Konya’da yapımı tamamlanan tesislerin toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan kamuoyu araştırmalarına göre milletin başkanlık sistemini istediğini belirterek, “Ben de diyorum ki Parlamentodaki siyasi partilerimize, ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi?’ Milletin. Gelin millete götürelim, eğer milletim bu işe evet diyorsa hayırlı olsun diyelim ve başkanlık sistemine adımı atalım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Konya’da yapımı tamamlanan hizmet ve tesislerin toplu açılışı ile Konya Şehir Hastanesi ve Alacabeli Tüneli’nin temel atma törenine katıldı.
Kılıçarslan Şehir Meydanında düzenlenen törende; eski Başbakan ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve bazı milletvekilleri de hazır bulundu.
“15 TEMMUZ YATIRIMLARI HAZMEDEMEYENLERİN BİR OPERASYONU”
Törende yaptığı konuşmada, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar 30 kez Konya’yı ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konya, 15 Temmuz’da ahde vefasını, kadirşinaslığını, hakkın yanındaki sağlam duruşunu bir kez daha gösterdi. Biz de, ilk fırsatta gidelim, hem hasret giderelim, hem de kardeşlerimize şükranlarımızı sunalım istedik” dedi.
Düzenlenen toplu açılış ve temel atma töreniyle, 2 milyar tutarındaki 42 hizmet ve tesisin Konya ile buluşturulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hizmetlerin lafla yapılamayacağını yürek ve icraat istediğini söyledi ve ekledi: “15 Temmuz işte bu yatırımlarıı hazmedemeyenlerin bir operasyonudur. 15 Temmuz, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak istemeyenlerin bir operasyonudur. 15 Temmuz, Türkiye’yi bir vagon olarak görmek ve göstermek isteyenlerin bir operasyonudur.”
“15 TEMMUZ’UN GALİBİ BU AZİZ MİLLET OLDU”
15 Temmuz akşamında milletin uçakları, tankları ve toplarıyla milleti vuranların, kendilerini ve kendilerine emanet edilen silahların güçlü olduğunu zannettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilmiyorlardı ki yeryüzünde güç Allah’ın halifesi olan insandadır. Yeter ki o insanlar şehadet makamına doğru yürüsün. Bu millet gerçekten aziz bir millettir. Biz milletimizle iftihar ediyoruz, gurur duyuyoruz. Ve sizler uçakları da susturdunuz, tankları da susturdunuz ve sonunda evet 15 Temmuz’un galibi bu aziz millet, Türk milleti oldu” diye konuştu.
Durmayacaklarını, yola aynı şekilde devam edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların “İşte ordu, işte komutan” tezahüratlarına cevaben, “Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan” dizelerinin 15 Temmuz’da en güzel ifadesini bulduğunu söyledi ve “Eğer lider taşın arkasına saklanırsa, millet dağın arkasına saklanır. Ve ‘meydanlara’ dediğimizde, ‘ölümüne’ dediğimizde benim aziz milletim meydanlara yürüdü, 81 vilayette yürüdü” diye ekledi.
Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendikleri 2002 yılı sonundan bugüne Türkiye’nin yaşadığı badireleri hatırlatan; Gezi olayları, 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişimi, MİT tırlarının durdurulması olaylarıyla her şeyin biraz daha netleşip yerli yerine oturmaya başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 Haziran seçimlerinin ardından pozisyon alan bazı çevrelerin üsluplarının ve tarzlarının değiştiğine, bölücü terör örgütünün makul hiçbir izahının olmayacağı bir şekilde çukur eylemleriyle Türkiye’ye saldırdığına dikkat çekti.
“KOALİSYON GÜÇLERİNİN PYD VE YPG İLE BİRLİKTE HAREKET ETMELERİNİ ANLAYAMIYORUZ”
Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu ile Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine karşı, ılımlı muhaliflerle yürüttüğü mücadeleye de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Koalisyon güçlerinin PYD ve YPG terör örgütleri ile birlikte hareket etmelerini anlamadıklarını kaydetti ve devamında şunları söyledi: “Bu koalisyon güçlerinin hemen hemen tamamı yakını bizimle dost, 63 ülke var koalisyon güçlerinin içinde. Hele hele NATO ülkeleri var ki, bunların stratejik ortağı biziz, bunların bir terör örgütüyle beraber olmasını anlayamıyoruz. Şu anda teröristleri eğitenleri anlamakta zorlanıyoruz. İşte bugün Konya’dan da sesleniyorum: Koalisyon güçlerinin içinde yer alanlar, lütfen, daha önce ifade ettiğimiz gibi siz DEAŞ’la mücadeleyi PYD’yle, YPG’yle değil, gelin 63 ülke, sıradan değil 63 ülkeden bahsediyorum, eğer 63 ülke bu DEAŞ’ı halledemiyorsa yöneticiler olarak biz bu işi bırakalım. Kimmiş PYD? Kimmiş YPG? Şu hâle bakın, Ama oyun başka, burada bir tuzak var, oyun bizim üzerimizde oynanıyor. Kusura bakmasınlar, biz bu oyuna ne Suriye’de, ne Irak’ta prim vermeyeceğiz. Siz bize bu yetkiyi verdiğiniz sürece biz bunlara prim vermeyeceğiz ve sonuna kadar üzerine üzerine gideceğiz.”
ABD seçimlerinde bir başkan adayının “Biz PYD ve YPG’ye silah desteğini vermeye devam edeceğiz” açıklamasını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yazıklar olsun, senin NATO’da ortağın PYD mi? NATO’da ortağın YPG mi? NATO’daki ortağın Türkiye mi? Eğer Türkiye ise bizimle masaya oturacaksın, adımını da bizimle beraber atacaksın. Eğer biz size diyorsak ki yanlış yapıyorsunuz, DEAŞ’la mücadeleyse sizin hedefiniz, terör örgütleriyle mücadeleyse, burada bizimle iş birliği yapıp gereğini yapacağız, biz bu işi bitiririz ve nitekim şu anda çok ciddi bir mücadele yürütüyoruz” açıklamalarını yaptı.
“15 TEMMUZ, İRADESİNİ BİR ŞARLATANA TESLİM ETMİŞ OLANLARIN YAPABİLECEKLERİ BİR İHANETTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ terör örgütünden her türlü ihaneti, alçaklığı, kahpeliği beklediklerini; ancak devletin uçaklarını, helikopterlerini, tanklarını, silahlarını gasp ederek milletin üzerine yürümelerinin, tahminlerinin ötesinde bir durum olarak ortaya çıktığını dile getirerek, “15 Temmuz darbe girişimi, ancak iradesini bir şarlatana teslim etmiş olanların yapabilecekleri bir ihanettir” ifadelerini kullandı.
FETÖ’nün içinde olanlardan 15 Temmuz’dan sonra gerçek anlamda pişmanlık duyan çok az kişinin olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama daha bitmedi, daha devam ediyoruz, kaçacak delik arayacaklar. Şimdi yeni uygulamalar geliyor, bu yeni uygulamaların adımlarını da atacağız, fazla sürmez, şöyle birkaç hafta içerisinde bunları da göreceksiniz. Eğer bu milletin evladı olduklarını kabul ediyorlarsa gereğini yapacaklar, eğer bu milletin evladı değillerse gereğini biz yapacağız, olay bu kadar açık, net” dedi.
“FETÖ PKK’DAN DAHA DA TEHLİKELİDİR”
Kimilerinin hâlâ 15 Temmuz’u FETÖ denen ihanet çetesinin gerçekleştirdiğine inanmadığını ve inanmak istemediğini; kimilerinin meseleyi başka türlü tevil etmenin çabası içinde olduğunu, kimilerinin de 15 Temmuz’la ilgili tek pişmanlığının, darbenin başarıya ulaşamamış olması olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Artık bunları biz yutmuyoruz ve biz biliyoruz ki FETÖ PKK’dan daha da tehlikelidir, herkes bunu görsün. Ama bunların gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, dilleri var konuşmuyor. Çünkü kalpler mühürlü, kendileri bilirler. Millet ve devlet olarak bizim artık bu örgüte bakışımız, Millî Güvenlik Kurulunda aldığımız kararla diğer terör örgütlerinden geri değildir, PKK’ya bakışımız neyse, DEAŞ’a bakışımız neyse bunlara bakışımız da budur. Kendi itikadi sapkınlıkları, kendi hayal dünyaları sadece onları ilgilendirir. Bizim inancımızda samimiyetle Rabbimize yönelmeleri hâlinde tövbe kapısı herkese daima açıktır. Devletimizin şefkat kolları da herkese açıktır. Gelsinler, bildiklerini anlatsınlar, pişmanlıklarını dile getirsinler hukuk onlara bir kolaylık sağlar.”
“İDAM KONUSUNDA KARARI PARLAMENTO VERİR”
15 Temmuz’da kendisini ve ailesini öldürmeye gelenlerin güvenlik güçleri tarafından yakalandıkları zaman öldürülmeyip yargıya teslim edildiğini; intikam hırsı içinde olmadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların ‘idam isteriz’ tezahüratlarına da şu sözlerle cevap verdi: “Bu haklı bir taleptir. Batı ne derse desin beni ilgilendirmiyor, beni milletim ilgilendiriyor. Dünyanın büyük bir çoğunluğunda idam var mı? Var. Kardeşlerim, bunun kararını neresi verir? Parlamento verir. Milletim şu anda Parlamentoya teklif yapıyor, ne diyor? İdam. Öyleyse Parlamento nasıl idamı kaldırdıysa, bu defa da bunu tartışmalıdır, ondan sonra da kararını vermelidir. İdam kararını veriyorsa, kardeşlerim icra gereğini yapmalıdır. Bana gelirse ben onaylarım; kanaatimi bu kadar erken açıklıyorum. Niye? Ben 241 şehidimizi, terörde Mehmetlerimizi şehit edenlerin onların o katillerini, Yasin Börü’lerin katilerini unutamam. Onlar bunun bedelini ödemelidir. Ve bunların af yetkisi bize ait değildir. Bunları af yetkisi, onların annelerine, babalarına, onlara aittir, bu konuda biz konuşamayız, bu konuda Batı konuşamaz. Onun için yasalarımız yetkiyi parlamentoya vermiş. Dolayısıyla Parlamento bu konuda ne karar verirse atılacak adım o istikamettedir.”
“KİMSE MAĞDUR EDEBİYATI YAPMASIN”
Konuşmasında 15 Temmuz’un ardından yapılan operasyonlarda ölçünün geniş tutulduğu çok fazla insanın mağdur edildiği yönünde gelen eleştirilere de değinerek, “Kusura bakmasınlar, kimse mağdur edebiyatı yapmasın. Asıl mağdurlar kim biliyor musun? 241 şehidimizin yakınları. Asıl mağdurlar kim biliyor musunuz? 2 bin 194 gazimizin yakınları. Katillerin yakınları mı mağdur? Bu ülkeyi bu hâle sokanların yakınları mı mağdur? Bu ne mantık, böyle şey olabilir mi? Şu anda yapılan işlemler 15 Temmuz gibi bir ihanet karşısında yapılabileceklerin asgarisidir. Türkiye darbe girişimleri, terör saldırıları karşısında dahi hukuk devleti ilkesinden taviz vermeyen, adalet terazisini gözeten bir ülkedir. Milletimiz tüm gece üzerine ateş açan, gözlerinin önünde onlarca, yüzlerce masumu katleden darbecileri sabah ele geçirdiğinde birkaç küçük taşkınlık dışında götürmüş güvenlik güçlerine teslim etmiştir. Güvenlik güçlerimiz de aynı şekilde tüm gece kendilerine bomba ve kurşun yağdıran bu kişileri gerekli soruşturma işlemlerinin ardından adalete teslim etmişlerdir” diye konuştu.
“İŞKENCE İDDİALARI BÜTÜNÜYLE YALAN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cezaevlerinde tutuklu bulunan FETÖ mensuplarına yönelik işkence iddialarına cevap vererek iddiaların bütünüyle yalan olduğunu, diğer mahkûmlar hangi şartlarda kalıyorlarsa, onların da aynı şartlarda barındırıldığını açıkladı. Darbe girişimine maruz kalınmasına rağmen devletin ve milletin yüzünü kızartacak hiçbir hadiseye meydan vermeden bu süreci yürüttüklerini ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette eksikler olabilir, yanlışlar çıkabilir, tespit edilir edilmez bunlar konusunda da gereken yapılıyor ve yapılacaktır. Ama mağduriyet edebiyatıyla 15 Temmuz’un hesabının sorulmasının önüne geçmeye çalışanlar varsa beyhude yere uğraşıyorlar, kusura bakmasınlar” sözlerine yer verdi.
“BU DARBENİN HESABINI HAKKIYLA SORMAMAK MİLLETİME İHANET OLURDU”
“15 Temmuz’un hesabının sorulması konusunda yapılanlar, yapılabileceklerin en asgarisidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz şayet darbe başarılı olsaydı, FETÖ mensuplarının bize ve milletimize neler yapacaklarını çok iyi biliyoruz. Eğer 15 Temmuz’da milletimizin cesur ve kararlı duruşu olmasaydı muhtemelen bugün Türkiye Suriye gibi, Irak gibi, geçmişteki Lübnan gibi iç savaş ateşiyle yanan bir ülke hâline gelmiş olacaktı. Türkiye’yi böyle bir uçuruma yuvarlamak isteyenler görevden alınmış, mahkemede hesap vermek üzere tutuklanmış, finansman kaynaklarına el konmuş çok mu? Hiç kimse şu gerçeği aklından çıkarmasın: Bugün Türkiye eğer böyle güven içindeyse, bugün Konya’da bu şekilde sizlerle hasret giderebiliyorsak, bugün Suriye’de, Irak’ta bekamıza yönelik tehditlere karşı kararlı bir mücadele yürütebiliyorsak, işte o FETÖ alçaklarından büyük ölçüde temizlendiğimiz için. Daha temizlik şart, görevden almalar şart, olması lazım. Bunlar olmadan sırtımızı nereye dayayacağız? Terör örgütlerine eğer bugün dünyayı onlara dar ediyorsak, bunu önce Rabbimin inayetiyle, onunla birlikte milletimizin 15 Temmuz’da gösterdiği kahramanca duruşa borçluyuz. Asıl bu darbenin hesabını hakkıyla sormamak milletime haksızlık olur, hatta ihanet olurdu. Bunun için diyoruz ki, FETÖ’nün de, PKK’nın da, DEAŞ’ın da, ülkemizin ve milletimizin düşmanı kim varsa onların da kökünü kurutmadan bu mücadele bitmeyecek.”
Konuşmasında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bizim Rabia’mız bu, bunu unutmayacağız ve bununla geleceğe yürüyeceğiz. Varsa başka iddiası, başka niyeti olan mertçe ortaya çıksın kozlarımızı paylaşalım. Terör örgütlerini maşa olarak kullanarak üzerimize gelenler bilsinler ki bu maşalar eninde sonunda kendilerini de yakacak. Bu bir tehdit değil, sadece bir ikazdır” şeklinde konuştu.
“HER KİM FETÖ’YÜ KUCAĞINDA TAŞIYORSA, BU ÖRGÜTÜN ZEHRİNİ ORAYA DA AKITACAĞINI BİLMELİDİR”
Türkiye’nin 1984 yılından bu yana neredeyse kesintisiz olarak yaşadığı terör meselesini çok iyi bildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Terör örgütlerinin kanlı pençelerinin nerelere kadar uzanabileceğini çok iyi tahmin ediyoruz. Bunun için terör örgütleri üzerinden bölgemizi yeniden yapılandırmaya çalışanları ikaz ediyoruz. Her kim FETÖ’yü kucağında taşıyorsa, bu örgütün eninde-sonunda zehrini oraya da akıtacağını bilmelidir. Her kim PKK’yı kucağında taşıyorsa, bu örgütün bir gün orada da patlayacağını bilmelidirler. Her kim DEAŞ’ı el altından destekliyorsa, bu örgütün mutlaka kendi başlarına da musallat olacağını bilmelidirler. Bizim tüm terör örgütlerinin tamamını da ilkeli bir duruşla reddetmemizin gerisinde işte bu 35 yıllık tecrübe yatmaktadır. Türkiye’nin kimsenin toprağında gözü yoktur, kimsenin egemenliğinde gözü yoktur. Biz işte bu tecrübeyle kendi geleceğimizi, bölgemizdeki kardeşlerimizin geleceğini güvence altına almak için bugünden yapmamız gerekenleri yapıyoruz. Bugün Suriye’de, Irak’ta terör örgütlerinin karşısına dikilmezsek, bölgeyle ilgili hesapları bozmazsak, yarın bunun bedelini hep birlikte ödeyeceğimizi biliyoruz.”
“IRAK’IN BİRLİĞİ-BERABERLİĞİ İÇİN KOALİSYON GÜÇLERİ İÇERİSİNDE YERİMİZİ ALMAKTA KARARLIYIZ”
Irak merkezi hükûmetinden bazı yetkililerin, ‘Başika’dan çıkın, Başika’dan çekilin’ taleplerine işaret ederek, “Biz elimizi kolumuzu sallaya sallaya oraya gelmedik ki, Başika’ya bizi davet eden sizsiniz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili olarak şunları ekledi: “Başika’ya davet ettiniz, şimdi de ‘buradan çıkın’ diyorsunuz. Kusura bakma, orada benim soydaşlarım var, orada Türkmen kardeşlerim var, oralarda benim Arap kardeşlerim var, oralarda benim Kürt kardeşlerim var. Bize gelin diyorlar, bize yardımcı olun diyorlar. Ve Sayın Abadi, az önce Sayın Davutoğlu söyledi, işte bizi ziyarete geldiğinde bizzat kendisi bu talebini yaptı, onun üzerine biz de oraya gittik. Şimdi oradan çekilmek… Kusura bakma. Şu anda koalisyon güçlerine biz talebimizi arkadaşlarım bugün veya yarın iletecekler. Biz Irak’ta Irak’ın birliği-beraberliği için koalisyon güçleri içerisinde yerimizi almakta kararlıyız. Ha koalisyon güçleri eğer Türkiye’yi istemiyorlarsa B planımız devreye girer, o da olmuyorsa C planımız devreye girer.”
“TÜRKİYE GÜVENDEYSE, BÖLGEDEKİ HERKES İÇİN BİR UMUT VARDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir kabile devleti olmadığını ve bunun böyle bilinmesi gerektiğine vurgu yaparak, onun için diyoruz ki kimse bizi iç işlerine karışmakla itham etmesin, biz kimsenin iç işlerine karışmıyoruz. Biz sadece kendi vatanımızın, kendi milletimizin geleceğini güvence altına almaya çalışıyoruz. Bu çaba aynı zamanda bölgedeki tüm kardeşlerimizin güvenliğinin sağlanması anlamına geliyor. Şu bir gerçektir: Türkiye güvendeyse, bölgedeki herkes için bir umut vardır. Türkiye güvende değilse, zaten kimse bölgede güvende değildir.” açıklamasını yaptı.
Türkiye’nin son 14 yılının demokrasiden ekonomiye, güvenlikten adalete kadar her alanda çok zengin tecrübelere sahip bir dönemi yaşadığını Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe teşebbüslerinin, vesayet girişimlerinin, terör saldırılarının ve küresel krizlerin Cumhuriyet tarihinin en uzun istikrar ve güven ortamını bozmaya yetmediğini dile getirdi. 2014’te Cumhurbaşkanlığı görevini kendisine tevdi eden millete daha çok çalışma, daha çok mücadele etme sözü verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2007 yılında Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesini öngören Anayasa değişikliğiyle fiilli bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtti.
BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
Yapılan kamuoyu araştırmalarına bakıldığında milletim başkanlık sistemini istediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ben de diyorum ki Parlamentodaki siyasi partilerimize, egemenlik kayıtsız, şartsız milletin değil mi? Milletin. Gelin millete götürelim, eğer milletim bu işe evet diyorsa hayırlı olsun diyelim ve başkanlık sistemine adımı atalım. Sorun şahsımdan kaynaklanıyor, şahsımın yönetim anlayışından kaynaklanıyor. İstiyorum ki patinaj yapmayalım, hızla yola devam edelim, çünkü yapacağımız çok iş var. Onun için de ülkenin ve milletin meseleleri konusunda aktif bir rol oynamaya mecburuz ve zaman kaybına da tahammülümüz yok, bunun için hızla adım atmamız lazım. Kardeşlerim; artık siyaset kurumunun millete verilmiş sözlerden de hareketle bu verilen sözü yerine getirmek görevidir diye düşünüyorum. Onun için, bir sonraki seçimde milletin karşısına siyasi partiler çıktığında yaptıklarının ve yapamadıklarının hesabını vermek mecburiyetindedir. Ben milletime verdiğim sözlerin gereğini yerine getiriyorum, getirmeye de devam edeceğim. Ama bizim sistemimiz Meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanlığı makamını daha çok vesayet sistemi altına alıyor ve bundan dolayı burada bir sıkıntı var.”
2007’de hukuken, 2014’ten itibaren fiilen bizatihi kendisi siyasi konumda olan cumhurbaşkanlığı uygulamasının, sistemin restorasyonunu zorunlu hâle getirdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2011 yılından itibaren bu sorunun çözümünü de içeren yeni bir anayasa yapılması gerektiğini savunduklarını hatırlattı ve “Siyaset kurumunun yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusunda inisiyatif alması partilerimizi zayıflatmaz, tam tersine güç kazandırır” şeklinde konuştu.
Konuşmasını, toplu açılışı yapılan eser ve hizmetleri Konya’ya kazandıran yetkililere ve hizmetlerin ortaya konmasında emeği olanlara teşekkür ederek tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hitabının ardından temelleri atılan Konya Şehir Hastanesi ve Alacabeli Tüneli inşaatlarına görüntülü olarak bağlandı ve beraberindeki bakanlarla birlikte hem bu iki tesisin hem de hizmete giren tesislerin temsili açılış kurdelesini kesti.