MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “ISAF Komutanı bir ABD’li generalin FETÖ darbe girişimini hazırlayan ve yönetenler arasında bulunduğu dillendirilmektedir. Şayet bu iddialar doğruysa, yani hainlerin ardında CIA ve Pentagon duruyorsa karşımızda çok ciddi bir sorun var demektir” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. 15 Temmuz’un Türkiye için bir eşik ve dönüm noktası olduğunu kaydeden Bahçeli, “Yıllarca TSK’ya ahlak ve yasa dışı yollarla sızan ve sirayet eden FETÖ’cü alçaklar, en sonunda Türk milletine silah doğrultmuş, mermi ve bomba yağdırmışlardır. Asker kamuflajına bürünmüş Pensilvanyalı katiller, Türkiye’yi ateşe vermek, vatana kast etmek, millete kıymak amacıyla Türk tarihinde çok nadir görülebilecek bir ihanet ve rezalete imza atmışlardır. Bir defa şu gerçeği yalın bir dil ve üslupla netleştirmemiz lazımdır; 15 Temmuz FETÖ’cü kalkışmaya karışan kim varsa, bu hain teşebbüse kim ortak olmuşsa; ismi, unvanı, mevki ne olursa olsun Türk askeri değildir, asla da olamayacaktır. Türk askeri şereflidir, onur sahibidir; vatan ve millet sevgisinin bedelini de gerektiği zaman canıyla, kanıyla ödemektedir. Şerefsizden asker olmaz, olana da asker denmez. Buna rağmen, aklını kiraya vermiş, ruhunu Pensilvanya’daki efendisine devretmiş, sonra da dönüp suyunu içip ekmeğini yediği ülkeye namlu çevirmiş bir onursuz ve omurgasıza Türk askeri demek vebaldir, günahtır, bühtandır. 15 Temmuz gecesi, aziz vatanın tepesinde kanunsuz uçak uçurup helikopter gezdirenler Haçlı işbirlikçisidir, küresel vahşet projelerinin içimize kadar uzanmış maşalarıdır. Bu maşaları tutan eller kirlidir, kanlıdır ve alayı birden Türk’ün ezeli ve ebedi düşmanlarıdır” diye konuştu.
“FETHULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ DEVLETİ UR GİBİ SARMIŞTIR”
“Türk milleti varlığına biçilen kefeni son anda yırtıp atmıştır” diyerek sözlerini sürdüren Bahçeli, “Fethullahçı Terör Örgütü devleti ur gibi sarmıştır. Medyadan eğitime, sağlıktan adalete, yargıdan emniyete, TSK’dan sivil toplum kuruluşlarına kadar her yere çöreklenmişlerdir. Hain ve hasmane emeller yıllarca din kisvesi altında üremiş, himmet ve hidayet adıyla kuytu köşelerde gizlenmiş, güçlenip ortaya çıkmak için uygun zaman ve zemin kollamıştır. Manevi duyguları sömüren takiyye ustaları aslında direkt Kilise’ye hizmetkarlık yapmışlar, oradan emir ve icazet almışlardır. Bu kapsamda dinler arası diyalog uydurmasının projelendirilip senelerdir servis ve propagandasının yapılması da boşuna değildir. Erzurumlu bir vaiz Türkiye düşmanlığı konusunda eğitilmiş, şakirtleri maklube yiyerek, ışık evleri ismiyle açılan karanlık meskenlerde örgütlenerek melanet gergefinde vatana ihaneti dokumuşlardır. FETÖ’cü teröristler üçüncü bin yılda Asya’nın Hıristiyanlaştırılmasına hizmetle görevlendirilmiş, Kürdistan’ın doğumunu hızlandırmak için tembihlenmiş insan ve inancın yüz karalarıdır. Yıllar içinde FETÖ’cü hainler Türk devletinin kritik ve stratejik noktalarına özenle taşınmış ve yerleşmişlerdir. Bu bir kuşatma harekâtıdır ve kaleyi içten çökertme hazırlığıdır. Bunlar milli devlet yapımızın içinde paralel bir devlet inşa etmenin arayış ve çabasına girecek kadar çukurlaşmışlardır. Çünkü aldıkları talimat bu yöndedir. Türkiye’yle hesabı olan, Türk milletinin tarihsel kimliğinden rahatsız olan çevreler teröristbaşı Gülen’i koz olarak ellerinde tutmuşlar, bir canlıdan, sözde bir dini grup ve cemaatten şiddetli bomba imal etmişlerdir. FETÖ’cü terör çetesi kimin işine yarıyorsa, kimin hedeflerine uyuyorsa onun tarafından silah gibi kullanılmıştır. Türk tarihinin farklı dönemlerinde nice darbe ve ihtilal denemeleri vardır ve yaşanmıştır. Ancak hiçbiri 15 Temmuz musibeti kadar bu milleti sarsmamış, bu kadar derin çatlak ve yarılmalara neden olmamıştır. Bize göre 15 Temmuz bir işgal teşebbüsüdür ve bunun tarafları 1919’lu yıllardaki emperyalist komplonun uyuyan hücrelerinden başkası değildir” açıklamasında bulundu.
“ŞU ANA KADAR 13 BİNİ AŞKIN KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTIR”
FETÖ’nün düşmanın ta kendisi olduğunu söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“FETÖ terör örgütü din ve iman muhalifidir. FETÖ terör örgütü Müslüman Türk milletinin ilelebet lanet ve bedduayla anacağı ihanet oluşumudur. Paralel devlet yapısı Türkiye Cumhuriyeti’ne PKK kadar ağır darbe vurmaya cüret eden, milletimize husumet duyan batıl niyetlerin kolları arasında beslenmiş, büyümüş melun ve iğrenç bir şebekedir. Bunlar devleti ele geçirip tüm güvenlik kilitlerini kırarak Türkiye’yi parçalamayı amaçlamışlardır. 15 Temmuz’dan sonra özellikle bürokraside yaşanan toplu tasfiyeler tehlikenin ne kadar yakın olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Şu ana kadar 13 bini aşkın kişi gözaltına alınmıştır. 45 bin 954 kamu görevlisi görevden uzaklaştırılmıştır. Tutuklanarak cezaevine gönderilen amiral ve generallerin sayısı 125’e yaklaşmıştır. TSK’nın general kadrosunun yüzde 35’i şu anda demir parmaklıkların ardındadır. Aralarında çok sayıda hakim, savcı, polis, memur, mülki amir ve diğer meslek mensuplarının bulunduğu şahıslar da tutuklanmıştır. Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiye kararı doğrultusunda Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 21 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren 90 gün süreyle olağanüstü hal ilan etmiştir. OHAL kararı aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin bugünkü kırılgan ve beka düzeyinde tehditlere açık döneminde OHAL uygulamasına desteğini çekinmeden göstermiştir. Toplumsal huzurun temini, asayişin sağlanması maksadıyla devletin elini güçlendirmek, olağan dışı şartlara olağanüstü yönetim modeliyle karşılık vermek pek tabii şarttır, doğaldır.”
OHAL’in millete karşı alınmış bir karar olmadığını belirten Bahçeli, bu kararın tam tersine millete pusu kuran, devlete ağır zayiat vermek isteyen odaklara karşı güvence, anayasal bir tedbir olduğunu söyledi.
“TSK’NIN HİYERARŞİK YAPI VE OMURGASI ÇOK HIRPALANMIŞTIR”
OHAL’in Gazi Meclis’in iradesini askıya alma, yok sayma şeklinde yorumlanmaması gerektiğine vurgu yapan Bahçeli, karara ilişkin şunları dedi:
“FETÖ terör örgütünün ve bunun yanında duran her türlü zararlı ve hıyanet oluşumların tamamıyla temizliği için OHAL bir yöntem, bir vasıtadır. OHAL çerçevesinde ilk kanun hükmünde kararnameler de çıkarılmıştır. Nitekim paralel devlet yapılanmasına ait olduğu iddia edilen 934 okul, 109 öğrenci yurdu, 15 üniversite, 104 vakıf, 35 sağlık kuruluşu, bin 125 dernek, 19 sendika kapatılmış, bu kurumların varlıklarına devlet tarafından el konulmuştur. Fakat FETÖ terör örgütüyle OHAL kapsamında etkin ve çok boyutlu mücadele ederken dikkat edilmesi ve altı özenle çizilmesi gereken hususlar vardır. Öncelikle ve ilk olarak askeri ve sivil bürokraside toplu görevden almalar yapılırken kesinlikle sağlam delil ve belgelere dayanmak esas olmalıdır. Paralel devlet yapılanmasının tüm unsurları tespit edilmeli, her yönüyle analiz edilerek araştırılmalı ve hepsi birden adaletin önüne çıkarılmalıdır. Bu yapılıyorken, masumların hakkını gasp etmek, suçsuz günahsız insanımızı mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir. Aldığımız yoğun şikayet ve eleştiriler, vatanını ve milletini canından aziz bilen kardeşlerimizin de FETÖ terör örgütüyle aynı kategoride ele alındığı yönündedir. Bu doğru ve hakkaniyetli görülemeyecektir. Her Ülkücü, ya devlet başa ya kuzgun leşe diyerek kutlu bir fikri maziden gelen Türkiye sevdalısı Türk milliyetçisidir. Milliyetçi Ülkücü Hareket Türk milletinin övünç madalyası, Türkiye’nin asla teslim olmayacak yiğit neferlerinin ana çatısıdır. Hükümetten beklentim, FETÖ terör örgütünün kökünü kuruturken suçluyla suçsuzu birbirine karıştırmamasıdır. TSK’nın hiyerarşik yapı ve omurgası çok hırpalanmıştır. Askeri liselere giriş imtihanlarının şaibeli olması, soruların çalınması, TSK’ya kurulan FETÖ kumpası binlerce yıllık bir geçmişi olan Türk ordusunda derin yaralar açmıştır. Bunun düzeltilmesi, askeri sistemin yeni baştan ama mutlaka sadakatin öne alınarak takviyesi asıl ve zorunlu görülmelidir. Türk ordusu, milli yürek ve vicdanlarda hak ettiği değeri bulacaktır. Peygamber ocağı, din tacirlerinin, içi dışı fitne fücur olanların değil, samimi, devletinin ve milletinin çıkarlarını kişisel menfaatlerin üstünde tutan fedakarlık timsali kardeşlerimizle layık olduğu mertebelere çıkacaktır.”
“BU DARBE SÜRECİNİN ARKASINDA CIA’NIN OLDUĞU İDDİALARI YOĞUNLAŞMAKTADIR”
15 Temmuz darbe teşebbüsüne Batılı ülkelerin kesin bir tepki koymadığına da dikkat çeken Bahçeli, “FETÖ’cülerin hain teşebbüsünün dış bağlantıları konusunda yaygın söylenti ve yorumlar medyada geniş yer tutmakta, yavaş yavaş deşifre olmaktadır. Bu darbe sürecinin arkasında CIA’nın olduğu iddiaları yoğunlaşmaktadır. ISAF Komutanı bir ABD’li generalin FETÖ darbe girişimini hazırlayan ve yönetenler arasında bulunduğu dillendirilmektedir. Bu ABD’linin 15 Temmuz öncesinde Türkiye’ye iki defa gizlice geldiği, Erzurum ve Adana İncirlik Üssü’nde sır dolu görüşmeler yaptığı konuşulmaktadır. Şayet bu iddialar doğruysa, yani hainlerin ardında CIA ve Pentagon duruyorsa karşımızda çok ciddi bir sorun var demektir. Ve ABD bunun altından kalkamayacaktır. Yakın tarihimizde görülen askeri darbelerin dış tazyik ve destekle mesafe alıp cüret kazandığı hepinizin malumudur. ABD, 15 Temmuz’un içindeyse ve İncirlik üzerinden devreye girmiş ise bunun doğal sonucu olarak iki ülke arasındaki dostluk ve müttefiklik ilişkisi vahim düzeyde hasar görecektir. Bu demektir ki, ABD ve küresel güç merkezleri Türkiye’yi iç savaşa sürüklemeyi planlamaktadır. Suriye’nin kabus atmosferi Türkiye’ye kaydırılmak, yıkım ve parçalanmanın vasat bulması dayatılmaktadır. CIA’nın bir piyonu olan Gülen’in de ABD tarafından ülkemize teslimi bu aşamada inandırıcı ve ihtimal dahilinde görülmemektedir” ifadelerini kullandı.
“DEMOKRASİ DARBEDEN BÜYÜKTÜR”
“Tankların önüne milli irade dikildi, teröristlere Osmanlı şamarını korkusuzca indirdi” diyerek sözlerine devam eden Bahçeli, “15 Temmuz’da millet kenetlendi, birleşti, oyunu gördü ve oyuncuların maskesini düşürdü. Bu birlik ruhunun devamı mutlaka korunmalıdır. Artık kısır ve sonuçsuz çekişmelerle geçirilecek vakit yoktur. Vatan, bayrak ve mukaddesat ortak paydasında Türkiye’nin namus ve haysiyetini cihana savunmak hepimizin milli görevi, ecdada da manevi borcudur. Türkiye Cumhuriyeti her türlü güvenlik riskine açıktır. Dost ve müttefik bildiğimiz ülkeler kuyumuzu kazmaktadır. Eğer birlik olmazsak, eğer Türk milleti şemsiyesi altında toplanmazsak, eğer siyasi ve ideolojik önyargıları geri plana itmez, dayanışma ruhunu ayakta tutmazsak son vatanımızda selamızı verecek imamı arasak bile bulamayız. Her birimiz Sütçü İmam olmalıyız. Her birimiz Şahin Bey olmalı, Nene Hatun gibi cesur ve vatansever davranmalıyız. Ve her birimiz Mustafa Kemal ve kurucu kahramanların aziz emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni son neferimize, son ferdimize kadar müdafaa etmeliyiz. Bayrak inmez, ezan susmaz, vatan asla bölünmez diyerek Türkiye’ye sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Türk milleti hainlerden büyüktür. Demokrasi darbeden büyüktür. İster FETÖ, ister kanlı işbirlikçisi PKK/PYD, isterse de aynı karanlık yolun yolcusu IŞİD olsun, Türkiye’yi geçemeyecekler, Türk milletini yenemeyeceklerdir” açıklamasını yaptı.
Bahçeli, “İdam konusunda AB’nin ne söylediği, nasıl bir pozisyon aldığı da kendi bileceği bir iştir ve Türkiye egemenlik haklarını ve tarihi devamlılığını korurken hiç kimseden müsaade almayacaktır, almamalıdır. Geciken adaletin, adalet olamayacağı gerçeğinden hareketle hainlerle ilgili davanın en kısa sürede sonuçlanması mutlak bir zorunluluk olarak karşımızdadır” dedi.