Başbakan Binali Yıldırım, "Nasıl 15 Temmuz sonrası FETÖ'yü bütün kurumlardan ayıklıyorsak, bütün şirketlerini, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını, derneklerini, vakıflarını, sendikalarını kapattıysak şimdi sıra bölücü terör örgütünde." dedi.
Başbakan Yıldırım, Diyarbakır'daki bir otelde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle akşam yemeğinde bir araya geldi.
Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, Diyarbakır'da, Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ili kapsayan yatırım ve destek programının bugün başlatıldığını vurgulayarak, bölgede görev yapan korucular, aşiret reisleri ve diğer STK'larla da terörle mücadele ve bölgede yapılacak işlerle ilgili değerlendirmeleri gözden geçirdiklerini vurguladı.
Bunun yanı sıra bugün Diyarbakır merkez olmak üzere, özellikle bölücü terör örgütü PKK'nın hendek ve çukur eylemiyle ortaya çıkan yıkımların ortadan kaldırılması amacıyla yeniden imar programı başlatıldığına işaret eden Yıldırım, "Birkaç merkezde temel atma törenlerini de gerçekleştirdik. Özellikle yıkılan binaların öncelikle yapılması, esnafımızın yaralarının sarılması, bunun yanı sıra bozulan altyapının yeniden inşası gibi konularda fiilen çalışma başlamış oldu." dedi.
Yapılanların zaten olması gereken işler olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Terör örgütünün bölgeyle hiçbir gönül bağı yok. Terör örgütü öldürmekten başka hiçbir iş yapmıyor. Kürtlerin hiçbir sorunuyla ilgilenmiyor. Ülkenin hiçbir sorunu onları ilgilendirmiyor. İşleri güçleri Türkiye'nin enerjisini azaltmak, bölgedeki insanların hayatlarını karartmak. Buradan açıkça söylüyorum, terörden korkmayacağız, terör bizden korkacak. Bundan sonra terör bizden korksun. Nerede karşımıza çıkarsa çıksınlar evelallah Türkiye arkamızda, Diyarbakır arkamızda, 79 milyon arkamızda. Bundan sonrasını onlar düşünsün." ifadelerini kullandı.
ŞİMDİ SIRA BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNDE
Sivil toplum kuruluşlarına ve kanaat önderlerine bu konuda büyük görev düştüğünün altını çizen Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu süreçte terörün verdiği tahribatı ortadan kaldırmak için elbirliğiyle beraberce çalışacağız. Bunların bütün kaynaklarını teker teker kurutacağız. Nasıl 15 Temmuz sonrası FETÖ'yü bütün kurumlardan ayıklıyorsak, bütün şirketlerini, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını, derneklerini, vakıflarını, sendikalarını kapattıysak şimdi sıra bölücü terör örgütünde. Öyle belediye başkanı, eş başkanı Kandil'den emir alacak, gelip burada racon kesecek, hesap kesecek, milletin kanını emecek. Yağma yok. Bu milletin kuruşuna göz diken herkese hesabını soracağız. Onun da kanununu çıkardık. Her kim kamu kaynağını, milletin, vatandaşın, devletin paralarını teröre aktarıyorsa, dağa aktarıyorsa, terörü finanse ediyorsa mutlaka gereği yapılacak."
BİRLİKTE ÇALIŞACAĞIZ
Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Terör örgütüyle kırsalda şehirde, her yerde mücadele artarak devam edecek. Finans kaynaklarını kurutacağız. Yol kesmeler, mayınlamalar, kalleşçe, kahpece saldırıların üzerine kararlılıkla, acımasızca gitmeye devam edeceğiz. Tabii o işin güvenlik tarafı. Buna zaten başladık. En hızlı şekilde devam ettiriyoruz ama işin bir de diğer kısmı var. Yıllardan beri oluşan moral çöküntüsünü ortadan kaldırmak, sosyal tahribatı ortadan kaldırmak ve milletimizin, vatandaşlarımızın birbiriyle kucaklaşmasını sağlamak, terör örgütünü de tamamen devreden çıkarma konusunda sivil toplum kuruluşlarımıza, sizlere büyük görevler düşüyor. Birlikte çalışacağız. Çünkü bu bizim ortak meselemiz, ortak geleceğimiz, evlatlarımızın, çocuklarımızın ortak geleceğidir. Onun için bugün sadece Doğu ve Güneydoğu'daki fiziki kalkınma hamlesi değil aynı zamanda birlik, beraberlik, kardeşliğin tahkim edilmesi ve geleceğe yönelik büyük Türkiye hedeflerinin gerçekleştirilmesi yönünde adımları da atıyoruz."
BÖLGEYİ TERÖRLE ANMAK,OLAYLARA FRANSIZ KALMAKTIR
Başbakan Yıldırım, sivil toplum kuruluşları ile kanaat önderlerinin katkıları olmadan hiçbir şey yapılamayacağına dikkati çekerek, "Çünkü siz burada işin içindesiniz, yaşıyorsunuz, damdan düşensiniz. Sizlerin tespitleri, sizlerin tecrübeleri bizim yapacağımız işlerde önümüzü aydınlatacak. Bize yol gösterecek." dedi.
Özellikle Diyarbakır'a teşekkür borcu olduğunu söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"15 Temmuz gecesi Diyarbakır meydanlarında, ay yıldızlı bayrağıyla o meydanları dolduran vatansever milletime, geleceğini düşünen o çok değerli vatandaşlarıma, sizlere çok teşekkür ediyorum. Bir kez daha düşmanları şaşırttınız, dostları sevindirdiniz. Ülkenize sahip çıktınız, demokrasinize sahip çıktınız, geleceğinize sahip çıktınız. Kim demiş 'Diyarbakır bayrağa yan bakar.' Diyarbakır ay yıldızlı bayrağı başının üstünde taşır. İşte gördük. Diyarbakır'ı, bölgeyi terörle birlikte anmak, olaylara Fransız kalmaktır. Burayı bilmeyen, buradaki insanın tabiatını, geçmişini bilmeyen, uzaktan bölge hakkında ahkam kesenler bir kez daha şaşırmışlardır, bir kez daha yanılmışlardır. Darbecilere en büyük darbeyi siz vurdunuz. Allah sizden razı olsun.
15 Temmuz'da bu ülkenin bayrağını yere düşürmediniz, vatanın bütünlüğünden yana çok güçlü bir duruş sergilediniz. Diyarbakır'ın Ankara'nın yanında olduğunu, İstanbul'un yanında olduğunu bütün dünya aleme gösterdiniz. Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanına, Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan o alçak saldırıya izin vermediniz. Cumhurbaşkanımıza sahip çıktınız. Allah razı olsun."
Darbe girişimiyle Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bütün foyasının ortaya çıktığını ifade eden Yıldırım, örgütün bütün planlarının çöktüğünü, örgütü birer birer her yerden ayıkladıklarını söyledi.
Darbe girişiminin ardından bir şeyi daha gördüklerini ifade eden Yıldırım, "FETÖ terör örgütü ile bölücü terör örgütü aynı kanaldan besleniyor, beraber çalışıyorlar. Biri görev alıyor, diğerine veriyor. Diğeri bırakıyor, öbürü alıyor. 15 Temmuz öncesi buradaki terörle mücadele operasyonlarında neden mesafe alamadığımızı bugün daha iyi görüyoruz. Hainlik sadece tankları, uçakları, helikopterleri meydanlara indirmekle, halkın üzerine bomba atmakla olmadı. 'Terörle mücadele yapıyoruz' diye hainlik de yaptılar bunlar. Şu anda terörle mücadelede daha önce hiçbir şekilde olmadığı kadar kararlıyız." diye konuştu.
30 YILDIR GİRİLEMEYEN ÇUKURCA'DAKİ İNLERİNE GİRDİK
Yıldırım, artık ne yapacaklarını daha iyi bildiklerini, yol haritalarının belli olduğunu, terör örgütünün saldırmasını beklemeyeceklerini, gittikleri yere kadar ensesinde olacaklarını, teröristleri inlerinde etkisiz hale getireceklerini belirtti.
"30 yıldır girilemeyen Çukurca'daki inlerine girdik. İnlerini dağıttık. Şehitlerimiz var, yüreğimiz, canımız yanıyor ama vatanı korumanın, milleti bir ve beraber tutmanın bir bedeli var." diyen Yıldırım, asla teröre boyun eğmeyeceklerini, teröre boyun eğildiği takdirde millet olunamayacağını dile getirdi.
Bölgede çok büyük oyunların oynandığını, bölgeyi istikrarsızlaştırmak, Türkiye'nin dizlerinin bağını çözmek ve bölgedeki planlarını gerçekleştirmek isteyenlerin olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Suriye'de, Irak'ta yapılan bu. 'Suriye'de Türk askerinin ne işi var?' diyor. Kardeşim sen 6 bin kilometreden, 3 bin kilometreden geliyorsun oralarda istediğin faaliyeti yapıyorsun ona bir şey diyen olmayacak. 911 kilometre hududum var benim, Suriye'de ne işim var? Oradan sürekli roketler, bombalar atılacak, benim vatandaşım hayatını kaybedecek, Antep'e gelecek, düğünde canlı bomba patlatacak, 54 vatandaşımızı şehit edecek, 29 çocuk, 11 yaş altında. Benim orada ne işim var? Bizim orada işimiz var. Bizim oradaki işimiz DEAŞ, PYD, YPG, PKK terör unsurlarını temizlemek. Türkiye'ye gelip canımızı yakmasını önlemek. Sınırlarımızın güvenliğini sağlamak, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini teminat altına almak. Bu bizim en meşru hakkımızdır. Azez'den Cerablus'a kadar bugün 91 kilometre sınır tamamıyla emniyete alındı. Bütün terör örgütleri püskürtüldü gitti. İstiyorlar ki Türkiye'nin sesi çıkmasın, orada herkes at oynatsın, Türkiye de bedel ödesin. Sizin yaptıklarınızın bedelini biz ödemeye mecbur muyuz kardeşim? Orada iç savaşa göz yumuyorsunuz, oradan kaçan milyonlar Türkiye'ye geliyor.
Türkiye'nin sırtını sıvazlıyorsunuz, 'Aferin, ne güzel yapıyorsunuz' diyorsunuz. Sizin aferininize ihtiyacımız yok. Biz asil bir milletiz. Bizim için darda, zorda kalan herkes başımızın üstündedir. Nam olsun, şan olsun diye yapmıyoruz. Bizim inancımız, geleneğimiz ve geçmişimiz bunu diyor onun için yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz."
BU ALÇAKLARA MİLLET DERSİNİ VERECEK
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz sürecinin 79 milyonun kardeşlik duygusunu tahkim ettiğine, Yenikapı ruhunu ortaya koyduğuna, bütün maskeleri düşürdüğüne, devletin içine yuvalanan, milletin arasına sızan bütün hainlerin iyot gibi ortaya çıkmasına vesile olduğuna dikkati çekti.
Terör örgütü mensuplarının ve destekçilerinin maskelerinin düştüğünü, kanlı yüzlerinin ortaya çıktığını anlatan Yıldırım, "Bundan böyle FETÖ, dinimizi kullanarak vatandaşımızın duygularını sömürerek faaliyetlerini yapamayacak. Terör işbirliği kuran başka örgütleri de böylece bildik. Darbeden önce PKK ve FETÖ bir araya geliyor, plan yapıyorlar, dayanışma içine giriyorlar. 15 Temmuz'dan sonra işler kötü gidince FETÖ tekrar randevu istiyor, tekrar bir araya geliyorlar. Bu sefer onlar bölücü terör örgütünden başka taleplerde bulunuyorlar. O talepler de 'Efendim bu işi halledemedik, bari Cumhurbaşkanına, Başbakana suikast yapın da maliyeti, parası neyse biz verelim'. Alçaklığın bu kadarını da görmedi bu millet ama bunların hepsinin hesabı tek tek görülecek. Şehitlerimizin, gazilerimizin hesabını soracağız. Yolları mayınlayan, insanların üzerine bomba atan, bu milletin fidan gibi yavrularını toprağa düşüren bu alçaklara bu millet dersini verecek." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, hedeflerinin terörü Türkiye'nin gündeminden düşürmek olduğunu, bunu yapamadıkları takdirde yatırım planları, fabrikalar ve yeni iş alanlarının hayal olacağını, gecikeceğini aktardı.
En büyük varlığın yaşam olduğunu, insan hayatının tehlikede olduğu yerde ticaret, iş ve geleceğin konuşulamayacağını dile getiren Yıldırım, "Devlet ve hükümet olarak birinci görevimiz Türkiye'nin her karış toprağında vatandaşlarımızın rahatça seyahat etmelerini sağlamak, can korkusu yaşamadan bunu temin etmek. Amacımız terör örgütlerini, sivillere, askere, polise korucuya zarar verecek durumdan tamamen çıkarmak. Bütün bunlar sağlanınca operasyonlar duracak. Aksi halde operasyonlar artarak devam edecek." diye konuştu.
SUR ESKİSİNDEN DAHA GÜZEL HALE GELECEK
Başbakan Yıldırım, Halep'te büyük bir insanlık dramının yaşandığını, insanların her türlü şeyden yoksun, iki ateş altında feryat ettiğini, feryatlarını duyanın olmadığını vurguladı.
Halep'tekilerin adeta bir kapana sıkıştığını ifade eden Yıldırım, "İnşallah kısa sürede yapılan temaslarla buradaki insanlık dramını da sona erdirmek için Türkiye olarak aktif bir gayret içindeyiz. Sur'un halini gördüm. Altı mahallesinin nasıl yerle bir olduğunu gördük. Şimdi Sur ile ilgili adımları atıyoruz. Bugün itibarıyla Sur'da resmen çalışmayı başlattık. Bütün dükkanlar yenilecek, tarihi eseler elden geçecek. Böylece Sur eskisinden daha güzel hale gelecek. Sur, Diyarbakır'ın en büyük kültür hazinesidir. Bu hazineyi yaşatmak, geleceğe taşımak hükümetimizin en büyük önceliğidir, boynunun borcudur." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "çukur" siyasetinden sonra terör örgütünün büyük bir darbe yediğini, bu darbeyle terör örgütünün artık gençleri dağa götüremediğini, geçen seneye göre terör örgütünün kandırıp dağa götürdüğü gençlerin sayısının 4 binden 400'e düştüğünü söyledi.
Gençleri kurtarmak için daha heyecan verici bir gelecek hazırlanması gerektiğini, yapılacak yatırımlarla bunun mümkün olacağını belirten Yıldırım, "Terörle mücadele konusunda asla geri adım yok. Eski Türkiye'ye bir daha dönmeyeceğiz. Tam aksine sizlerle birlikte geleceği daha güçlü bir Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz. Yeni döneme, kalkınma hamlemize en çok katkıyı verecek şehirlerin başında Diyarbakır geliyor." diye konuştu.
"Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi"ni bugün kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki gün önce bir konuşmamda bölgedeki öğretmenlerle ilgili bir şey söylemiştim. Orada belli ki bir yanlış anlaşılma var. Onu düzeltmek istiyorum. Bu bölgede görev yapan, terörle bir şekilde iç içe olmuş 14 bin öğretmen olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunların ne kadarının doğrudan terör örgütüyle ilişkili olduğu, ne kadarının olmadığı yapılacak incelemelerle, teftişlerle, soruşturmalarla ortaya çıkacak. Bayramdan sonra okullar açılıyor. Milli Eğitim Bakanımız ile konuştuk, tedbir olarak üzerinde şüphe bulunan, gerekli tespitleri yapılan bütün öğretmenler açığa alınacak. Yeni ders döneminde bunlara görev verilmeyecek. Bunun yerine yeni baştan öğretmenlerimizi buraya göndereceğiz. Öbürleri ne olacak? FETÖ'cülerin başına ne geldiyse onların başına da aynı şey gelecek. Sadece öğretmenlerle sınırlı değil."
Terörün sadece dağda olmadığını devletin içinde de olduğunu vurgulayan Yıldırım, terörle haşır neşir olmuş bütün kamu görevlilerinin üzerine gideceklerini, tek tek ayıklayacaklarını belirtti.
Yıldırım, "Aksi halde bu mücadeleyi sadece silahla kırda, şehirde yapamayız. Bunların lojistik desteklerini, akıl hocalarını devre dışı bırakmazsak burada da istediğimiz başarıyı elde edemeyiz. Bunun da farkındayız. Onun için tek boyutlu değil, güvenlik, kalkınma, sosyal rehabilitasyon, kamu kurumlarındaki temizlik yönüyle topyekun mücadeleyi bundan sonra kararlılıkla yürüteceğiz." değerlendirmesini yaptı.
TERÖRLE ETKİN MÜCADELENİN SONUÇLARI ORTAYA ÇIKIYOR
Bu toplantıda "yeni bir sayfa" ifadesini kullandığını dile getiren Yıldırım, "Geçen gün de 'çözüm mözüm yok' demiştim. Bu sözün muhatabı eli kanlı bölücü terör örgütüdür, kana doymayan PKK'dır. Onların hakkı, dünyanın herhangi bir yerinde bir hukuk devletinde, bir demokraside eline silah alanın hakkı neyse burada da o olacaktır. Eli silahlı eşkıya güruhuna asla devlet muhatap olmayacaktır. Müstahakları neyse gördüler, görmeye devam edecekler." şeklinde konuştu.
Terörle etkin mücadelenin sonuçlarının yavaş yavaş ortaya çıktığına işaret eden Yıldırım, "Bizim için bu ülkeyi bölmek, bayrağı indirmek, vatan toprağını parçalamak isteyen Kürt de olsa Türk de olsa aynıdır. Hiç fark yok. Hepsi bölücüdür, hepsi teröristtir. Onun için Kürt, Türk diye ayırmaya lüzum yok. İşin özü bellidir. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet. Bunun karşısında kim olursa olsun, hangi mezhepten, meşrepten olursa olsun bizim için teröristtir, bölücüdür." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin bütün bölgelerindeki gelişmişlik seviyelerini aynı yere getireceklerinin, Türk-Kürt, Alevi-Sunni ayrımı yapmayacaklarının altını çizdi.
Vatandaşa hizmet edenler veya etmeyenler, ülkesi için çalışanlar veya başkaları için taşeronluk yapanlar, silahı meşru görenler veya görmeyenler ayrımı yaptıklarına dikkati çeken Yıldırım, silahı meşru görenlerin düşmanları olduğunu kaydetti.
Başbakan Yıldırım, "Bizim için eski Türkiye özlemi çekenler var, bir de yeni Türkiye hayali kuranlar var. Sizler her zaman barıştan, huzurdan, istikrardan, geleceğin Türkiye'sinden yana oldunuz. Bu tercihiniz için, ülkemize, bayrağımıza sahip çıktığınız için bugünkü davetimize de icabet ettiğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum." dedi.