Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi sözünün eridir. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır, Türk milleti Cumhur İttifakı’yla kutlu yarınlara yürüyecektir” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Son dönemde ortaya gündeme gelen erken seçim söylemlerine değinen Genel Başkan Bahçeli, MHP’nin gündeminde böyle bir konu olmadığını ve 2023 yılında Cumhurbaşkanlık seçimlerinde adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirtti.
“ERMENİSTAN KANSERLİDİR, KEMOTERAPİSİ TÜRK VE TÜRKİYE DÜŞMANLIĞIYLA YAPILMAKTADIR”
Türkiye’nin meşgul olduğu, kararlı mücadeleyle üstesinden gelmek için uğraştığı hiçbir sorunun birbirinden bağımsız ve bağlantısız olmadığını vurgulayan MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Ecdadımız ne demişse, neyi tembihlemişse, hangi zorluklarla muhatap kalmışsa, bugünlerde de aynılarını yaşıyor ve yüzleşiyoruz. Gelişmeleri tarih imbiğinde damıtıp akıl süzgecinden geçirdikten sonra Türk milletinin karşısındaki çetin ve çetrefilli meselelerin geçmişe dayanan bir hesabı olduğunu alenen görmek mümkündür. Akdeniz’deki gergin atmosfere bakınız, göreceğiniz budur. Dağlık Karabağ sorununa odaklanınız, teşhisiniz bu olacaktır. Ermenistan emperyalizmin Güney Kafkasya’da kurduğu marazi, maşa ve mayın devlettir. Tıpkı Yunanistan’ın hedeflediği gibi, Ermenistan’ın Anadolu topraklarına yayılma ve bu kapsamda büyüme arzusu söz konusudur. Bu çerçevede altı çizilmesi gereken gerçek şudur; “Büyümek için büyümek sadece ve sadece kanser hücresinin bir özelliğidir. Ermenistan kanserlidir, kemoterapisi Türk ve Türkiye düşmanlığıyla yapılmaktadır” şeklinde konuştu.
“DAĞLIK KARABAĞ TÜRK’TÜR, AZERBAYCAN TÜRKLÜĞÜNÜN ÖZ YURDUDUR”
Dağlık Karabağ’ın Türk yurdu olduğuna ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında çıkan çatışmalarda il ateşin Ermenistan kanadından açıldığına değinen MHP Lideri Bahçeli, “Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki; “Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının ateşkes, diyalog, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri şu aşamada tuzaktır, tertiptir, yenilgiye onaydır.” Saldırgan ülke Ermenistan’dır. Masumları öldüren ülke Ermenistan’dır. İşgalci ülke Ermenistan’dır. Hak ve hukuk tanımayan ülke de Ermenistan’dır. Geçen hafta ne demişsem aynı noktadayım. İki ülke arasında ateşkes çağrıları, diyalog arayışları, masa kurma önerileri, yanlı ve tarafgir arabulucuların baskıları, Dağlık Karabağ davasını karalamaktan ve kilitlemekten başka manaya gelmemektedir. Neyin ateşkesi, neyin görüşmesi, konu vatan konusudur, konu bağımsızlık onurudur. Terörist devlet Ermenistan Dağlık Karabağ’dan çekilmeden, işgal ettiği toprakları hak sahibi Azerbaycan’a teslim etmeden silahları indirmek, ateşi dindirmek, masalarda çözüm aramak cinayetlerin, rezaletlerin ve zulmetin meşrulaşması demektir. Dağlık Karabağ Türk’tür, Azerbaycan Türklüğünün öz yurdudur, Paşinyan’ın Ermenistan’a aittir demesi ise yalnızca zorba ve züğürt tesellisidir” diye konuştu.
“DAĞLIK KARABAĞ MASADA DEĞİL, SAHADA ALINMALIDIR”
Moskova’da gerçekleşen müzakerenin somut bir karşılığının bulunamadığını belirten MHP Genel Başkanı Bahçeli, “11 saat süren müzakerelerin hitamında, 10 Ekim 2020 Cumartesi günü saat 12’den itibaren geçerli olmak üzere, Dağlık Karabağ’daki cenazelerin ve esirlerin değişimini öngören 72 saatlik bir ateşkes kararı üzerinde mutabakata varılmıştır. Bize göre bu bir tavizdir. Nitekim pamuk ipliğine bağlı ateşkesi ihlal eden beklendiği gibi Ermenistan olmuştur. Üstelik terör devleti Ermenistan uzun menzilli füzelerle Gence başta olmak üzere sivil yerleşim alanlarına saldırmıştır. Bu kanlı saldırılarda 9 soydaşımız şehit düşmüş, çok sayıda soydaşımız yaralanmıştır. Katille pazarlık kurşun olarak, bomba olarak, kalleşlik olarak fatura edilmiştir. Azerbaycan’ın ateşkes kararına uyulduğunu, aktif savaş faaliyetleri yürütülmediğini üstüne basa basa açıklaması Ermenistan’ı cesaretlendirmektedir. Çare yoktur, çözüm kalmamıştır, Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan’ın kafasına vura vura alınmalıdır. Kaldı ki masada işgalden vazgeçmeye hazır bir Ermenistan’dan bahsetmek de imkânsızdır” diye konuştu.
“CHP KİM, DOĞU TÜRKİSTAN’I SAVUNMAK KİMDİR”
Uygur Türklüğünün sorununu her zaman ve her koşulda savunduklarını belirten Genel Başkan Bahçeli sözlerine şu şekilde devam etti: “CHP bize Uygur Türklüğü konusunda parmak sallayamaz, istikamet çizemez, dikte edemez, tavsiye ve tembihte bulunamaz. Onlar Moskova yolu gözlerken, biz esir Türklerin davasıyla nefes alıyorduk, Turan ülküsüyle, Türklüğün muzaffer günlerine ulaşma heyecanıyla fikir ve siyaset mücadelesi veriyorduk. Çizgimizde kırıklık yoktur, halen bu azimdeyiz, bu ahlaktayız, bu düşünce namusuna sahibiz. CHP kim, Doğu Türkistan’ı savunmak kimdir? Hele bir de Serok Ahmet var ki, gürültü patırtı çıkarmakta üstüne yoktur. Kalkmış bize soru sormuş: “Doğu Türkistan’da yapılan zulme niye sessiz kalıyormuşuz” Hızını alamamış olacak ki, Doğu Türkistan’ı kaça sattığımızı da sorularının arasına iliştirmiş. Be hey Serok, söylesem anlamazsın, göstersem algılayamazsın, sussam gönül razı değil, yine de şunu bilmelisin ki, satmak senin işindir, pazarlamak seninle anılan bir meslektir. Sen Doğu Türkistan’ın haritada yerini bilmiyorken Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in kalbi bu sevdayla çarpıyordu. Sen git Kobanici yoldaşlarınla kucaklaş, ecdadımızın geride kalan türbelerini boşaltmak için sözler ver, gücün yeterse kamyonlara yükleyip kaçabildiğin kadar kaç, belki kurtulur, belki yakayı kurtarırsın. Aklının ermediği konularda yorum yapma, masken düşer; çamurlu yollarda yürüme, üstün başın batar. Ne tuhaf bir haldir ki, zilletin ortakları hiç bilmedikleri, uğruna hiç mücadele etmedikleri Doğu Türkistan meselesini gündeme taşıyorlar, istismarla oyalanıyorlar. Çünkü bunların kulaklarına fısıldayan, önlerine talimatname koyan dış mihraklar görev başındadır.”
“CHP GENEL BAŞKANI’NIN SEÇİM İSTEĞİ DE SİPARİŞTİR, AYNI ZAMANDA HEZEYANDIR”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçim söylemlerini de hatırlatan Bahçeli, “CHP Genel Başkanı’nın seçim isteği de sipariştir, aynı zamanda hezeyandır. Kaçış sendromu yaşayan Kılıçdaroğlu düne kadar erken seçime karşı olduğunu söylüyordu. CHP’ye oy veren kardeşlerim bile şaşkınlıkla soruyor, “Ne oldu da birden seçim diye tutturdu? Kim aklına girdi? Kimin dolduruşuna geldi?” CHP Genel Başkanı bir televizyon programına çıkmış ve demiş ki; “Bu ülkenin kurtuluşu bir an önce seçime gitmektir. Bunu Sayın Bahçeli’ye söylüyorum. Eğer sen bu ülkeyi seviyorsan, bu ülkenin bekasını düşünüyorsan, bu ülkede insanların huzur içinde yaşamasını istiyorsan çık kardeşim yarın sabah deki, yeter artık ya, yeter artık de, seçime git, Türkiye’yi seçime götür.” Sayın Kılıçdaroğlu ülkemi ve milletimi canımdan aziz biliyor, her şeyden çok seviyorum. Bunu senin teyit ve tayin etmen ne haddindir, ne hakkındır. Ancak senden ve zihniyetinden hiç mi hiç hazmetmiyorum. Seçime gidip ne yapacaksın, nereye ulaşacaksın, sana kimler ne söyledi? Neyi vaat ettiler? Ankara’dan bir Bişkek mi çıkarmayı düşünüyorsun? Buna mı hazırlanıyorsun? Osman Kavala’ya duyduğun sempatinin altında yatan asıl neden Sorosçuların desteğini mi almak? Biz erken seçim talebini söyleyenden daha çok söyletenleri yani sahibinin sesini ve kimliğini merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“2023’DE CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR”
Milliyetçi Hareket Partisi’nin 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin zamanında yapılmasından, sandığın 2023 yılının Haziran ayında kurulmasından yana olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bu tutarlılığımızı ve kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Erken seçim tartışması boşuna emek ve nefes israfıdır. Türkiye 2023 hedeflerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarını inşa ederek, yapısal reformları hayata geçirerek ulaşacaktır. Anket aldatmalarını milletin iradesi yıkıp geçecektir. Cumhur İttifakı; inanmış gönüllerin mecmuuyla, yüksek ülkülerin muazzam heyecanıyla, millete adanmış milli ve yerli duruşun manevi hikmetiyle yoluna ve yolculuğuna sonuna kadar devam edecektir. Kim aday olursa olsun, hangi partiler zilletin çatısı altına sığınırsa sığınsın, parlamenter sisteme dönmenin hesabını hangi siyasi defolar yaparsa yapsın, nafiledir, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak, geleceğin rotası Cumhur İttifakı’nın fedakârlıklarıyla çizilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi sözünün eridir. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır, Türk milleti Cumhur İttifakı’yla kutlu yarınlara yürüyecektir” açıklamalarında bulundu.
“TÜRKİYE HAKLI MÜCADELESİNDEN ÖDÜN VERMEDEN SAĞLAM DURUŞUNU KORUMAKTADIR”
Türkiye’nin Akdeniz’i kapsamına alan bekası ve geleceği birbiriyle iç içe geçmiş üçayaklı bir tehdit şemsiyesi altında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Yunanistan ile aramızda karşılıklı ilan edilen Navtexler gerilimi canlı tutmaktadır. Atina yönetimi Lozan ve Paris Antlaşması’nda gayri askeri statü olmaları kayıt altına alınmış adaları silahlandırmakta, tahriklerini artırmaktadır. Hukuk çiğnenmekte, milli güvenliğimiz tacizlere uğramaktadır. Türkiye haklı mücadelesinden ödün vermeden sağlam duruşunu korumaktadır. Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizin tekrar mavi sulara açılması bu dirayetin, bu cesaretin, bu iradenin ezcümle bir neticesidir. İkinci tehdit olarak, Suriye’de bölgesel ve küresel güçlerin oldubittiyle terör devleti kurma hevesleri, nihai olarak Akdeniz’e serbest çıkış yollarını açma hedefleridir. Hatay’da çıkartılan orman yangınları, süregelen terör saldırıları, Libya’yı kavrayan cepheleşmeler bu tehdidin bize göre ara duraklarıdır. Üçüncü olarak, KKTC’nin siyasi, stratejik ve bağımsız varlığını sekteye uğratacak, Türkiye’den kopartacak yakın tehditlerdir” diye konuştu.