümetin Irak Parlamentosu’nda güvenoyu işlemi 7 Mayıs 2020’de yapılmış; bu çerçevede Başbakan Mustafa el Kazimi ve 15 bakan güvenoyu alırken, bazı bakanlar alamamıştır. Siyasi kültürün zafiyetinden, mutabakat eksikliğinden, İran ve ABD’nin tesir ve tazyikinden mülhem Bakanlar Kurulu’nu tam olarak teşkil edemeyen Irak Başbakan’ı, Türkmenlere verdiği sözleri birer birer çiğnemiştir.Sorumlu ve ahlaki bir siyaset anlayışıyla çelişen bu yanlış tasarruf Irak’ın sancılı ve istikrarsız siyasi yapısını daha da derinleştirecektir. Son zamanlarda DEAŞ kaynaklı terör eylemlerinde artış yaşanması Irak’ın çalkantılı ve bölünmüş toplumsal yapısını tekraren riske atmakta, bu ülkenin iradesine ipotek koyan ABD-İran rekabeti de tavizkar politikaları güçlendirmektedir.Irak’ın üzerine çöreklenen nüfuz mücadelesi Iraklıların baskı ve dayatmalara bütünüyle münhal ve müsait hale gelmesine yol açmaktadır.Şu gerçeğin altını kalın olarak çizmek isterim ki, Türkmenlerin yeni kurulan hükümette gözardı edilmesi tarihi ve trajik bir yanlıştır.Bu yanlışın vahim sonuçları olabilecektir.Türkmenler mezhebi cepheleşmeye tevessül etmeyen, sanal ayrım ve ihtilaflara pirim vermeyen yüksek bir şuuru temsil etmektedir.
Kaldı ki bizim beklentimiz ve temennimiz de budur.Türk milleti Türkmen kardeşlerinin sonuna kadar arkasındadır.Resmi olarak muhatap alınması gereken Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi’nin dava arkadaşlarıyla birlikte yürüttüğü mücadele ise haklı ve onurludur.
Irak’ın dirlik ve istikrara kavuşabilmesi için katılımcı, güçlü ve her kesimi içine alan müessir bir siyasi iradeye ihtiyacı vardır.Türkmenlerin temsil edilmediği bir hükümet ahlaki ve siyasi tartışmalarla itibar kaybedecek, inandırıcılığı ve yaptırımı devamlı sorgulanacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi Türkmensiz Irak yönetiminin güven vermeyeceğine, gelecek vaat etmeyeceğine inanmaktadır.Irak toplumunun siyasi ve toprak bütünlüğü Türkmenlerin siyasi sorumluluk almasına bağlıdır.Bu olmadığı takdirde ne Irak sorunu bitecek, ne de parçalı toplum yapısıyla fiili işgal ve esaret son bulacaktır.”