Türk Ocağı Eskişehir Şube Başkanı, Prof. Dr. Nedim Ünal, başlarına gelenleri bilmeyenlere, yarınlara taşıyamayanlara tarihin yaşama hakkı vermediğini belirterek, "Çekilen bu acıların unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için güçlü ve uyanık olunması gereği akıldan çıkarılmamalıdır" dedi.
Ünal, Büyük Kafkasya Sürgün ve Soykırımı’nın 155. yılı münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Mesajında, 21 Mayıs 1864’te Büyük Kafkas Sürgünü yaşandığını hatırlatan Prof. Dr Nedim Ünal, bu tarihle birlikte insanlar, vatanlarından çıkarılarak adeta ölüme gönderildiğini anlattı. Prof. Dr. Ünal, “19. yüzyılın başından itibaren yerlerinden-yurtlarında baskı ve zulme uğrayan Kuzey Kafkasya halkları mücadeleye girişmişti. “Gazavat Dönemi” diye adlandırılan bu mücadelenin lideri, dünya üzerinde ilk ve büyük gayrinizami harp ustası olarak bilinen Şeyh Şamil idi. Bu mücadele sırasında yoğun olarak göç olaylarının yaşandığı da akılda tutulmalıdır. Temel insan haklarından mahrum edilmesi sebebiyle göç edenlerin sayısı 1856 yılı itibariyle bir milyonu aşmıştır. Rusların Kuzey Kafkasya’ya yerleşmesine mani olan bu mücadele Kırım Harbi’ni müteakiben zayıflamış ve 1859 yılında sona ermiştir. Kendileri galip gören Ruslar, çarlığın 17. yüzyılın başından beri takip ettikleri politika doğrultusunda Kuzey Kafkasya’ya Rus ve Hristiyan unsurları iskân etmişler, buradaki halkları güneye sürmüşler; yalan beyanlarla Türkiye’ye göçü teşvik ederek Kafkasya’nın insansızlaştırılmasına çalışmışlar, soykırım yapmışlardır. Sürgüne gönderilenlerin yolda ve daha sonra ilk yerleşimleri esnasında büyük oranda hayatlarını kaybettikleri bilinmektedir. Sürgünün hangi şartlarda gerçekleştiği önemli olmakla birlikte eldeki veriler büyük faciayı ortaya koymaktadır. Örneğin, Trabzon’a yola çıkarılan 25 bin kişilik bir kafileden sadece 6 bin kişinin sağ kalması veya bu sürgünlükte muhacirler arasında toplamda günde 550 kişinin hayatını kaybetmesi bu acı manzarayı gözler önüne sermektedir. Soçi’den, Batum’dan gemilere bindirilerek Osmanlı topraklarına sürgüne gönderilen Kafkasyalılardan en az 500 bininin Karadeniz’in soğuk sularında boğulduğu, o yıllarda Trabzon ve Sinop’ta ölenler için yeterli sayıda kefen bezinin dahi bulunamadığı arşiv kayıtlarında belgelidir” diye belirtti.
Türk Ocağı Eskişehir Şube Başkanı, PROF. Dr. Nedim Ünal, sürgüne gönderilen Kafkas halkları arasında büyük çoğunluğu Çerkez boylarından Adıge ve bunlara yakın Şapsığ, Abzeh, Kabardey, Besleney ve Hatkoylar’ın oluşturduğunu belirterek şunları kaydetti;
“Bunların yanı sıra Ubıhlar, Abhazlar, ve Türk boyları olan; Karaçay-Malkar, Nogay, Avar, Kumuklar ile, Lezgi, Dargin, Laklar, Osetler ve Müslüman Gürcüler sürgüne tabi tutulmuştur. Sürgünden istisna tutulanlar Rus hâkimiyetini tanıyan, Müslüman olmayan halklar olmuştur. Vatanlarından, kültürlerinden, dillerinden, kardeşlerinden uzak kalmasına neden olan bu sürgün politikası, bir arada yaşayan halklar arasında husumet çıkararak bunların Rus hâkimiyetine karşı gelmelerine mani olma şeklinde bugüne değin gelmiştir. Bu acı olaydan ders çıkarılarak; inanç, millî his ve değer bilincinin yerleşmesi için çalışılması, çekilen bu acıların unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için güçlü ve uyanık olunması gereği akıldan çıkarılmamalıdır. Unutulmasın ki! başlarına gelenleri bilmeyenlere, yarınlara taşıyamayanlara tarih yaşama hakkı vermiyor! 155’nci yıl dönümünde Büyük Kafkas Sürgününde hayatlarını kaybedenleri başta Şeyh Şamil olmak üzere rahmetle anıyor, bu katliamı, bu soykırımı yapanları nefretle takbih ediyoruz."