AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "FETÖ gelecek hesap verecek. Türk adaleti hesap soracak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için. O da tarafsız ve adil yargılamadır." dedi.
Yıldırım, AK Parti'nin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasının başında can alan, kan döken terör örgütlerini bir kez daha lanetleyen Yıldırım, "Dün PKK tarafından şehit edilen polislerimiz, evvel gün Şırnak' Beytüşşebap İlçe Gençlik Kolları Başkanımız şehidimiz Naci Adıyaman kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün teşkilatlarımızın, özellikle de Şırnak teşkilatımızın başı sağolsun." dedi.
Diyarbakır'da trafik denetleme görevini yapan polis memurlarına bomba yüklü kamyonla saldırı düzenlendiğini, polislerin şehit olduğunu, sivil vatandaşların da hayatını kaybettiğini hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti: "İki sözünün biri 'Bölge insanının sorunları bizim sorunumuz' diyen PKK terör örgütü ve onun uzantıları bir kez daha kan dökmekten geri durmadılar. PKK'nın Kürt sorunu diye bir sorunu yok. Olsa olsa Kürt vatandaşlarımızın PKK gibi bir sorunu var. Bizim görevimiz de bu sorunu ortadan kaldırmak. Yani bu eli kanlı terör örgütünü aramızdan uzaklaştırmak. Bölgenin sorununu bölgenin insanıyla halletmek. Aracıya, tefeciye, kanlı örgütlere ihtiyaç yok. Bunlar ne yerli ne milli. Bunların üst aklı dışarıda. Parayı veriyorlar, öldürüyorlar, 'Dur' diyorlar, duruyorlar. Aynen FETÖ gibi. Bunların ikisi yukarıda bir çatıda birleşiyor. Biri sağ eliyle oynatıyor, biri sol eliyle oynatıyor. Ama akıl aynı üst akıl. Milletimiz bunu iyice bilmelidir. Buradaki oyunun adını doğru koymamız lazım. Burada Türkiye'nin geleceği, kardeşliği, toprak bütünlüğü, üniter devlet yapısı, tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan prensipleri yok. Ne var? İran'dan, Suriye'den, Irak'tan, Türkiye'den toprak kopararak bölgede istikrarsızlığı kalıcı hale getirmek. Türkiye'yi Irak gibi, Suriye gibi, Yemen gibi, Mısır gibi yapmak var. Bunun için çok uğraştılar."
HESAPLARININ ÜZERİNDE BİR HESAP OLDUĞUNU HESAP EDEMEDİLER
Yıldırım, gerek 15 Temmuz darbe girişimi öncesi gerekse sonrası terör örgütlerinin birlikte hareket ederek Türkiye'de iç karışıklık sürecini nasıl hızlandıracaklarına yönelik plan yaptıklarını söyledi. Terör örgütlerinin kardeşin kardeşe düşmesini amaçladıklarını, 15 Temmuz öncesinde her şeyi mükemmel şekilde yaptıklarını düşündüklerini anlatan Yıldırım, "Artık bu işin dönüşünün olmadığına karar verdiler. Plan, Recep Tayyip Erdoğan'ı halletmek ve Türkiye insanlarını birbirine düşürmek, iç karışıklığı körüklemek... Daha sonra da kurtarıcı gibi gelip birisini birilerinin diğeri de diğerlerinin yanında yer alarak bu kardeş kavgasını sonu gelmez bir duruma dönüştürmek, hesap buydu." şeklinde konuştu.
10 DEĞİL, 100 BİN KURALINIZ OLSA MİLLET VAR KARŞINIZDA, MİLLET
Ancak 15 Temmuz gecesi devlet ve milletin dayanışması ile bütün hesapların bozulduğunu ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:"15 Temmuz gecesi onların hesabının üzerinde bir hesap olduğunu hesap edemediler. O hesap hakkın hesabı, halkın hesabıdır. 15 Temmuz milletle onların seçtiği hükümetin ne kadar beraber olduğunu, ne kadar kenetlendiğini bir kez daha dünyaya gösterdi. 15 Temmuz sabahı dostlarımız şaşkın, suçüstü yakalandılar. Çünkü beklemiyorlardı. Akıl hocaları onlara 'Bu iş bitti. Tayyip Erdoğan gitti. Gözünüz aydın'. Birbirlerini kutlarken, sabah ışıklarında bir şaşkınlık. 'Ne oldu? Bize böyle denmemişti. Bunlar yine burada'. Nerede hata yaptılar? Başladılar, darbeyi kınamak yerine darbecilerin nerede hata yaptıklarını uzun uzun anlatmaya başladılar. Sonunda da bir dahaki sefer darbede başarısız olmamak için 10 altın kural nedir, onları açıkladılar. 10 değil, 100 bin kuralınız olsa millet var karşınızda, millet."
Demokrasinin beşiği denen "medeniyet havarilerinin suspus olduğunu, darbe lafını ağızlarını almadıklarını, 'Bu darbeciler iyi çocuklar, fazla hırpalamayın. Bunlara iyi bakın. Biraz daha semirsinler, tekrar darbe yapsınlar' anlayışını sergilediklerini" aktaran Yıldırım, "Yağma yok. Hesap sorulacak. FETÖ gelecek, hesap verecek. Şehitlerimizin kanını döken herkesten hesap sorulacak. Ama hesabı sorarken intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz. Adaletle hesap soracağız. Türk adaleti hesap soracak. Hiç kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. İdam bir sefer ölümdür ama ölümden daha büyük ölümler var onlar için. O da tarafsız ve adil yargılamadır." değerlendirmesinde bulundu.
HER TÜRLÜ TEZGAH MUTLAKA BOZULACAK
FETÖ'nün darbe girişiminden sonra PKK terör örgütünün de kanlı yüzünü bir kez daha gösterdiğini belirten Yıldırım, terör örgütünün başındaki baronların döktükleri kanın hesabını vereceğini söyledi.
Türkiye düşmanlarının Türkiye'yi dize getirmek için kurdukları her türlü tezgahın mutlaka bozulacağının altını çizen Yıldırım, "Satılmış, kiralık bütün ruhlar vatanımıza, vatandaşımıza kurşun sıkan katiller en ağır şekilde adalette hesabını vermeye başladı. Unutmayalım ki bu ülke için can veren şehitlerimizin aziz hatırası; vatanımızdır, ülkemizdir, ay yıldızlı bayrağımızdır." diye konuştu.
Yıldırım, şehitlerin emanetine gözleri gibi bakacaklarını, onları asla unutmayacaklarını söyledi.
Gazi Meclis'in çatısı altında 14 yıldır AK Parti Grubunun, Türkiye'ye aşkla, şevkle hizmet ettiğini ve etmeye devam edeceğini belirten Yıldırım, AK Parti'nin Türkiye'nin, 79 milyon vatandaşın partisi olduğunu dile getirdi.
Geçen hafta yoğun bir çalışma programı gerçekleştirdiklerini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "AK Parti Genel Merkezinin düzenlediği toplantıda şehit ve gazilerimiz için hazırlanan projeleri değerlendirdik. Kahramanlarımızın yakınlarıyla bir bir görüşerek, ihtiyaçlarına göre gerekli düzenlemeleri yaptık. Çankaya Köşkü'nde Türkiye'nin dört bir yanından gelen Türkiye İhracatçılar Birliğinin üyelerini kabul ettik. Daha çok üreten, daha hızlı büyüyen Türkiye için neler yaptık, neler yapacağız, bunları konuştuk."
İşsizlik ve iş gücüne katılım oranlarına ilişkin dün istatistiki bilgilerin açıklandığını hatırlatarak, iş gücüne katılım oranının yüzde 52,5 ile rekor seviyeye ulaştığını, 28 milyon vatandaşın şu anda iş sahibi olduğunu aktaran Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu: "Bu şunu gösteriyor; terör gelmiş, darbe girişimi olmuş hiç ama hiç ekonomimiz zerre kadar bundan etkilenmiyor. Şu anda ekonomik göstergelerimiz 15 Temmuz öncesinden daha iyi duruma geldi. Merkez Bankamız 28 Nisan'dan beri 15 Temmuz darbesi de dahil asla bir kuruş piyasaya verme ihtiyacı duymadı. Merkez Bankasının rezervleri 120 milyardan 126 milyar dolara çıktı. Bu ne demektir? Hani 'Türkiye'de darbe olacak, ekonomide istikrar bozulacak, Türkiye'den paralar çıkacak' diyorlar ya, bunların hepsi bir koca yalan."
Başbakan Yıldırım, dün itibarıyla Türkiye'ye giren para miktarının, çıkan para miktarından bir milyar dolar daha fazla olduğunu belirterek, yatırım yapılacak ülkenin hala Türkiye olduğunu kaydetti.
Demokrasi nöbetlerinin sonuncusunun, 10 Ağustos akşamı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın huzurunda gerçekleştiğini söyleyen Yıldırım, 10 Ağustos'un farklı bir önemi daha olduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Ağustos 2014'te halkın oylarıyla doğrudan seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olduğuna dikkati çekti.
Başbakan Yıldırım, geçen hafta yurt dışından ziyaretler gerçekleştiğini belirterek, "Katar Genelkurmay Başkanı, Filistin, İran Dışişleri bakanları ülkemize geldi, darbe konusunda Türkiye ile dayanışma duygularını bizzat ifade ettiler." diye konuştu.
YATIRIMCININ ÖNÜNÜ AÇACAK REFORMLAR YAPILIYOR
Geçen hafta, İstanbul Sanayi Odasının üyelerine seslendiğini, Türk ekonomisine olan güvenlerini ortaya koyduklarını, kendisinin de Ankara'dan video konferans ile toplantıya katıldığını anlatan Yıldırım, sanayicilerin sorunlarını, onlar için yapabilecekleri projeleri değerlendirdiklerini belirtti.
Ekonomiyi daha da canlandırmak ve üretimi artırmak için hazırladıkları teşvik tedbirlerini hayata geçirmeye başladıklarını aktaran Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:"Yatırımcının önünü açacak Turkuaz kart, çek sistemindeki düzenlemeler, iş adamlarımıza ihracatçılarımıza hususi pasaport verilmesi, şirket kuruluş, tasfiye işlerinin çok basitleştirilmesi, sürenin kısaltılması, damga vergisi vesaire gibi maliyetlerin ortadan kaldırılması... Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) yasalaştı, buna göre artık vatandaş geleceğe yatırım yapacak. Tasarruflarımızı artıracağız. Bu ne demektir? 10 yıl içerisinde vatandaş, devletin de katkısıyla 90 milyar liralık bir tasarruf sağlayacak, bir anlamda geleceğini garantiye alacak."
Paraya erişimi kolaylaştırmak, yatırımları daha da artırmak için Kalkınma Bankası ve Eximbank'ın sermayesini güçlendirdiklerini dile getiren Yıldırım, Taşınır Malların Rehni Kanunu'nu ile esnafın, küçük sanayicilerin, KOBİ'lerin artık arsa, bina gibi taşınmazların yanında ellerinde ne tür menkul taşınır değer varsa bunları da teminat olarak gösterebileceklerini kaydetti.
Krediye ve paraya erişimin daha da kolay hale geleceğini belirten Yıldırım, "Yıllardan beri konuşulurdu, nihayet hayata geçiriliyor. Meclis Genel Kuruluna geliyor. Ümit ederim ki en kısa sürede yasalaşır ve böylece KOBİ'lerimiz, küçük girişimcilerimiz rahat bir nefes alır. Gümrük, kurumlar vergilerinde önemli reformlar yapıyoruz. Buradan tüm iş adamlarımıza, sanayicilerimize bir kez daha sesleniyorum; Türkiye için üretmeye, Türkiye'ye güvenmeye devam edin. Önünüzdeki engelleri tek tek kaldırıyoruz." diye konuştu.
Yıldırım, 15 Temmuz gecesi en büyük görevlerden birini de medya mensuplarının yaptığını, büyük bir sorumluluk duygusu içinde ülkenin birliği, beraberliği, demokrasinin geleceği için canlarını ortaya koyduklarını, darbecilere direndiklerini ve Türkiye'nin geleceğinin aydınlanmasında büyük emek gösterdiklerini söyledi.
"En büyük teşekkür, o gece karanlık gecede Gazi Meclisi aydınlatan milletvekillerimizedir" diyen Yıldırım, bombalar altında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." şeklinde haykıran milletvekillerini tebrik etti.
Partisinin kuruluş yıl dönümünde ilk günkü kadar azim, heyecan ve kararlılık içinde olduklarını vurgulayan Yıldırım, "Geride bıraktığımız 15 yılda ülkemize olan sevdamız azalmadı, artmaya devam etti. Ülkemize sadece eserler kazandırmadık; ruhumuzu verdik, canlar verdik, kanımızı verdik, gerekirse vermeye de devam edeceğiz. 15 yıl boyunca bir yandan Türkiye'yi kalkınma yarışında ön saflara taşıdık, hem hizmet hem icraat yaptık, büyük eserler kazandırdık, bir yandan da vesayet odaklarıyla mücadele ettik. O kadar her şey güllük gülistanlık değildi." diye konuştu.
Yıldırım, 2002 seçimlerinde 'tek başına iş başına' diye vatandaşa seslendiklerini, vatandaşın da bu sese kulak vererek AK Parti'yi tek başına iktidara getirdiğini anımsattı.
Göreve gelip, "bismillah" dediklerini, ancak bir takım adamların peydah olduğunu belirten Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: "(Biz sizin ortaklarınız) dediler. 'Ortak mortak tanımayız, biz vatandaşdan yetki aldık, hadi işinize' dedik. Gizli ortak olmaz. Birini defediyoruz biri geliyor. Bu ne biçim iş kardeşim. Sizinle mi uğraşacağız, millete hizmet mi edeceğiz. Baktık laf anlamıyorlar biz de gereğini yaptık.
Cumhurbaşkanı seçeceğiz, bir icat çıkardılar. Bizim memlekette buna 'tilki fıstığı' derler. Hiç olmayan bir şey. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir iş. 1924'ten beri cumhurbaşkanı seçiyor Meclis, bir şey yok; AK Parti geldi, kural değişti. Ne olacak? 367. Öyle mi kardeşim ben sana 367'yi gösteririm. Vatandaş ne yaptı, gereğini düşündü. O zaman dedi ki 'Ben bu işi alıyorum, olaya el koyuyorum, kendim yapacağım'. Yaptı mı? Yaptı, tartışma bitti. Şer odakları, vesayet odakları pes etmiyor. Bu sefer daha büyük hamle yaptılar. 'Bu partiyi kapatalım, iş bitsin' dediler. Başka türlü olmuyor. Oradan da yırttık."
Yıldırım, bu mücadelelerden her seferinde güçlenerek çıktıklarını, sırtlarını vesayet odaklarına dayamadıklarını, milletin desteğine, duasına ram olduklarını dile getirdi.
15 TEMMUZ'DA NE OLDUKLARINI MİLLET GÖRDÜ
Daha sonra yargı tarafında bir hareket başladığını, bir vesayetin doğduğunu, onu da ortadan kaldırmak için bu sefer yargı reformunu gündeme getirdiklerini anımsatan Yıldırım, HSYK'nın yeniden yapılanmasını ve 26 maddelik bir anayasa değişikliğini milletin önüne götürdüklerini, milletin de yol verdiğini kaydetti.
"Yargı vesayetini bitirdiğimizi zannediyorduk, meğer tatarı gitti, beteri geldi" diyen Yıldırım, şöyle devam etti: "Bu sefer FETÖ'nün adamları... Bütün diğer vesayet odaklarını da aradan çıkarınca, onlar kafayı kaldırmaya başladı. Yavaş yavaş 'biz buradayız' dediler. Siz buradaysanız, biz de buradayız. İşte meydan, işte Türkiye. Sonra MİT operasyonu... Olmadı. Gezi'de ortalığı karıştırma... Olmadı. 17 Aralık yargı darbe teşebbüsü... İşte orada işin rengi iyice belli oldu. Yeni bir iş çıktı bize bu sefer. Bu FETÖ ile artık mücadele kaçınılmaz hale geldi.
Bu mücadeleyi en kararlı bir şekilde 17 Aralık ile dile getiren, bu tehlikeye dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan'dır. O günlerde bu mücadelenin, bu tehlikenin büyüklüğünü ne yazık ki birçok kurum, birçok insan tehlikenin vehametini anlayamadı. Efendim 'siz de fazla abartıyorsunuz, bunlar böyle değil, bunlar kardeşimiz, bunlar da bizim gibi inançlı, mütedeyyin insanlar...' Ama 15 Temmuz'da ne olduklarını millet gördü." değerlendirmesinde bulundu.
MASUM VATANDAŞIMIZIN BU İŞTE HİÇBİR TAKSİRATI YOK
Yıldırım, terör örgütünün, ortak değerleri, kutsalları yok ettiğini, çocukların dinlerini iyi öğrenmesi için yapılan hayır hasenatı, verilen paraları yurt dışındaki ülkelerin siyasetçilerine, lobi merkezlerine oluk oluk aktardıklarını, kurban paralarını kirli emelleri için harcadıklarını dile getirdi.
Milletin tüm bunları iyi bilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Müslüman, dininde, diyanetinde halis duygularla yardım eden vatandaşlarımızın bu işle alakası yok. Onları bu terör örgütünden ayırıyoruz. Kiminle işimiz var. Bu temiz duyguları kullanarak, milletin parasını alıp Türkiye'nin, vatandaşın aldığı silahları, tankları, topları, uçakları vatandaşlarının üzerine bomba olarak mermi olarak kullananlardan hesap soracağız. Hesabı onlar verecek. Milyonlarca masum vatandaşımızın bu işte hiçbir taksiratı yok. Eğer bu örgütle hiçbir şekilde bilerek ve isteyerek destek vermeye devam etmediyse 17 Aralık'tan sonra, hiç kimse endişe etmesin. 17 Aralık'tan sonra ise mazeret yok. Çünkü artık gün ışığı gibi bu terör örgütünün niyeti de icraatı da ortaya çıktı. Ondan sonra 'efendim, bilmiyordum' demek asla ve asla hafifletici sebep olamaz." dedi.
Yıldırım, Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelenin amansız bir şekilde sürdürüleceğini, bunu yaparken yaşla kurunun birlikte yanmasına izin verilmeyeceğini vurguladı.
"Kılı kırk yaracağız. Suçluyla suçsuzu birbirinden ayırt edeceğiz ama işin kolay olmadığını herkes bilmelidir." ifadesini kullanan Yıldırım, "Çünkü örgüt saydam değil, kapalı. Sistem kapalı. İçeride ne dönüyor anlamak kolay değil. Hiç ummadığınız, hiç tahmin etmediğiniz insanlar terör örgütünün abisi, ablası, imamı olarak çıkıveriyor. İşte kuvvet komutanlarını, Genelkurmay Başkanını derdest edenler, yıllarca yanında taşıdığı, evinde, işyerinde her zaman beraber olduğu özel kalemi, yaveri... Örgüt böyle bir örgüt. Dolayısıyla işimizin zor olduğunu bilmenizi istiyoruz." diye konuştu.
BUNU AÇIKLAMA İHTİYACI DUYDUM
Vatandaşların tedirgin olmamaları çağrısında bulunan Yıldırım, "İş aleminde olan işini yapmaya devam etsin. Memur olanlar işlerini yapmaya devam etsinler ancak biz bunları kılı kırk yararak, titiz bir şekilde tespit edeceğiz, tek tek aynı vücuttaki kanser hücreleri gibi ayıklayacağız. Zahmetli, titiz bir çalışma gerektiriyor. Bunu bilmenizi istiyorum. Efendim soruyorlar, 'Ben halı ticareti yapıyorum, filanca şirketim, ona mal verdi. Onlar da bana çek verdi. Ben şimdi FETÖ'cü müyüm, değil miyim?' Sevgili vatandaşlarım, hayat devam ediyor, ticaret, iş devam ediyor dolayısıyla alışveriş de yapacağız, ticaret de yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"Buradaki bizim ölçümüz çok net. Kurumlar değil onların yöneticileri suçludur." diyen Yıldırım, şöyle devam etti: "Hani biz ne dedik? 'Parti kapatmayalım, onların bir günahı yok. Partilerin kapatılmasına sebep olanları cezalandıralım.' Burada da ölçümüz bu. O şirketler binlerce insana iş veriyor, aş veriyor, ekonomiye can veriyor. O şirketi kirli emelleri için, FETÖ'nün emelleri için kullananlar hesap verecek. Onun için bu hep soruluyor, 'Bize de bir şey olacak mı?' diye. Bunu açıklama ihtiyacı duydum. Bu çerçevede gerek MASAK gerek Maliye Bakanlığımız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız, ilgili birimler çalışmaları yapıyorlar. Bunda herhangi bir yanlış, hata olmaması için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar."
BÜTÜN KURUMLARIMIZLA İŞİMİZİN BAŞINDAYIZ
Yıldırım, terör örgülerinin artık Türkiye'nin gündemini işgal etmesine müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, ekonomiye, kalkınmaya, toplumun gelecek hayallerini gerçeğe dönüştürmeye daha fazla vakit ayrılmasını istedi. Bütün kurumlarda işlerinin başında olduklarını dile getiren Yıldırım, "İş dünyamız her zamankinden daha güçlü bir destekle yanımızda yer alıyor. Çalışanlarımız her zamankinden daha büyük bir özveriyle, arzuyla ülkeye değer katıyor, yanımızda yer alıyor. Bakanlar Kurulumuz süreçle ilgili en hızlı şekilde sonuç almak için kalıcı tedbirleri bir bir alıyor." dedi.
MECLİS ONAYINDAN SONRA KALICI HALE GELECEK
Terör örgütünün doğurduğu hasarları ortadan kaldırmak için olağanüstü hal ilan edildiğini ve kanun hükmünde kararnamelerin yürürlüğe konulduğunu anımsatan Yıldırım, ilerleyen süreçte de kanun hükmünde kararnamelerin hazırlanacağını bildirdi.
Yıldırım, bugüne kadar çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelerin, bu haftadan itibaren Meclis gündemine girmeye başlayacağına işaret eden Yıldırım, "Meclisimizde bunlar görüşülecek ve Meclis onayından sonra kalıcı hale gelecek. Tabii bunda muhalefet partilerinin eleştirilerinin makul olanlarını da bu görüşmelerde dikkate alacağımızı, daha önce genel başkanlara bizzat görüşmelerimizde ifade ettik." diye konuştu.
GELECEĞİMİZ GENÇLERİMİZDİR, GELECEĞİMİZ KADINLARIMIZDIR
Bu sırada salondan yükselen "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Dik dur eğilme AK gençlik seninle" tezahüratların üzerine Başbakan Yıldırım, "Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Gençler, 15 Temmuz milattır. 'Bu ülkenin gençleri memleketin işleriyle ilgilenmezler, bunlar apolitiktir.' diyenler, 15 Temmuz gecesi meydanları görseydi ne kadar yanıldıklarını anlarlardı. Geleceğimiz gençlerimizdir, geleceğimiz kadınlarımızdır." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:"FETÖ sadece ülkemizi darbe girişimiyle, bin bir türlü hileyle, takiyeyle zor duruma düşürmedi, bunlar sizlerin geleceğiyle de oynadı." diyen Yıldırım, "2010 yılı KPSS'de soruları dağıttılar, haksız yere 86 bin memurun bütün o imtihanda döktüğü teri de şaibeli hale getirdiler. Şimdi mahkeme, 2010'da giren bütün memurların sınavını iptal etti. Ne yapacağız? Devletteki 86 bin memuru çıkaracak mıyız? Elbette değil. Ne yapacağız? Biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz, bunları tek tek inceleyeceğiz. Kim soruları çalmışsa, kim haksız yere sınavı kazanmışsa bunların kulağından tutup atacağız. Ama düzgün, alnının teriyle aklının teriyle kazananların haklarını da koruyacağız." dedi.
ONLAR TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ KURTARDILAR
Darbe girişiminde şehit ve gazi olanlara ne yapılsa haklarını ödeyemeyeceklerini dile getiren Yıldırım, yeni bir düzenleme daha yapıldığını bildirdi.
Binali Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bunlara aylık bağlanabilmesi için SGK prim borcu olmama gibi saçma sapan bir kural vardı. Onu da KHK ile ortadan kaldırdık. Hiçbir borcuna, harcına bakmadan hepsi siliniyor ve gerekli maaşı bağlanıyor. Yaralanan gazilerimizde ise bir kural vardı, yüzde 40 iş göremezlik şartı aranıyordu. Yani uzuvlarının yüzde 40'ını kaybederse ancak gazilik haklarına sahip oluyordu. Hayatını bu ülkenin geleceği için ortaya koymuş, göğsünü toplara, mermilere siper etmiş gazilerimize 'Sen yüzde 10 yaralandın, sen yüzde 30 yaralandın mı' diyeceğiz? Yakışır mı Türkiye'ye? Elbette yakışmaz. Yarasının ölçüsü ne olursa olsun o yarayı hafifletmek, onların gönlünü kazanmak bizim en önemli görevimizdir. Bütün bu kuralları kaldırdık. O meydana inenler, parmağının tırnağı bile yaralanmışsa onlar da gazi olacak ve gazilik haklarından yararlanacaklar. Çünkü onlar Türkiye'nin geleceğini kurtardılar geleceğini. Ayrıca gazilerimize iş vereceğiz. FETÖ ile mücadele hız kesmeden devam ediyor."
ADAMLARA BAK, ÖLÇÜYE BAK
ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'nin medyaya yansıyan, 15 Temmuz darbe girişimi ve terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin açıklamalarına işaret eden Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Dün bir gazetede ABD'nin önceki büyükelçilerinden bir tanesi, ismini vermesek de olur, 15 Temmuz darbesi üzerine ifşaatlarda bulunuyor. Diyor ki, 'Erdoğan Washington'da, Avrupa'da sevilmiyor. Otoriter gözüküyor'. Doğrusu başkalarının söylemediğini açıkça söylediği için takdir ettim. Ülke isimleri vererek diyor ki, 'Şu şu ülkeler bizim önümüzde eğiliyorlar, tazim ediyorlar, selam veriyorlar, yes sör diyorlar fakat bu Tayyip Erdoğan hiç bizi sallamıyor.' Üstelik de ne yanlış yaptıysak yüzümüze karşı söylüyor. Bunun için sevilmiyor. Adamlara bak, ölçüye bak. Bunlara gidip yağcılık, yaltaklık yapacaksın o zaman makbul adam olacaksın.
Doğruları söylersen sevilmeyen adam, diktatör olacaksın öyle mi? Hadi oradan. Şunu unutmayın bu millet, dünyada esaret altına girmeyen tek ulustur. Esaret altına girmediği gibi kimseyi de sömürmeyen tek millet vardır, Türk milleti. Onun için Türkiye ile konuşurken, Türkiye'yi yargılarken geçmişinize bakın. Geçmişinizdeki o yüklerinize bir bakın. Ne kadar insanın kanına girdiğinize bir bakın, ondan sonra Türkiye'yi yargılayın. Ne o, Tayyip Erdoğan, 'Dünya beşten büyüktür.' demiş. Hoşunuza gitmedi mi? Yani siz emredeceksiniz dünyada garibanlar ölmeye devam edecek."
Yıldırım, "Suriye'de 500 bin insan ölecek, 'orası senin olsun, burası benim olsun', 3 milyon insan Türkiye'ye gelecek, kılınızı kıpırdatmayacaksınız, ondan sonra da 'dünyayı adil bir şekilde yönetiyoruz' diyeceksiniz. Olmaz böyle birşey." diye konuştu.
Türkiye'nin bölgeyle ilgili sorumluluğuna işaret eden Yıldırım, bu sorumluluğun gereğini yapmaya devam edeceklerini kaydetti. Yıldırım, İsrail ve Rusya'da ilişkileri nasıl normalleştirdilerse, sorunları çözdülerse Suriye, Irak'ta da sorunları çözeceklerini belirtti.
KİM KİMİN MALINI VERİYOR KARDEŞİM?
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:"Nasıl çözeceğiz? İki tane önemli şartımız var: Biri Türkiye'nin toprak bütünlüğü, Suriye'nin toprak bütünlüğü korunacak. Öyle 'batıyı sana vereyim, güneyi sana vereyim, doğuda Kürtlere vereyim', öyle bir şey yok. Kim kimin malını veriyor kardeşim? Kimin malını kime veriyorsun? Geç bunları. 'Biz buraya Kürt devleti uyduralım, böylece Türkiye ile Ortadoğu arasında bir Kürt oluşumu meydana gelsin...' Bu düşüncelerle bu bölgenin sorunları çözülmez. Bu bölgenin sorunlarını en iyi bilen, bölgenin ülkeleridir. Dolayısıyla İran, Türkiye bu bölgeyi en iyi bilen ülkelerdir, soruna en iyi çözümü de bu ülkeler getirecektir. ABD, Rusya, diğer koalisyon güçleri gerçekte çözüm istiyorlarsa çözüm mutlaka sağlanacak.
Suriye'nin toprak bütünlüğü korunacak, Suriye'nin bütün vatandaşları, Arap'ı, Kürt'ü, Nusayrisi, Şiisi, Sünnisi, ülkenin kaderine sahip çıkacak. Yani mezhep esasına dayalı bir yönetim dayatılmayacak. Bütün bunlar olduktan sonra çözüm olmaması için hiçbir neden yok. Bunun için Türkiye, gereken bütün çalışmaları diğer paydaşlarıyla birlikte yapıyor, yapmaya devam edecek. Eminim ki önümüzdeki aylarda bu konuda kayda değer bir gelişmeyi hep beraber yaşayacağız. "
ADIM BİLE...
Başbakan Yıldırım, bugün Nevşehir'de Hacıbektaş Veli'yi anma toplantıları olduğunu anımsatarak, Anadolu erenlerinden Hacıbektaş Veli'nin kardeşliği, birliği, beraberliği ömrü boyunca söylediğini, milletin birbiriyle mezhep, düşünce, inanç farkı olmadan kucaklaşmasını sağladığını belirtti.
Alevilere selam gönderen Yıldırım, şöyle devam etti, "Alevi, Sünni hep bir, kardeşiz. Kavga edecek hiçbir şeyimiz yok. Paylaşacak çok şeyimiz var. Alevi ve Sünnilerin bir arada, kardeşçe, dostça yaşadığı bir ilden geliyorum. Çocukluğum oradan geçti. Adım bile Alevi kardeşlerimiz tarafından konulan bir addır. Her zaman, bu ülkenin her vatandaşını, Alevisi, Sünnisini birinci sınıf vatandaş olarak görmüş, ülkemizin kalkınmasında, büyümesinde herkesin canla başla çalıştığına şahit olan birisiyim. Bizi mezhep farklılıklarıyla, ideolojik farklılıklarla, bölgesel farklılıklarla birbirimize düşürmeye çalışanlar, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da asla ve asla başarılı olamayacaklar. Bundan herkes emin olabilir. Zaman zaman Sivas olaylarında, Başbağlar'da, Çorum'da, Maraş'ta bu ve buna benzer bizi birbirimize düşürmeye gayret eden girişimler oldu ama her seferinde milletin sağduyusu galip geldi, kardeşlik asla bozulmadı. Bundan sonra da bozulmayacak."
Yıldırım, Nevşehir'deki etkinliklere hükümeti temsilen Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın katıldığını dile getirdi.
SADECE KÖPRÜ DEĞİL SANAT ESERİ
Bartın, Amasra, Kurucaşile'de meydana gelen sel felaketinde büyük maddi zararlar olduğunu anımsatan Yıldırım, bütün vatandaşlara geçmiş olsun temennisinde bulundu. Yıldırım, her türlü hasar ve zararın eksiksiz giderileceğini belirtti.
Yıldırım, 30 Haziran'da Osmangazi Köprüsü'nü açtıklarını anımsatarak, 26 Ağustos'ta büyük zafer gönünde "boğazın üçüncü incisini, gerdanlığını" hizmete açacaklarını söyledi. Yıldırım, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün hayırlı olmasını temenni ederek, bu köprünün de AK Parti iktidarının bir eseri, mührü olduğunu anlattı. Yıldırım, köprünün, dünyanın en geniş asma köprüsü, kuleler arası açıklığı en fazla olan boğazdaki üçüncü köprü, kule yüksekliği açısından da dünyanın en yüksek kulesine sahip olduğunu anlatarak, şunları söyledi: "Sadece bir köprü değil, bir sanat eseri. Sadece köprüyü açmıyoruz, 4 şerit gidiş, 4 şerit geliş 217 kilometre de otoyol açıyoruz. Böylece İstanbul'un bütün ağır vasıtaları Yavuz Sultan Selim'den geçecek. Yavuz da 8 yılda Osmanlı'nın en çok işini yapan padişahtır. Osmanlı arazisini 2,5 kat artırmıştır. Onun için Yavuz Sultan Selim Köprüsü, ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Bitmedi, 20 Aralık'ta iki katlı, arabalar için Avrasya tünelini açıyoruz. Sarayburnu ile Haydarpaşa arası sadece 2 dakika. 2 saat yok, 2 dakika, pat Sarayburnu'na geliyorsun, denizin 108 metre derininden bir de bakıyorsun Haydarpaşa'da. Fatih, 1453'te gemileri karadan Haliç'e indirdi ama onun torunları geri durur mu, Tayyip Erdoğan ve arkadaşları denizin altından arabaları ve trenleri getirdi. Bize de yakışan budur. Fatih'in torunlarına yakışan da budur. Milletimize hayırlı olsun."
Yıldırım, Süper Kupa'yı kazanması dolayısıyla Galatasaray'ı, iyi oynadığı için de Beşiktaş'ı tebrik ederek, bütün takımlara yeni dönemde başarılar diledi. Yıldırım, olimpiyat oyunlarında çeyrek finale çıkan kadın basketbol milli takımını, güreşte gümüş madalya alan Rıza Kayaalp'i de tebrik etti.
Milletvekillerine güzel bir hafta dileyen Yıldırım, "Bu hafta sıkı çalışırsak ondan sonra sizlere de güzel süprizlerimiz var." dedi.
200 MİLYON LİRA BİRİKTİ
Konuşmasının ardından Yıldırım'a, AK Parti grubu tarafından 15 Temmuz dayanışma kampanyası çerçevesinde toplanan 1 milyon liranın, sembolik yardım çeki Grup Başkanvekilleri Naci Bostancı, Mustafa Elitaş, İlknur İnceöz ve Mehmet Muş tarafından verildi.
Hükümet olarak şehit yakınları ve gaziler için gereken her şeyi yaptıklarının altını çizen Yıldırım, "Hiçbir eksikleri yok ama vatandaşlar bize sitem etti. 'Siz yapıyorsunuz da biz niye yapmayalım. Biz de katılmak istiyoruz, biz de yardım etmek istiyoruz, bizim de çorbada bir tuzumuz olsun.' dediler. Onun için biliyorsunuz bir kampanya açıldı. Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank ile onların katılım bankaları hesap açtılar ve kampanya devam ediyor." dedi.
Yıldırım, "15 Temmuz Dayanışma Kampanyası" çerçevesinde, üç bankada açılan hesaplarda şu ana kadar yaklaşık 200 milyon TL biriktiğini bildirerek, kampanyanın bir süre daha devam edeceğini belirtti.
Vatandaşların isterlerse bu kampanyaya katılmaya devam edebileceklerini ifade eden Yıldırım, bu anlamlı kampanyaya yaptıkları katkıdan dolayı AK Parti Grubu'na teşekkür etti.