Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum’a gelişinin 102’nci yıldönümü dolayısıyla Ilıca’da da resmi tören düzenlendi. Temsili bayrağın Atatürk Anıtı’na taşınmasıyla birlikte başlayan törende Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’ın yaptığı “Erzurum ve Atatürk” tarifi tören alanındakiler tarafından uzun süre alkışlandı.
Başkan Orhan, Atatürk’ün Milli Mücadeleyi başlatmak için Erzurum’a gelişinin tesadüfi olmadığına dikkati çekerek, “Gazi Erzurum’u seçmiştir, çünkü Erzurum bu ülkenin muhkem bir kalesi, giriş kapısı, şeref, onur ve haysiyet levhasıdır” dedi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum'a gelişinin 102’inci yıldönümü dolayısıyla ilk tören Aziziye ilçesinde düzenlendi. Ilıca’daki Şehitlik Parkı'nda düzenlenen törene, İlçe Kaymakamı Metin Baskın, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Fevzi Polat, Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan, askeri ve mülki erkân ile gaziler ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan yaptı.
“3 TEMMUZ SIRADAN BİR GÜN DEĞİLDİR”
“23 Temmuz” denilince akıllara Erzurum Kongresi’nin geldiği gibi, 3 Temmuz denildiğinde ise, hafızalarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum’a gelişinin canlandığını dile getiren Başkan Orhan, “Bu geliş ki; Cumhuriyet için toprağa atılan ilk tohum, milli kurtuluşumuza açılan ilk kapı ve ilelebet baki kalacak olan bağımsızlığımızın ilk adımıdır. 3 Temmuz; kahraman bir milleti ayağa kaldıran, şahlandıran ve karanlıkları yırtarak ufku aydınlatan yeni bir günün doğumudur. 3 Temmuz; Ilıca’dır. 3 Temmuz Erzurum’dur. 3 Temmuz Sivas’tır, Ankara’dır, Ege’dir, Marmara’dır. 3 Temmuz; doğusuyla-batısıyla, kuzeyiyle ve güneyiyle Anadolu’nun tapu mührüdür, övünç madalyasıdır, kıvanç vesikasıdır. Ve 3 Temmuz; Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu kutlu beldede, yani Ilıca’mızda gözyaşlarına boğulduğu ve ‘Bu Milletle Neler Yapılmaz ki!’ diyerek, yedi düvele birden meydan okuduğu günün adıdır” dedi.
MİLLİ MÜCADELE ERZURUM’DAN BAŞLADI
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün 102 yıl önce Erzurum’a gelişinin bir tesadüf olmadığının altını çizen Başkan Orhan, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk Erzurum’u seçmiştir, çünkü Erzurum Anadolu’nun önsözüdür. Çünkü Erzurum bu ülkenin muhkem bir kalesi, giriş kapısı, şeref, onur ve haysiyet levhasıdır. Erzurum şehitler yurdudur, şüheda otağıdır. Erzurum kutlu ve bir o kadar mübarek beldedir. Erzurum candır, Erzurum canandır. Ve Erzurumlu her bir Dadaş; vatanı için, bayrağı ve milleti için ölüme gardaştır, şehadete yoldaştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele’yi Erzurum’dan başlatmış olmasının altında yatan sır da işte budur” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında Erzurum’da çevresine bakan herkesin tabyalar ve kaleler göreceğini belirten Başkan Orhan, “Bu şehir tabyalar şehridir, kal’alar şehridir, gazalar şehridir. Bu şehir cehd edenlerin, cihad edenlerin ve mücahidlerin şehridir. O yüzden Cumhuriyet’in ilan ediliş tarihi olan 29 Ekim 1923’ün arka planında ve tarihin derin hafızasında 3 Temmuz vardır, 23 Temmuz vardır, Ilıca ve dolayısıyla da Erzurum vardır” diye konuştu.
MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK VURGUSU
“3 Temmuz’da Erzurum’a gelişi ve ardından 23 Temmuz’da Erzurum Kongresi’ni toplayışı ile Cumhuriyet’in kuruluşuna giden yolda önemli bir adım atmış olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, aslında bir milletin küllerinden yeniden doğuşunu da resmetmiştir” diyen Başkan Orhan, konuşmasına şöyle devam etti:“O millet ki; yokluğa, yoksulluğa ve her türlü çaresizliğe rağmen vatanı için canından geçmeyi canına minnet saymış, bağımsızlık yolunda Gazi’yi bir an olsun yalnız bırakmamıştır. İşte bu milli birlik ve beraberlik yürüyüşüyle toplanan Erzurum Kongresi, milletin sarsılmaz iman ve inancını ortaya koymuştur. Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar, necip milletimizi şahlandıran birer manifestoya dönüşmüş ve bu kararlar ışığında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yol imar ve de inşa edilmiştir. İşte bu bağlamda bizlere düşen en büyük sorumluluk; millet olma bilincinden uzaklaşmamak, Cumhuriyet’in temel değerlerinden taviz vermemek; milli ve manevi zenginliklerimize sahip çıkıp korumak; ilaveten tarihi geçmişimizi ve birikimimizi emsalsiz bir tecrübe olarak mutlaka değerlendirmek olmalıdır.”