Karadeniz’de Milli Mücadele Konferansı'nda konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun, “Biz Tuna peşinde koşarken Dicle’den koptuk ve yerimizi başkaları aldı. Ama biz Dicle’nin kuzularını çakallara kaptırmayacağız” dedi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumunun geçtiğimiz yıl başlattığı ‘Karadeniz’de Millî Mücadele’ konferanslarının son durağı Artvin oldu. 30 Nisan’da Artvin Çoruh Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen konferansta konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun, Anadolu’nun kültürel çeşitliliğinin ve derinliğinin gençlere anlatılmasının önemini vurguladı. Dursun, “Bazı şeyler coğrafyadan dolayı mukadderdir ama esas olan bizim ne yaptığımızdır. Gelmesi muhtemel tehlikelere karşı bir hazırlığımızın ve öngörümüzün olup olmadığıdır. Bizler bu coğrafyada güçlü ve hazırlıklı olmak zorundayız” dedi.
Günümüzde sosyal medya üzerinden algı yönetimiyle çeşitli mücadelelerin verildiğini söyleyen Dursun, “Bizim tarih eğitimini ve sosyal bilimleri kuvvetlendirmemiz, toplumsal hareketleri kontrol edecek uzmanlar geliştirmemiz ve sahada çalışmalar yapmamız gerekir. Biz Tuna peşinde koşarken Dicle’den koptuk ve yerimizi başkaları aldı. Ama biz Dicle’nin kuzularını çakallara kaptırmayacağız. Biz Fırat’ın, Dicle’nin çocuklarına iyi bir gelecek hazırlarsak, onlarla hemhâl olursak korkulacak bir şey yoktur” dedi.
Bakanlığın bu nedenle Türk Tarih Kurumu ile birlikte ‘Anadolu Tarih ve Kültür Birliği’ başlığı altında ortak etkinlikler yaptığını söyleyen Dursun, bu etkinliklerin Anadolu’nun tarihî kimliğinden yola çıkarak gençler arasında bütünleşme ve kaynaşma sağladığını dile getirdi.
“GERÇEKLERİ SAVUNMAK TÜRK TARİH KURUMUNUN GÖREVİ”
Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Güray Kırpık ise konuşmasında, Kurumun ‘Karadeniz’de Millî Mücadele’ konferanslarını 100 yıl kadar önce bölgede yaşanan olaylara dair bir hafıza tazelemesi yapmak amacıyla başlattığını ifade etti. Kırpık, dünyada 300’ün üzerinde sivil toplum kuruluşu ve resmi kurum tarafından desteklenen Pontus soykırımı iddialarının tarihi belgelere sadık kalma anlayışı taşımayan propaganda ve çarpıtmaların ürünü olduğunu sözlerine ekledi. Kırpık, Türkiye’nin karşısına çıkarılmak istenen bu propaganda faaliyetlerine karşı gerçekleri savunmanın Türk Tarih Kurumunun görevi olduğunu dile getirdi. Sözde soykırım iddialarının dayandığı yayınların çarpıtma belgelerden oluştuğuna dikkat çeken Kırpık, diplomatik belge olduğu iddia edilen bu kayıtların gerçekte Patrikhanede yapılan sözlü görüşmelerden ibaret olduğunu ve bu durumu Türk Tarih Kurumunun belgelerle ortaya koyduğunu söyledi. Prof. Dr. Kırpık, Pontus ve Ermeni soykırımı iddiaları ile Haçlı Seferleri’nin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini ve bu coğrafyada tarihten gelen mirası korumanın zorlu bir görev olduğunu belirtti.
Açış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Güray Kırpık ‘Karadeniz’de Millî Mücadele’, Prof. Dr. Hikmet Öksüz ‘Müdafaa-i Hukuk Hareketinin Karadeniz’de Yükselen Sesi’, Prof. Dr. Nuri Yavuz ‘Azınlıkların İhaneti ve Millî Varlığa Düşman Cemiyetler’, Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut ‘Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı’ ve Doç. Dr. Ahmet Atalay ‘93 Harbi’nden İstiklal Harbi’ne Artvinli Şehitler ve Yörede Bulunan Şehitlikler’ başlıklı bildirileri sundular.