Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Van Ayanis Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Işıklı, ilçeye gelerek bulunan yapılarla ilgili inceleme yaptı
Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde Van Gölü’nün sırları yapılan çalışmalarla ortaya çıkartılmaya çalışılıyor.
600 bin yıllık geçmişe sahip Van Gölü'nde Urartular dönemine ait olduğu tahmin edilen kalenin bulunduğu alanda yapılan belgesel çekimleri sırasında suyun altında kale burcu olduğu tespit edildi. TRT'nin "Mavi Tutku" belgeseli ekibi, önce drone ile havadan görüntülediği göle dalış yaptı. Dalış yapan ekip, daha önce tespit edilen kalenin devamı olan yapılara ulaştı. Daha önce hummalı çalışma ile boyları 20 metreyi aşan 'su altı peribacaları' diye bilinen dikitler olan mikrobiyalitler ile birlikte 3 bin yıllık kale görüntülenmişti.
Urartular dönemine ait olduğu tahmin edilen kale ile ilgili olarak Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Van Ayanis Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Işıklı, ilçeye gelerek bulunan yapılarla ilgili inceleme yaptı. Prof. Dr. Mehmet Işıklı, ilçede daha önce su altında Urartular dönemine ait olduğu tahmin edilen tarihi kalenin Ortaçağ dönemine ait olabileceğini söyledi. Işıklı, Adilcevaz’ın Van Gölü sahillerinde suyun altında muazzam yapıların bulunduğunu ifade ederek, “Adilcevaz ilçesinde son birkaç gündür yapılan belgesel çekimleri sırasında tespit edilen su altındaki mimari yapılar ve keşifler hayranlık verici bir durumdadır. Bu mimari yapılar ve keşiflere baktığımızda çok derinlerde olmayan kıyıya yakın bölgelerde yapıların varlığını gözlemledik. Tabii ki bu yapıların ne olduğunu ve tarihlendirilmesinin nasıl yapılacağı konusunda biz arkeologların ve tarihçilerin çok daha fazla veriye ihtiyacı var. Fakat elimizdeki belgelere ve izlediğimiz görüntülere baktığımızda bu yapıların Ortaçağ dönemine ait olabileceği kanaatine vardık. Bu yapıların Adilcevaz Kalesi'nin devamı olan yapılar olduğunu görmekteyiz. Elimizde bulunan verilerle birlikte yine suyun altında bulunan yapıların bu kalenin devamı olduğunu gösteriyor. Bu aşamadan sonra yapılacak en önemli iş şüphesiz bu keşfin derinlemesine araştırılmasını içermekte. Öncelikle biz arkeologlar, sualtı arkeologları ve tarihçiler bir araya gelip düzenli bir çalışma ile bu suyun altındaki yapıların tam olarak arkeolojik analizini yapmak durumundayız. Bu zamana kadar kamu kurumları ve belgesel çeken arkadaşlarımız üzerlerine düşen görevi en güzel şekilde yerine getirmişler. Şimdi sıra bilim adamlarında ve bizlerde. Yapacağımız çalışma ve araştırmalarla neyin ne olduğunu bilim dünyasına, sanatseverlere ve arkeolojik severlere duyurmak durumundayız” dedi.
Adilcevaz’da suyun altındaki tarihi yapıların gün yüzüne çıkarılması noktasında büyük çaba sarf eden dalgıç Cumali Birol ise, çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini ifade ederek, “Adilcevaz’da daha önce su altında bulduğumuz mimari yapının havadan çekimleri esnasında limanın dış kısımda da yapılar olduğunu tespit etmiş olduk. Anladık ki buradaki kale halen gizemini koruyor ve halen yeniliklere açık. Bununla birlikte Adilcevaz’da ve Van Gölü’nde yeni keşifler, çalışmalar ve alanlar bizleri bekliyor. Aynı zamanda Adilcevaz’da suyun altında ve karada bulunan peribacası mikrobiyalitlerinin tanıtımı açısından çaba sarf ediyoruz. Adilcevaz’ın ve Van Gölü havzasının turizme kazandırılması noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Adilcevaz sahilleri Van gölü havzasının en uzun kıyı şeridine ve kumsallarına sahiptir. İnşallah yapacağımız çalışmalarla buralarının tanıtımı ve kalkınması için ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.