Şirvan ilçesindeki maden faciasında toprak altında kalan 4 işçi için AFAD koordinesinde yürütülen çalışmaları takip etmek üzere Siirt'te bulunan Aktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa Parlamentosunun (AP) Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak askıya alınması çağrısı yapan tavsiye niteliğindeki karar tasarısını kabul etmesiyle, AB'nin Türkiye'ye karşı dürüst olmadığının bir kez daha ortaya çıktığını bildirdi. Aktay, AB'nin Türkiye'ye karşı bu tutumunun, iddia ettiği değerlerine yabancı olduğunu vurguladı.
"Türkiye Avrupa İçin Çok Çetin Bir İmtihan"
Aktay, Türkiye'nin Avrupa için çok çetin bir imtihan olduğunu, bu imtihanda da AB'nin her geçen gün irtifa kaybettiğine dikkati çekerek, "Nerede kaldı o Avrupa'nın değerleri, insan hakları? Dünyanın herhangi bir yerinde bir insan hakkı ihlali olursa hemen harekete geçmesi gereken, hemen harekete geçebileceği yönünde dünyaya bir intiba satmış olan AB, bugün sayısı 3 milyonu bulan Türkiye'deki mülteci sayısına bakıp ibret alacağına, Türkiye'yi mülteci konusunda tek başına bırakmıştır." ifadesini kullandı.
Aktay, şu anda Türkiye'ye karşı sergilediği tutumun AB'yi çok daha zora sokacağına işaret ederek, Türkiye'nin teröre karşı verdiği mücadelenin AB'yi rahatsız ettiğini belirtti.
"PKK'lılar Avrupa'da kendilerine sığınacak bir sığınak buluyor"
"Ne zaman Türkiye bu başını ağrıtan teröre karşı bir mesafe kat ederse AB'nin bundan rahatsızlık duyduğunu görüyoruz. Bu aslında insanların aklına ciddi sorular getiriyor." diyen Aktaş, şöyle devam etti:
"AB'nin teröre olan bu muhabbetinin nereden kaynaklandığını doğrusu sormak zorunda kalıyoruz. Neden bu muhabbet? Üstelik PKK'lılar sürekli Avrupa'da kendisine sığınacak bir sığınak buluyor. En son Avrupa Parlamentosunda terör örgütü PKK’nın bütün unsurları misafir ediliyor. Teröre adeta bir propaganda imkanı veriliyor ve bugün aslında Avrupa Parlamentosuna yön veren sürece baktığımız zaman o parlamenterler tarafından yönetiliyor olduğunu görüyoruz. Son derece marjinal romantik solcu, sözüm ona devrimci solcu bir takım parlamenterlerin PKK'dan bir devrimci misyon beklediklerini görüyoruz ve bir dayanışma içerisinde PKK'ya destek veriyor olduklarını görüyoruz."
AB'nin Türkiye'ye karşı sergilediği bu tavrın giderek bir haçlı çerçevesinin içerisine sıkıştırıp bırakacak bir süreci tetiklediğine değinen Aktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"AB'yi haçlı zihniyetinden kurtarabilecek tek çare Türkiye'nin AB'ye üye olmasıydı, Türkiye'nin AB sürecinden kopmamasıydı. Türkiye'nin AB sürecinden kopmasının tek gerekçesi haçlı motivasyonunun fazla canlanmış olması olabilir ve görebildiğimiz şey bu. Avrupa'da yükselen sağ ile Türkiye'de PKK ile bir dayanışma içerisine girmiş olan romantik solcu, enternasyonal solcu arasında ilginç bir dayanışma ortaya çıkmış oluyor. Bu ikisini bir araya getiren şeyin hangi değer olduğuna baktığımız zaman karşımıza AB'nin giderek AB'yi inşa eden değerlerden hızla uzaklaşıp, Ortaçağ değerlerine bir dönüş yoluna girdiğini gözlemliyoruz. Yani Ortaçağ değerleri dediğimiz zaman da haçlı değerleridir, Ortaçağ zihniyetidir. AB giderek bir Ortaçağ değerlerine geri dönüyor."
Aktay, AB'nin PKK ve FETÖ'ye yönelik tedbirlerinden rahatsız olduğunu bildirdi. Aktay, "AB ciddi bir obskürantizm, ciddi bir haçlı ve ırkçı bir zihniyet, aynı zamanda soykırımcı bir zihniyete doğru hızla yol alıyor. AB neden PKK zihniyetini kendisine bu kadar yakın hissediyor ve neden FETÖ terör örgütüne karşı alınan tedbirlerden rahatsızlık duyuyor? Doğrusu bunu anlamakta güçlük çekiyoruz." diye konuştu.
AB'nin Türkiye ile herhangi bir empati yolunu denemediğine dikkati çeken Aktay, Türkiye'nin 30 yılı aşkın süredir terör örgütü PKK ile mücadele ettiğini ve teröre karşı verdiği mücadelede etkili sonuçlar aldığını kaydetti.